@mavikelebek_04
|
(Hadise ~ Hayat Oyunu) "Karanlık, tüm kâbusların başlangıcıydı..." Karşımda bana bakan bedenlere bakmaya devam ederken çalan telefonum aramızda dönen bakışmayı sonlandırmıştı. "Pardon." Yanlarından biraz uzaklaşıp aramayı cevapladım. "Alo. Abicik!" Neşeli bir ses tonu takındım. Karşıdan gelen kıkırtı sesi ile gülümsedim. "Meleğim nasılsın? Ceylan da kalacakmışsın bu hafta sonu? Bir sorun yok değil' mi?" Yüzümdeki gülümseme kaybolurken ses tonumun bozulmaması için büyük bir çaba harcamıştım. "Sorun falan yok abicik. Kız kıza bir hafta sonu geçirmek istedik sadece." Derin bir nefes almıştı. "Peki güzelim. Sen öyle diyorsan öyledir. Bak eğer bir şey varsa benden saklama lütfen olur' mu?" Yutkundum. Benim sakladıklarım senin sakladıklarının yanında birer hiçti be abi.. "Tabi ki abicik. Neyse hadi ben kapatıyorum. Kızların yanına dönmeliyim." Beni onayladıktan sonra aramayı sonlandırmış ve bana bakmaya ve kendi aralarında konuşmaya devam eden bedenlere baktım. Yanlarına gidip alamadığım sorunun cevabını almayı bekledim. "Bakın benim fazla vaktim yok. Eğer yardım etmeyecekseniz söyleyin. Bende ona göre başımın çaresine bakayım." Kararlı tavrım karşısında az önce el sıkıştığım bedene baktım. "Şöyle geçelim." Başımla onayladım onu. Ardından koltukların olduğu bekleme alanına geçtik. Tekli koltuklardan birine oturup karşıma geçen bedenlere baktım. "Ben Meriç. Acaba neden o yurdu aradığınızı söyleyebilir' misiniz?" Bakışlarımı bedenlerde gezdirdim. Emin değildim. Onlara notlardan bahsetmeli' miydim? Ya onlar güvenmemem gereken insanlarsa? "Bak anladığım kadarı ile özel bir durum. Ama eğer bize güvenirsen sana yardım edebiliriz." Kısa kahve rengi saçları olan kıza baktım bu sefer. Derin bir nefes aldım. Risk almak zorundaydım. "Tamam. Size anlatacağım. Ben son bir kaç haftadır isimsiz notlar ve mesajlar alıyorum. Bana buraya, Antalya' ya gelip Samyeli yurdunu bulmam konusunda çok fazla ısrarcı olan mesajlar yolladı. Biletimi ve bu oteli bile bana o notları gönderen kişi yolladı." Meriç olduğunu öğrendiğim içlerinde bir tek onun adını öğrendiğim beden konuşunca ona odaklandım. "Bilmediğin tanımadığın birine nasıl güvenip buralara kadar gelebildin? Ya başına bir iş açılsaydı? Fazla cesursun." Derin bir nefes aldım. "Bakın. Bilmediğiniz bazı olaylar oldu. Bu kişi her kimse bana yol gösteriyor." Dalga geçer gibi gülmüştü. Sinirlenmeye başlıyordum. Yanında oturan sarışın kız ilk kez konuşunca bu sefer bakışlarım ona dönmüştü. "Tanımadığın bir insan sana nasıl bir yol gösterebilir ki? Nasıl bu kadar çabuk o notlara bu kadar güvene bilirsin?" Sakinleşmek adına biraz bekledim. "Çünkü ben küçükken bir kaza geçirdim ve geçmişimi hatırlamıyorum. Bu kişi geçmişimi ailemi her şeyimi biliyor. Ben kaybettiğim o geçmişi arıyorum ve bu kişi her kimse bana yol gösteren dürüst olan tek kişi." Demiş ve sarışın kızın gözlerinin içine baktım. Ayağa kalktım. "Madem yardımınız dokunmayacak bana o zaman bende kendi başımın çaresine bakarım." Tam gideceğim sırada girişte elimi öpen kumral önüme geçip beni durdurmuştu. "Dur bir mavi boncuk. Biz sana yardım etmeyeceğiz demedik. Ne bu şiddet bu celal. Az sakin ol. Otur ve dinle. Dimi abi?" Demiş ve arkamdaki bedene bakmıştı. "Bak Umay. Sen bize dürüst olduğun için bizde sana dürüst olacağız. Burada gördüğün her birimiz o yurttan kaçtık. Ne aradığını bilmiyorum lakin o yurtta sana yardım edecek hiç kimse yok. Bundan emin olabilirsin." Boşa gelmiştim buralara. Hepsine kısa bir bakış atıp başımı salladım. "Anladım." Yanlarından ayrılıp odamın olduğu kata çıkmak adına asansöre doğru ilerledim. "Araştırmaya nereden başlayacağız? Bu cinayetlerin arkasında nasıl biri yada birileri var bilmiyoruz." Duyduğum şey ile duraksadım ve onlara döndüm. "Siz ülke genelindeki cinayetlerin sebebini' mi araştırıyorsunuz?" Sorum ile tekrardan bakışları bana dönmüştü. "Cinayetlerin yoğun olduğu şehir İstanbul. Ve ben o cinayetlerden birine tanık oldum." Dediğim şey ile şok içinde bakmışlardı bana. "Nasıl yani? Sen bildiğin o cinayete şahit oldun öyle' mi? Peki katil? Ona ne oldu?" Derin bir nefes aldım ve kolumdaki saate baktım. "Bakın ne diyeceğim. Şuan fazlasıyla yorgunum kusura bakmayın. Eğer biraz dinlenmemi beklerseniz akşam size tüm bildiklerimi anlatabilirim." Merakla baktım yüzlerine bir birlerine bakmışlardı. "Tamam. O zaman saat tam sekizde otelin girişinde buluşalım." Meriç' i başımla onaylayıp asansöre ilerledim. Asansöre bindiğim sırada kapının kapanması ile başımı tuttum. Başım feci şekilde dönüyordu. Gücüm tükenmişti resmen. Asansör durduğunda zorlukla ilerlemeye başladım. Odamı bulup kartı okuttuktan sonra içeri girdim. Kendimi direk yatağa atmıştım. Baş dönmemim üstüne birde mide bulantısı eklenmişti. Hızla banyoya koştum. Geceden beri boş mideyleydim. Elimi yüzümü yıkadım. Odaya girip çantamdan ilaçlarımı aldım. İçtikten sonra derin bir nefes alıp yatağıma uzandım. uyursam belki bu mide bulantısı ve baş dönmesi geçebilirdi.
⨕🦋⨕ Uyandığımda çoktan hava kararmıştı. Saate baktığımda yedi buçuğu geçiyordu. Valizimden bir kaç parça giysi alıp banyoya girdim. Uyumak biraz olsun iyi gelmişti. En azından mide bulantım geçmişti. Hızlı bir duş alıp saçlarımı kurutmuştum. Ardından üzerimi giyinip odaya geri döndüm. Yatağımın ayak ucuna bıraktığım kol çantamı alıp telefonumu da alarak odadan çıktım. Kolumdaki ceketimi üzerime giyip asansöre bindim. Saate baktığımda tam sekiz olmuştu. Asansörden inip girişe ilerledim. Girişte duran bedene baktım. "Fazla bekletmedim sanırım? Diğer arkadaşların neredeler?" Konuşmam ile bana dönmüştü Meriç. "Onlar başka bir şeye bakmak için önden gittiler. Bende seni almaya geldim. Malum buralara yabancısın." Başımı salladım. Soğuk ve mesafeliydi ki bunu çok iyi anlıyordum çünkü bende onlara karşı mesafeli davranıyordum. "Anladım. Teşekkür ederim. O zaman gidelim' mi?" Beni başı ile onaylamış ve hazırda bekleyen taksiyi işaret etmişti. "Bin." Taksiye ilerleyip arka koltuğa oturdum. O da ön koltuğa geçmiş ve bir mekan adı vermişti. Telefonumdan güncel hesaplarımı kontrol ettikten sonra Ceylan' ın bir kaç kereden fazla aradığını fark ettim. Ona iyi olduğumu bir otele yerleştiğimi ve dinlendiğimi belirten bir mesaj attıktan sonra yolu izlemeye döndüm. Sakin bir mekanın önünde durduğumuzda Meriç taksinin ücretini ödemişti. Onun inmesi ile bende taksiden inip mekanı incelemeye başladım. "İçeri girelim." Başımı salladım. Tam bir adım atmıştım ki başımın aniden dönmesi ile dengemi kaybettim. Düşeceğim sırada kolumdan tutan beden sayesinde düşmekten kurtulmuştum. "İyi' misin?" Sorusunu bir süre cevapsız bırakıp kendimi toparlamaya çalıştım. "İyiyim. Sadece uzun süredir bir şey yemedim sanırım ondan güçsüz düştüm biraz." Kolumu ellerinden kurtarıp ondan bir iki adım uzaklaştım. Bana kısa bir bakış atmış ve kapıyı işaret etmiş önden geçmem için eli ile işaret vermişti. İçeri girdiğim sırada mekanın kapalı olduğunu fark etmiştim. Köşede bir masada konuşan grubu görünce onlara doğru adımladım. Geldiğimizi fark eden bedenler direk bize odaklanmışlardı. Boş sandalyelerden birine oturup ceketimi çıkarttım ve sandalyenin üzerine astım. Ardından karşımda ki bedenlere döndüm. Sabahki sarışın kız direk konuya dalınca şaşkınca ona baktım. "Umay' dı dimi. Şimdi ne biliyorsan bir an önce dökül artık. Sabahtan beri seni bekliyoruz." Kaba şey. Kaşlarım çatılırken tam konuşacağım sırada Meriç araya girmişti. "İlk önce yemek yiyelim Defne. Acele etme. Kız bir yere kaçmıyor." Başımı salladım. Gerek yoktu yemeğe falan. Otele dönünce sipariş verebilirdim. "Gerek yok. Bir an önce bildiklerimi anlatsam iyi olur. Arkadaşın pek bir sabırsız çünkü." Kız öfkeyle baktı bana. "Sabırsızım çünkü dışarıda sebepsiz yere insanlar ölüyor. Bilmem anlatabildim' mi?!" Gelen yoğun göz devirme isteğimi geri yolladım. "Bak seni anlıyorum. Ama bu öfken hiç bir şeyi değiştirmez. Şimdi izin verirsen bildiklerimi anlatacağım." Bana ters bir bakış atmış ardından arkasına yaslanmıştı. "Ben güzel sanatlar fakültesinde okuyorum. Bizim fakülteden biri kendini fakülte binasının çatısından atarak intihar etti. İntihar diyorum ama aslında intihar değil. İntihar süsü verilmiş bir cinayetti. Bazı öğrencilerin söylediğine göre çocuk pis işlere bulaşmış ve borçlanmış. Muhtemelen bu cinayetlerin arkasında bir örgüt var. Bu örgüt özellikle gençleri hedef alıyor. Onları ağına çekip kendine borçlandırıyor ardından borcunu ödeyemeyen gençleri ya öldürüp intihar süsü veriyorlar yada pis işlerine alet ediyorlar. Arkadaşım hukuk fakültesinden topladığı bilgiler bunlar. Medya yasağı çıktığı için kaç kişi öldürüldü bilmiyoruz. Ama anladığımız kadarı ile sayı büyük ölçüde fazla. Genel olarak genç kızların sayısı daha fazla. Amam erkeklerde hemen hemen aynı sayıda sayılırmış. Bildiklerim bu kadar. Eğer araştırma yapmak istiyorsanız. Cinayetlerin yoğun olduğu şehirden yani İstanbul' dan başlamalısınız." Demiş ve yüzlerine bakmıştım. Hepsi kaşlarını çatmış bir şekilde beni dinlemişlerdi. "Peki olaya nasıl şahit oldun?" Esmer kızın sorusu ile o görüntüler tekrardan gözümün önüne gelmişti. Midem daha çok bulanırken bulanıklaşan görüşüm ile yüzümü buruşturdum. Bir kaç kez gözlerimi kırpıştırıp görüşümün düzelmesini bekledim. Kendimi toparlayıp esmer kızın sorusunu yanıtladım. "Ben ve arkadaşım. Tam fakülteye gireceğimiz sırada ceset çatıdan tam önümüze düştü." Kısık sesim ile öylece kalmışlardı. Artan mide bulantım ile hızla ayağa kalktım. "Lavabo ne tarafta acaba?" Sorum ile kısa saçlı kız eli ile işaret edince hızla oraya koştum. Boş mideden ne çıkabilirse çıkartmıştım. Hava değişimi yüzünden' miydi acaba bu halim? Elimi yüzümü yıkadım. Lavaboya giren kısa saçlı kıza baktım aynadan. "İyi' misin diye bakmaya geldim." Başımı salladım. "Sanırım bir şeyler yesem çok iyi olacak. Dün geceden beri hiç bir şey yemedim." Başı ile onaylamıştı beni. İçeri geri döndüğümüzde ceketimi giyip çantamı aldım. "Gidiyor' musun?" Sabahki kumral çocuğun yanında oturan çocuğun sorusu ile başımı salladım. "Gitsem iyi olur. Biraz rahatsızım ve geri dönmeden önce toparlanmam gerek." Anladıklarını belirttiklerinde bana bakan Meriç' e döndüm. "Tekrardan memnun oldum. Ayrıca yardımınız için teşekkür ederim." Ayağa kalkmış ve elini uzatmıştı. Uzattığı elini kısaca sıktım. "Bizde memnun olduk." Başımla onaylamış ve bulunduğumuz mekandan çıktım. Arkamdan gelen beden ile ona döndüm. "Tanışamadık. Ben Kerem. Bu benim numaram. Eğer aklında kalan bir soru olursa yurt hakkında bu numaradan bize ulaşabilirsin." Demiş ve kağıda yazılı olan numarayı uzatmıştı. Uzattığı kağıdı aldım. Telefonumdan numarayı girip çaldırdım. Ardından kaydettikten sonra Kerem' e döndüm. "Teşekkürler Kerem. Memnun oldum. Eğer İstanbul' a gelirseniz ve yardıma ihtiyacınız olursa çekinmeden bana ulaşın. Elimden geldiğince size yardım ederim." Başını sallamış ardından bir taksi durdurmuştu. "Hoşça kal mavi boncuk." Demiş ve göz kırpmıştı. Bu cana yakın tavrı beni güldürmüştü. "Hoşça kal Kerem." Taksiye binmiş ve otele doğru yol almıştım.
⨕🦋⨕ Otele gelir gelmez ilk önce kendime hafif bir yemek söylemiştim. Yemekten sonra ilaçlarımı almış ve kendimi yatağa atmıştım.
⨕🦋⨕ Gürültülü bir şekilde çalan kapı ile yatağımdan sıçramıştım. Üzerimi düzeltip tam kapıya ilerliyordum ki kapı kırılmış ve içeri eli silahlı adamlar girmişti. Kapının kırılması ile korkuyla çığlık atmıştım. İçeri giren adamlar ellerindeki silahı bana doğrulttuklarında korkuyla onlara bakıyordum. En son giren beden ile korkum artmıştı bu o adamdı. Abime selam yollayan herif. "Soylu.." Kısık ve korkudan titreyen sesimi duyması ile gür bir kahkaha atmıştı. "Selam küçük Karahan. Bu korkunç karşılama için adamlarım adına senden özür dilerim zira kendileri biraz hayvanlardır. Kadınlara nasıl yaklaşılması konusunda pek eğitimli değiller kusura bakma." Demiş ve odanın içinde dolanmıştı. "Ne istiyorsun?" Titreyen sesimle sormuştum. Korkuyordum çünkü şuan çok savunmasızdım. Abim benden çok uzaktaydı ve benim nerede olduğumu bilmiyordu. Adımlarını durdurmuş camdan dışarıyı kontrol ettikten sonra bana dönmüştü. Tam karşıma geçmiş iki adım önümde durmuştu. "Seni. Benimle geliyorsun küçük Karahan." Demiş ve adamlarına işaret vermişti. İki adamı direk kollarıma yapışıp kaçmamı engellerken biri yüzüme bir bez bastırmıştı. Kaçmak için çırpınırken eterli bezi solumamaya çalışıyordum. Uzun bir uğraşın sonunda karnıma yediğim sert yumruk ile çırpınışlarım boşa gitmişti. İki soluğun ardından görüşüm tamamıyla kararmıştı.
⨕🦋⨕ Genç kızı kucaklayan korumaya bakış atmış ardından odadan çıkmak adına önde ilerlemişti Soylu. Otelin lobisine indiklerinde onları durdurmaya çalışan güvenlikleri görmüş ve adamlarına işaret vermişti. Güvenlikleri etkisiz hâle getiren adamlarına tekrardan işaret vermiş otelin çıkışına ilerlemişti. Hazırda bekleyen büyük siyah aracına binmiş, kucağında genç kızı arabaya yatıran korumanın ardından hızlı bir şekilde oradan uzaklaşmışlardı. Bu sırada kardeşine ulaşmaya çalışan Çağrı meraktan deliye dönmüştü. Kız kardeşi dün sabahtan beri onun aramalarını cevaplamıyordu. Son çare hızla evden çıkıp Ceylan'ın evine gitmişti. Kendi gözleri ile görmeli ve iyi olduğundan emin olmalıydı küçük kardeşinin yoksa içi asla rahat etmezdi. Evin önünde ani frenle duran araba boş sokakta tiz bir ses çıkartmıştı. Hızla arabadan inmiş ve üst üste zile basarak Ceylan'ın alelacele kapıya çıkmasını sağlamıştı. Kapıyı açıp gelen kişinin kim olduğunu görmek için bekledi. Asansörden inen beden ile korkuyla duraksadı. Çağrı'nın böyle panik ve sinirli hali onu korkutmuştu. Asıl sorun gelme sebebiydi. "Bana Umay'ı çağır Ceylan." Kız içeri doğru bir bakış atmış ve titreyen sesi ile onu cevaplamıştı. "Şey, U-Umay uyuyor Çağrı abi." Çağrı hışımla içeri dalmış ve tüm odaları aramış ama kız kardeşini bulamamıştı. Onu bulamamanın verdiği endişe ve paniğin yanı sıra ona bir şey olmuş olma ihtimali ile içi korkuyla dolmuştu. Hızla arkasını dönmüş ve karşısında ona korku ve endişe içinde bakan genç kıza bakmıştı. "Ceylan, abicim Umay nerede? Bak başına bir iş gelmiş olabilir yada en kötüsü hastalığı.." Ceylan korkuyla titrek bir nefes almıştı. Ardından titreyen sesi ile onu yanıtlamıştı. "Çağrı abi, Umay bana kafa dinlemek için hafta sonunu Antalya'da geçirmek istediğini söyledi. Ben ilk başta itiraz ettim çok ısrar ettim ama dinlemedi. Cuma gecesi Antalya'ya gitti." Duydukları ile derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalıştı. "Çağrı abi eğer Antalya'ya gidiyorsan bende seninle gelmek istiyorum. Umay'ın iyi olduğundan kendi gözlerimle emin olmalıyım." Çağrı onu başı ile onaylamış ardından hızla evden çıkmışlardı. Arabaya bindikleri sıra Ceylan kızların olduğu gruba girmiş ve olanları hızlıca anlatmıştı. Kızlarda yolda onlara katılmıştı. Tabi ki Çağrı başta karşı çıksa da genç kızlara söz geçirememişti. Şimdi ise korumalarının eşliğinde kızlarla birlikte Antalya' ya doğru ilerliyorlardı.
⨕🦋⨕ Genç kızın kaldığı otele vardıklarında ilk önce korumalar araçtan inmiş ve otelin güvenliğini sağlamıştı. Ardından Çağrı ve kızlar otele girmiş resepsiyonda endişe ve korku içinde ki genç kadına yaklaşmışlardı. "Umay Karahan'ın kaldığı odayı öğrenmek istiyoruz." Genç kadın korkuyla genç adamın yüzüne baktı. "Ben abisiyim ve kardeşimi arıyorum lütfen bize yardımcı olun." Genç kadın başını sallamıştı. "Sizden iki saat önce bazı adamlar geldi. Güvenlikleri etkisiz hale getirip bayan Karahan'ı götürdüklerini gördüm. Üzgünüm." Çağrı ve kızlar şok içinde kalmışlardı. İçine dolan endişe ve öfke ile kükredi genç adam. "Ne demek götürdüler!! NASIL BİR GÜVENLİK GÜCÜNÜZ VAR!! DERHAL BU OTELİN SAHİBİNİ GÖRMEK İSTİYORUM YOKSA BU OTELİ BAŞINIZA YIKARIM!!! HEMEN!!" Genç kadın başını salladı ve bir telefon açtı. "Ali bey. Kaçırılan kadının yakınları burada ve sizi görmek istiyorlar." Telefon görüşmesine son verdikten sonra genç kadın onları bekleme salonuna yönlendirdi. Öfkeli gençlerin aklından geçen tek ortak şey Umay'ın zarar görmemesiydi. Ve de sağlığının yerinde olması. Tam o sırada otele giriş yapan grup onları fark etmişlerdi. Asansörden inen Ali' yi gören bedenler hızla onun yanına ilerlemişlerdi. Meriç hiç vakit kaybetmeden lafa daldı. "Neler oluyor Ali." Ali başını olumsuzca sallayıp bekleme salonundaki öfke ile dönüp duran bedeni işaret etti. "Kaçırılan şu kız. Yakınları geldi. Arkadaş nasıl bir iş bu anlamıyorum. Tüm kamera kayıtlarını silmişler. Güvenliklerin hepsi revirde baygın. Nasıl adamlar bunlar Meriç?" Meriç öfkeyle dönüp duran Çağrı' ya bakmış ve Ali' yi yanıtlamıştı. "Bilmiyorum. Ama öğreneceğiz. Kerem ve Emre siz gidip şu kameralara bir bakın." Onu onaylamış ve hızla güvenlik odasına ilerlemişlerdi. İkili gittikten sonra diğerleri de bekleme salonuna ilerlemişlerdi. Gördüğü bedenler ile dönüp durmayı bırakmış ve gelenlere odaklanmıştı. "Ali hanginiz. Otelin sahibi hanginiz." Dişlerini sıkarak konuşmuş öfkesini saklamayı reddetmişti. "Benim. Bakın.." "Çağrı Karahan. Karahan holdingin sahibi. Kız kardeşime ne oldu hemen anlatın. Kamera kayıtlarını görmek istiyorum. Hemen." Öfkeli adamın cümlesinden sonra Ceylan söze girmişti. "Bakın arkadaşım hasta. Ne durumda bilmiyoruz lütfen yardımcı olun." Genç kızın söylediği şey ile duraksamışlardı. "Bakın kamera kayıtlarına ulaşmaya çakılıyoruz. Gelen adamlar kameralara zarar vermişler. Tüm güvenliğimizde şuan revirde. Biz elimizden geldiği kadar kendisini korumaya çalıştık. Ama gelen adamların tecrübeli oldukları belliydi." Ali' nin konuşmasının ardından Defne konuşmaya başladı. "Biz kendisi ile bir kafede buluştuk. Durumu iyi gibiydi." Meriç söze girip Defne' nin dediğini reddetti. "Aslında pek iyi değildi. Kafeye gittiğimiz sırada baş dönmesi olmuştu. Bana açlıktan olduğunu söylemişti." "Sen o yüzden yemek yiyelim demiştin." Neşe' yi başı ile onaylamıştı Meriç. Çağrı delirmek üzereydi. Kız kardeşi kim bilir şuan ne haldeydi. "Pardon ama siz kimsiniz ve arkadaşımızla ne işiniz vardı?" Neva' nın sorgulayıcı bakışları ile birbirlerine bakmışlardı. "Kendisi Özel Samyeli Yurdunu aradığını söylemişti. Bizde o yurttan ayrıldık. Sadece merak ettiği soruları yanıtladık o kadar." Merve' nin konuşması ile sorgulayıcı bakışlarını biraz daha üzerlerinde tutmuştu. Ardından bakışlarını onlardan çektiği sırada sessizleşen ortamı bir telefon sesi doldurmuştu. Çağrı arayan numarayı gördüğünde bir ağız dolusu küfür savurdu ve aramayı yanıtladı…
|
0% |