"Bu savaşta bile bana üstün gelmeyi mi hayal ediyorsun?" Alaycı bir gülümseme dudaklarımda belirdi. "Beni kurban etmeyi düşündüğün her saniye, ne kadar akılsız olduğunu kanıtlıyorsun."
Koruyucu bilmem nesi olduğu yerde hareketlendi. Sessizce bana doğru yaklaştı, aramızda neredeyse hiç mesafe kalmamıştı. Onun sıcak nefesini yüzümde hissedebiliyordum, gözlerini gözlerime dikti; bakışları derin ve karanlıktı. "Seni kurban etmek zorunda olmasam, gözlerindeki o kudreti diz çökmeye ikna edebilirdim deli genli."
Bu kitabın yazarı olarak söylüyorum; hafızam silinirse, aynı kurguyu bir daha bu şekilde ben bile hayal edip de tekrar yazamam. Hatta hayatımın hiçbir döneminde bu kurgudan daha iyisini yaratmam mümkün değil desem yalan olmaz.
Yazılma tarihi: 23.08.2023
Dünyayı perde arkasından yöneten seçkin aileler, çocuklarını gelecekte yönetimi devralacak varisler olarak özel bir eğitimle yetiştirirler. Bu aileler "Ulular", onların çocukları ise "Veliahtlar" olarak bilinir. Yedi kişiden oluşan Veliahtlar ekibinin başındaki kişi, Baş Veliaht Arem Barkın Soykamer’dir. Arem’in kalbini çalan kadın Melisa Aksel’dir; ancak Melisa, Arem’in gözleri önünde acımasızca öldürülür. Aynı zamanda, eski asker olan bir baba gizlice kızını bu sistemi yok etmek üzere eğitmektedir. Onun amacı, Ulular ve Veliahtlar düzenini yerle bir etmek ve intikam almaktır. Kızı Hera Türkeş, Melisa’ya olan benzerliğiyle dikkat çeker. Arem, Melisa’ya tıpatıp benzeyen Hera’yı gördüğünde, ekibin diğer üyelerini umursamaz ve onu Veliahtlar’ın arasına dahil eder. Hera`nın asıl görevi Veliahtlar arasına sızarak devlete muhbirlik yapmaktır. Ancak işler planladığı gibi gitmez; Arem’in yıllar önce kurduğu stratejik tuzaklar, Hera’nın tüm kaçış yollarını kapatmıştır. Hera Türkeş, Melisa Aksel için yıllar önce hazırlanmış bir planın parçasıdır ve şimdi yeniden Arem tarafından bir kez daha kullanılacaktır. Yedi Veliaht ve bir tanrıçanın mücadelesi, işte bu noktada alevlenerek başlar ve yangın sönüp her şey kül olduğunda sona erer.
Ablasının boyutlar arası kapı arayışına hep şüpheyle yaklaşan genç bir kız, bir gün Mısır piramitlerinde kaybolan ablasını bulmak için kendisini hiç beklemediği bir maceranın ortasında bulur. Ablasının peşinden gizlice piramitlerin derinliklerine inen kız, bir efsanenin gerçeğe dönüştüğüne şahit olur: Boyutlar arası kapı gerçekten oradadır.
Kapıdan geçtiğinde kendini Porta adlı, evrenin en güçlü prens ve prenseslerinin yetiştirildiği görkemli ama tehlikeli bir dünyada bulur. Dünya gibi küçük ve önemsiz gezegenlerden gelenler burada köle olarak kabul edilmektedir, ve kahramanımız da gölgeleri kontrol edebilen gizemli bir prensin hizmetine girer. Ancak onun asıl amacı, ablasını bulmaktır.
Kısa süre sonra, ablasının aslında su diyarının kayıp prensesi olduğunu keşfeder. Fakat onu geri döndürmek hiç kolay olmayacaktır. Kız kardeşini eve götürmek için her yolu denemeye kararlıdır, ama ablası bu büyülü diyarda kalmak istemektedir. Şimdi başkahramanımız, hem kendi özgürlüğünü kazanmak hem de ablasını ikna etmek için zorlu bir savaş vermek zorundadır.