@mavimsu_
|
"Bir kedi varmış. Kanlı Ay'a kadar saymış. Bir genli, iki genli, üç genli, dört genli, beş genli... Çık! Çık! Çık! Ebe sensin asil kan! Hayır! Hayır! Ebe sensin altıncı genli!"
Karanlık ve sisli evrenin gizli tutulan dini: FLAMARA (Ateş veya Alev) Çok eski zamanlardan birinde, dünyanın asil tabakasına mensup iki kudretli aile vardı. Bu aileler, Güney Afrika'nın Mozambik adlı ülkesinde, yıllardır kendi madenlerinde yakut taşı arayışı içerisindeydiler. Bu arayışta güçlerini birleştirip ortaklık kuran aileler, maden yataklarını birleştirip yönetimi beraber yürütme kararı almışlardı.
Karanlık ilmin ilk defa zuhur ettiği dönem, Yakut taşının büyük ehemmiyet taşıdığı bir zamandı.
† 1 Mayıs 1717 †
Yakut taşı, zaman içinde birçok efsaneye konu olmuştur. Hindistan'da, yakut sahiplerinin düşmanlarına rağmen barış içinde yaşadığına inanılırdı. Burma'da savaşçılar, yakutları üzerlerinde taşımalarının savaşta onları yenilmez kılacağına inanırlardı. Ancak sadece taşımak yeterli değildi; yakutları bedenlerinin derinliklerine, ciltlerinin altına yerleştirmek zorundaydılar. Ancak böylelikle tanrının kutsadığı bedenlerin zaferi tadacağına inanırlardı.
Kısacası o dönemde Yakut, tanrının yarattığı on iki taşın en değerlisi olarak kabul edilirdi.
O karanlık dönemde, Yakut taşı madenlerinden birinde tarihin seyrini değiştirecek bir hadise vuku buldu. Yakut madenlerinin derinliklerinde saklanan esrarengiz bir kitap, zamanın akışını altüst edecek kudrete sahipti. Soylular, soysuzlardan arınacaktı. Güç dengesi baştan kurulacaktı. Köleler haddini bilecekti. İnsanlar yaratıcılarına kucak açacaktı. İnsanlar itaat etmeyi öğrenecekti.
Maden yataklarında çalışan köleler, yerin metrelerce altında buldukları kitabı efendilerine teslim etmişlerdi. Kutsal kitabın yerin altından çıkarılması, tarihte var olan dinlere yeni bir dinin daha eklenmesine yol açacaktı. Ancak bu din, diğer dinlerden farklı olarak, insanlığın sadece kendine inanmasını değil; aksine zamanı gelene kadar insanlıktan kendisinin gizli tutulmasını emrediyordu. Zamanı geldiğinde, insanlar isteseler de istemeseler de sadece bu dine tabi olmakla yükümlü kılınacaktı. Seçilmiş aileler, elde ettikleri kitabın büyüsüne öylesine kapıldılar ki; kitapla birlikte Yakut Flamara İnancı'na tapmaya başlamaktan geri kalamadılar.
Yakut Flamara İnancı: Bu inanç sistemi, Yakut taşının enerjisini ve ateş rengini temsil eder. "Yakut" kelimesi taşı ifade ederken, "Flama" kelimesi ateşin alevlerini simgeler.
Kendilerini kutsal kitabın özel koruyucuları olarak nitelendiren özel soydan gelenler, zaman içinde kitaba "Kutsal Zafir Kitabı" diyeceklerdi.
Zafir: "Zafir," genellikle mavi renkte olan, değerli bir taş türünü ifade eder. Kutsal kitabın kapağı kırmızıyken içerisinde yazılanlar mavi renktedir. Bu da Yakut taşının yakın akrabası olan Safir taşını çağrıştırması sebebiyle kitabın adını buradan almasına vesile olmuştur. Zafir ve Safir aynı taşı simgelemektedir.
Kitabın ilk sayfasında şu cümle yazar:"Inferno Nexus Faith."
Inferno: İngilizce'de "ateş" veya "yangın" anlamına gelir. Nexus: Latincede "bağlantı" veya "merkezi nokta" anlamına gelir. Faith: İngilizce'de "inanç" anlamına gelir. Bu durumda, "Inferno Nexus Faith" "Cehennem Bağlantısı İnancı" şeklinde yorumlanmaktadır.
Kitabın son sayfası ise bambaşka bir inançtan bahsetmektedir:
"Flame Core Belief." Yani "Alev Çekirdeği İnancı."
Kitabın içeriği aslında başından ve sonundan gelir. Kitabın sonu baştan bellidir. Şayet Cehennemin bağlantı noktası çekirdektir. Çekirdek ise alevdendir.
Evrenin derin sırlarını içinde barındıran Karanlık Din: Yakut Flamara, okuyanları dehşete düşürecek kadar korkunç bir atmosfer ve güçlü bir inanç sistemine sahiptir.
«KUTSAL DİN»
Kutsal din Yakut'un yaratılış hikayesi, kutsal kadın ve adam arasındaki kaderi anlatır:
Asil Soyun Temsilcisi: Kitap, asil soydan geldiğine inanılan kadından içerisinde sıklıkla bahseder. O kadın, kutsal çocuğun annesi olmakla görevlendirilen kişidir.
Varis ve Kutsal Kitap Koruyucusu: Varis, kutsal Yakut kitabını koruma görevini üstlenmiş, bilgelikle dolu bir liderdir. Soyundan gelenler, bu görevi kuşaktan kuşağa aktararak kutsal kitabın güvenliğini sağlarlar. Ancak sadece tek bir varis kutsal çocuğun babası olacaktır. Bunu da doğum sırası belirler.
Kanlı Dolunayın Büyüsü: Kanlı Dolunay, kutsal çocuğun annesi ve varisin birleşimini simgeler. Bu özel gece, evrenin gizemli güçlerinin birleşerek asil soydan gelen kadını ve varisi bir araya getirir.
Annenin Hamileliği: Kutsal Kadın, o özel gecenin ardından hamile kalır ve taşıdığı çocuk kutsal bir görevi yerine getirecek özel bir varlık olarak dünyaya gelecektir (Yaratıcı/Yeniden var oluş). Ancak bebek dünyaya geldiğinde annenin kanıyla kutsanmalıdır, yani anne bebeğin yoluna kurban edilecektir.
Çift Dolunay: Kanlı ay, onlarca yıldır özlemi çekilen süreçte aynı yıl içerisinde iki kez gerçekleşecektir. İlk dolunayda kutsal çocuk anne rahmine düşecektir. İkinci dolunayda kutsal çocuğun doğumu gerçekleşecektir.
Kitabın Sembolü: Gözdür. Gözün gözü daima üzerinizde olmalıdır.
Dinin var oluşunun ardından iki kutsal soydan gelen aile, yüzyıllar boyunca kitabın varlığına hizmet etmişti. Bir soy, kendine "Ra'nın Gözü" adını vermişti. Kitabın kapağındaki göze ve onlara ışık tutacaklarına inandıkları Güneş Tanrısı Ra'dan yola çıkarak bu ismi seçmişlerdi.
İkinci kutsal ve koruyucu aile, kitabın kırmızı kapağı ve kırmızı sayfaları sebebiyle kendilerine "Kırmızılılar" diyecekti.
Ancak gücün sadece kendilerine ait kılınmasını isteyen iktidar soylar, zaman içerisinde ters düşecek ve birbirlerini yok etmeye kalkışacaktı. İlk yok oluş Ra'nın Gözü tarafından Kırmızılara uygulanacaktı.
Kutsal kitabın doğumuyla büyüyen ve daha geniş kitlelere ulaşan Kırmızılılar, kendisi için bir tehdit olma niteliği taşıdığından, Ra'nın Gözü tarafından bir gece ansızın yok edildiğinde geriye sadece birkaç kaçmayı başarmış kişi kalacaktı.
Çifte dolunayın yaklaştığı tarihlerde, Kırmızılılar, kutsal doğumun gerçekleşmesine öncülük etmek isteyen aile olmak istiyordu. Yok oluşlarına sebep olan diğer koruyucu soydan intikam almak istemeleri sebebiyle kanlı hazırlık içerisine girmişlerdi.
Onların intikam arayışına Yakut Gen'inin icat edilmesiyle, kırmızı renkte bir ışık tutulacaktı.
Tarihin karanlık sayfalarından yükselen Yakut Flamara İnancı, yalnızca bir din değil, kudret ve dehşetin ilmi birer izahıdır. Göz, size daima bakar; onun nazarından kaçış yoktur. Kutsal metin, ruhunuzun en derin dehlizlerine nüfuz edecek, sizi bilinen dünyanın ötesine taşıracaktır.
İlahi irade, kutsal kan ve ateşle yoğrulmuş bu inancı, evrenin sinesine nakşetmiştir. Zavallı halk, bu kutsal mücadelede yalnızca piyonlardır; asıl oyun, gözün ardında yatan kudretin elindedir. Zira, karanlık ve ışığın çarpıştığı bu sahnede, sadece güçlüler hayatta kalır. Gözün hükmü altındaki bu yolculuk, bir imtihan değil, hakikatin ta kendisidir.
Ey okuyucu, cesaretin varsa, bu yolculuğa devam et. Unutma, göz seni izliyor. Bu, dönüşü olmayan bir yolculuğun başlangıcıdır ve her adımında karanlığın gölgesi daha da büyüyecektir. Cesaretin varsa, Yakut Flamara'nın derinliklerine in ve hakikatin yüzüne bak. Şayet burada yazılanlar sadece bir hikaye değil; kaderin kendisidir.
Bu kez her yok oluş, yeniden varoluşun bedeli olacaktı...
(👁🗨)
Bu kitaptaki tüm karakterler ve olayların gerçek kişi ve kurumlarla alakası yoktur; tamamen hayal ürünüdür. [ ;) ] yersen!
Bazen öyle bir kitap yazarsın ki ilk bölümü aslında son bölümüdür.
İyi günler sevgili okur.
Sahi, günler iyi mi ya? Kitabımız için Spotify'da özel bir şarkı listesi oluşturduk. Bu listedeki şarkıları, bölümler arasında temaya uygun olarak entegre ederek okuyuculara daha zengin bir deneyim sunmayı planlıyorum. Şarkılar, her bölümün atmosferini destekleyecek şekilde özenle seçildi ve kitaba eşlik eden bir müzik deneyimi yaratmayı amaçlıyorum.
|
0% |