Yeni Üyelik
2.
Bölüm

RUHSUZ GÖZLER

@mllenursors

 

 

 

 

Siyahlarını kahvelerime değdirdiğinde zaten sonunda kalbimin çok acıyacağını anlamıştım

 

 

O gün sabah bana hayatımın artık köküyle değişeceğini söyleselerdi,başıma daha ne gelebilir ki diye düşünürdüm.

 

Şimdi anlıyorum ki bazen yaşadıklarımız yaşayacaklarımızın yanında bir hiç hükmündedir,annesinin sevmediği çocuğu dünyanın elinin tersiyle iteceğini 7 yaşında anlamalıydım fakat sevilmekten aciz bir insan sevilmek umuduna tutunduğu zaman 25inde de sevilmek çabasından vazgeçmezmiş.

 

Şimdi gözlerimi ölüme mi? uykuya mı ? Kapattığımı bilmeden bilinçsizce kapatıyordum.

 

7 yaşında ki o çocuğun yalnızlığıyla üşüyor yine yapayalnız kapatıyordum gözümü.

 

Mütamadiyen sevilmek isteyen o kız çocuğu 25inde sığındığı gölgeden bir kuş olarak uçuyordu...

 

1 yıl önce

 

Babamla oturduğumuz kahvaltı sofrasında yine içimde annemi isteyen o kız çocuğuyla boğuşuyordum.Elimde ki çaydanlıktan ikimize çay koydum.Güzel bir menemen eşliğinde babamla kahvaltı yapıyorduk babam Adil Kalay 50 yaşında emekli bir memurdu.

 

Ben Erna Kalay 25 yaşında eczacılık mezunu staj yapan ,sevdiklerine ayrılık saçan, mütemadiyen yalnız kalbinde; yapayalnız,geceleri kabuslarıyla yatağa giren fakat uyumak için can atan o kızdım.

 

Şimdi gelgelelim kahvaltı masamıza babam bir şey söyleyecekti belli ki boğazını temizledi konuşmaya başladı.

 

" Benim bugün dışarıda işlerim var, eve geç kalma.Eve gelmezsem kapıyı kilitle uyu " dedi.

 

"Baba" dedim.

"Yine nereye gideceksin? Sen böyle yapınca ben çok üzülüyorum."

 

"İşlerim var,üsteleme.Ararsan açamam." Dedi.

 

Onu kapıdan geçirdikten sonra mutfağı toplamak için mutfağa geçtim. Gayet sıradan 3 odalı bir salonlu bir apartman dairesinde yaşıyorduk. Fakat pek sıradan değildik çünkü sadece babam ve bendik eksik ve yarım bir aile nasıl olursa artık...

 

Mutfağı toplayıp evi süpürdükten sonra üstümü değiştirmek için odama geçtim staj yaptığım eczaneye gitmek için hazırlanmaya başladım.

Altıma bir kumaş pantolon üstüne bir gömlek giydim belimdeki uzun saçlarımı yukarıdan sıkı bir at kuyruğu yaptım,sade bir makyaj yapıp gözlerime kahverengi kalemimi çekip makyajı bitirdim.Ayakkabılarımı dolaptan alıp evden çıktım.

 

Otobüs durağına geldiğim de Ayşe ablada oradaydı. Ayşe abla 40' larının başında 6 yıllık komşumuzdu.Çok hoş ve fedakar bir anneydi.Oda benim gibi işe gitmek için bekliyordu. Ayaküstü onunla sohbet ettim o sırada otobüs geldi ve işe gitmek üzere yola koyuldum.

 

Eczaneye geldiğimde Mehmet abi çoktan eczaneyi açmıştı hemen arka tarafa geçtim üstümde ki montu çıkarıp astım.

 

Evet şubatın ortasındaydık ve ben kışlardan nefret ederim.Soğuk hep ölüm getirirdi.Elime aldığım kovaya su koydum ve yerleri sildim dünden kalan bulaşıkları yıkadım yeni çay demlemek için su koydum.

 

O sırada Nazlı abla da gelmişti Mehmet abinin eşiydi Nazlı abla 32 yaşındaydı her ikiside birbirlerini çok seven sevgi dolu bir çiftti. İkiside eczacılık mezunuydu. Evlendikten sonra kendilerine bu dükkanı açmışlardı.Allah onları hep mutlu etsin.

 

Nazlı abla bana seslendi.

"Erna, bir bakar mısın? Birileri Adil beyi soruyorlar" dedi.

Arka taraftan ön tarafa geçtim dükkanın içinde arkada bir kapı vardı ve burası küçük bir mutfak ve lavabonun bulunduğu taraftı.

 

"Buyurun"dedim.Gözlerim dükkanın dışında ki arabalara kaydı bu kadar siyah araba dükkanın önünde ne işi vardı ? Bu adamların babamla ne işi olabilirdi? Mafyacılık mı oynuyorlar? Bu kadar korumanın ne işi vardı burada?

 

Aklımda ki düşüncelere çok dalmış olmalıyım Nazlı abla beni hafifçe dürttü,kendime geldim.

 

"Babamı nereden tanıyorsunuz?" Diye sordum.

 

"Babanıza Hatem Yakaza sizi bekliyor derseniz o bilir küçük hanım,babanıza çok selamını iletin " diyen adam arkasını döndü.

Ne diyordu be? Bu adam.

 

Kapının önünde ki son model arabanın camı aşağı doğru inince gözlerim sanki hiç görmemem gereken bir çift siyah gözle denk geldi.O gün de bugün de denk gelmemeliydi.Gölgelerde kalacağımı bildiğim siyah gözlerden kendimi alamadım bu bahsedilen o adam olmalıydı,Hatem.

 

Ve siyahlarında kaybolduğum o cam kapandı.Peşi sıra tüm arabalar asfaltta tiz ses çıkarak gittiler. Tam 12 koruma 5 araba gitti.

 

Nazlı abla da Mehmet abi de benim kadar şaşkına dönmüştü.Elime telefonumu aldım ve açmayacağını bile bile babamı aradım.Tamı tamına 15 kez aramıştım ve açmamıştı. Düşünceler kafamda o kadar yer kaplamış olmalı ki saat nasıl geçti anlamadım.

 

2 saat önce Mehmet abi ve Nazlı abla çocuklarının okuldaki toplantısı için çıkmışlardı. Dükkanı ben kapatacaktım etrafı topladıktan sonra montumu ve çantamı alıp dükkanın kepenklerini kapatıp kilitledim.

 

Eve gitmek için yola koyuldum.Dükkan ve ev arası 7 kilometreydi otobüse binmek hiç istemediğim için eve yürüyerek gelmiştim. Yürümek her zaman düşüncelerimi benden alıyor,rahatlıyorum.

 

Kendime birşeyler hazırlayıp yedikten sonra duş aldım,babamı aramak içim telefonu elime aldım fakat artık telefonu çalmıyor direkt kapalıydı.Daha öncelerinde de böyle gidip gelmediği günler hatta haftalar oluyordu fakat bu sefer içim rahat değildi. Sanki bu gidişi sonsuzdu,içim o kadar huzursuzdu ki ne yapacağımı bilmiyordum.

Babamın en yakın arkadaşı İsmet amcayı aradım. Fakat ona da ulaşamadım. İsmet amca babamın aksine hiç evlenmemişti,Babamın iş yerinden arkadaşıydı. Beraber emekli olmuşlardı.

 

2 halam vardı fakat birisiyle sebebi ne olduğunu bilmiyorum daha ben doğmadan önce küsmüşler ve hiç konuşmuyorlarmış.

 

Nuray halamı aramak için elimdeki telefonun tuşuna dokundum.Telefon açıldı.

" Halam nasılsın "

" İyiyim kuzum sen nasılsın? Kardeşim olacak hayırsız nerelerde kaç aydır ne arıyor? ne soruyor ?"dedi.

 

" İyiyim hala bende seni babam için aradım. Bugün evden çıkmadan önce söylemişti eve gelmeyeceğini ama iş yerime hiç de hoş bulamadığım adamlar geldi ,Hala babam için endişeleniyorum. Polise mi gitsek?"

 

"Kimmiş bu adamlar sormadın mı ? Bekle eniştene haber vereyim , Erna kızım biz eniştenin annesi hastalanmış onun yanına geldik. Sen bugün uyu kuzum,baban arada yapıyor böyle şeyler biliyorsun.Yarın gelmezse işten sonra gidersin polise olmaz mı?" Dedi.

 

"Tamam hala ,enişteme selam söyle" dedim ve kapattım.

 

Bir işe yaramamıştı ,uyumak için odama geçtim. Herzaman ki türkü mü açtım başucumda çalarken kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Çalan telefonun sesiyle uyandım. Arayan babamdı.Hızla açıp telefonu kulağıma götürdüm.

" Alo baba" dedim.

" Kızım ,Erna beni iyi dinle şu an da çok vaktim yok ben bir kaç güne eve geleceğim, yanına birileri gelirse sakın güvenme ,biri seni tehdit ederse ne olursa olsun polise git.Hatta yarın eşyalarının bir kısmını al ve Nuray halana git ben seni tekrar arayana kadar eve gitme olur mu?" Kalbime bir sızı girdi.

 

" Baba neredesin? İyi misin ? Gel polise gidelim. " Endişeliyim.

 

" Kızım ne yaşamış olursak olalım ben seni çok sevdim" dedi. Ve telefonu kapattı.

 

Gözümden akan yaşın veda cümlesine karşı olduğunu bilmiyordum,ben bilmiyordum; ama içim o an anlamıştı.Gözyaşlarımı silip polise gitmek için üstümü değiştirip evden çıktım.

 

Şaka gibiydi,karakola gelmiştim.Neymiş kayıp oluşunun üstünden 48 saat geçemediği ve yetişkin biri olduğu için kayıp diye arayamazlarmış.Anlattıklarımı anladıklarını düşünmüyordum ne kadar acil bir durum olduğunu anlamıyorlardı değil mi?

" Bakın tekrar ediyorum bir daha anlatıyorum , iş yerime gelip resmen tehdit ettiler beni ;beyefendi , alooo kime diyorum"

 

" Hanımefendi kapıya kadar arkadaşlar size eşlik etsinler " dedi.

 

" Hatem Yakaza dediler diyorum ,heyyyyy" Koluma iki polis memuru girmiş,yaka paça dışarı çıkarılıyordum pardon beni resmen atıyorlardı.

" Yaaaa böyle davranamazsın,o adam her kimse bulup buraya getirmeniz gerek " dedim.

Fakat kimsenin beni dinlediği yoktu resmen ayaklarım havada süzülüyordu ve dışarı sürükleniyordum.

"SİZİ DAVA EDECEĞİM , BU KARAKOLUDA !

BIRAKIN KOLUMU YAAA!"

 

Koridorun sonuna doğru gidiyordum pardon sürükleniyordum daha doğru olur.Koridorun başında bu sabah gördüğüm o adam belirdi evet bu oydu arkasında bir yığın korumayla buraya doğru geliyordu.

" Bu işte dedim beni babamla tehdit eden adam bu , bakın suçunu biliyor kendi geldi " dedim.

Polis memurları kollarımı bırakmıştı Gerçekten kollarım sıkılmaktan uyuşmuş ve ağrıyordu.

"Hatem midir matem midir ? "Dedim.

Adamın adını çok iyi biliyorsun diye söylendim içimden.

" İşte asıl bunu kolundan sürükleyin , yazık değil mi benim kollarıma,kadına şiddete hayır dememiz gerek" diye polislere söyleniyordum, haklıydım.

Sert bakışlarını bir an olsun üstümden çekmediği için daha fazla saçmalama isteği uyanıyordu içimde.

"HATEM YAKAZA " dedi ve elini uzattı.

 

"Elinizi tutacağımı düşündüren o düşüncede size nereden geldi ? Babam nerede ona ne yaptınız ?" dedim.

" Tam bu sebebten buradayım ,bende babanızı arıyorum,kendisiyle önemli bir toplantımız vardı ve bir anda ortadan kayboldu " dedi.

Bu adam ne dediğinin farkında mıydı ? Babam işi bırakalı 4 yıl oluyordu.

" Beyefendi, babam çalışmıyor benim emekli,emekli.Siz babamı nereden tanıyorsunuz? Benim iş yerimi nereden biliyorsunuz?" Dedim.

 

Bu cesaret bana nereden geliyordu arkasında bir sürü korumayla karakolda olan bu adam yeterince tehlikeli ve korkutucu gözüküyordu,kapatmam gerekirken çenemi niye hala konuşuyordum?. Polisler vardı yanımda evet evet ondan bu cesaret , kafamı sağa sola çevirdim gitmişlerdi . Beni bu tehlikeli adamla bırakıp gitmişlerdi. Ne ara gitmişlerdi.Eee ben şimdi ne halt edecektim?

 

" Babanızda bana ait çok önemli bir dosya var kendisi getirir zaten.Şimdi önümden çekilirseniz işlerim var" dedi.

Refleks olarak kenara çekildim.Benim yüzümden gelmemişti değil mi ? Rezil ettim kendimi yine.Karakoldan kafamda sorularla çıkıp yoldaki bir taksiye binip eve geçtim. Sabaha kadar bir gram uyumadım babam tehlikede olmasa benimle niye öyle konuşsun ki ?

 

Başım uykusuzluktan acayip ağrıyordu. Bugün diş doktoruna gidecektim geçen hafta çekilen yirmilik dişimin kontrolünü yapacaktı.Hiç gitmek istemiyordum ama ne olursa olsun randevuya gelmemi söylemişti doktor.

 

Zaten ameliyat sırasında kulağımın arkasını yanlışlıkla kesildiği için küçük iki dikiş atılmıştı gittiğim de onlara da bakarlardı.Acayip kaşınıyorum orayı kaşımamak için kendimi zor tutuyorum.

 

Odamdaki banyoya girip duş aldım,altıma kalın bir tayt üstüne sweatshirt giydim, saçlarımı kuruttum ve kafama bere taktım; ayaklarıma dizime gelen çizmelerimi geçirdim.Ve uykusuzluktan morarmış göz altlarıma kapatıcı sürüp evden çıktım.

 

Diş doktorum herhangi bir sıkıntı olmadığını söyleyip kulağımın arkasında ki dikişleri aldı. Şimdi bir kafede önümde babamın bilgisayarı açık, kahve içiyordum.Bu işi çözmem lazımdı,babam her neredeyse nolur bana dönsün Allahım.

Bilgisayarda her dosyayı kurcaladım her sekmeye tıkladım, baktım fakat hiç bir şey yoktu.Ne yapmam lazım gerçekten bilmiyordum,48 saat dolar dolmaz tekrar polise gidecektim.Babamın dediğini yapıp halama gidemezdim çünkü zaten kendisi şehir dışında kayınvalidesinin yanındaydı.Bu yüzden mecbur saatlerdir oturduğum kafeden kalkıp evin yolunu tuttum hava çoktan kararmıştı zaten.

 

Eve geldiğimde kapının üstüne asılmış bir zarf buldum,içeri geçip üstümü değiştirdim ve zarfı açtım bunu babam yazmıştı .

 

"Kızım her ne olursa olsun belleği korumada tut,o bellek senin yaşam kartın.Kartın yerini kimseye söyleme benim ölüm pahasına bile,Hatem bu ismi duyacaksın Hatem Yakaza ona sakın güvenme!,Ablanın ölümü hiç bir zaman senin suçun değildi seni seven

Baban"

 

Bu da neyin nesidir?Babam ne belleğinden bahsediyordu? Niye yine benimle vedalaşmış,o günden beri asla konuşmadığımız bir konuyu açmıştı .

 

Bazen kaybedeceğimizi bildiğimiz halde kabullenmek istemeyiz ben tam da öyle bir andaydım.

 

HATEM 

 

"BANA O ŞEREFSİZİ BULUP GETİRİN! NE DEMEK BELLEK KAYIP ? GEBERMEK Mİ İSTİYORSUNUZ?"Dedim.

Ben Hatem Yakaza'ydım bana yanlış yapanı silerdim.

"Abi,sakin ol bulup getireceğiz adamı " dedi.

Yağız benim dostumdu onunla çok önce daha ikimizde sabi sübyanken sokaklarda tanışmıştık. Gözüm kapalı güveneceğim tek kişi Yağızdı. Yağız Atlı annesi tarafından sokaklara atılan babası yaşarken ölü olan bir adamdı,benden bir farkı yoktu. 26 yaşında ki bu adam bir çok insandan olgun ve aklı başındaydı.

" Bak Yağız bu hatanın affı yok o adam neredeyse bulun onu,elindeki milyar dolarlardan daha değerli" dedim.

" Abi izninle " dedi ve odadan çıktı.

 

Ben bir iş adamıydım kendime ait mimarlık şirketlerim vardı. Bunun yanı sıra yaptığım pek de temiz sayılmayan işler vardı elbet ama bir masuma hiç zarar vermedim. Girmem gereken toplantı olduğu için kendi odamdan çıkıp 27. Kata gitmek için asansöre geldim. Burcu ,arkamdan bugün olan programları anlatıyordu asistanım 6 yıldır yanımdaydı.

 

Toplantıya girip çıkmam 3 saati aldı belki yaptığım en kısa toplantıydı.Yağız yanıma geldi ve adamın kızını bulduğunu söyledi.

" Adamları topla ,bir uyarı yapıp gelelim " dedim.

Yağız şaşırmıştı çünkü böyle yerlere ben gitmezdim.

"Abi sen niye geliyorsun?Biz gideriz" dedi.

"Sorgulama Yağız sorgulama"

Yaptığını anlamış olacak ki başını hafifçe eğdi ve gitti.

 

Kızın çalıştığı yerin önüne geldik.Erna Kalay önümde kızın hayatıyla ilgili bilgilerin olduğu bir kaç sayfa vardı.Yağız arabadan inip eczaneye girdi orada kadına bir şeyler söyledi ,Erna gelmişti arkadan.Bu kız olması gerektiğinden fazla asabımı bozmuştu. Bu kadar korumadan hiç mi korkmamıştı ? Bu cesaret nereden geliyordu ?O kahve gözleri olması gerektiğinden daha cesaretliydi gözlerimi gözlerinden çekene kadar asla göz temasını çekmemişti. Yağız arabada yerini alınca camı kapatma tuşuna bastım.Önüme döndüm ve yola koyulduk ders vermem ve kim olduğumu hatırlatmam gereken bir kaç pislikle işim vardı.

Bizim depolardan birinin önünde indik , içeride belleği çalan kişilerden birisi vardı.

 

"Yağız, ben alt kata geçiyorum, adamı konuşturup yanıma gel" dedim.

Başını sallamakla geçirdi.Burada odama geçtim ve kendimi tekli koltuğa bıraktım.Gözlerimi kapattığım sırada o anlar yine aklıma hucüm etti,kalkıp elimi yüzümü yıkadım biraz soluklandım. Bu arada Yağız odaya geldi.

 

" Abi bu adam yapanın Adil Kalay olduğunu iddia ediyor, hatta bellek kızdaymış"dedi.

 

" Yağız, bellek kızda olsa anlardım değil onda. "

 

" Abi yinede bir araştırsak mı?" Dedi.

 

"Sorgulama Yağız ne dediysem o"

 

Başını hafifçe salladı ve odadan çıktı.

Akşam önemli bir davete katılmam gerekiyordu ve davete çok bir şey kalmamıştı sanki çok fark var gibi üstümde ki simsiyah takımı çıkartıp başka bir siyah takım elbise giydim ve odadan çıktım. Deponun önünde beni bekleyen arabaya binip davete doğru yola çıktım. Bu davet çok önemliydi,buradan gelen anlaşmalarla yurtdışında daha da büyüyecektik.

 

Davet alanına geldiğimizde kapıda ki muhabirleri es geçerek içeri girdik.İyi bir karşılama ayaküstü sohbetlerden sonra yemek salonuna girdik.

 

Yemekler yenirken karşımda oturan adam da en az benim kadar nam salmış Miraç Kara'ydı.Kuralsız bir adamdı,kendi çıkarı için her şeyi yapabilecek bir adamdı.

Şu an sunulan teklif ondan gelmişti ve İtalya'daki şirket için ortaklık teklif ediyordu.Altı boş olan bir şeyi söylemezdi bu adam bir çıkarı olmalıydı ama onu onayladım geri çekilmek korkaklık olurdu.

 

Başka bir teklif geldi Uygar Yağlı'dan bu adam 45lerinde bir şerefsizdi. Kızıyla evlenmem karşılığı bir teklif sunmuştu,kızı yanında ve meta olarak kullanılmaktan hiç de rahatsız gibi davranmıyordu.Tiksinçti.

Yağız o sırada içeri girdi önemli bir şey olmasa böyle bir ortamda böyle bir hareket yapmazdı geldi kulağıma eğildi ve

" Abi kız karakolda Hatem Yakaza beni babamla tehdit etti diye karakolu ayağa kaldırmış.Ne yapalım ?" Dedi.

Başımı salladım,Yağız dışarı çıktı.

 

" Acil bir iş çıktı beyler sizlere afiyet olsun " dedim ve yemek salonunu terk ettim.

 

Bulunduğumuz yalıdan dışarı çıktım.

" Arabalara geçin " dedim.

 

Karakola gelmiştik bu deli kızın ne yapmaya çalıştığını anlayacaktım.Mantıklı bir sebebi yoksa elimden çekeceği vardı.

Tam koridoru dönmüştük ki karşıdan iki polis resmen kızı sürükleyerek dışarı çıkarıyorlardı,deli gibi bağırıyordu.Deliydi zaten.

" Bu işte" dedi. "Beni babamla tehdit eden adam bu , bakın suçunu biliyor kendi geldi " dedi.

Bu kıza bu cesaret cahilliğinden geliyordu,kim olduğumu bilse koşarak kaçardı buradan.

 

"Hatem midir matem midir ? "Dedi.

Adımla alay mı etti o?

" İşte asıl bunu kolundan sürükleyin , yazık değil mi benim kollarıma,kadına şiddete hayır dememiz gerek"Dedi.

Bu kızı şurada dövmemem, silahı çekip başından vurmamam için tek sebep kadın oluşuydu.

 

"HATEM YAKAZA " dedim ve elimi uzattım.

 

"Elinizi tutacağını düşündüren o düşüncede size nereden geldi ? Babam nerede ona ne yaptınız ?" dedi.

" Tam bu sebebten buradayım ,bende babanızı arıyorum,kendisiyle önemli bir toplantımız vardı ve bir anda ortadan kayboldu " dedim.

 

" Beyefendi, babam çalışmıyor benim emekli,emekli.Siz babamı nereden tanıyorsunuz? Benim iş yerimi nereden biliyorsunuz?" Dedi.

 

Yağız araya girecekti kolunu tutup indirdim,bu hareketi yaptığımı anlamadı bile karşımda sinirden köpüren kadın.

Bilmiyordu yaptığı hareketler benide sinir ediyordu.

 

" Babanızda bana ait çok önemli bir dosya var kendisi getirir zaten.Şimdi önümden çekilirseniz işlerim var" dedim.

 

İşim falan yoktu,ama içeriye göz gezdirmekten zarar gelmezdi sonuçta.Kenara çekil dememi bekliyormuş gibi kenara çekildi,sanki deminden beri kafa tutan o değilmiş gibi.

 

O gittikten kısa süre sonra bizde karakoldan çıktık.

"Yağız kızı takibe alın " dedim.

Yağız bunu bekliyormuş gibi

" Abi ben demiştim" dedi.

" Sorgulama Yağız sorgulama"

Bazen acayip kıl oluyordum Yağıza, sürekli sinirlerimi tepeme çıkarıyor sanki o sinirlendirmemiş gibi davranıyordu.

 

Ertesi gün akşama kadar şirkette işlerle uğraşmıştım ve eve geçmek için şirketin çıkışına doğru yol aldım.

 

Arabalar eve geldiğinde arabanın kapısını açan korumaya selam verip içeri geçtim.

Odama çıktım ve kısa bir duş aldım.Duştan çıktıktan sonra kapıyı çalmadan içeri dalan deyyus kim olabilir diye düşünmeye gerek yok tabi ki Yağız'dı.

"Abi vallahi kusura bakma.Acil olmasa gelmezdim." Dedi.

 

"Söyle Yağız söyle ne oldu yine?"

 

"Abi bizimkiler kızdan önce eve gitti kapıda bir zarf varmış, açmış okumuş geri yerine koymuşlar." Dedi.

 

"Yağız lafı dolandırmadan söylesene "

 

Sinirlendiğimi oda anlamıştı ,ağzına çakacaktım bir tane.

 

" Mektup aradığımız adamdan ,kız belleğin yerini biliyormuş mektupta öyle diyor." Al abi diye mektubun fotoğrafını gösterdi.

 

Bana güvenmemesi gerektiğini söylemiş kıza birde şerefsiz herif peki sonda bahsettiği şey ne ? Gerçekten ablasının ölümünden Erna mı sorumluydu? Yağız'a döndüm.

" Yarın kızı getirin,belleği söyleyene kadar misafirimiz olsun bakalım." Aklı yerine gelecekti .

Tüm günüm saçma sapan bir kadınla uğraşmakla geçmişti o an bilmiyordum ömrüm o kadınla geçsin isteyecektim...

 

Nasıl buldunuz lütfen yorumlarınızı ve oylarınızı unutmayın

Beni desteklerseniz çok mutlu olurum.♡♡♡♡

 

 

Loading...
0%