Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@mrs.rose

Göz kapaklarımı ağır ağır açtığımda odanın loş ışığı gözüme çarptı. Daha saat gecenin üçüydü ama beni bir türlü uyku tutmuyordu. Her zaman ölü gibi yatrdım halbuki. Yatağımda sağa sola döndüm ama bir türlü uyuyamadım. Sancılı gibi kıvranacağıma kalkmaya karar verdim ve terliklerimi giyip dolabımın önünde durdum. Üzerimde duran siyah bulut desenli pijamalardan kurtuldum ve dolabımın kapağını açtım. Renk renk kıyafetler beni karşılasa da Siyah deri pantolonumun üzerine beyaz gömleğimi geçirip siyah yeleğimi giydim ve Saçlarımı özenle toplayıp evden dışarı çıktım. Soğuk havada gece yürüyüşünü çok severdim. Zaten Çıkar çıkmaz soğuk hava yüzüme çarparken temiz havayı ciğerlerime iyice doldurdum. Bu saatte Zelil şehri gerçekten çok güzeldi. Etrafta kimse yoktu ve ay bugün ayrı bir parlıyordu. Üzerime kaban almamanın pişmanlığını yaşayarak sahile doğru yürümeye başladım. Sahi ne zamandan beri yürüyüş yapmıyordum. Sürekli iş peşinde koşmaktan kendime zaman ayıramamıştım.

Sahile vardığımda denizin kıyıya çarpışı üzerime birkaç su damlasının gelmesine sebep oldu. Bu olayı seviyordum. Damlalar sanki öldürdüğüm kurbanların kanı gibi üzerime sıçrıyordu.

Telefonumun aniden çalmasıyla bu düşünceden sıyrılıp Ekrana baktım. Arayan kişi Carlus'tu .Birden kirli sakallı profili gözümün önüne geldi. Uzun zamandır onu görmüyordum. Önemli bir iş olduğunda beni arardı. Bu seferlik huzurumun kaçmasını istemeyip telefonumu kapattım. Artık buna bir son verip belkide bu güzel havanın tadını çıkarmalıyım diye düşündüm kendi kendime. Ama sürekli çalan bu telefon düşüncelerimden uzaklaştırıyordu beni.

 

Carlus'un ısrarlı arayışına dayanamayarak telefonu elime alıp açtım.

 

"Ne var Carlus?"

 

"Kızım niye açmıyorsun şu telefonu ya? Kaç saattir arıyorum"

 

"Dışardaydım noldu? Önemli bir şey mi var?"

 

"Patron sana yeni bir iş vermemi söyledi. Çok önemli olduğu için yalnızca sana güveniyor."

 

Demek patron bana güveniyor diye düşündüm kendi kendime. Yıllar önce beni büyütüp yanına alan kişi. Darian. Kimsesiz özel çocukları yanına alıp yetiştirdi. Sırf ben kahinim diye beni ayrı büyütüp pis işlerinde beni kullandı. Benimde ona sadık olmaktan başka çarem yoktu. Huzur istiyordum fakat Darian'ın işleri hep daha önemliydi.

"Peki." dedim emrine boyun eğerek.

"Sıradaki hedefim kim?"

Carlus sesli bir şekilde nefes verdi.

 

"Ama bu sefer kolay olmayacak Aria. Kralın yerine geçecek olan Varislerden birini öldüreceksin."

 

Biraz şaşırmıştım. Neden Darian böyle birşey istiyordu? Ama bu iş sorgu gerektirmezdi. Darian'ın birinci kuralıydı. Gerçekten bu iş sandığımdan zor olacaktı. Ama bir dakikada olsa geleceği görebiliyordum ve bu yeteneğim sayesinde onu öldürebilirdim. Zaten bu yüzden Darian'ın gözdesiydim.

 

"Tamam." dedim Carlus'a.

 

"Hangisini öldüreceğim?"

 

"Ben sana bilgilerini ve fotoğrafını gönderiyorum. Oradan bakarsın. Dikkatli olmanı tavsiye ederim. Bu adam sandığın kadar kolay olmayabilir. Hakkında pek çok şey duydum. Ne kadar tehlikeli olduğunu bilmeni isterim Aria."

 

"Tamam Carlus dikkatli olurum"

 

Telefonumu kapattım ve Carlus'un attığı bilgilere göz attım. Fotoğrafı görmemle içimde beliren tuhaaf bir his oluştu. Kimdi bu adam? Kırmızı gözleri kanın en koyu tonuydu sanki. Beyaz teni ve gri saçları. Güçlü görünüyordu ama halledemeyeceğim bir hedef olmadığını düşündüm.

 

"İsim Sylus Arryn. Demek kral Arryn 'ın yedinci oğlusun. Bir abisi kayıplara karışmış ve Kendinden büyük beş abisini katletmiştir." Bu yazıyı okuyunca titreme geldi. Kardeşler arası taht kavgalarının böyle bir vahşete dönüşmesi ürperticiydi. Demek kardeşlerine karşı en ufak bir sevgisi yokmuş diye düşündüm kendi kendime. Benim gibi insanalar ailesi olsun diye hayal kurarken bunun gibiler kıymet bilmiyor diye düşündüm. Kayıp abisinin ismi Zayne'di ve küçük yaşta annesinin ölümü üzerine kaybolmuştu.

Sylus hakkında başka pek fazla bilgi yoktu. Çünkü varislerin bilgileri ve fotoğrafı asla internette yazılmazdı. Carlus'un bu bilgileri bulması onun için zor olmalıydı ama yinede yeterli değildi. Büyük ihtimalle yanına yaklaşmaya çalışıp onun hakkında bilgi almam gerekecekti.

 

Telefonu kapatıp önüme döndüm.Denizin dalgalarının sesi ve kokusu beni o kadar mayıştırmıştı ki tekrar yatağıma dönüp saatlerce uyuyabilirdim. Ama şuanki hedefim hakkında odaklanmalıydım. Gereken mekan ve zamanı ayarlamışlardı. Herşey planlanmış görünüyordu. Onu tam Zerdan Bulvarındaki toplantısına giderken hedef alacaktık. Arabanın şoförü bizim tarafımızdı ve araba tam o bulvarda arıza yapacaktı. Arabadan dumanlar çıktığı için Sylus dışarı çıkmak zorunda kalacaktı ve ben iki kilometre ötedeki binadan nişancıyla Sylus'u vuracaktım. Ama dikkatli olmalıydım. Sylus'un muhafızları son derece güçlüydü. Bir hatam olursa Darian kesinlike bana acımazdı.

Yarın Bendar Devletinden çıkıp Arryn Devletine gidecektim. Yorucu olacağını düşünüp evde güzel bir uyku çekmeliydim.

Eve vardığımda kendimi sıcacık yatağımın kollarına attım.

🩸

Arryn Devleti gerçekten çok güzeldi. Zaten dünyanın en büyük ve en güçlü devletiydi. Sylus'un toplantıya gitmesine on yedi gün vardı. O zamana kadar onun hakkında daha fazla bilgi öğrenmeliydim. Darian herşeyi ayarlamıştı. Bugün önemli iş adamlarıyla yemeği vardı ve Darian onlardan biriydi. Ama onun yerine ben gidecektim kızı olarak. Yemek bu akşamdı ve Darian'ın ayarladığı otele gidip hazırlanmam gerekiyordu.

Otele geldiğimde Resepsiyona ismimi söyledikten sonra anahtarı alıp odama çıktım. Yine burada Aria ismimi kullanmak zorundaydım çünkü Darian'ın evlatlık kızı olarak resmi kayıtlarda öyle gözüküyordum. Sylus'un adamları misafirleri hakkında her türlü araştırmayı yaptığı için bunu kullanmak zorundaydık.

İçeri girdiğimde lüks süit beni karşıladı. Darian masraftan hiç kaçınmazdı. Hemen yatağımın üstünde duran kırmızı elbiseyi üzerime geçirdim.Göğüs dekoltesi elbiseyi iddialı yapıyordu. Ama beni rahatsız etmişti. Vücudumu güzelce sarması fiziğimi ortaya çıkarmıştı. Elbise gerçekten kusursuz görünüyordu. Saçımı ve makyajımı da hallettikten sonra otelden çıktım. Çok fazla vaktim yoktu. Darian benim için ayarlattığı özel şoförle hızlıca yola koyulduk. Yolu seyrederken etraf çok dikkatimi çekmişti. Sokaklar çok düzgündü ve insanlar çok fazla yoktu. Herkes çok şık giyinmiş dükkanlar çok büyük ve gösterişliydi.

"Geldik Aria Hanım"

Şoförün sesiyle soluma baktığımda İnanılmaz bir başyapıt karşımda duruyordu. Saray muazzamdı. Sarayın duvarları sanki altından yapılmış gibiydi. Bendar Saray'ının neredeyse yirmi otuz katıydı ve Gösterişli görüntüsünü saatlerce izleyebilirdim.

Şoför kapımı açıp arabadan indim. Hala gözlerimi saraydan alamıyordum . Birden yanımda bir uşak belirince kendime gelip ona döndüm.

"Hoşgeldiniz Aria Hanım"

Gülümsedim ve eğildim.

"Hoşbuldum"

Eliyle karşı koridoru gösterdi.

"Lütfen bu taraftan size eşlik edeceğim"

Gösterdiği yöne doğru yürümeye başladım. Koridor, süsleriyle aydınlatmasıyla muazzam ötesiydi. Yerdeki mermerler sanki elmastan yapılmış gibi parlıyordu. Ama nedense buraya geldiğimden beri geleceği göremiyordum. Sanırım Kraliyet ailesini korumak için saraya özel bir büyü yapmışlardı. Bunu hesaba katmamıştık ve neler olacağını bilememek canımı sıkıyordu.

Uşak en son sağa döndüğünde birden önümde yemek salonu belirdi. Yemek salonu aşırı muazzamdı ama herkes çoktan oturmuş yemekler yenmiş ben gelince gözler bana çevrilmişti.

"Geç mi kaldım acaba?" dedim uşağa dönerek.

"Tam bir saat on dokuz dakika efendim"

Davetiyede saat sekiz yazıyordu ve şimdi saatime baktığımda saat sekizdi.

"Saat sekizde değil miydi?" diye sordum uşağa.

"Burda saatler bir saat on dokuz dakika geride " dedi yabancı ses. Sesin geldiği yöne baktığımda Sylus'u görmem bir oldu. Fotoğraftaki gibi soğuk bakışları ve kusursuz teniyle tam karşımda duruyordu. İlk gördüğüm gibi ona bakınca içimde tuhaf bir his oluştu. Neydi bu? Ondan korkuyor muydum? Hayır başka birşeydi bu. O gözler çok tanıdıktı.

Kendime gelip önünde eğildim.

"Teşekkür ederim Kral Sylus. Verdiğiniz bu bilgi için minnettarım. Sizi görmek bir onurdur" dedim kalkarken.

 

Loading...
0%