4. Bölüm

4.BÖLÜM

Bayan Medusa
mrs.rose

"Demek Tieran Krallığı'nın kralı olmak üzere olan prens Zyran Tieran'ı öldüreceğiz öyle mi?"

 

Zayne'in yüzünde alaycı ve sinirimi bozan bir gülümseme oldu. Demek Zyran kral olmak üzereydi. Eğer kral olursa korumayı güçlendirip işlerimizi daha da zorlaştırırdı. Zyran kral olmadan önce bu işi bitirmeliydik fakat Zayne'nin dalga geçercesine konuşuşu kaşlarımın çatılmasına sebep olmuştu.

 

"Anlamış olman ne güzel" dedim bu sefer ben dalga geçerek. Onu ilk gördüğümdeki korkumdan eser kalmamıştı. Bacaklarımın ve ellerimin titreyişini hatırladıkça güçsüz ve korkak olduğumu farketmiştim ama birdaha böyle olmaması için elimden geleni yapacaktım. Gerçi hala o dev kılıcıyla beni ikiye bölebilir ve kimsenin ruhu duymazdı fakat ona güvenmekten başka çarem yoktu.

 

"Bak köylü kızı"

 

"Adım Blair" dedim kendimden emin bir şekilde. O kadar iyi yalan söylüyordum ki ben bile adımın gerçek olmadığına inanacaktım.

 

"Peki, sana olacakları söyliyim Blair. Buradan Tieran Krallığı'na gitmek bir ay sürer. Zyran ise iki güne kral olacak. Tieran'ın Mortimer'dan sonra en güçlü devlet olduğunu unutuyorsun sanırım. Değil Kral'ı öldürmek bir kılına dahi zarar verirsek , başımıza neler geleceğini biliyorsundur umarım."

 

Zyran'ın iki gün sonra kral olacağını bilmiyordum. Zayne haklıydı. Tieran güçlü devletlerden biriydi ve askeri yönetimi sıkıydı. Hele ki saray içi yönetimi daha başkaydı. Kılık değiştirsen veya hizmetçi olsan bile saraya girmek için geçmişini araştırıyorlardı. Başka bir şey düşünmeliydim. Herşey buraya kadar olamazdı.

 

"Ama" dedi Zayne. O an içimde bir umut yeşermişti.

 

"Mortimer İmparatorluğu'nda daha önce Tieran Saray'ına girmiş birisi var. O bize yardım edebilir."

 

Zayne'nin verdiği umuda sıkı sıkı sarıldım. İşini sadık bir şekilde yaptığı söylentilerinin şuan doğruluğunu görüyordum. O her kimse ondan yeterince bilgi öğrenebilirsem saraya girmeyi başarabilirdim veya da ben giremesem bile onun girmesi için rüşvet verebilirdim.

 

Zayne yüzümdeki gülümsemeye anlam veremez şekilde dikkatlice bakıyordu. Bense yeşil gözlerine teşekkür edercesine içtenlike bakıyordum.

 

"Pekala" dedi arkasını dönerken.

 

"Bir haftalık yolumuz var. Yola koyulmalıyız."

 

Zayne'in sözünü duyar duymaz yorgunluktan titreyen, halsiz vücudumun birden üzerime çöküşünü hissettim.

 

"Ne!" dedim azcık sesimi yükselterek.

 

"Sabahtan beri at sürüyorum. Uykudan gözlerim kör olacaktı neredeyse. Han'da dinlenmeliyim, yarın çıkalım"

 

Zayne birden kaşları çatık bana döndü.

Bıkkınlık geçirir gibi nefes vermişti ve üzerime doğru yürümeye başladı. Ben olduğum yerde kalakalmışken, Zayne dibime kadar gelmişti.

 

"İsterseniz yatağınızı kuş tüyüyle de dolduralım mı prenses?"

 

"N-ne?" dedim şaşkınlıkla. Prenses olduğumu Anlamış mıydı?

 

"Saçmalama da düş önüme. Uzun bir yol var. Dinleneceğimiz zamanı sana söylerim. Az önce yaptığın gibi uslu bir kız ol ve sözümü ikiletme"

 

İçime bir rahatlama gelmişti. Anlamamış olmalıydı. Uykusuzluktan düşüp bayılsam da Zayne bana yardımcı olmuştu ve dediğini yapmaya karar verdim. Zaten başka seçeneğim de yoktu.

 

Zayne ile beraber Han'a doğru yürüdük ve çitlerine bağladığımız atlarımızı çözüp eyerlerine bindik. Sahi Zayne neden buraya gelmişti ve kimi öldürmüştü birden aklıma merak düştü. Ama zaten işi bu olduğunu düşününce çokta önemli olduğunu düşünmeyip yola koyulan Zayne'i takip ettim. Dokuz yaşımdan beri Mortimer İmparatorluğu'na gitmemiştim ve şimdi nasıl bir yer olduğunu çok merak ediyordum. Hiç tanımadığım bir adama güvenmiştim ve bir haftalık yolculuğumu onunla beraber yapacaktım. Sara'nın intikamını alacak ve ruhunu özgür bırakacaktım. Ben Vlyra prensesi Visha'ydım ve intikamımı ne olursa olsun alacaktım.

 

⚔️

 

Atımın attığı her adım, annenin çocuğunu uyutmak için salladığı beşik gibi hissettiriyordu bana. Daha yola çıkalı çok olmamıştı fakat gözlerim ve vücudum bu düşünceyi umursamıyordu. Zayne, Zelil vadisinden hızlıca çıkmamızı istediğinde, ona uykum olduğunu söylediğim halde aldırış etmemişti. Ama artık direnişim buraya kadardı. Yavaş yavaş gözlerime teslim olurken, Birden birinin omzumdan tutup kucağına almasıyla gözlerim faltaşı gibi açıldı. Zayne, ne ara atından inip yanıma gelmişti?

 

"Hakkaten uykusuzluktan gebermek üzereymişsin. Bide düşüp boynunu kırsan tam dediğin gibi olacak."

 

"Sağol ya" dedim göz çevirirken.

"Bunu hızlı farketmen ne hoş"

 

Zayne'nin kolları , bu soğuk havada sıcacık bir battaniye gibi gelmişti. Artık tamamen kontrolü kaybetmiş, direnişim ortadan kalkmıştı. Göz kapaklarım perde misali aşağı inerken son kez Zayne'nin yan profiline baktım. Suikastçiler hep böyle yakışıklı mıydı?

Gözlerim yüzünde gezinirken , yeşil gözlerini bana çevirdi.

 

"Beni hiç dinlemiyorsun." dedim gözlerimi kapatırken. Belki sinirlenecekti ama içimden geleni söylemek istemiştim.

 

Zayne'nin son söylediği sözden sonra kendimi uykunun kollarına bıraktım.

 

"Öyle olması gerekiyordu köylü kız. Öyle olması gerekiyordu."

Bölüm : 26.12.2024 18:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...