89. Bölüm

48.Bölüm

Sonsuz_yazar
mutlu_sonsuz_biri

ballarım öncelikle selam nasılsınızz??

Biliyorsunuz ki bölümü 2.kitaba atmıştım fakat kitap silindi, neden silindiğini bilmiyorum tekrar yükleyebilirsem yükleyeceğim fakat büyük ihtimalle burdan devam edeceğiz.

sizlerde kusura bakmayın lütfen, bölümde eksik yerler olabilir ben elimdeki yedekleri yükledim 🙏🤍.

(çok güzel bir lise kurgusu hazırladımm, aslında çiftimiz sadece birbirinin liselisi yoksa devamı baya ilerliyor 🥹)

... 

DENİZ'DENN

Yorgun gözlerle hastanede nöbetimi tutarken şiddetli baş ağrısı çekiyordum, yine migrenim tutmuş ve geçecek gibi değildi, ellerimle şakaklarım masaj yapıyor bir yandanda Aslı ile Alptekin'in aşkını dinliyordum,

Vallahi olmalarını bekliyordum ama bu kadar hızlı değil!!

onlar bile oldu bi siz Ateş ile tekrar evlenemediniz Deniz.

doğruydu bizimde artık bir aya düğün yapmamız şarttı, ben tekrar Ateş'in karısı olmak istiyordum,

"deniz abla, biliyor musun saçlarımı çok seviyormuş "Evet belkide normal bişeydi ama aslı için normal değildi, aslı yıllarca babasından nefret etmiş bir erkeğe güvenmeyeceğini, birinin onu sevmeyeceğini düşünürken Alptekin ona güven vermişti.

ben yıllardır aslı 'nın gözünde acı görürken şimdi mutluluk görüyordum, en önemliside babasının sevmediği saçlarını sevmiş Aslı'ya sevdirmişti,

Eylül ile Derin benim için nasılsa Aslı'da öyleydi, hastaneye geldiğimiz ilk günden beri hemşire olarak çalıştığı hastanede bana bir kız kardeş olmuştu, şimdi ise gözlerinin içinin gülmesi benide sevindiriyor,

"saçların çok güzel çünkü kıvırcığım"ellerim Aslı'nın saçlarına giderken parmaklarım kıvırcıklarının arasında kayboluyordu, kıvırcık saçlı kızların saçları ile oynamak çok eğlenceliydiii.

" Baksana kızım sevilmeyecek gibi mi? "Aslı her ne kadar saçları ile oynamama kızıyor gibi dursada onun saçlarını sevmemin hoşuna gittiğini biliyordum,

" Deniz hocam acile yaralı Asker getiriyorlar! "intörn doktorun sesi ile ilk bir kaç saniye aslı'yla bakıştık, ikimizin de aklına ilk tim gelmiş olmalıydı,

Steteskopumu taktığım gibi aslı ile beraber acil kısmına koştuk,içimden her ne kadar birine bişey olmamasını dilesemde acilden giriş yapanlarla üniformaları ve yüzleri toz toprak olan timi ve yaralı günay'ı görmem bir oldu,

Günay sedyede bilinci kapalı bir şekilde yatarken Asena gözlerindeki korkuyu saklamadan Günay'a bakıyordu, gözleri sadece sevdiği adamdaydı,

her ne kadar sevdiğini kabul etmesede

Gözlerim bir kaç saniye Ateş'in vücudunu tararken bakışlarımı çekip günay'a çevirdim,ellerime eldivenlerimi geçirip ilk müdaheleyi yapan acil tıp teknisyenlerinden gerekli bilgileri alıyor günay'ın yarasına bakıyordum,

Hasta: 27 yaşında asker,

Yaralanma Yeri:Karın bölgesinde üç kurşun girişi var

ambulans görevlilerinin bilgileri ve kendi bilgilerimden sonra benimle beraber gelen diğer doktor arkadaşım ve hemşirelere gerekli bilgileri tekrar verip gereken bölümlerin hocalarını çağırttım,

"Kan basıncı düşük, nabız hızlı. Kurşun karın boşluğuna isabet etmiş olabilir,hemen sıvı takviyesine başlayalım, travma ekibini çağırın. Ultrason ve tomografi istiyorum." günay'ın üstündeki üniformanın düğmelerini hızla açarken içindeki tişörtü zaman kaybettiğimiz için kesmek zorunda kaldım, yarayı eldivenli elimle muayene ederken bir yandan da Aslı gerekli şeyleri söylüyordu,

"Solunum stabil, bilinci kapalı.Serum takıldı, oksijen veriliyor."kafamla ufak bir tamam işareti yapıp gerekli malzemeleri hazırlayıp besmele ile başladım,

"Enfeksiyon önleyici antibiyotike başlıyoruz. Tetanus aşısını yapalım, Tomografi sonuçlarına bakacağız,genel cerrahiden Gülsüm hocayı da çağırın!"aşıyı yapacağım bölgeyi alkollü pamukla sildikten sonra enjeksiyonu dik bir şekilde kas içine yapıp bastırıyordum, aşı ile beraber kaslarına tetanuoz immün globulin yapıp tomografi ve ultrason için sedye ile girişin sağ tarafına hızla geçmeye çalısıyorduk,

malum hastanenin ilk defa bu denli kalabalık olacağı tutmuştu..

... 

"Öncelikle hepiniz sakin olun, bildiğiniz üzere Günay kurşun yarasıyla acil servise getirildi. Hayati belirtileri şu an stabil ama iç organlardan biri zarar görmüş,şuan size ameliyat hakkında net bir bilgi veremem ama biz elimizden geleni yapıyoruz."temiz ellerimle boşluğa odaklanan Asena'nın yanına adımlarken Açelya abla ile sedef'te gelmiş destek oluyorlardı,

Zor günlerinde yanında birilerinin olması,ailem dediğin insanların varlığını hissetmek nede güzeldi değil mi?

"Asena "ne dersem diyeyim şuan Asena'ya iyi gelecek tek şey günay'ın iyi olacağı haberiydi, açıkçası zor bir ameliyat geçirsekte bunu onlara söyleyip dahada elden ayaktan düşüremezdim,

" D-deniz lütfen..lütfen Günay iyi olsun bişey olmasın ona"küçük bir çocuk gibi çıkan sesi hepimizi çaresizliğe sürüklüyordu, günay'ın durumunun iyi olmaktan başka bir seçeneği yoktu, onu bu kadar insan beklerken daha düğününü yapacaktık değil mi? ,

"Şşş bişey olmayacak Asena, en iyi sen biliyorsun Günay seninle evlenmeden gitmez"

.... 

ASENA'DAANN

"Şşş bişey olmayacak Asena, en iyi sen biliyorsun Günay seninle evlenmeden gitmez" Günay benimle evlenecekti değil mi?, sahi her ne kadar günay'a bana olan sevgisinden dolayı kızsamda bugün fark etmiştim ki ben ona alışmıştım onun sevgisi bana iyi geliyordu,

Şimdi beni kendine bağlamışken gidemezdi gitmemeliydi,

Vurulduğunu öğrendiğim ilk an bir kaç saniye hatta dakika durdum,ilk defa günay'ı kaybetme korkusu ile bu denli yüzleşiyordum, kaç göreve çıkıp yaralanıyorduk ama bu.. Bu farklıydı günay'ın esir tutunduğumuz saatlerde durgun yüzü halsizliği gözümün önünden gitmiyordu,

Ama herşeye rağmen esir anında bile acısını göz ardı edip bana olan sevgisini dile getirmişti..

Onu kaybedemezdim belkide tim haklıydı biz birbirimiz için yaratılmıştık...

aradan geçen iki buçuk saatin ardından deniz o ameliyat kapısından tekrar çıkıp yanımıza geldi, oturduğum yerden hızla kalkıp Deniz'in yanına giderken iyi bir haber almak için dua ediyordum, gerçi saatlerdir elimizden gelen tek şey dua etmekti,

"Ameliyat başarılı geçti, kurşunu çıkardık, bağırsak yırtılması olmuştu onu diktik. Şimdi yoğun bakımda, ilk 24 saat çok önemli ama şu anda olumlu gidiyor. "yoğun bakımları hep kötümüydü?, bu sefer kötü olmayacağına kendimi inandırmak istedim sonuçta sadece göz altında tutuluyordu, herşey iyi geçmişti Günay yine bizden benden vazgeçmemişti,

"Görmemiz mümkün mü?"birde görsem herşey hallolacak bende rahatlayacaktım, yıllardır günay'ın beni her dakika görme çabalarına kızarken ilk defa ona hak vermiş gözümün önünden ayırmak istemiyordum.

"Malesef canım, şu an değil ama sabaha karşı uyandığında kısa bir süre görebileceksiniz. Sizde bu süre zarfında bekleme salonunda kalın,tabi sadece 2 kişi kalın, gidip dinlenin dinç olmanız lazım yorgunsunuz"tim arasında ufak bir tansiyon yükselmesi yaşanırken benim Günay ile kalacağımı herkes biliyordu,

Hatta tim gittikten sonra deniz'e biraz fazla ısrar edip Günay'ın yanına girecektim.

"Asena ile ben kalıyoruz itiraz istemiyorum gidip dinlenin zıbarın ulan, yarın tekrar gelirsiniz ! "Ateş abinin bağırması ile hepimiz asker modumuzu alıp onayladık, biz Günay'ın telaşına kapılıp Ateş abinin yarasını unutmuştuk,

" Ateş komutanım sizin yaranızda çok kötüydü onada bakın deniz "kırdığım potu biraz geç anlasamda iyi yapmıştım, ben söylemesem Ateş abi deniz'e yarasını söyleyecek gibi değildi,

" Ateş yaran mı var, yaralandın mı, çok mu kötü? "

... 

DENİZ'DEENN

"Yani Allah'tan kurşun sıyırmış ateş, ya bişey olsaydı nasıl böyle vurdumduymaz olabilirsin yaralandığını söylemiyorsun bile! "yüksek çıkan sesime rağmen Ateş gayet sakin bir şekilde sağlam olan kolunu belime atıp kendinden yana çekti,

Yaralırken bile rahat durmuyordu adam,

" Yavrum bir öpsen herşey geçecek "sinirle kendimi geriye doğru çekerken öfkemi belli etmeye çalışıyordum ama daha çok gösteremiyor Ateş'in bu hareketlerine tebessüm ediyordum,

" Ateş!, şakanın sırası değil canımın içi durda koluna bakayım"kurşunun sıyırması daha çok işime geliyordu, yaraya antibiyotik uygularken tetenoz da uyguluyordum, işimi ciddiyetle yaparken Ateş'in malum kasları bana fazlası ile engel oluyordu,

"kızım ciddiyim ben, benim ilacım sensin"kolu uyuşturup dikiş attıktan sonra güzelce sardım, günümünde gelmesi Ateş'in acılarına ağlamama yol açarken dolan gözlerime rağmen eğilip sargının üstünü öptüm,

Babamda olduğu gibi öpünce geçeceğine inanmak istedim,

"bitanem canımın içi benim, ağlama lütfen bişeyim yok çok iyiyim ben"Ateş belimden tutup beni bir dizinin üstüne oturturken yaralı değilmiş gibi davranıyordu,

Kendimi daha fazla tutmayıp Ateş'in göğsüne bıraktım, o ise saçlarıma öpücük bırakıp ordanda boynuma bir öpücük bıraktı.

"benim evimin senin yanın olduğunu söylemiştim değil mi? "

.... 

ATEŞ'TENN

Bugün 12 Temmuz. Saat 15.42.

Bir annenin yüreği hâlâ sağlam,bir baba, oğlunun nöbetten döneceği umuduyla gözlerini saate dikmişti,bir eş belki telefon bekliyor, bir “iyiyim” mesajı.

Ve ben…

Elimde titreyen bir kâğıtla onların evine doğru yürüyordum, bu seferki görevim en zoru.. Şehit haberini vermekti..

Ayağımın altındaki taşları sayıyor, dikkatimi başka yere vermek istiyor gibiydim ama nafileydi, bakışlarım saniyelik gökyüzüne değdi gökyüzü açık ama içim simsiyah,

nefes almak istiyordum ama üniformamın yakası boğazımı sıkıyordu,bu benim için sadece bir görev değil…

Bu, bir ailenin hayatına girip içinden bir parçayı alıp götürmekti,belkide geriye sessizlik ve sonsuz bir “neden?” bırakacaktım,

cebimde duran mektup, sanki kurşun gibi ağırdı ve O kurşun oğullarına saplanmıştı,ama şimdi ağzımdan çıkacak kelimeler vereceğim haber…

Onların kalbine saplanacaktı..

... 

Kapıya birkaç adım kalmıştım fakat göğsüm sıkışıyor adımlarım geriye gitmek istiyordu, bir evin önüne geldiğinde insanın yüreği neden böyle daralır?

Bu kapı saatler önce sıradandı. Şimdi ise kaderin eşiği, bir şehit evi olmuştu,zili çalamıyordum parmaklarım donmuş gibiydi,elimi kaldırdım ama zile basamadım.

Biliyorum…

O zil çaldığı anda bir annenin kalbi sıkışacak,bir baba oturduğu sandalyeden doğrulacak, ve zaman, onların evi için orada duracaktı, zili çaldım omuzlarım dik ama yorgunluğu belli oluyordu,

İçeriden orta tonlarda bir kadın sesi duydum,
"Hemen geliyorum!"nasıl geleceğini bilmiyordu, yine aynı duyguları yaşıyordum o kadın gelmesin ben o haberi vermeyeyim Şehit olan yiğidimiz geri gelsin istiyordum,

Kapı açıldı.

Küçük bir kız çocuğu açtı, 5-6 yaşlarında. Elinde bir bebek vardı,kucağındaki oyuncak kadar masumdu gözleri.
“Annem içeride, siz kimsiniz?”kızın yüzündeki masumluğa bakarken içim birkez daha yandı,

Dizlerim titredi, Ben kimmiydim?

Annesi geldi. Elinde bir bez vardı gözlerinde ise merak,ve sonra beni gördü,üstümdeki Üniformayı arkadaki araçları yüzümdeki ifadesizliği.

Hiçbir şey demedi sadece bir adım geri çekildi,gözleri doldu ağlamadı.

Sadece sustu,ben konuştum."Eşiniz Astsubay Ahmet Kara, görev sırasında Şehit oldu."kapıyı açan küçük kız olan biteni anlamaya çalışırken zaman sanki durmuştu,

Kadın dizlerinin üstüne çöktü,Gözleri kapanmıştı, ağzı açık kaldı,sanki bağırmak istiyorda bağıramıyordu bile,biliyordum bu ailenin içinde bir çığlık kopmuştu da dışarı çıkamadı,sadece, hıçkırık gibi bir fısıltılı şekilde konuştu,

"söz vermişti gelecekti.. "

ve sonra tekrar konuştu bu sefer sesi titremesede canının yandığını anlıyorduk,

VATAN SAĞOLSUN

annesinin ağlayışlarına karşı korkan kız tekrar üstümüzdeki Üniformaya bakıp neşeyle konuştu,
"babamda geldi mi? "

Sustum,yalan söyleyemedim ama gerçeği de diyemedim,sadece başımı eğdim,yanımdaki diğer asker kızla konuşurken küçük kız usulca gözlerini kapattı.

Bir damla yaş süzüldü yanağından, sonra ellerini dizine koydu,konuşmadı o da sustu, ama içimdeki intikam yemini dahada harmanlandı,

Bu ev..

Artık bir mezar sessizliğindeydi,her şey yerli yerindeydi ama hepsi anlamını yitirmiş gibiydi,
perdeler açıktı ama içerisi karanlıktı,mutfaktan gelen ses ile bakışlarımız saniyelik oraya değerken fark ettik ki çaydanlık ocaktaydı ama kimse içmeyecekti,koltukta oturuluyordu ama ruhlar ayaktaydı.

Ben orada… evde birkaç dakika daha durdum sonra da yavaşça çıktım evden kapı kapandı,ama ben o evin önünden ayrıldığımda bile kapının ardında bir eşin haykırışı ve babasına aşık bir çocuğun anlamadığı acı kaldığını biliyordum,

Ve ben…en başından beri dik tutmaya çalıştığım omuzlarımı bıraktım, tıpkı bir şehit ailesinin çöktüğü gibi çöktü omuzlarım..

Bir kez bir anneye, eşe“Oğlunuz,eşiniz Şehit oldu” demişsen savaş sadece cephede değil, kalpte kazanılır ya da kaybedilirdi.

... 

Şehit vermek milletimiz için en kötü olayken biz Şehit olacağımız günleri beklerdik fakat en yakınımızı, sırt sırta çatıştıklarımızı Şehit vermek içimizi burkuyor ama intikam ateşini harmanlıyordu,

Şehidimizin ailesine haber vermeye ben gitmiştim başımız ne kadar dik dursada içimiz yanıyordu, Şehit annesinin ağlayışı, eşinin Vatan sağolsun demesi en önemliside babasına aşık küçük bir kız çocuğunun ağlayışı gözümün önünden gitmiyordu,

Bir şehidin yanında olamıyorsun ailesinin eşinin çocuğunun yanında duramıyosun toprak seni sıkardı,

(üstteki sözü youtube'den bir Albay'ın röportajından aldım🥲)

Tim olarak hepimiz cenaze töreninde tabutun başında duruyorduk,havada şiddetli rüzgar hakimken sanki gerçekleri yüzümüze tokat gibi çarpıyordu,

Bir yanımız Şehidin ailesi diğer yanımız şehit haberini duyup gelen milletimiz ve gazeteciler, haberciler ile doluydu,

Şehitlerimizin ismi her ne kadar 20 saniye televizyonlarda geçsede bizi unutmayan dualarına katan ailelerin olduğunu biliyordum, bizim tek gayemiz tek amacımız Vatan'ımızı milletimizi korumak, bu meslek para ile değil gönül ile yapılıyordu..

Hiç tanımadığımız insanlar için dağda savaşırken içimizdeki en büyük duygu intikam duygusuydu.

‎biz en çok ta şehidimiz varsa itleri sağ almak için uğraşırdık, sağ alıpta onca ailenin intikamını alıyorduk,

"baba g-gitme lütfen.. Daha daha oyuncaklara gidicektik s-seninle"tahminen alpten iki veya üç yaş büyük olduğunu düşündüğüm kızın ağlayışları artarken bir dizimin üstüne çöküp yanıma aldım kızı,

" Abicim, baban senden gitmedi ki senin baban bir kahraman oldu, bu Ay yıldızdan da izliyor seni"kızın sırma saçlarını okşarken normal bir asker değil abi edasıyla yaklaşıyordum, küçük kıza baktıkça Alp ile Emir gözümün önüne geliyor, Şehit olursam onlarında bu kadar üzüleceğini biliyordum,

"Ben naparım onsuz, b-ben nasıl bakarım çocuklarımıza getirin onu lütfen o b-beni bırakmaz ki bırakmam derdi lütfen götürmesinler! "kadının ağlayışları şiddetlenirken bir kolunda Asena diğer kolunda da Deniz vardı,

Fenalaşıp bayılan kadınla beraber yanımdaki küçük kız daha çok korkuyordu ,Asena ile Deniz'de kadını bir yere oturttu,

... 

" Ateş sende biraz dinlen lütfen, iyi gözükmüyorsun bitanem "genç kadın sevdiği adamın gözlerindeki yorgunluğu görebiliyordu, tanıdığı ateş gitmişte 1 haftada omuzları çöken ateş gelmişti,

Sahi deniz ilk defa Ateş'in bir Şehit verdiğini görüyordu, sevdiği adamı ilk defa bu kadar çaresiz görmüştü hele ki küçük kızın babam nerde diye sorduğu an, gözlerindeki acı Deniz'in canını yakarken Ateş sadece bir kaç saatliğine deniz'inin yanında hayat bulup dinlenmek istedi,

"Biraz yanında kalayım mı güzelim? "Ateş'in sesi ricadan çok ihtiyaçmış gibi çıkarken deniz onu kırmayıp usulca yanına yanaştı,

" Gel bakayım "genç adam kafasini Deniz'in göğsüne koyarken sakinleşmeye çalışıyordu,

Yıllar geçse de Deniz ve Ateş için onlara onlardan başkası iyi gelmemişti,

" Seni hatırlamama rağmen Şehit olduğunu söylediklerinde bende yıkılmıştım, o-oğlumuzda yoktu onuda kaybetmişken yaşamak çok zor gelmişti "sonlara doğru sesim kısılırken kollarımın arasındaki beyin saçlarını okşuyor öpüyordum,

Yıllar önce bir kere onu kaybetmişken bugün tüm travmalarım tetiklenmişti, cenaze töreninde Şehit eşinin ağlayışı,kızına karşı olan çaresizliği hiçbir şekilde gözümün önünden gitmiyordu,

"sakın yavrum, artık ayrı kalmak yok biz birbirimiz için yaşamalıyız çocuklarımız için hayatta kalmalıyız, en önemliside bu vatana Şehitlere olan sözümüz için hayatta kalmalıyız "aradan ne kadar geçti bilmiyorum fakat göğsümün üstündeki ıslaklığın sebebi Ateş'in ağlamasıydı,

Kollarımın arasındaki adama daha sıkı sarıldım, gitmesinden korkuyordum gitmesin istiyordum...

... 

EVETTT bölüm sonu ballarımmm, umarım bölümü beğenmişsinizdir diyeceğim ama zaten okumuştunuzz.

Oy vermeyii ve yorum yapmayı unutmayınnn 🙏🤍

gelecek bölüm diğer çiftlerimizi, Alparslan ile cansu'yu ve kızlar buluşmasını hatta 4 kişilik ailemizi bol bol okuyacağız ballarımmm 🤍.

DENİZ İLE ATEŞ...

gelecek bölümden kesit koymuştum fakat buraya ekleyemedim çünkü elimde tam anlamıyla yokk 😕.

peki Şehit haberini verirken ki o an🥺...

Günay ile Asena..

Sizleri whatsapp kanalıma ve instagram hesabıma beklerim ballarımmm 🤍🤗.

instagram hesabım:Yazar_hanmmm

Bölüm : 19.07.2025 01:01 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...