@my_lore
|
Yine biz geldik ballarım:) Kimler platonik takılıyor buraya yazarsanız konuşuruz. Biraz platonik biraz mafyatik biraz da aşkla takılacağız. Bizi nereden keşfettiğinizi öğrenebilir miyim? Oy verip yorumlar bırakmayı ve beni takip etmeyi unutmayın lütfen. ∆ ∆ ∆ ∆ Nihayet Onur'a meramımı anlatmayı başarabilmiştim. Her ne kadar beni anlamış görünse de hâlâ alternatif fikirler öne sürüyordu. "Gencer dostum, sen tuzak olabilir diyorsun ama ya değilse? O zaman da şüpheye düşerek eline geçen fırsatı değerlendirmemiş olacaksın." "İyi de Onur, tuzak olmadığının bir garantisi var mı? Yok." Onur, el parmaklarını başına götürerek hem saç diplerini kaşıyor hem de düşünmeye çalışıyordu. "Olum bir fikirde gelmiyor ki aklıma tıkandım kaldım." dedi. "Sen onu bir de bana sor. Kendi elimle resmen kendimi belanın içine attım. Oysa ne güzel platonik platonik geçinip gidiyordum." Onur, saç diplerini kaşımayı bırakıp vücudunun eğilimini düzeltti. "Bir fikrim var aslında." "Ne gibi bir fikir bu? Beni daha çok belanın içine çekmesin de Onur?" "Eğer Hande, buluşmak için konum gönderirse birlikte gidelim, diyorum." Ağız dolusu gülmeye başladım. "Sen ve ben birlikte Hande ile buluşmaya mı gideceğiz? Olum, sen kafayı mı yedin? Bizim ilk buluşmamız ve sen bizimle olacaksın? Hayır, olmaz. Ben bunu kabul edemem, çünkü senin ne yapacağın hiç belli olmaz." "El ele tutuşmayacağız Gencer, tuzak mı değil mi onu test edeceğiz. Ortada bir tuzak yoksa ben çeker giderim." Onur, haklı olabilirdi ama Hande ile buluşma fikri de benim mantıklı düşünmemi engelliyordu. "Bak ne diyeceğim. Madem beni yanında istemiyorsun. O zaman sizi uzaktan izler herhangi bir olumsuzluk olursa müdahale ederim." dedi Onur. Gülmeye devam ettim çünkü beni korumak isterken Onur, çok komik görünüyordu. "Müdahale edecekmiş. Gören görmeyen de seni dövüş ustası falan sancak. Olum, sen daha düz yolda yürüyemiyorsun. Bir de kalkmış beni korumaktan söz ediyorsun. Olmaz, Onur, olmaz." Onur, beni küçümser gibi tepeden tırnağa süzerken, "Hah, bana diyene bak sen. Sanki senin benden geri kalır yanın var da bana laf sokuyorsun. Esasında yapmamız gereken belli.' dedi. "Ne yapacakmışız Onur Efendi, anlat da bilelim." "Hiçbir şey yapmamak!" dedi. Gerçekten komikti bu çocuk. "Bu dahiyane fikre katılmamak elde değil Onur'cuğum. Oh mis. Eylemsizlik kararı alıyoruz." "Ben onu mu diyorum ukala. Biraz bekleyelim ve neler olacak görelim. Baktık sorun yok, yola devam. Kapiş?" "Bekleyelim bakalım. Beklemek de bir tür eylemsizlik zaten." dedim. Onur, işleri hal yoluna koymuş gibi gururla ayağa kalktı. Masamın üzerinde duran mavi dosyayı aldı. "Ben gidip çalışayım biraz. Sende öyle yapsan iyi edersin. Patron her ihtimale karşın dosyaları hazırlayın demişti." "Tamam, Onur, yeter ki git başımdan." dedim. ----- Onur, eylemsizlik kararı alalım demişti. Öneri bana da mantıklı geldiği için birkaç gündür eylemsizlik kararına uyarak Hande'nin sayfasına bi'şey yazıyordum. Belki bundan sebep pek bir sorun da yaşanmıyordu. Belki de böylesi herkes için daha iyiydi. Hem biraz kafa dinleme fırsatı bulmuş hem de daha sağlıklı düşünüp herhangi bir olumsuzluk karşısında nasıl hareket edeceğim konusunda birkaç alternatif karar almıştım. Yeni kararlar almıştım almasına ama olması muhtemel şeyler benim aldığım kararlar doğrultusunda gelişecek miydi, işte onu bilmiyordum. Ellerimi başımın arkasına yerleştirmiş sırtımı döner koltuğuma gömmüştüm. Keyif içinde sağa sola sallanıyor arada bir karton bardaktaki kahvemden yudumlar alıyordum. Neyse ki keyfimi kaçıracak Onur, zevzeği de yanımda yoktu. Henüz zihnime düşen olgular eyleme geçmemişti ki, odamın kapısı pat diye açıldı ve gerisin geri duvara çarptı. Bismillah, deyip baş-parmağımla üst damağımı kaldırdım. "Senin bir ayarın yok mu olum, ödümü patlatın. Noluyor, savaş falan mı çıktı?" "Geldi geldi!" dedi Onur, gizli bir sır verir gibi. istemsizce ayağa kalktım ve bir adım atarak Onur'a doğru ilerledim. Benden bağımsız hareket eden kaşlarım merakla birbirine yakınlaşırken, "Kim geldi Onur? Nereye geldi? Otur bir soluklan da ondan sonra anlat." dedim. "Hande geldi. Hem de sevgilisi ve korumalarıyla." Koca bir yumru oturdu boğazıma. Sevgilisi, dedi. Koruma, dedi. Geldi, dedi. Peki, ama ne olacaktı şimdi? Elimi kaldırdım dilimi ısırdım. "Olum var ya felaket tellalı gibisin. Yüreğime indirdin lan." Onur, benim tam tersime lakayt bir görüntü çizerek omzunu kapıya dayayıp, "Sana da iyilik yaramıyor he. Haber vereyim de sevin, dedim." "Bunun neyine sevineyim Onur, resmen göğsümün üstüne koca bir öküz oturdu." Neden geldiklerini bilmediğim için ister istemez konuşurken dilim dilime dolanıyordu. "Ne için gelmişler, bir bilgin var mı?" Kim bilir, belki de koruma beni patronuna ispiyonlamış patronu da baskına gelmiştir. Bana göre her şey mümkündü. "Şu an toplantı salonundalar. Muhtemelen anlaşma imzalamak için gelmişlerdir." Gözlerimi devirdim. "Hepsi bu kadar yani, başka nedeni yok diyorsun?" "Bana göre yok Gencer, şahsen ben pek bir olumsuzluk göremedim." Onur'un gözlerinin içine bakarak konuştuğumda, "Korkma rahat ol diyorsun, öyle mi?" diye sordum. Başını hafifçe yana eğdirerek göz kırpan Onur, "Evet, rahat ol ve anlaşma için hazırladığın dosyayı kap gel. Patron toplantıya çağırıyor." dedi.
|
0% |