@my_lore
|
Hoş geldiniz ballarım! Görüşlerinizi bildirmeyi bildirimleri açmayı unutmayın. ∆∆∆∆ Barut; Yemek nasıl geçti? Barut; Bir yaramazlık yoktur umarım? Barut; Ulan çatlatma adımı bir cevap versene olum? Barut; Ben burada meraktan dokuz doğruyorum.
Barut; alo bir ses ver...
Barut; Biraz daha beni savsaklayıp cevap vermesen eğer kalkıp evine geliyorum.
Barut; geliyorum bak...
Kim bu gece gece beynimin anasını belleyen, her kimsen bi' sal beni.
Kutlama yemeğinden sonrası ve yaşadıklarım kafamın içini alabora etmiş kendimi eve atmıştım. Zihnim öylesine yorgundu ki, elbiselerimi çıkarma zahmetine bile girmeden kendimi yatağa bırakmış sızıp kalmıştım. Saat kaçtı hiçbir fikrim yoktu ama sürekli derinlerden gelen bir ses beni taciz ediyordu.
Oflayarak mayışık gözlerimi usulca araladığımda, tacizine uğradığım ses telefonuma düşen bildirim sesinden başkası değildi. Başımı yastıktan on beş saatim ayırdım ve oraya buraya çarparak komodinin üzerindeki telefona uzandım. Sol gözümü kapatıp sağ gözümü hafif bir açıyla açarken gelen mesajlara bakmaya başladım.
Barut, döşemişti mesajları fakat şu an beynim zonkluyordu ve ben yazıları çift görüyorum.
Tam kapatma tuşuna basmak üzereydim ki 'cevap vermezsen evine geliyorum' cümlesine takıldım. Hayır ya...
Siz; başım tuttu yatıyorum, yarın görüşürüz yazdım ve telefonu tamamen kapattım çünkü hiç kimseyi çekecek durumda değildim.
Gözlerimi kamaştıran aydınlığa tepki olarak sinirle pencere tarafına arkamı döndüm. Nefret ediyordum ışıkta uyumaktan. Zaten kafamın içi zonkluyor ve gözlerim biber gibi yanıyordu. Kendi içimi dinleyip dururken minik minik damlalar düşmeye başladı dağarcığıma. "Eyvah," diye sıçrayarak anında kalkıp oturdum. "İşe geç kalıyorum!"
Uykumun açılmasını beklerken elim enseme gitti ve kaşımaya başladım. Hemen akabinde küçücük bir tebessüm oturdu yüz hatlarıma. Süpersin. Bir unutkanlığın eksikti o da geldi başına. Oğlum Gencer, sen aptal mısın bugün hafta sonu ya...
Hafta sonu olmasının verdiği keyifle gerindim ve bedenimi 'pat' diye tekrar yatağa attım. Kollarımı başımın altına yerleştirirken üşengeçliğime gülümsedim çünkü hala yemekte giydiğim kıyafetler üzerimdeydi.
Uykumda kaçmıştı. En iyisi kalkıp güne sert bir kahveyle başlamaktı. Kutlama yemeğinde aldığım alkol oranı çok düşük olsa fazla kullanmadığım için çarpmıştı beni ve başım çatlayacak gibi ağrıyordu. Parmak uçlarımı bir süre şakaklarıma bastırıp beklettim fakat geçecek gibi durmuyordu. Ayılmanın ve kendime gelmenin tek formülü sert bir kahveden geçiyordu. Gönülsüzce kalktım yataktan ve doğruca banyoya geçtim zira ayılmam için ılık duşta iyi gelecekti. Çok fazla oylanmadan banyodan çıktım ve kahve makinesinin kullanarak dakikalar içinde bir kupa kahve yaptım. İki artı bir evde yaşıyordum. Salon mutfak bir aradaydı ve ikisini birlikte kullanmak bana büyük kolaylık sağlıyordu. L tipi koltuğuma kurulmadan önce televizyonu açtım ve kahvemden küçük küçük yudumlar almaya başladım. Aldığım her yudumda yavaş yavaş açılıyordu zihnim. Tabii ya gece ve mesajlar... Telefonu dakikasında elime aldım ve Barut'un gönderdiği mesajları okumaya başladım zira Barut, es geçeceğim son kişi bile değildi. Üstelik telefonu kapatarak ona karşı büyük saygısızlık yapmıştım hemen bunu telafi etmem gerekiyordu.
|
0% |