@my_lore
|
Hoş geldiniz, ballarım Bölüm bölüm ilerliyoruz ve asıl olaylar başlamak üzere. Oylar atıldıysa lütfen yorum yapmadan geçmeyin. Sizlerin oy ve yorumlarıyla büyücek kitabımız... Şimdiden teşekkür ediyor hemen satırlara geçiyorum. 🔥🔥🔥 Bizim için ayrılan masaya geçtik oturduk. Masa düzenine gelince Hande ile Şehmuz karşılıklı gelecek şekilde konumlanmış koltuklara oturmuşlar Şehmuz ile benim aramda ise Onur, vardı. Hande'nin karşısına ve sol çaprazına düşüyordum. Benim karşımda bizim patron, patronun sağında özel asistanı vardı. İki koruma başımızda dikilip beklerken birkaç koruma mekâna giriş çıkışları tutmuş pozisyondaydı. Ne gerek varsa adeta kuş sektirmiyorlardı. Cidden kendimi abluka altına alınmış bir suçlu gibi hissetmeye başlamıştım. Bir taraftan da Şehmuz'un benim için sürpriz bir hazırlığı var mı yok mu onu ölçüp biçiyordum kafamda. Neme lazım tedbirli olmaktan her zaman fayda vardır. Tamam, tedbirli olmakta fayda vardı var olmasına da işin gerçeğini konuşmak gerekirse benim çapım neydi ki Şehmuz'la sidik yarışına girebileyim? Ben gangster falan değildim ki, ben aşık bir adamdım. Ben duygusal adamdım. Ben aşka inanan ve aşkı uğruna hayatını şekillendiren bir adamdım. Her neyse... Tekrar ana dönmek gerekirse organizasyon önceden ayarlandığı için yemek seçimine gitmedik. Şehmuz Babaoğlu sağ olsun bizim yerimize her bir şeyi bizzat kendisi düşünmüştü. Ara sıcak ara soğuk derken, ana yemeğe geçtik. Bu arada kaliteli içkiler de vardı masada. Arada bir anlaşmanın şerefine kadeh kaldırıyorduk. Şehmuz bana bir şey olmaz havasında hız kesmeden yudumluyordu içkisini. Saatler geçiyordu ve herkes çakır keyifti. Son dakikalara kadar yani sarhoşluk kendini gösterene kadar Hande ile pek göz teması kurmamıştık. Öylesine afaki sohbetler dönüyordu ortamda. Bazen hiç yoktan bir kahkaha tufanı esiyordu aramızda bazen üstümüze bir durağanlık çöküyordu. İçkinin şişede durduğu gibi durduğu nerede görülmüş? Elbette görülmemişti... Başlarda kendini göstermez ama sonlara doğru hep yapar şovunu... Hayatta içkinin şişede durduğu gibi durmaz ve çoğunlukla insanın başına türlü türlü belalar açar. Bazen de hiç olmadık zamanda hiç ummadık yerde tatlı belalar açtığı da görülmüştür. Hande'nin vücudu karşımda kımıl kımıl hareket ettikçe aklımı başımdan alıyor, buna ilaveten içkisinden aldığı her yudumda yutkunmak isterken dudaklarını yalar gibi yaparak kışkırtıcı yanını ortaya çıkartıyordu. Onun dudaklarının her hareketinde içim gıdıklanıyor, bir şeyler almak için her uzandığında derin göğüs dekoltesine kayıyordu; aşktan kör olmuş gözlerim. Hande'ye dokunma isteği ruhumu tutuşturdukça, kanım kaynıyor içim çekiliyordu. Bütün bunlar zihnimin bana oynadığı çirkin bir oyun olabilir miydi? Büyük ihtimalle bu bir oyundu, başka türlüsü nasıl olabilirdi ki? Şehmuz'un tam karşısında otururken bana işve yaptığını sanmam ister istemez aklımı bulandırıyordu. Nefes darlığı çeker gibi göğüs kafesim şişip şişip indikçe Hande'nin şuh görüntüsüne kapılıyor O'na her baktığımda iç geçiriyor ve gözlerinde kayboluyordum. İhtiras ve arzunun yarattığı izdiham bütün vücudumu ele geçirirken her yanımı ateşler basıyor yaprak gibi titriyordu varlığım. Ani bir kararla ayağa kalkıp lavaboya gitmeye karar verdim. Belki biraz yüzüme gözüme su çarparsam kendime gelir, hayalle gerçeği birbirinden ayırt edebilirdim. Sarsak adımlarla masa aralarından geçip lavabolar tarafına yöneldim. Önce aynalardan birinin karşısına geçip bakışlarımı kendi yüzümde gezdirdim. Yüzüm biraz kızarıktı ama muhtemelen içki çarpmıştı, zaten içkiyle aram pek iyi değildi. Yokluğum dikkat çekmesin diye fazla oyalanmak istemeyerek tekrar masaya dönmeye karar verdim. Tam erkekler bölümünün koridorundan çıkmak üzereydim ki Hande'nin bana doğru geldiğini gördüm. Sanırım yine hayal görüyordum. Gözlerimi kırpıştırarak birkaç kez açıp kapattım. Hayır, gördüğüm hayal değildi ve Hande bana doğru geliyordu. Biraz sarsaktı adımları ama bakışları çakmak çakmaktı. Sertçe yutkundum ve kendimden geçmemek için yanı başımdaki duvara yaslandım. İkimizin arasındaki mesafe sıfıra inene kadar durmadı. Üstüme yaslanır gibi sağ kolunu omzumun üstünden aşırarak duvara yasladı. Titrekti dudakları; kımıl kımıl... Nefeslerimiz birbirine karışmak üzereydi ve ben nefes almayı unutmuşum.
|
0% |