Yeni Üyelik
11.
Bölüm

İşler Karıştı B.10.

@my_lore

Selâm ballarım...

Yeni bölüm geldi.

Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen.

∆ ∆ ∆ ∆

Zaman kaybetmeden Onur, kahveleri alıp gelmişti. Karton bardaktaki kahveyi önüme bırakırken, "Bu iyiliğimi unutma!" dedi.

Yaptığı işi küçümseyerek vücudumun her zerresini kasarken göz devirerek konuşmuştum. "Hah, gören görmeyen de çok matah bi' şey yaptın sanır. Alt tarafı hazır kahveyi alıp geldin."

"Olum, sana da ne yapsak yaranamıyoruz. Madem kolay iş bundan sonra kahveni kendin alırsın." Onur, lafı hiç dolandırmadan kestirip atmıştı ama canım arkadaşım biraz unutkandır bugün söyler yarın unuturdu.

Bugün beni ayakta tutan bütün nöronlarım yanmış beynim alarm veriyordu. Onur' da dâhil hiç kimseyi çekecek halim yoktu. "Yeter Onur, inan şu an hiç havamda değilim. N'olur beni bi 'sal."

Onur, hiç ses etmeden benim masamın hemen karşısına konumlanmış kendi masasının başına geçip oturmuştu. Kahvesinden büyük bir yudum aldı ve aldığı yudumu ağız boşluğunda çalkalayıp yuttu. "Tamam, anladık keyfin yok!"

Onur'u tek kelimelik bir cevapla geçiştirdim. "Yok!"

Biliyordum Onur, stres kaynağımı merak ediyordu ama benim de biraz kafamı toparlamaya ihtiyacım vardı. Kafamı toparlayıp zihnimi açmam için de önce kahvemi bitirmem gerekiyordu.

Onur, sırtını döner koltuğuna dayayıp salaş bir görüntü çizerken oturduğu koltukla beraber sağa sola sallanmaya başladı. Bu arada bakışları yüzüme odaklıydı. "Bekliyorum!" dedi.

"Neyi?" diye sordum.

"Belediye otobüsünü!" dedi.

"Kendini komik mi sanıyorsun?" diye sordum.

Onur, başını geriye doğru atarken ofladı. "Olum, kahve dedin alıp geldim. Söz anlatacağım dedin anlatmıyorsun. Beklemekten fıtık oldum lan... Hadi artık ne olduğunu anlat..."

Karton bardaki kahvenin son yudumunu başıma diktim ve bir oh çektim. Sırtımı büro tipi koltuğa dayadıktan sonra Onur'un yaptığı gibi bende başımı geriye doğru attım ve tavanı izlemeye başladım. Haklı olarak Onur, sıkıntımın nedenini merak edip öğrenmek istiyordu. Tam da bu yüzden anlatmam için üsteleyip duruyordu.

"Aşkım ayağıma dolandı Onur." Kelimeler ağız boşluğumdan fısıltı halinde çıkmıştı.

Onur, suratıma tuhaf tuhaf bakmaya başladı. Onun yerinde ben olsaydım bende tuhaf bakardım çünkü resmin tamamına bakınca her şey yolundaymış gibi görünüyordu. Her şey yolundaymış gibi görünüyordu görünmesine ama asıl sorun ilk bakışta göze çarpmayan ayrıntıların arasında gizliydi.

Son açıklamamdan sonra Onur, ani bir silkinişle doğruldu ve akabinde kalın sayılabilecek düz bir çizgiyi andıran kaşlarını birbirine yakınlaştırıp beni sorgulamaya başladı. "Gencer dostum, bende algılama sorunu falan mı var? İşler yolundaymış gibi görünüyor ama sen gergin ve saldırgansın?"

"Hayır, sorun sende değil bende. İşleri içinden çıkılmaz hale getiren benim çünkü." Sözlerimin bitiminde bıkkın bir şekilde oflarken göz kapaklarım benden bağımsız olarak kapanıp açıldı.

"İşleri içinden çıkılmaz hale getirdim derken neyi kastediyorsun? Hande'ye olan aşkından falan mı bahsediyorsun?" diye sordu Onur.

Sırtımı koltuğun arkalığından ayırdığımda belim masaya doğru eğim kazanırken önümde duran kalemi öylesine kafa dağıtmak için çevirmeye başladım.

"Sen sadece bu kadarını biliyorsun."

"Gencer Efendi, söyler misin ben bir saattir ne için bekliyorum; bilmediğimi anlatman için. Sen anlatmak yerine oflayıp pufluyorsun."

"Benim Hande'ye olan platonik aşkımı biliyorsun, gerisini anlatmaya gerek yok."

"Evet, biliyorum," derken benden çok Onur, heyecanlanmıştı.

"Belki bilmiyorsun ama ben, hemen hemen her gün Hande'nin instagram sayfasına girip bir şeyler yazıyordum. Görsün diye değil de oraya yazınca bir çeşit rahatlıyordum. Yani karşımda Hande, varmış da sanki beni dinliyormuş gibi gelirdi; ta ki birkaç gün öncesine kadar."

Onur'un çatılan kaşları ve sorgulayan bakışları üzerime sabitlendi.

"Birkaç gün önce derken neler yaptın bensiz? Hem kadının onca takipçisi varken senin yazdıklarını nereden görecek ki?"

"Bende aynen senin gibi düşünüyordum lakin birileri gördü."

"Sen ciddi misin? Ee, somurtup duracağına sevinsene olum." dedi Onur.

"Bakıyordum da sen hâlâ işin dalgasındasın. Ne sevinmesinden bahsediyorsun olum, işler karıştı diyorum sana anlamıyor musun?"

Benim ciddiyetimi gören Onur'un kendiside bir anda ciddileşti. "İşler karıştı derken, ne gibi karışıklıktan bahsediyorsun Gencer?"

"Bildiğin karışıklık. İlla benzetme mi istiyorsun. Mesela; kaş yapayım derken göz çıkarmak gibi. Serin sulardan sıcak kumlara atlamak gibi."

"O, sıcak kumlardan serin sulara atlamak gibi değil miydi ya?"

"Of Onur of, yeminle beynimi akıttın... Bu kadar açıklamanın içinden sen sadece buna mı takıldın?"

 

 

Loading...
0%