@my_lore
|
Ballarım nasılsınız bakalım? Oylar atıldıysa hemen yorumlara geçelim! ∆ ∆ ∆ ∆ Kafamda bi' dolu soru kendi odama doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladım. Bu arda havalı bir şekilde ajansın döner kapısından içeri geçip önüm sıra giden afetteydi gözüm. Farklı bir aurası vardı kadının. Nasıl desem sanki duruşu yürüyüşü hatta kızıl saçları bile aşinası olduğum birini hatırlatıyordu. Kendi odama yaklaştığımda Onur, beni kapı önünde karşıladı ve kaş göz işareti yaparak önden gidenleri gösterdi. "Gördün mü?" Onur'a cevap vermeden önce umursamaz bir tavır sergiledim zira bu tür görüntülere ajans çalışanı olarak alışkındım. "Gördüm gördüm de kimi görmem gerekiyordu?" Benim umursamaz tavrıma karşı şaşırmış bir ifade çizerken profiline iki dudağını birbirine bastırıp dışa doğru kıvırdı Onur. "Gencer dostum, bu nasıl bir soru benimle dalga geçer gibi?" "Sabah sabah kafamı ütülediğin yeter Onur. Ne yapmaya çalışıyorsun anlamıyorum. Gel dedin geldim. Hadi neyse sıkıntın dökül." Onur, olumsuzca kafasını sağa sola sallarken beni suçlamayı seçmişti. Ne yaşadığımı bilmediğinden dolayı beni anlamayacağını biliyordum. "Sen bu sabah solundan mı kalktın nedir? Her şeye bi' tepki her şeye bi' tepki?" "Söyleyecek bir şeyin yoksa çekil kapı önünden Onur," deyip geriye doğru itekledim. Onur, şok olmuş bir hâlde yüzüme tuhaf tufaf bakarken söylenmeye başladı. "Süpermiş. Ben toplantıya gidiyorum, peşimden gelsen iyi edersin!!!" Üfleyerek nefesimi dışarı verdim. Yoksa Onur'un üzerine fazla mı gidiyordum? Bana yaptığı bir şey de yoktu ortada; sadece bildiğini zamana yayıp beni çıldırtmak dışında. Onur'a olan öfkem beni uğraştırıyor olmasından kaynaklanıyordu. Telefonumu alıp el mecbur Onur'un peşinden gittim. İki koruma koridorda kaçak arar gibi sürekli teyakkuzda bekliyorlardı. Kafamı olumsuz yönde hafifçe sallarken gülümsedim. Sanırsın olağanüstü bir hâl var. Toplantı odasının kapalı kapısını birkaç kez tıklatıp "gel" sesini beklemeden bodoslama daldım içeriye. "Hah, geldin mi Gencer." İnsanın bu nasıl soru patron, diyesi geliyor. Yani gelmişiz ki canlı kanlı karşında duruyoruz. Her neyse bir şey söylemedim çünkü hem ortam müsait değildi hem de durduk yere kendi patronumu eleştirerek işten kovulmaya niyetim yoktu. Tam ağzımı açıp kusura bakma patron trafik vardı bahanesini öne sürecektim ki, olan oldu ve ben olduğum yerde donakaldım. Kapı dışında hiç çekinmeden tam olarak gerine gerine aralarından geçtiğim korumaların kimi koruduğunu bilmek her şeyi yerle yeksan etmişti. Şu an apışıp kalmak deyimi tam da beni anlatıyordu... Şaşkın bakışlarım Onur'la kızıl saçlı kadının arasında mekik dokurken dünyanın sonunun falan geldiğini düşündüm. Belki de kendi sonum gelmişti. Onur, kaşlarını kaldırıp oturacağım yeri işaret ederken elimden geldiğince kadının yüzüne bakmamaya çalışıyordum. Bakarsam kendimi kontrol edemeyebilirdim. Zaten hafif titrek olan vücudum gerilmenin etkisiyle daha bi' titremeye başlamıştı. Onur, sabahtan beri gizem yaratmıştı sebebi şimdi anlaşılıyordu. Çocuğu bir de durduk yere azarlamıştım. O'nun yerinde ben olsaydım olayı iki katı abartırdım. Sessizce bana ayrılan yere oturdum lakin heyecan basan vücudum terden sırılsıklam olmuştu. "Herkes hazırsa şartlar hakkında konuşmaya başlayabiliriz. Çocuklar Hande Hanım'ı bilmeyeniniz yoktur. Eğer şartlarda anlaşırsak bizimle çalışmak istiyor." Sesli bir şekilde yutkundum. "İşini hakkıyla yapan gözde elemanlarım Onur ve Gencer." Patron bizi tanıştırmak amacıyla Hande'ye takdim etmişti fakat Hande'nin bakışları benim üzerimdeydi. İyice sindim. Neden garip garip bana bakıyordu?
|
0% |