Selam!
Ballarım, yeni bölümle biz geldik.
Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen
∆∆∆∆
Hande'ye yüz yüze buluşmak istediğimi böylesinin daha iyi olacağını yazdım ve mesaj olarak attım.
Elimden geldiğince ona güvenmediğimi belli etmemeye çalışıyor ve bunun için özel çaba harcıyordum.
Ben Hande'ye her şartta güvenirdim güvenmesine fakat onun yanındakilere güvenim yoktu çünkü muhataplarım eli kolu uzun insanlardı üstelik paranın gücünü ellerinde tutuyorlardı.
Huzursuz bekleyiş dakikalar içinde sona erdi ve beklediğimiz cevap geldi.
"53..." neden yüz yüze buluşmak istediğinizi anlıyorum.
"53..." bende olsam aynısını yapardım fakat bu buluşmayı gerçekleştirmek biraz zor.
"53..." Şehmuz ve korumaları başımda olduğu sürece tek başıma buluşma yerine gelemem.
"53..." yani hemen gelemem.
"53..." onları atlatabilmem ve buluşma yerine gelebilmem için bana biraz zaman lazım.
Siz; öncelikle anlayışın için teşekkür ederim.
Siz; bizim tek derdimiz Şehmuz'un lanetinden kendimizi korumak. Eğer yüz yüze gelebilirsek bizden hangi konuda yardım istediğini öğrenir meseleyi netliğe kavuşturabiliriz.
"53..." Mesele Şehmuz'un kendisi zaten.
Saniyelerle sınırlı zaman içinde sessizliğe gömüldü ortam. Meselemiz Şehmuz Babaoğlu ise yandığımızın resmiydi. Peki, ama biz iki çömez organik bir mafya babasıyla nasıl baş edecektik? Öte taraftan hâlâ bunun bir oyun olup olmadığından emin değildik.
Siz; Ne gibi?
"53..." sizin de dediğiniz gibi telefonda konuşmayalım
"53..." en iyisi yüz yüze konuşmak.
Siz; Nasıl isterseniz, o hâlde senden haber bekliyorum
"53..." elimden geldiğince en kısa sürede geri dönüş yapmaya çalışacağım.
"53..." hem yüz yüze gelirsek bana olan güveninizde yerine gelmiş olur.
Bu sözlerin üzerine açıkçası utancımdan yüzüm kızarmadı değil çünkü ona güvenmediğimi anlamıştı. Gerçi bizim niyetimiz her iki tarafı da güvence altına almaktı sırf onun için tedbirli davranıyorduk yani söz konusu Hande'ye güvenip güvenmemek değildi...
Hande, bana biraz zaman verin demiş son noktayı koymuştu.
Hande, benden zaman istemekte haklıydı çünkü Şehmuz'un ızbandut gibi korumalarını atlatmak sanıldığı kadar kolay olmayacaktı.
Biz iki arkadaş her ihtimali göz önünde tutarak yine de nasıl önlemler almamız gerektiği konusu üzerinde çalışmalara başladık.
Kendimizce önlemler aldıktan sonra boş yere burada beklemenin bir anlamı olmadığına karar verdik ve buluştuğumuz mekandan bir süre sonra ayrıldık.
Tabii konuyla alakalı birbirimizle iletişime geçmeyi kesmeyecektik. Kendi evime dönerken içimde biraz heyecan biraz da korku vardı.
Evet, korku vardı bunu inkar edemem lakin korkudan ziyade endişe ağırlıktaydı kaygılarım.
Tamam, Hande ile sözleşmiş buluşmaya karar vermiştik ama bundan sonraki işleyiş hakkında açıkçası hiçbir fikrim yoktu.
Ben Hande'ye her koşulda seve seve yardım ederdim fakat onun benden ne gibi bir yardım isteyeceği henüz net değildi.
Hande'ye göre mesele Şehmuz'un kendisiydi.
Mesele Şehmuz'un kendisiyse eğer Hande'de ondan kaçıp kurtulmak istiyorsa işte o zaman işler karışacak demekti, çünkü adam topuyla tüfeğiyle topyekûn üstüme gelebilir beni ilk günden nakavt edebilirdi.
Yazık kafana. İlk günden pes mi ediyorsun?
Koçum sen değil miydin, yıllarca Hande'ye kavuşma hayali kuran? Sen değil miydin, bıkıp usanmadan platonik takılan?
Şimdi fırsat ayağına gelmiş ama sen korkaklar gibi geri adım atmaya heves ediyorsun.
Sevmek yürek ister koçum yürek, eğer sevecek yüreğin yoksa hiç sevmeye kalkışmayacaksın.
İçimdeki danalar gibi böğüren sese verdim veriştirdim. Buldun açığımı bir tekmede sen vur, hadi çekinme vur...
Sanki biz bilmiyoruz sevmenin yürek işi olduğunu. Ben bu aşk uğruna yıllarımı harcadım. Şimdi yoluma çıkan küçücük bir tümseği geçmekten mi korkacağım?
Ne olursa olsun ucunda ölüm bile olsa Hande'ye yardım edeceğim.
Hah şöyle koçum, bu işin sonunda Hande'nin gönlünü kazınmakta var.
Bakarsın evlenir çoluk çocuğa karışırsınız. Hayatta olmaz diye bir şey yok...
İç sesimin verdiği gazla Hande'ye yardım etmek şöyle dursun çöller aşar Fizan'a kadar gidebilirdim.
Yaşadıklarımı kendi içimde kendi kendime yorumlarken evimin kapısına kadar gelmiştim bile; zaten vakitte bir hayli ilerlemişti.
Umarım Hande, korumalarını ve Şehmuz'u çabuk atlatmayı başarırdı da bir an önce onunla buluşabilirdik.
Hande ile buluşma ve onunla göz göze bakabilme fikri şimdiden kanımı tutuşturup kalp atışlarımı hızlandırmıştı. Kim bilir yüz yüze gelip onunla baş başa kalmak zavallı kalbime ne sancılar çektirecekti.
Cebimdeki anahtarlığı çıkarıp yuvasına soktuktan sonra bir tur çevirdim ve "cılk" sesinden sonra çelik kapıyı kendime doğru hafifçe çekip geriye doğru ittirdim.
İçeriye geçip girişe yakın yerde ayakkabılarımı çıkardım çifteleyerek duvar dibine serdiğim gazete kâğıdının üzerine bıraktım.
Normal şartlarda benim için akşam yemeği vaktiydi ama midemi çok fazla içecekle doldurduğumdan dolayı açlık hissetmiyordum.
Yapmam gereken tek şey banyoya geçip ılık bir duş aldıktan sonra televizyonun karşısına geçerek zaman öldürmekti.
Yalnızlık çoğu zaman kafa dinlemek için iyi gelse de bazı zamanlar çekilmez bir işkenceye dönüşebiliyordu. Bu akşam da o akşamlardan biriydi...
Hiç vakit kaybetmeden banyoya geçtim ve ılık suyun altında kalmak beni kısmen rahatlatmıştı. Kısmen diyorum çünkü Hande, meselesi hallolmadan bana rahat yüzü yoktu.
Oturma odası olarak kullandığım odaya geçtim ve üçlü koltuklardan birine oturmadan önce orta sehpanın üzerindeki televizyon kumandasını almak için uzandığım sırada telefonuma gelen bildirim sesiyle kalbimin ritmi anında değişiverdi...
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
3.2k Okunma |
195 Oy |
0 Takip |
38 Bölümlü Kitap |