Yeni Üyelik
27.
Bölüm

Tuzak B.26.

@my_lore

Hoş geldiniz ballarım!

Oylar atıldıysa hemen satırlara geçelim ve satır arası yorumlar bırakmayı unutmayın lütfen

∆∆∆∆

Hande'nin yazdığından emin olsam da yine de içimde bir kuşku vardı. Yazması için belki de Hande'yi Şehmuz Babaoğlu zorlamış olabilirdi. Zaten O'nun varlığından bile yeterince ifrit oluyordum bir de kendi ayaklarımla kurduğu tuzağa düşmek aptallık olurdu.

 

Peki, bütün bunlarla baş etmek ve de Hande ile doğru düzgün iletişime geçmek için ne yapabilirdim?

İçimden, olum saksıyı çalıştır diye geçirdim.

 

Bu arada dalıp gitmiş Barut'un yanımdaki varlığını da unutmuştum.

 

"Aramıza dönsen diyorum artık!" Sesiyle daldığım düşüncelerden sıyrılıp başımı kaldırdım. Başımı kaldırır kaldırmaz da bakışlarımız çatıştı. Barut'un gözlerinde gördüğüm bariz gerginlik; sen kendi kendine takılmak istiyorsan biz neciyiz burada, der gibiydi.

 

"Kusura bakma dostum, mesajları okuyunca dalıp gitmişim."

 

"Bende onu diyorum işte, ne yazıyor mesajda ve neden bu kadar daldın gittin?"

 

Elimden bırakmak istemediğim telefonu el mecbur Barut'un önüne bıraktım. Her ne kadar bana özel olsa da dediğim gibi buna yapmaya mecburdum. Muhtemel bir aksilik çıkarsa Barut'a ihtiyacım vardı zaten Barut'ta bunun için yanımdaydı.

 

Barut, "Mesajlar hakkında sen ne düşünüyorsun? Yani Hande geri dönüş yapmış olabilir mi?" diye sordu.

 

"Ben Hande olduğunu düşünüyorum fakat bir aklımda olmayabilir diyor."

 

"Gencer, seni böyle düşünmeye iten sebep nedir?" diye sordu Barut.

 

"Hande'nin ağzıyla Şehmuz Babaoğlu'nun yazdırmış olma ihtimalini bir türlü göz ardı edemiyordum." dedim.

 

Barut, yüzüne düşünceli bir anlam yüklerken, "Bak bu konuda haklı olabilirsin." dedi.

 

"Aslına bakarsan haklı çıkmak istemiyorum. Yazanın Hande olmasını bütün kalbimle istiyorum ama bazen istemek yeterli olmuyor." dedim.

 

Bana biraz da moral vermek için olsa gerek Barut, "Sıkma canını, her işin bir hal çaresi vardır." dedi.

 

Benim moralden çok çözüme ihtiyacım vardı, çünkü işler yolunda giderse benden iyisi yoktu. "Nasıl bir çareden bahsediyorsun dostum? Görünüşe bakılırsa yine tıkanıp kaldık." dedim.

 

Barut'un bakışlarındaki pırıltı umut vadeden cinstendi. "Mesajın kimden geldiğini öğrenmenin basit bir yolu var aslında."

 

Barut'un 'bir yolu var aslında' demesiyle birlikte henüz bu yolun ne olduğunu öğrenmeden bile düşük modda seyreden moralim anında yükselişe geçti ve kendime gelmiştim...

 

Heyecanımı bastırma gereği duymadan çözüm yolunun ne olduğuna odaklandım. "Ne gibi bir yol var dostum, hemen söylersen cidden kendime geleceğim."

 

Barut, mesajıma cevap verenin kim olduğunu anlamanın ve teyit etmenin basit bir yolunun var olduğunu söylemişti. Cidden yaşadığım gerginlik bende huzursuzluk yaratıyor karmaşık bir bilmeceye dönüşen olayın bir an önce çözülmesini istiyordum. Bu, durum kimine göre çözülmesi kolay bir bilmece olabilir ama bana göre değildi.

 

Her şeyden önce gençliğimi adadığım ve âşık olduğum kadın vardı ortada. Önceliğim tabii ki de Hande'nin hayatıydı. Konu üzerinde titizlik gözetiyor olmam Hande'ye bir zarar gelmesini önlemekti diğer taraftan pis bir tuzağa kurban gitmek istemiyordum.

 

Ne gibi çıkar bir yol olduğunu sorduğumda Barut, önce bakışlarını sağda solda gezdirdi sonra bir sır verecekmiş gibi yaparak bedenini masanın üzerine doğru hafifçe kavislendirerek eğildi.

 

"Biraz klişe olacak ama bazen cidden basit düşünmek lazım olum. Mesajına cevap yazanın kim olduğunu mu öğrenmemek istiyorsun? Bence muhatap olmak istediğin kişiyle yüz yüze gelmelisin." dedi Barut.

 

Kenarlara doğru genişçe yayılarak gülümsedi dudaklarım. Barut'un dediği gibi bazen basit düşünüp klişe yollarda aramak lazımdı çözümü; bulmuştuk işte en kestirme yolu. El parmaklarımı şaklatarak işaret parmağımı yol arkadaşıma doğrultum.

 

"Her zaman pratik düşünen ve meseleleri kolaylıkla çözüme kavuşturan sen; iyi ki varsın. Hemen buluşmak için mesaj yazıyorum. Buluşmak deyince heyecan bastı. Soğuk bir şeyler mi içsek, zira içimdeki harareti ancak soğuk bir içecek söndürür benim..." dedim.

 

"Arkadaşlar birbirine kötü günde destek olmayacaksa ne diye varlar?" diye sordu Barut.

 

Omuz silktim 'hiç' derken.

 

"Yalnız buluşma yerini biz kendimiz belirleyelim zira ona göre tedbir alırız aksi takdirde oyuna gelebiliriz."

 

Barut'un teklifi kayda değer görünüyordu. "Olum, her defasında haklı çıkmak zorunda mısın? Tamam, senin dediğin gibi olsun. Buluşma yerini her ihtimale karşı biz belirleyelim. Hem böylece Şehmuz Babaoğlu'na karşı elimiz güçlenir." dedim.

 

"Nasıl olsa yarın pazar. Yani tatil günümüz. Ben diyorum ki konuyu ertelemenin bir manası yok, hemen eyleme geçelim çünkü hafta içi yanında olmayabilirim." Barut, mazeret bildirirken haklı olarak işi çabuklaştırmayı istiyordu.

 

"Barut Ömer, plan tamam diyorsan ben mesajı yolluyorum o zaman."

 

Sipariş verdiğimiz soğuk içecekler önümüze bırakılırken gönder tuşuna bastım ve akabinde soğuk içeceğimden koca bir yudum aldım...

 

 

Loading...
0%