@my_lore
|
Hoş geldiniz ballarım Yeni bölüm ve sonrası için hazır olun bomba gibi bölümler sizleri bekliyor. Oylar atıldıysa hemen bölüme geçelim. ∆∆∆∆ Hande, buruşturulmuş bir peçeteyi avucuma bırakıp gitmişti. Bir taraftan O'nun sarsak adımlarla gidişini izlerken diğer taraftan da avucumun içinde sıkıca tuttuğum kağıt peçeteye bakıyordum. Benden uzaklaşan Hande, doğruca kadınlar bölümüne ayrılan lavabolara geçti...
Elime bırakılan peçetenin içinde ne vardı cidden merak ediyordum ama neyle karşılaşacağımı bilemediğim için biraz da çekiniyordum. Peçeteyi açıp açmakta ikilem yaşarken elimi birkaç kez kapatıp açtım. Merakım çekincelerime galip gelince cesaret gösterip açmaya karar verdim.
Hande, benim sevgili platoniğim, bana kadar gelmiş hatta dibime kadar sokulmuş ve avuçlarımın arsına bir peçete bırakmıştı. Gerekirse bu peçeteyi bir ömür kalbimin en mahrem yerinde saklar gerekirse bu peçeteyi çiğ çiğ yerdim ben...
Sırtımı usulca bulunduğum dar koridordaki duvara yaslayıp ayaklarımı zemine sabitledim. Neyle karşılaşacağımı bilemediğim için her ihtimale karşı vücudumu dengede tutmak istiyordum.
Peçeteyi açmadan önce ne olur ne olmaz düşüncesiyle tedbir amaçlı sağıma soluma bakındım. Öyle ya Şehmuz'un korumaları Hande'nin yokluğunu fark edip tepeme binmeleri an meselesiydi. Gördüğüm kadarıyla şimdilik gelen giden yoktu ama bu çok garipti. Korumalar her şartta Hande'nin peşindeyken neden yoklardı.
Korumaların yokluğu işime gelirdi fakat ister istemez tedirgin oluyordum. Öte taraftan korumaların yokluğunu fırsata çevirmek istiyorum ama bu kez de peçetenin içinde ne olduğunu öğrenme heyecanı soluğumu kesiyordu. Zaten titrek biriydim şimdi bütün vücudum titremeye başlamıştı ve ben elimin ayağımın titremesine engel olamıyordum.
Kalbimin atışı o kadar hızlıydı ki, şimdiye kadar görülmemiş ritimde atıyordu. Buna ilaveten başımın üstünde yoğun bir baskı hissediyorum.
Her şeyden önce benim sakinleşmem gerekiyordu yoksa şuracıkta kalp krizinden gidebilirdim. Kollarımı yanlarıma doğru salık bırakarak derin bir nefesi ciğerlerime çektim ve burnumdan çektiğim nefesi dudaklarımı serbest bırakarak ağız boşluğumdan dışa doğru üfledim. Birbirinin benzeri soluk alıp verme işlemini defalarca yaptım.
Ne yaparsam yapayım peçeteyi açıp içindekini görmedikçe hiçbir eylemin işe yaramayacağı belliydi. Yapmam gereken ve yapılması gereken basitti aslında; peçeteyi açıp içindekini görmek.
Sağ elimi göğüs hizama kadar getirip avuç içini açtım ve sımsıkı kapanmış parmaklarımı sırasıyla birer birer serbest bıraktım. Bahtıma çıkacak olana rıza gösterip sol elimin yardımıyla peçetenin katlarını açmaya başladım.
Peçeteye yazılı notun içeriği neredeyse gözlerimi kanatacaktı. Şaşkınlıkla büyüyen hatta büyümeyi bir tarafa bırak pörtleyerek yuvasından çıkacak kıvama gelmişti zavallı göz bebeklerim...
"Yardım et..."
İki kelimelik bir yazı ve bir telefon numarası vardı Hande'nin parmaklarımın arsına bıraktığı buruşturulmuş peçetede. Yazının mürekkebi biraz dağılmış ve silikti ama okunabilir netlikteydi.
"Yardım et..."
Bir kez değil birkaç kez değil sayamayacağım kadar fazla okudum. Okudukça gerildim gerildikçe okudum. Öyle ki beynim uyuşmaya zihnim bulanmaya başlamıştı. Hande, neden benden yardım istiyordu?
Onun Şehmuz Babaoğlu gibi her bakımdan güçlü bir sevgilisi varken ve korunup kollanıyorken, neden? Hem benim gibi sıradan biri O'na nasıl yardım edebilecekti ki?
Bu bir tuzak olabilir miydi? Bana göre olabilitesi çok yüksekti.
Yani Hande'yi aracı kullanarak Şehmuz, beklediğim tuzağı kurmuş ve pekâlâ da beni kurduğu tuzağın içine çekmiş olabilirdi. Bir muammanın içinde sıkışıp kalmış ve daralmaya başlamıştım. Nefes boruma bir yumru oturmuş adeta boğazımı tıkamıştı. Tıkanan nefesimi açmak ve şah damarımın isyanını bastırmak için sağ elim usulca gırtlağımı kavradı.
Yaşadığım hezeyan hissettiğim hayal kırıklığıyla bütünleşince tepki olarak perdeyi kapattı gözlerim. Yakınlaşmalar, dibime kadar sokulmalar, hepsi bunun için miydi?
Bir an kendimi herhangi bir amaç uğruna kullanılmış gibi hissettim...
Süpersin... Yine şapşala bağladın. Kız gerçekten yardım istiyor olamaz mı?
İç sesimin iyi niyetine karşılık "hıh," diye yavan bir tebessüm yerleşirdim alayla kıvrılan dudaklarıma. Milyonda bir de olsa cidden yardım istediğini kabul ettim diyelim; Hande gibi birine ben hangi konuda yardım edecektim ki? Bu çok mantıksızdı çünkü adım gibi biliyorum bu benim için hazırlana bir tuzaktı...
Ürkek bakışlarım koridoru turlamaya başladı ve işte teorilerimi destekleyen bir kanıt daha; Şehmuz Babaoğlu'nun iki koruması görüş alanıma girmişti...
Ben bitmiştim. Her şey buraya kadardı... ---- Buradan sonrası kocaman bir sürpriz...
|
0% |