@my_lore
|
Bölümler hız kesmeden gelmeye devam ediyor. Taksi gecenin inine doğru yol alıyor. Bakalım Evrim, bizlere neler anlatacak. Buraya okumaya başladığınız saati yazar mısınız➜ 🚖🚖🚖 Ben hızlandıkça açık camdan yüzüme çarpan soğuk hava bıçak gibi kesiyordu aldığım her nefesi. Hızımız arttıkça Işık Bey, huysuz hareketler sergilerken ben, hiçbir şeyi umursamıyordum. Asya ile yeni tanışmış olsam bile onu hastaneye götürmek benim insanlık vazifemdi. En yakın hastaneye vardığımızda Asya'yı hemen acil müdahale odasına aldılar. Ben hastane koridorunu karış karış ezberlerken Işık Bey, geç kalma korkusu güderek ister istemezse gergindi. Onu sakinleştirmek adına yanına yaklaşarak, "Beyefendi tedirginliğinizi anlıyorum ama ani gelişen bir olay oldu. Benim yapabileceğim başka bir şey yoktu. Siz en iyisi beni bekleyerek zaman kaybetmeyin. Bakın hastane önünde müşteri bekleyen birçok taksi var, isterseniz birine atlayıp gidin." dedim. Işık Bey, kolundaki saate baktıktan sonra, "Benim biraz daha zamanım var. Hanımefendiyi merak ediyorum, durumunu öğreneyim ondan sonra dediğiniz gibi başka taksiyle giderim." dedi. Ne diyeyim hakkaniyetli bir adammış. Çok geçmeden gözlem odasından bir hemşire çıktı. "Asya Hanım, iyi yanına geçebilirsiniz." dedi. Işık Bey ve ben hiç beklemeden gözlem odasına girdik. Asya, geldiğimiz zamana kıyasla daha iyi görünüyordu. Doktor olduğu her halinden belli kıvırcık saçlı gençten bir erkek bize dönerek, "Sizler hanımefendinin nesi oluyorsunuz," diye sordu. Işık Bey ve ben birbirimize bakarak, "Hiçbir şeyi," diye cevap verdik. Doktor, cevabımız karşısında alık alık yüzümüze bakmaya başladı. Konuyu açıklığa kavuşturmak adına detaylı bir açıklama şart olmuştu. "Ben taksiciyim. Asya Hanım ve Işık Bey, benim müşterim. Asya Hanım, yolda rahatsızlanınca hastaneye getirmek bize düştü," diye özet geçtim. Benim detaylı açıklamamdan sonra kıvırcık saçlı Doktor, hastasına dönerek, "Asya Hanım, ailenize haber vermemizi ister misiniz?" diye sordu. Asya, uzandığı yataktan sağa sola kıpırdayarak doğruldu. "Hayır, haber vermeyin. Ailem bu şehirde yaşamıyor. Şimdi durduk yere onları meraklandırmak istemiyorum." dedi. Kibar bir beyefendi rolünü benimseyen Işık Bey, "Asya Hanım, iyi görünüyorsunuz. Malum benim yetişmem gereken bir uçak var. Müsaadenizle ben gideyim." dedi. Müşteri olarak aldığım Işık Bey, yanımızdan ayrılınca yönümü Doktora döndüm. Kısık ama merak barındıran bir ses tonuyla, "Asya Hanım'ın nesi var?" diye sordum. Gerçekten de hastaneye gelirken bir an için boğuluyor sanmıştım. "Asya Hanım'ın pek bir şeyi yok, kendisi ufak çaplı bir panik-atak yaşamış, ama neden kaynaklı bilmiyorum. Sanırım sinirleri fazla gerilmiş. Şimdi biz ona bir sakinleştirici iğne yaptık. Kolundaki serum bitince gidebilirsiniz." dedi. Doktorun sözlerinden sonra zihnim saniyeler içinde Asya'nın rahatsızlandığı ana gitti. Ona panik-atak yaşatacak ne olmuş olabilirdi ki? Sadece Işık Bey, hava-alanından söz etmeye başladığında biraz huzursuz olmuştu. Onun dışında başka bir şey fark etmemiştim. Bir süre bakışlarımı Asya'nın yüzünde gezdirdim ve nedenler aradım fakat kara gözlerinde hiçbir ipucu yoktu. Işık Bey’den sonra Doktor da yanımızdan uzaklaşınca Asya'nın yanına yaklaştım. Endişeye bulanmış sesimin renginde bedbaht bir tını vardı. "Şimdi nasılsınız, umarım daha iyisinizdir?" Asya, "İyiyim" diyerek sorumu geçiştirmek isteyerek tek kelimelik bir cevap vermekle yetindi. "Ben ne olduğunu anlayamadım. Öyle birdenbire ne oldu size? Işık Bey, taksiye binene kadar gayet iyi görünüyordunuz? Sinirlerinizi gerip sizi panikleten şey neydi doğrusu çok merak ettim?" diyerek soru üstüne soru sormuştum. Sorularım karşısında Asya, birazdan yangın var diye bağırırsa hiç şaşırmayacağım. Yapacak bir şey yoktu, merak duygum ağır basmıştı. Üstelik merak duygusu insanoğlunun hamurunda yok mudur? Benim onca soruma karşılık esrarengiz kız Asya'nın dolgun dudakları arasından tek kelimelik bir cevap firar etti. "Havaalanı." 🚖🚖🚖 Bir bölüm daha bizi terk edip giderken, ilerleyen bölümlerde akıl karışıklığı yaşamayın...
|
0% |