@nazedakoc
|
"Ben hâlâ babanın izin vermesinde takılı kaldım." Bende orada takılı kalmıştım açıkçası. Babam epey baskıcı bir adamdı ve Braşov'dan Lyon'a gelmeme izin vermesi dahası burada yaşama kararıma karışmamasını bi garipti. "Mihai amca'nın, seni değil Fransa'ya göndermesini Braşov sınırlarından dışarı çıkmana izin vereceğine dahi inanmazdım." Babam baskıcı olmasının yanında korumacı bir adamdı ve beni büyütürken dahi bunu bana hissettirmişti. Bana anlatmadığı, benim bilmediğim kişilerden korunmam gerektiği için bu yaşıma kadar okula gitme dışında evden dahi çıkmamıştım. Gerçi bundan rahatsız olduğum da söylenemezdi. Oldum olası sosyalleşmeyi sevmeyen bir insandım. Tabi okul buna dahil olmayabilirdi. "Bugün çok sessizsin." Bana yöneltilen cümle ile düşüncelerimi es geçerek sohbete dönebildim. "Sadece, düşünüyorum. Babam'ın buna izin vermesi beni şaşırttı ama daha ilginci ise beni Romanya'dan uzak tutmak ister gibi olan tavırlarıydı. " "Ne demek istiyorsun? " Ona Fransa'da yaşamak istediğimden bahsettiğimde ve mesleğimi orada icra etmek istediğimi söylediğimde beni geçiştirmişti. Ama bir akşam yemek yediğimiz sırada konuyu kendisi açmış ve hayallerimin peşinden gitmem gerektiğini söylemişti. Beni buradan gönderirken ki aceleci tavırları buradan bir an önce gitmemi ister gibiydi. Kesinlikle bir şey olmuştu ve benim Romanya'dan uzaklaşmamı gerektirmişti. Bunu ona sormak istesemde ne mesajlarıma cevap veriyor ne de aramalarıma geri dönüyordu. Buraya geleli henüz bir hafta olmuştu ve bir haftadır sözde 'baskıcı babama' ulaşamıyordum. "Bir haftadır ona ulaşamıyorum Deren, onu son görüşümde beni buradan en hızlı şekilde göndermek için elinden geleni yapıyordu. Bunu yapan benim babamdı. Yirmi üç yaşında olmama rağmen beni mezuniyet törenime göndermeyen, arkadaşlarımla buluşmama izin vermeyen babam. " "Bu işin içinde bir iş olduğu kesin ama bunu sonra düşünelim, beyler haydi kalkın temizliğe gidiyoruz. " Herkesi bir çırpıda toplayan Gaye'ye teşekkür ederek sarıldım. O olmasaydı ne yapardım cidden bilmiyordum. Şimdi sırada galeriyi temizlemek ve bir hafta sonra ki açılışa hazırlamak kalmıştı. Nasıl olacağı muammaydı. "Şimdi, belirlenen aksesurları almaya Jacob ve Maria gitsin. Çünkü güçlü kollara sahip olan Jacob ve onda olmayan dikkate sahip olansa Maria. Onları bulmadan gelmeyin. " Maria ve Jacob dışarı çıktığında Gaye görev dağılımına devam etti. "Boyaları almak için sizi gönderiyorum. Alex azıcık güçlü kollarıyla boyaları taşırken süslü de süsleri halletsin. Beraber gidip gelin lütfen ve acele edin." Diğer ikili de gittiğinde elimde ki temizlik malzemelerini sallayarak sırıttım. Temizlik için kimleri seçmen gerektiğini biliyordum. Yalvaran gözlerle bana bakan Nova'yı ve beni seçme dediğini dudaklarından okuduğum Nathaniel'ı işaret ederek yanıma çağırdım. "Hayır ya ben olmamalıyım bu sanatçı ruhum temizlik yapmayı haketmiyor. " "Ya ben, ya benim boya kokan parmaklarım çamaşır suyu kokmayı hakediyor mu? " İkisininde sitemlerine aldırmadan ellerine tutuşturğum malzemeleri alarak ana salona geçtiler. Geriye ben, Deren, Gaye, Arthur ve Freya kalmıştı. "Biz ne yapacağız?" Soruyu yönelten Freya'ya gülümseyerek geriye kalan eşyaları gösterdim. "Bizde mi temizlik yapacağız. " Bu alanı temizliğin t'sinden anlamayan iki kişinin yapacağını mı düşünmüşlerdi. "Evet, hepimiz temizlik yapacağız yoksa değil bir haftaya bir aya yetiştiremeyiz." "Neden Nathaniel'ı ve Nova'yı önceden gönderdin? "Aslında amacım sadece eğlenmekti o komik surat ifadeleri için her şeyimi ortaya koyabilirdim. "Canım öyle istedi hadi herkes iş başına. " "Sizde açılış tarihini yanlış anlayıp iki ayağımızı bir papuca sokmasaydınız zamanımız olurdu. " Bana destek çıkan Gayeyle yumruk tokuşturduktan sonra bende temizliğe giriştim. Aslında açılış Mayısın dokuzunda olacaktı ama bizim saftirikler Mayıs yerine Mart'ın dokuzu için afiş bastırmışlardı öyle olunca bizde yetişmeye çalışıyorduk çünkü sadece altı günümüz kalmıştı. Romanya'da güzel sanatlar okumuştum. Fransa'da ise mesleğimi sürdürecektim. Yağlı boya tabloları yapıyordum mesleğim buydu. Hayalim Lyon'da bir sanat galerisi açmaktı ve sonunda gerçekleşiyordu. Bu sanat galerisi'nde büyük bir organizasyon yapılacaktı ve bunun en iyi şekilde olması gerekiyordu.
❁ Kulaklarımdaki uğultu geçmek bilmiyordu. Uyku ile uyanıklık arasında gidip geliyordum. Kesinlikle rüyada değildim ama uyanık olduğumu da sanmıyorum keza oda arkadaşım Gaye gece lambası ile uyuyordu. Doğal olarakda oda hafif aydınlık oluyordu. Gözlerimi zorlasamda açılmıyorlardı. Derinlerden gelen bir kadın sesi işittiğimde tüm bedenim titremişti. Bu sesi tanıyordum. Bu ses antika dükkanındaki kadına aitti. Onun hâlâ nasıl ortadan kaybolduğunu bilmiyordum. Çok garip bir andı benim için. Halisinasyon görmüş gibiydim. "Leydim. Leydim. Leydim..." Sürekli tekrarlanan sesten artık delirmek üzereydim. Artık biri bir şey yapsındı. Sesim çıkmıyordu belki ama ben bağırıyordum. Bu sefer yeter diye bağırdım güçlü bir şekilde. Sesim dışarı çıktıysada kimseyi uyandırmaya yetmemişti. "Kapıyı açın leydim. Anahtar sizsiniz. Onları bulmalısınız. Bu kadar esaret yeter." Beynimde bir kaç zincirin kırıldığını hissettim. Bağlarım çözülmüş gibiydi. Göğsümde kor gibi yanan bir şey vardı ama gerçekten yanmamama rağmen bilincim ellerimin arasından kayıyordu.
❁ İlk bölümler kısa olacak ama ne zaman yeni bir evrene geçiş yaptık bölümler de o zaman uzayacak. Yıldız'a basmayı unutmayın. ♡ |
0% |