Münzevi bir yaşam süren ünlü polisiye yazarı Aster Anderson gecenin bir vakti kapısını çalan yaralı kadına evinin kapılarını açtığında hiç bu kadar gerilmemişti.
Yaralı kadın ondan tek bir şey istiyordu.
Bir zamanlar Aster`ın da üyesi olduğu Çelik Manolyalar kulübünü tekrar kurmasını. Aster tüm üyeleri evine davet ettiğinde olacaklardan habersizdir. Kendi adını bile söylemekten delicesine korkan kadın bir anda ortadan kaybolmuştur. Aster yaralı kadını bulmak ve onun gibi kadınlara yardım edebilmek için kulübü yeniden kurduğunda arkadaşlarının ölümleri etrafında kanlı bir çembere alınır.
Kim, Çelik Manolyaları ifşa etmek uğruna onları avlamaya karar vermiştir ve neden öldürülen her bir kadın kaybolmasından üç gün sonra bir nehir kenarında bulunuyordur? Hem bir kasap hem de koleksiyoncu olduğu düşünülen katil nasıl oluyorda Aster`in kitaplarında kurguladığı cinayetleri bu denli kusursuz canlandırabiliyordur?
***
Nefesini, ensenizde hissettiğiniz bir katilden ne kadar süreliğine kaçabilirsiniz? Üstelik o katil kırmızı eldiveninin bir tekini en yakın arkadışınız cesedinin yanına bir diğerini de yatağınızın altına bırakırken.
"Aynı şey sana yapılıncaya kadar birine ne kadar zarar verdiğini asla anlamayacaksın!"
Ölü diyarda hepimiz birer çiçektik, solması beklenilen. Birde ölüm çiçeği vardı bir daha hiç açmaması için dualar edilen.
❁
Resim sanatçısı olan Lavinia`nın hayatı bir sanat galerisinde kendisinine tıpatıp benzeyen bir kadın portresi görmesi ile değişmişti.
Başka bir diyarın kapıları açılıp Lavinia`yı içine hapsettiğinde genç kadının hayatta kalmaktan başka çaresi yoktu. O lanetti, onun kanı lanetliydi.