@nefelicalliope
|
Not: Medyadaki şarkıyı Birceye armağan ediyoruz! :D Mayda ve Tunahan canım çiftim benim. Çok özlemiştim. Uzun aradan sonra yeni bölümle geldim. Onların macerası ve hayat kavgaları nasıl olacak açıkcası ben de merak ediyorum ama ikisini de seviyorum! Çatlak Mayda' ma, bir dilim tatlı turta gibi görünen Tunahan' ım. Keyifle okuyun. Yeni bölümde görüşmek üzere... Yıldızımı parlatın. Yorum yağmuru olsa hiç fena olmazdı. :)
"Mayda, kadında o potansiyel vardı. Kesin Tunahan' a yapışır." "Yolarım onu iç ses!" "Beraber yolarız canım sen hiç merak etme! Sonunda sevgili oldunuz. Allah'ım çok şükür!" "Ben ne diyorum, sen ne diyorsun." "İyi de ben bunun için ne kadardır bekliyorum." "İyi madem git kına yak." "Of Mayda, seviniyoruz ona da kızıyorsun." "Git canım hadi ötede sevin." "Peki, madem sen öyle diyorsan öyle olsun bakalım. Ee baktın mı Gül' ün projesine?" "Baktım, inceledim. Hallederim Yağız'la da konuşurum. Yarın gelip bakar. Sonra da başlarız." "Evet, hemen başlayalım. Artık işyerimi açmak istiyorum." "Merak etme yakında ikimizinkini de halletmiş oluruz." "Tamam, o zaman sabah kaçta buluşuyoruz? Benim yarın koşmam lazım. Dünyaları yedim. Bu arada tatlı kaldı mı Tunahan?" dediğinde, Tunahan gülerek "Şaşırtıcı ama biraz kaldı." "Onu ben alabilir miyim? Sabah koşmadan önce yerim." "Mayda, inanılmazsın cidden, tamam alırsın." dedi yine gülerek. "Ama ne yapayım, çok güzeldi hem koşacağım." "Bakıyorum da bana teklif etmek yok." "Senin teklife ihtiyacın mı var? Sabah kapıma gelmeyecek miydin zaten." dediğinde, ikisi de güldü. "Gelecektim." dedi, Tunahan. "Anlaştık o zaman ben artık eve geçsem iyi olur." "Tamam, tabii bekle bir saniye tatlıyı alıp geliyorum. Sonra seni evine bırakırız ama önce." dedi ani bir hareketle ayağa kalkarak Mayda' yı kendine çekti ve öptü. Dudaklarına biraz daha uzun ve ateşli bir öpücük kondurdu. Ardından da "İyi geceler öpücüğümü almalıydım." Mayda, ne olduğunu anlayamadan kendini onun kollarında erirken bulmuştu. "Eşşeksin!" dedi, mutfağa giden Tunahan'ın arkasından. "İltifatlarına bayılıyorum." diye, karşılık verdi Tunahan dolaptan tatlıyı alıp geldiğinde Mayda' nın elinden tuttu ve arabaya kadar el ele yürüdüler. Tunahan Mayda' yı evine bıraktıktan sonra kendi evine geri döndü. Mayda' yı endişelendirmemek için Birce olayı üzerinde çok durmamıştı ama Birce Tunahan'ın canını sıkmayı başarmıştı. Eve gittiğinde ortalığı toparlayıp duşa girdi. Duştan sonra yatağına uzandı. Birce' nin gittiğinden emin olmak istiyordu ama bunu şimdi yapamazdı. Sabahı beklemek zorundaydı. İçindeki o kocaman mutluluk, o küçük huzursuzluk hissini yenmişti. Rahat bir şekilde uykuya daldı. Mayda eve gittiğinde içindeki huzursuzluk daha da büyüdü. Sanki Tunahan' dan ayrı kalınca Birce' nin birden ortaya çıkıp onu elinden alacakmış hissinden kurtulamıyordu. Sonra bu histen de nefret etti. Duşa girip yatmak için hazırlandı. "Her ne olacaksa sabah icabına bakarım." diye, içinden geçirerek uykuya daldı. Ertesi sabah henüz güneş yeni doğmaya başladığı an Tunahan Mayda' nın yanına gitmek için evden çıktığında bahçesinde onu bekleyen Birce ile karşılaştı. Gülümseyen yüzü bir anda solmuştu. Karşısında ki somurtan yüz ise onu görünce aydınlanmıştı. "Senin burada ne işin var Birce? Ne istiyorsun?" dedi gayet ters ve hışımla. "Sana da günaydın Tuna. Bu kadar ters olmana gerek yok. Ayrıca dün akşam yaptığın terbiyesizlikten sonra sana karşı ters davranması gereken benim." Tunahan resmen ağzı açık bir şekilde Birce' ye bakakaldı. "Cidden! Böyle bir kadına nasıl aşık olmuşum ben!" diye içinden geçirdi. "Aşk işte..." dedi, iç ses "Ota da konar b—"diyecekti ki Tunahan "Kes sesini!" dedi. "Efendim! Sen bana ne dedin?" Farkında olmadan yine yüksek sesle konuşmuştu. "Evet, kesinlikle benim gönlüm boka konmuş." dedi, Birce'ye bakarken. "Sabah sabah seninle uğraşamam. Ayrıca gitmem gereken bir yer var. Dün gece son sözümü söyledim. Başka söyleyecek bir şeyim yok!" "Benim var ama beni hiç dinlemedin. Senin için geldim. Ama sen beni kovdun. Ne oldu o büyük aşkına hani beni çok seviyordun? Cevap versene Tuna?" Tunahan gülünce Birce ne olduğunu anlamaya çalışarak ona baktı. Sinirleri iyice bozulan Tunahan ise bir kere daha ve sesli güldü. Ardından da yoluna devam etmek üzere yürümeye başladı. Birce'nin yanından geçerken gülerek kafasını sağa sola salladı. Birce yanından geçmekte olan Tunahan' ın koluna yapıştı. Sinirle "Nereye gidiyorsun. Benden daha önemli ne olabilir. Bak hala buradayım ve seninle adam akılı konuşmadan hiçbir yere gitmiyorum." dedi. Tunahan Birce' nin elini sanki koluna bir yılan sarılmışçasına tiksinti ile savurdu. "Sakın! Sakın bana dokunma. O pis ellerini de, zehirli dilini de benden uzak tut! Seninle işim bitti Birce defol buradan!" dedi ve ardından da hızlı adımlarla oradan uzaklaştı. Yönünü Mayda' nın evine doğru çevirdi ve koşmaya başladı. Sinirden adımları da epey hızlanmıştı. Birce'yi görmezden gelmek veya onunla muhattap olmamak bu sorunu çözeceğe pek benzemiyordu. Kafasındaki bu düşüncelerle Mayda' nın evinin oraya kadar geldiği sırada ardından kırmızı bir Bmw nin hızla geldiğini fark edememişti. Birce, kiraladığı araba ile Tunahan' ın olduğu yerde aniden fren yaparak durdu. Toprak yolda etrafı toz kapladı. Aracından inmeden, "Demek o kızın evi burası." dedi, etrafı inceleyerek "Benimle konuşmak yerine koşa koşa ona geldin demek. Onda ne buluyorsun bilmiyorum ama asla benim yerimi dolduramaz. Bunu sende biliyorsun." dedi, sivri dili hiç duracak susacak gibi değildi. Öfkeden deliye dönen Tunahan ona doğru ilerlemeye başladığında Birce, "Benimle konuşacaksın Tunahan, öyle ya da böyle konuşmadan asla buradan gitmeyeceğim. Bu arada," dedi Mayda' nın arabasını göstererek "Benimle aynı olan tek zevki sen değilmişsin." dedi ve sinsi derin bir kahkaha atarak gazı kökleyerek uzaklaştı. Bu sırada Mayda, duyduğu gürültüler yüzünden uyanmış ve ne olduğunu anlamak için aşağıya inmişti. Tüm olanları görmüş ve duymuştu. Dağınık saçları uykulu suratı ile tam olarak dün gece düşündüğü şeyin doğru olduğunun kanıtına bakıyordu. Tunahan, yeri tekmeleyerek Birce' nin arkasından öfke ile bakarken bir elini duştan yeni çıktığı için hala nemli olan, gür saclarına daldırdı. Birce' nin arkasında bıraktığı toz bulutuna bakmaktan vazgeçip Mayda'nın evine yöneldiğinde onu bahçede ayakta dururken gördü. "Şimdi sıçtın işte Tuna!" "Hayda! Tuna ne lan!" "Hiç öylesine." dedi, iç ses "Belli belli, sen bari yapma. Baksana Mayda' ya o uykulu tatlı suratıyla bile bana gözlerinden ateşli oklar fırlatabiliyor." "Haklı kız!" "Ne yaptım da haklı." "Birce' den bir an önce kurtulmazsan işin zor Tunahan." "Tamam, kes artık biliyorum." dedi, içinden. Ona doğru yürürken. Bahçeye adım attığında Mayda' nın yanına giderek ona sarıldı ve öptü. "Günaydın aşkım." "O giden, yani o Birce miydi?" "Evet." dedi, Tunahan sıkıntılı bir tonla. "Hem de benim arabamdan mı kullanıyordu?" "Sanırım evet." dedi, Tunahan elleri ile hala Mayda' nın belini tutuyordu. "Ne demek sanırım? Onun ne işi vardı burada? Siz ne konuşuyordunuz sabahın bu saatinde? Hani gitmişti Tunahan." "Hiçbir fikrim yok inan bana da sürpriz oldu. Kötü bir sürpriz, sabah sabah kapımdaydı." "Evine mi gelmiş bu saatte hem de?" "Evet." "Ee?" "Esi yok, ona gitmesini söyleyip sana geldim." "Sonra?" "Mayda." "Sonra dedim?" "Sonrası yok işte peşimden geldi. Ben de yine defolmasını söyledim bu kadar." "Ay cidden başım çatlıyor. Sabah sabah duyduklarım mı, gördüklerim mi sebebi hangisi bilemiyorum ama başım fena halde ağrıyor." "Mayda, canım lütfen yapma böyle. Hadi hazırlan da koşalım. Dün gece ki planımız buydu." "Ah evet, kolaysa sen koş şimdi kadına bak yüzsüz, arsız, evime kadar gelmiş yetmemiş arabamdan almış." Tunahan sessizce gülümsedi ama bu Mayda' nın gözünden kaçmadı. "Sen neye gülüyorsun bakim?" "Hiçbir şeye, ben gülmedim." "Güldün Tunahan, gördüm." "Mayda' m, canım sevgilim, sen hiç bu sabah aynaya baktın mı?" "Ne, ne var? Aynaya bakmaya fırsatım mı oldu? Kadın gece gündüz sevgilimin peşindeyken, aşağıya süslenip mi inecektim?" dedi, sinirli bir halde ardından da "Başım çok fena Tunahan, ben asla koşamam. Ayrıca hiçbir şey yapamam bugün ben iptalim. Sen devam et." dediğinde, Tunahan Mayda' yı bir anda omzuna aldı. Mayda çığlık attı. "Tunahan, ne yapıyorsun. Başım çok fena diyorum. Sen beni omuzuna alıyorsun. İyi alıştın, çabuk beni yere bırak." "Hayır, öncelikle hemen duşa gireceksin. Ben de o sırada sana kahvaltı hazırlayacağım ya da dünden kalan tatlıyı yersin. Yani kısaca hemen kendine gelecek önce benimle koşacaksın. Sonra gidip işlerimizi planladığımız gibi halledeceğiz." dedi, kararlı bir tonla devam etti. "Kimsenin bunu mahvetmesine izin vermeyeceğim beni duydun mu?" "Tamam, duydum. Kahvaltıyı boş ver. Bana tatlı yap." Bunun karşılığında gülen Tunahan Mayda' yı içeriye salona kadar götürüp bıraktı. "Sen cidden efsanesin." dedi, kahkaha atarak "Tatlı mı istiyorsun?" "Evet, ne olmuş?" dedi, Mayda dolaba giderek kapağını açtı ve "Bak akşamki tatlı burada mı?" Tunahan dolaba yaklaşıp baktı. "Yok, tabii ki dün gece yedin değil mi?" dediğinde, Mayda gülerek, "Sence? Sabaha kalsaydı bayatlardı hem hadi sen bana tatlı hazırla. Lütfen bak ben de banyoya gideceğim hemen." diyerek, tüm şirinliği ile Tunahan' ın dibine girerek ona aşağıdan gözlerini kırpıştırarak baktı. "Beni böyle ikna edemezsin." dedi, Tunahan onu kendine çekip, "Daha fazlasına ihtiyacım var." "Seni hınzır, hemen bırak beni yok sana fazlası. Sen onu kapıma o arsız kadınla gelmeden önce düşünecektin! Bana kendisini affettirmesi gereken sensin Tunahan artık yarım saate kaç çeşit tatlı yaparsın bilemiyorum." dedi, Tunahan' ın kollarından sıyrılıp gülerek merdivene doğru koştu. "Pekala, Mayda Hanım, kaç bakalım. Yarım saat çok geç 15 dakikan var." "Vay yetenekliyim diyorsun yani o kadar sürede ne tatlısı yapacaksın?" dedi, meraklı tonla. "Sen onu düşünme de git hazırlan." dedi, gülerek. "Pekala, gidiyorum ama bu durumu konuşacağız." dedi ve cevabını beklemeden gitti. Tunahan hemen waffle için malzeme bakmaya başladı. Bu kadar sürede ancak onu yapabilirdi ve yapmazsa neler olacağını biliyordu. Başının ağrısını kesmeye bu tatlı yeterdi. Tüm malzemeleri çıkarıp ellerini yıkadıktan sonra waffle' ı yapmaya başladı. 10 dakika sonra waffle' lar hazırdı. İki tane yapmıştı. Mayda, duştan çıkınca yukarıya kadar gelen kokuyu hemen almış hızlıca hazırlanıp koşar adım aşağıya indi. Tunahan, sen gerçekten de tatlı mı yapmışsın." dedi, Tunahan' ın yanından uçarak geçti ve masanın üzerindeki waffle' lara gözlerinden kalpler çıkararak bakmaya başladı. "Mis gibi kokuyor, vallahi başımın ağrısı şimdiden geçti." dedi ve eline çatalını alıp tam waffle almak üzereyken Tunahan onu elinden yakaladı. "Masa adabına ne oldu güzelim." dedi, göz kırparak Mayda' ya baktı. Mayda da ona şaşkın şaşkın bakarak gözlerini kırpıştırdı. "Bıraksana beni Tunahan, tatlımı yiyeceğim." "Olmaz, önce servis tabağını alıp masaya geçmen lazım." "Of Tunahan, alt tarafı tatlı şöyle ayaküstü ne güzel mideye indirecektim." "Oflama bana biraz kibar olmakla bir şey kaybetmezsin." "Kibarım ya işte." dedi, elindeki çatalı göstererek. Tunahan kahkaha ile güldü. "Bu mu senin kibarlık anlayışın? Cidden sen çok başka bir şeysin. Ortada bir tatlı varsa gözün beni bile görmüyor değil mi?" "Abartma canım, şundan bir dilim alayım. Söz pamuk gibi olacağım." "İyi madem al bakalım bu sefer izin veriyorum. Acelemiz var daha koşuya çıkacağız." "Vay be cidden insafa geldin. Sana şu an hayretlerim bile şaşıyor." "Vazgeçmeme şu kadar kaldı Mayda." dedi, Tunahan eğlenerek eliyle işaret etti. "Aman tamam, bir rahat bırakmadın." diyerek, tatlısına döndü ve hemen bir dilim alarak ağzına attı. Tatlıdan memnun kalarak çıkarttığı sesler Tunahan' nı çileden çıkartıyordu. "Cidden mi Mayda böyle mırıldanmaya devam edersen koşuya çıkabileceğimizi sanmıyorum." "Hım ama benim ne kabahatim var ki efsane olmuş. Çok leziz." dedi, Tunahan' ın gözünün içine bakarak muzipçe gülümsedi. "Mayda, yapma şunu ben ciddiyim." dediğinde, Mayda' nın yüzü kızarmaya başladı. Gülümsedi. "Anladım peki, waffle' mı uslu uslu yiyeceğim. Nasıl olacaksa o." dedi ve bir dilim daha aldığında Tunahan aniden onu kendine çevirdi. "Senden uslu olmanı istemiyorum. Asında bu yaramazlıkların beni deli ediyor." "Hım." dedi, Mayda tatlısını yutmaya çalışırken. "Hım ya." dedi, Tunahan onu kendisine çekip dudaklarından öperken. Birbirlerinden ayrıldıklarında Tunahan, gülümseyerek "Evet, cidden çok leziz." Mayda, utanmıştı ama hoşuna da gitmişti. Tunahan'ın ani hareketleri onu her defasında heyecanlandırıyordu. Kalp atışlarının ritmi bozuluyordu. "Kötüsün Tunahan!" "Rica ederim sevgilim." "Ben teşekkür etmedim." "Az önce ettin." dedi, göz kırparak sonra da bir şey demesine müsaade etmeden "Hadi bu kadar yeter. Çatalını bırak ta çıkalım. Güneş tepedeyken koşmak zor oluyor." "Tamam, hadi çıkalım." dedi, Mayda da ayakkabılarını eline alarak giyindi ve beraber bahçeye çıktılar. Tarçın onları görünce havladı. "Tarçın hadi kaldır o tontiş popunu ve bizimle gel." dediğinde, tarçın da ayaklanmış kuyruğunu sallayarak onları takip etmeye başlamıştı. Sahile kadar yürüdüler ve ardından da koşmaya başladılar. Sahili boydan boya gidip geldikten sonra Tunahan dinlenen Mayda' ya bakarak, "Var mısın?" dedi, denizi işaret edip. "Onun için bir waffle daha ihtiyacım var." dedi, Mayda gülerek. Tunahan da gülmüş, "Onu hepsini yemeden önce düşünecektin." dedi ve üzerindeki tişörtten tek hamlede kurtularak kendisini denize attı. Bu sırada onu iştahla izleyen Mayda' nın iç sesi devreye girdi. "Mayda, kızım sen alık mısın?" "Ne alaka?" "Kız sen delirdin mi? Baksana sülüne nasıl da taş gibi. Böyle bir daveti nasıl geri çevirirsin?" "Benim için de zor. Hem de çok zor." dedi, uzaktan ona gülümseyen Tunahan'a bakarken. "E o zaman ne duruyorsun? Sen de yanına gitsene." "Olmaz." "Ay niye? Yine nasıl saçma bir sebebin var acaba." "Benim sebeplerim saçma değil tamam mı?" "Ne o zaman söyle? Şöyle bir varlıktan uzak durman için sebep ne olabilir? Ayrıca sen uzak kalmaya devam et. Bak Birce gelip elinden alırsa şaşırmam." dediğinde, Mayda bir anda hareket etmeye başlamış ve ayakkabılarını çıkartmıştı. "Kim alacakmış, Birrce de kimmiş. Anma şu cadalozun adını!" "Heh şöyle aklın başına geldi sonunda!" "Aklım başımdan gitti iç ses gelmedi gitti. Baksana şuna ne tatlı, bana gülümsüyor." "Evet, gülümsüyor ve hala yanına çağırıyor." "Aman tamam, ne olacaksa olsun. Gidiyorum." "Anca gidersin Mayda." dedi, kıkırdayarak. "Bunun hesabını sonra soracağım." diyerek, çoraplarını da çıkarttı ve suya doğru gitti. "Cazibeme dayanamadın değil mi?" dedi, Tunahan gülerek. "Ya ne demezsin ukala." "Evet, ukala olabilirim ama beni seviyorsun." "Şanslısın!" "Evet, şanslıyım." dedi, Tunahan bir anda gözleri cıva gibi parladı. Ona yaklaşan Mayda' ya bakarak. "Su biraz serin sanki." dedi, Mayda kızaran yanaklarına rağmen. "Ben varken üşümezsin." dedi, Tunahan göz kırptı. "Onu henüz test edemedim. Bakalım göreceğiz." derken, Tunahan bir anda suyun dibine dalıp, Mayda' nın yanından çıktı. Tam dibindeydi. Yüzünden akan denizin tuzlu suyu, gözlerinin yeşilini ortaya çıkaran, güneşin pırıltıları ile inanılmaz çekici görünüyordu. Mayda, kendini tutmakta zorlanırken kesik bir nefes verdi. Bunu fark eden Tunahan, keskin neşeli ve güzel bir kahkaha attığında utanan Mayda onun yüzüne su fırlattı. "Demek oyun oynamak istiyorsun Mayda Hanım." dedi, Tunahan ve Mayda' yı kendine çekerek onu dibe çekti. Sudan çıktıklarında, Mayda' nın isyanını tuzlu ve ıslak dudakları ile bastırdı. Aralarında ki çekime kendisi de şaşırıyordu. Uzun zamandır kimse ile böyle bir çekim hissetmemişti. Nefessiz kalacak kadar bir süre öpüştükten sonra tarçının havlama sesi ile kendilerine geldiler. "İkisi de bakışlarını o yöne çevirdiklerinde tarçının yanında duran Yakub' u görünce şaşırdılar. Mayda sadece şaşırmamış aynı zamanda çokta utanmıştı. "Tunahan, o Yakup değil mi?" "Evet, Yakup." "Neler oluyor peki, burada ne işi olabilir?" "Bilmiyorum ama içimden hiç iyi şeyler geçmiyor. Hadi gel çıkalım." "Rezil olduk Tunahan, sence bizi görmüş müdür?" "Rezil olacak bir şey yapmıyorduk Mayda sakin ol lütfen." "Emin misin?" "Evet, eminim." dedi, aynı zamanda yüzerek kıyıya gelmişlerdi. Tunahan Mayda' nın elinden tutarak onu sudan çıkardı. Yerde duran ayakkabı ve çoraplarını alarak Yakub' a doğru yürüdüler. Yakup onlara el salladı. Ardından da "Selam, günaydın yani." "Günaydın Yakup. Hayırdır kardeşim bu saatte senin burada ne işin var?" "Günaydın." dedi, çekingen bir halde Mayda. Yakup' un üzerinde anlamsız bir gerginlik vardı. Bir eliyle başını kaşır gibi yaptı. "Yakup konuşsana ne oldu? Birine bir şey mi oldu? Bu halin ne?" "Aslında birine bir şey olmadı ama sanırım sen müdahale etmezsen olacak." "Nasıl yani?" dedi, Mayda. "O ne demek?" dedi, Tunahan. "Birce diye bir kadın kasabaya geldi. Dün gelmiş. Bugün köy merkezini birbirine kattı. Herkese huzursuzluk çıkartıyor. En sonunda da derdini açıkladı." dediğinde, Mayda gözlerini devirerek baktı. "Tamam, gerisini söylemene gerek yok." "Neden? Çok heyecanlıydı Yakup, devam et." dedi, Mayda. "Hayır, dinlenecek bir şey yok." dedi Tunahan gergin tonla. "Öyle mi? Bence var." dedi, Mayda sesini bir tık yükselterek. Yakup bakışları Mayda ve Tunahan arasında gidip geldi. Neler olduğunu anlamaya çalıştı. "Sesini yükseltme Mayda." "Yükseltmedim." diye bağırdığında, ikisi de ona baktı. Mayda ikisine de aldırış etmeden devam etti. "Ayrıca yükseltirim! Ne kadınmış yahu kurtulamıyoruz. Nedense artık!" diye, sinirlenerek önden yürümeye başladı. Tarçında havlayarak peşine takıldı. Tunahan da sinirlenmişti. "Nereye gidiyorsun? Beni bekle." Yakup hala onları izliyordu. Aslında normalde onların bu haline gülerdi ama durum ciddiye benziyordu. İkisinin haline tam olarak anlam veremese de Tunahan' a seslenerek ardından gitti. "Tunahan, kadın seni görmek istiyor. Nergis ablanın orada. Herkes rahatsız olmuş durumda. Bir şey yapman lazım onu tanıyor musun? Seninle derdi ne?" dediğinde, Tunahan Yakup' a dönerek ters ters baktı. "A tabii, Tunahan koş git. Bak seni bekliyormuş." diye, bağıran Mayda' ya yetişerek onu kolundan yakaladı. "Lütfen bunu yapma!" "Neyi tam olarak?" "Bunu işte, benimle kavga etme. Hem de bir hiç uğruna aramızdaki büyüyü bozma." "Ben mi bozuyorum? Ben bozuyorum öyle mi? Kadın gitmiş kasabayı senin için birbirine katmış ve benden sakın olmamı mı istiyorsun." "Onun istediği de bu işte ve sen bunu yapmasına izi veriyorsun. Bırak bu işi ben halledeyim." "Dün gece de öyle demiştin!" "Tamam, söz veriyorum. Bu defa gittiğinden emin olacağım." "Hayır, bu defa birlikte emin olacağız!" "Bu defa karışmasan Mayda rica ediyorum." "Sence çoktan karışmadım mı Tunahan!" dedi, elini ondan kurtararak hızla eve doğru yürüdü. "Sakın bensiz gitmeyi düşünme. Hemen hazırlanıp geleceğim." diye, bağırarak eve girdi. Yakup ve Tunahan ise sadece Mayda'nın arkasından bakakaldı. "Kim bu kadın ve Mayda neden bu kadar sinirlendi." "Of Yakup deli olacağım." "Bu sorumun yanıtı değil." "Biliyorum hadi beni eve götür de bir an önce hazırlanıp çıkalım." dedi, Yakup' un arabasına binip eve gittiler. Yolda giderken Tunahan, Yakup' a durumu kısaca anlattı. "Sen bitmişsin Tunahan, o kadın tam bir zırdeli!" "Hatırlatmana ihtiyacım yoktu." "Evet, rica ederim. Bu arada Mayda ile sen. Yani siz?" dedi, gülerek. "Evet, aynen o dediğinden sonunda Mayda ve ben biz olduk ama Birce peşimi bırakmıyor. Kendimi lanetlenmiş gibi hissediyorum." "Seni bilmem ama Mayda o laneti ortadan kaldırmaya kararlı görünüyor." "Mayda' yı buna daha fazla bulaştırmadan onu buradan göndermeliyim." "Eve girerken sana nasıl bağırdığını duydum. Çok öfkeli, ben buna karışmak istemiyorum." "Dostum olarak bana yardımcı olman lazım." "Oluyorum işte haber verdim. Benden bu kadar." dedi gülerek. "Gülme Yakup, başıma ağrı girdi cidden hadi çıkalım." "İkisi de kendi arabalarına binerek, Mayda' nın evinin önüne geldiler. Mayda çoktan hazırlanmış aracının başında bekliyordu. Tunahan yanına giderek, "Bunu yapmak istediğinden emin misin?" "Evet, seninle geleceğim." "İkna etmemin bir yolu yok değil mi?" "Hayır, konuşmayı keste bir an önce yola çıkalım." "Pekala, o zaman hadi bin." "Tamam." diyerek, mavişe selam verdi. "Ne haber maviş, ben mi hiç sorma canım baya bi sıkkın." dedi, Tunahan Mayda' ya bakarak gülmeye başladı. "Resmen arabamla konuşup dertleşiyorsun." "Aynen öyle bir mahsuru mu var." "Yok, Mayda' m hiçbir mahsuru yok." dedi, gülerek. "Gülme, sinirim tepemde ayrıca başım yine ağrıyamaya başladı." "Al benden de o kadar." "Tamam, sen merak etme halledeceğiz." "Evet, hiç merak etmiyorum inan bana." dedi, bıyık altından gülerek arabasını çalıştırdı ve köy merkezine gittiler. Tunahan arabasını Yakup'un kafesinin oraya park etti. Üçü de araçlarından inip birbirlerine baktıktan sonra Nergis Hanım' ın yerine doğru yürümeye başladılar. Kalabalığı gören Tunahan' ın canı iyice sıkılmış, keyfi de hiç bilmediği bir yerlere kaçmıştı. "Kusura bakma kardeşim ama bu kadın tam bir baş belası. Umarım dediğin gibi halledebilirsin." "Sağ ol Yakup, cidden çok yardımcı oldun." "Üzgünüm gerçek bu." "Yakup haklı baş belasının da ötesinde bir şey bu ama ben onun hakkından geleceğim. Başkasının sevgilisine asılmak neymiş görecek o hadsiz gününü." "Başkasının sevgilisi mi? Kim, Tunahan mı?" dedi, Yakup çaktırmadan gülmeye çalışsa da Mayda bunu gördü. "Evet, Yakup." dedi, aniden durarak. "Böyle imalı konuşmak sana hiç yakışıyor mu?" "Ya size ne demeli peki? Gizli gizli sevgili olmuşsunuz. Bu size yakıştı mı? Ben arkadaşınız değil miyim? Neden haberim yok?" "Şey şimdi orası tam olarak öyle değil de şimdi ben sana açıklardım aslında ama şu an önemli bir sorun var." "Tabii, tabii tam olarak nasıl olduğunu bu sabah gördüm." "Yakup! Çok acımasızsın zaten mahcubum." dediğinde, Tunahan güldü. "Olmalısın da Mayda, senden bunu hiç beklemezdim. Meğer gizli saklı neler planlamışsın." Yakup, Mayda' nın üzerine bilerek gidiyor Tunahan da bunu bilmesine rağmen Mayda' nın çabalarını ve kıvranışlarını izlemekten hoşlandığı için müdahale etmiyordu. "Hayır, asla plan falan yok. Vallahi göreli kendiliğinden öyle bir anda oldu. Daha çok yeni zaten yoksa niye saklayalım. Tunahan sende bir şey söylesene." diyerek, ona döndüğünde Tunahan' ın gülümsediğini görünce daha da eli ayağına dolaşan Mayda, "Aşk olsun! Siz ikiniz benimle dalga mı geçiyorsunuz." diyerek Tunahan' ın omuzuna vurdu. "Hayır, asla ne münasebet. Gel buraya." diyerek, Mayda' ya sarıldı. Kalabalığın arasından onları izleyen bir çift göz dikkatini çekene kadar da sarılarak yürümeye devam etti. O gözleri gördüğü anda neşesi yine kaçtı. Mayda' nın elinden tutarak, Nergis Hanım'ın yerinin önünde durdu. Kalabalık, onları görünce biraz geri çekilmişti. Nergis Tunahan ve Mayda' yı el ele görünce, heyecanlı bir şekilde onlara doğru geldi. "Ah sonunda, benim güzel yürekli çocuklarım sonunda birbirinize olan aşkınızı görüp kabul etmişsiniz." dediğinde, herkes dönüp onlara baktı. İkisi de biraz mahcup ama temiz bir gülümseme ile etraflarına baktılar. Bu arada Nergis ikisini de sarılıp öptü. Ardından "Yalnız Tunahan, oğlum sanırım burada ilgilenmen gereken ciddi bir mesele var." "Bu Hanım, gerçi pek hanımefendi gibi davranmadı ama neyse ısrarla seni görmek istediğini söyleyerek buradaki herkesi rahatsız etti. Yakup'tan seni getirmesini ben rica ettim. Olayı ne tam anlayamadım ama sana kolay gelsin. Bu arada Mayda' cıgım ikinizi de tebrik ederim canım buradaki durumu çok önemsemiyorsundur umarım." dedi, göz kırparak. "Nergis ablacığım çok teşekkür ederim. Çok fenasın sen ama evet önemsemiyorum." dedi, gülerek. Oturduğu masadan onları sinirle izleyen Birce, daha fazla dayanamadı ve masadaki her şeyi yere fırlatarak ayağa kalktı. Bu hareketi ile tüm dikkatleri üzerine çekmişti. Zaten amacı da buydu. Tunahan derin bir nefes alarak, "Hasbinallah." Mayda ise Tunahan' ın elini daha da sıkı tutarak Birce' ye delici gözdağı bakışlarını attı. Köy ahalisi yine söylenmeye başlamıştı. Nergis Hanım kalabalığı dağıtmak adına herkese bir duyuru yapma gereği hissederek, "Hadi bakalım herkes dağılsın. İşiniz gücünüz yok mu sizin? İzlenecek ne varmış huysuz bir müşteri işte." diyerek, kalabalığı geri püskürtmeye çalışırken Birce, olduğu yerden hızlı adımlarla Tunahan' a doğru gelmeye başladı. Tunahan Mayda' ya dönerek, "Sen karışma lütfen ben halledeceğim. Konuşarak çözeceğim." "Tabii hayatım buyur." Tunahan şaşırmış ancak böyle olgun davranmasına da memnun olmuştu. Nergis Mayda' nın bu sakin ruh halinin altından başka bir şey çıkacağından emin ona gülümseyerek yanına geldi. "Tabii hayatım buyur ne Allah aşkına! Tunahan' ı bu cadının ellerine mi bırakacaksın?" dediğinde Mayda muzip bir şekilde gülümsedi. Karşılığında Nergis, "Öyle olmadığını biliyordum." Birce, tam olarak Tunahan' ın karşısına dikilerek, "Sana seninle konuşmam gerek demiştim. Eğer bu sabah, benimle konuşsaydın şu an burada bu durum yaşanmazdı." Kollarını birbirine bağlayarak, bir ayağını öne atmış çenesini yukarı kaldırarak ukala bilmiş bir tondan konuştu. "Sana dün gece de bu sabah da seninle konuşacak hiçbir şeyim olmadığını gayet net ifade ettiğimi hatırlıyorum. Şimdi ben hala sana kibar davranıyorken bu rezilliğe devam etmeyi bırak ve buradan git." "Kibar halin buysa eğer bilmeni isterim. Bu halinden hiç hoşlanmadım." dedi, bir yandan da Mayda' ya tepeden bakıyordu. Mayda' nın yanında Nergis, Tunahan' ın yanında da Yakup vardı. Herkes tetikte bekliyordu. İlk hamle Birce' den geldi. Tunahan' ın boynuna elini atmak isteyerek kaldırdığında, Tunahan eline sertçe savurdu. "Seni uyarıyorum Birce!" dedi, dişlerinin arasından tıslar gibi konuştu. "Benden ve sevdiğim herkesten uzak duracaksın." Bir an şaşkınlık yaşasa da Birce vazgeçecek gibi durmuyordu. "Cidden benimle bunun yüzünden mi konuşmak istemiyorsun." dedi, aşağılayıcı bakışlarını Mayda' ya çevirerek. "Ona öyle bakmayı kes! Bu çirkin tavırların neden seninle olmadığımı çok iyi gösteriyor. Benim bir şey yapmama gerek bile yok aslında amacın ne bilmiyorum ama sana inanmıyorum. Beni bir daha kandırmana izin vermeyeceğim. Beni iyi dinle! Hemen şimdi buradan gitmezsen seni çevreye rahatsızlık vermekten şikayet ederim." dediğinde "Tunahan, hani konuşarak çözecektin sevgilim." dedi, Mayda imalı bir tonda "Ya da neyse sen konuşarak çözmeye devam et." dedi ve eline masadan aldığı bıçakla birlikte Birce'nin kırmızı aracına doğru ilerleyerek herkesin hayret dolu bakışları içerisinde arabayı boydan boya çizdi. Bu sırada deliye dönen Birce, çığlık atarak ona doğru gitti. "Sen ne yaptığını zannediyorsun. Arabama zarar veremezsin! Kimsin sen ha kimsin! Bunun bedelini ağır ödeyeceksin." diyerek, Mayda' ya elini kaldırdığında Mayda yüzüne inecek olan tokadı durdurup, "Bir bedel ödenecekse eğer onu sen ödeyeceksin." diyerek, neredeyse yüzüne tükürürcesine konuştu. "O elini kırmadan önce derhal indirsen iyi olur. Ayrıca sevgilimden ve bizden uzak duracaksın. Onu duydun seni istemiyor. Kendine hiç mi saygın yok." dediği sırada Tunahan araya girmiş ikisini ayırdı. "Mayda iyi misin canım?" derken, Birce' nin yüzüne bakmadı. "Evet, ben gayet iyiyim ama sanırım Nergis ablanın bıçağına boya bulaştı. Ona borçlandık." dedi, gülerek. Bunu duyan Nergis, Yakup ve Tunahan gülmeye başladı. Birce ise öfkeden kuduruyordu. "Bunun hesabını vereceksin. Buradaki herkes şahit seni şikayet edeceğim. Hemen şimdi gidip yapacağım hem de!" dedi ve ardından hırsla arabasına binip karakola gitti.
|
0% |