|
GÖLGE VE SANRI
Hiçbir karşılaşma rastgele değildir. Bazı yollar öylesine kesişmez; onlar, ustalıkla çizilmiş bir kaderin tuzağıdır.
Yavuz Selim, soğukkanlı, tehlikeli ve kusursuz bir manipülatör. İstanbul’un yeraltı dünyasında söz sahibi, uluslararası işlerin perde arkasındaki oyuncusu… Mafyanın zirvesinde yer alırken, aynı zamanda MİT ve Narkotik tarafından gizliden gizliye takip edilen bir karanlık lider. O, her hamlesini en az on adım önceden düşünen bir stratejist. Ancak onun karanlık yaşamı sadece mafya aleminde değil, MİT ve Narkotik’in gizli takibi altında ilerlemektedir. Yavuz, zekâsı ve planlarıyla hem dostlarını hem de düşmanlarını adım adım kontrol eder. Hiçbir şeyi tesadüfe bırakmaz. Aynı zamanda İstanbul’un gölgelerinden Paris’in zarif sokaklarına uzanan karanlık bir planın arkasındaki Sert, soğukkanlı ve kontrol delisi bir iş adamıdır. Hayatındaki her detay onun kontrolü altındayken, beklenmedik bir şey olur, Süreyya…
Sanat dolu dünyasında huzur arayan, zarif ve özgür ruhlu bir kadın. Paris’e taşınarak yeni bir başlangıç yapmayı planlayan Süreyya’ nın, yalnızca tesadüfi bir karşılaşma gibi görünen o anla, hayatı Yavuz Selim’in kurguladığı bir oyunun parçası haline gelir. Yavuz’un, Süreyya’yı sadece kaderin bir cilvesiyle tanımış gibi göstermesi bir tesadüf değil, her adımı hesaplanmış tehlikeli bir plandır. Ancak Yavuz’un hesaplamadığı bir şey vardır; Süreyya’nın varlığı, onun soğukkanlı dünyasında çatlaklar yaratmaya başlar.
Süreyya masum bir defile gecesinde Yavuz’un kusursuz kurguladığı planın ortasında bulur kendini. Yolda yaşanan bir kaza, basit bir rastlantı gibi görünse de, Yavuz Selim’in oyununda her hamlenin önceden yazılmış bir nedeni vardır. Fakat hiçbir plan mükemmel değildir. Bir bıçak, bir darbe ve akan birkaç damla kan… Yavuz, Süreyya’yı kurtararak hayatına kahraman gibi girdiğinde bile, geçmişin gölgeleri ve bugünün tehlikeleriyle yüzleşmek zorunda kalır. Bu kadın, onun yalnızca bir takıntısı mı, yoksa kurtuluşu mu olacak? Bu karşılaşmanın arkasında yatan gizem, geçmişle bugünün kesiştiği karanlık bir sır olabilir mi? “SANRI VE GÖLGE”, bir takıntının aşkı, bir planın kontrolü kaybetme sınırına taşıdığı bir hikâye.
Yavuz, Süreyya’nın hayatına girmeyi başarmış olabilir, ama onun kalbini kazanmak için daha fazlasına ihtiyacı vardır. Peki, planlarını kusursuzca işleten bu adam, aşkla gelen kırılganlığı kontrol altında tutabilecek mi? Manipülasyon ve duyguların iç içe geçtiği bu hikâyede, kim kimi ele geçirecek? Sevdiğini korumak için ne kadar ileri gidersin? Ve kontrolü elden bıraktığında, kim av, kim avcı olur? Tutku, ihanet ve karanlık sırlarla dolu “Karanlık Sanrı”, sizi en başından son sayfasına kadar gerilim dolu bir oyunun içine çekecek. Her adım, bir sonraki oyunu belirler. Gerçekle kurgunun iç içe geçtiği bu dünyada, kimse göründüğü gibi değil ve kimse güvende değil…
Yavuz Selim; “Gözleriyle değil, ruhuyla dokundu bana.”
Süreyya Feray; “Ona baktığımda, tanıdığım her duygunun anlamı değişti.”
Yavuz Selim; “Gülüşün, yorgun kalbimin en güzel tesellisi. Her an, seninle anlam buluyor; her şey senle tamamlanıyor. ”
Süreyya Feray; “Onun varlığı, ağır ve kaçınılmazdı; içimde istemsiz bir teslimiyet büyüdü. Bana baktığında, sanki bir daha özgür olamayacağımı anladım.”
Yavuz Selim; “Bu kadın, içimdeki en sert duvarları yıkıp yerine bağımlılık kurdu. Daha dokunmadan anladım; Onunla olmak en büyük zaferim olacak.”
Süreyya Feray; “Bakışları, derinlere kök salmış bir şeyleri uyandırdı; korku mu, arzu mu, bilmiyorum.”
Yavuz Selim; “Onunla ya her şeyi kazanacaktım ya da kendi karanlığımda boğulacaktım.”
…
|