Yeni Üyelik
12.
Bölüm

11. BÖLÜM(Kaplumbağa)

@nefelicalliope

Merhabalar nazar boncuklarım:) Ben bu ismi sevdim siz de sevin.:) Yeni bölümle geldim.

Orhan Gencebay' ı ne zmandır paylaşmıyorum sanki özledik mi? Ben özlemişim sanki:)

Keyifle okuyunuz.

Görselin anlam ve önemi bölüm sonunda... :D

"Güle güle Birce, mümkünse dönme

"Güle güle Birce, mümkünse dönme." dedi, Mayda. Birce bunun ardından hırsla arabasına binip karakola gitti.

"Bunu yaptığına inanamıyorum. Aferin sana Mayda." dedi, Nergis.

"Al benden de o kadar, sabahtan beri tehditleri, kulak yırtıcı tiz sesi ile yeterince rahatsızlık vermişti." dedi, Yakup omzunu silkerek.

Mayda, Tunahan'a dönerek kaşlarını kaldırarak baktı.

"Ne? Benden de aferin mi bekliyorsun? Mayda, buna gerek yoktu konuşarak çözüyordum." dedi, Tunahan.

"Tabii tabii." dedi, Nergis. "O kadın konuşulacak bir kadın değil evladım. Bir bakışta anlarım ben, bence daha dikkatli olmalısın. Bundan sonraki hamlesi beni de korkutuyor."

"Ee karakola gitti. Bu şimdi seni şikayet edecek." dedi, Yakup.

"Etsin, elinden geleni ardına koymasın." dedi Mayda, gözlerini devirerek.

"Merak etme kimse ona şahitlik yapmayacak." dedi, Tunahan bıkkınlıkla.

"İsterlerse yapsınlar. Ben yaptığımın arkasındayım."

"Sen, çocukken kim bilir ne haltlar yedin." dedi, Nergis. Buna karşılık Mayda güldü.

"Bir ara sana anlatırım Nergis ablacığım." Tunahan ve Yakup bu konuşmayı hayret içinde dinlediler.

"Tunahan, bak sana ne diyeceğim. Ben Mayda' yı çok seviyorum. Biliyorsun ona ilk günden ısındım. Eğer onu üzecek bir şey yaparsan, vallahi eşşek kadarsın demem seni elime bir alırım --- .." derken, Tunahan araya girdi.

"Nergis ablacığım ayıp olmuyor mu?"

"Ben bilmem, diyeceğimi dedim."

Yakup, araya girerek, "Hadi gelin size taze kahve yapayım. Benim biraz başım zonklamaya başladı."

"Heyt be göreli, vallahi çok iyi olur. Benimde öyle." dedi, Mayda gülerek.

"Senden ürkmeye başladım." dedi, Yakup. "O arabaya hiç acımadan nasıl kıydın."

"Eh, benim ve Tunahan' ın mavişi olmadığı sürece ortada kıyılmayacak araba göremedim." dediğinde, herkes güldü. Kafeye geçtiler. Yakup kahve yapmaya gittiğinde Nergis,

"Çocuklar, her şey bir yana da Tunahan ne yapmayı düşünüyorsun oğlum? Bu kadın cidden sorunlu görünüyor. Seninle ilgisi ne?" dediğinde, Tunahan derin bir nefes vererek,

"Biliyorum Nergis abla, nerede kalmış dün gece biliyor musun?" dedi, diğer soruyu duymazdan gelerek.

"Ferit' in yerinde galiba orayı da karıştırmış." dediğinde, Tunahan' ın bakışları düşünceli bir hal aldı.

"Yer yokmuş o da illa burada kalacağım diye tutturmuş. Gecenin bir yarısı nasıl sokakta bırakırlarmış, şikayet ederim demiş. Baya bir zorluk çıkartmış."

"Tam onluk mağdur edebiyatı hareketler."

"Ferit' in kızı sabah anlattı. Çok çirkef bir kadın, dış görünüşüne sakın aldanma abla diyerek geldi valla sabah sabah."

"Dış görünüşüne birileri zamanında aldanmış ama." dedi, Mayda imalı bir şekilde.

"Öyle olmadığını biliyorsun." dedi, Tunahan ciddi bir sesle.

"Aman, tamam neyse ne!" dediği sırada Yakup kahveleri getirdi.

Herkes birer yudum aldıktan sonra Mayda, "Eline sağlık Yakup, çok güzel olmuş."

"Eline sağlık oğlum, çok lezzetli valla bunca tantanadan sonra iyi geldi."

"Aynen kardeşim, başım tutmak üzereydi."

"Senin başın daha çok tutar Tunahan." dedi, Yakup.

"Doğru söylüyor." dedi, Nergis.

"Benim bir şey söylememe gerek yok sanırım." dedi, Mayda.

Bu sırada bir süre gözden kaybolan Birce, yanında polisle geri dönmüştü. Onların geldiğini ilk gören Tunahan olmuştu.

"Hayda!"

"Ne? Ne oldu?" dedi, Mayda etrafına bakınmaya çalışarak.

"Polisle gelmiş." dedi, Yakup yüzünü buruşturarak.

"Gelsin, isterse tüm topçu alayını toplayıp gelsin. Benimle mücadele edemez." dedi Mayda sinirle.

"Sen artık biraz sakin olsan mı Mayda!"

"Ben sakinim Tunahan." dedi, Mayda sesinin tonu bir tık yüksek çıkmıştı.

"Bana hiç öyle gelmedi ama neyse." dedi, Nergis.

"Sen de mi ama ablacığım?"

"Aması yok Mayda, sen bu defa karışma ben konuşacağım tamam mı?"

"Tamam, konuş bakalım bir sonuca varabilecek miyiz?" dedi, huysuz huysuz.

"Huysuzlanma, nezarete gitmek istemezsin herhalde."

"Belki istiyorumdur."

"Bak hala."

"Yani, yabancı yer sayılmaz sonuçta." dediğinde, bütün gözler ona döndü.

"Aman Allah'ım, sen cidden haşarı bir kızdın değil mi?" dedi Nergis, gülerek.

Tunahan yaklaşmakta olan Birce ve memur yüzünden sadece bakmakla yetindi.

Yakup ise "Vay be nedense hiç şaşırmadım." dedi, gülerek "Ama sana yakışıyor."

"Sağ ol göreli, sen halden anlıyorsun." dedi, gülerek.

"Tuna." dedi, Birce.

"Tuna' ymış!" dedi, Mayda gıcık gıcık. Tunahan Mayda' ya uyarıcı bir bakış attı.

"Tunahan, nasılsın? Epey oldu görüşemedik."

"İyiyim abi, sen nasılsın? Haklısın iş güç uğraşıp duruyoruz." Birce araya girdi.

"Memur bey, size şikayetçi olduğum kişi orada işte, arabamı boydan boya çizdi. Acaba sohbeti bırakıp olayı mı araştırsanız." dedi, sabırsız bir şekilde.

"Tabii Hanımefendi." dedi, memur burnundan soluyarak tekrar Tunahan' a döndü.

"Hanımefendi, yanınızdaki hanımdan şikayetçiymiş. Dedikleri doğru mu? Arabasını çizdiniz mi?"

"Abi yanlışlık var. Mayda, öyle bir şey yapmadı." dedi, Tunahan.

"Aynen Fevzi, o da nereden çıkmış. Bu hanımı tanımıyoruz. Mayda kızım öyle bir şey yapmadı."

"Yakup?"

"Yok, Fevzi abi, o da nereden çıktı."

"Hepsi yalan söylüyor. Görmüyor musunuz? Söz birliği yapmışlar. Esnafa sorun buradaki herkes gördü." dedi, Birce sabrı tükenerek.

"Peki, çocukları tanırım. Yalan söyleyen kişiler değildirler. Ama yine de soralım Hanımefendi." dedi, memur "Buyurun beraber gidelim." Dedikten sonra oradan ayrıldılar. Tek tek etrafa sorular yönelttikten ve herkesten aynı cevabı aldıktan sonra döndüklerinde Birce' nin elleri boştu. Memur,

"Biliyor musunuz bir memurun zamanını boşa harcamakta suçtur."

"Ama ben öyle bir şey yapmadım. O çizdi hem de o kadının bıçağıyla yaptı."

"Tövbe estağfurullah, ne bıçağı canım dediklerinizden hiçbir şey anlamıyorum." dedi, Nergis şaşırmış gibi yaparak.

"Hanımefendi, görgü şahidi yok. Yani yapabileceğimiz bir şey yok."

"Fevzi abi, gelmişken kahvemi içmeden gitme." dedi, Yakup. Bu sırada olanları şaşkınlıkla izleyen Birce sinir küpüne dönmüştü.

"Olurdu aslında ama acelem var. Buraya kadar da boşuna geldim. Bir dahaki sefer Yakup, sözün olsun."

"Tabii abi, her zaman beklerim."

"Kolay gelsin, dikkatli olun. Görüşürüz." diyerek, oradan ayrıldı.

"Neydi bu şimdi Tuna? O'nun yaptığını biliyorsun. Sen böyle haksızlıklara Musa amma göstermezdin."

"Evet, hala göstermiyorum. O'na yaptıkların ve söylediklerin haksızlık, o yüzden Mayda' dan özür dilemelisin." dediğinde, öfkeden kıpkırmızı olan Birce, "Bu konu burada kapanmadı biliyorsun değil mi?" diyerek, yanlarından uzaklaştı.

"Bir an hiç gitmeyecek sandım ay kazulet gibi oraya dikildi kaldı."

"Değil mi Nergis ablacığım, sıktı artık bu iş bitmedi yine geleceğim tehditleri çok yavan."

"Siz yine de dikkatli olun. Ben bu kadına hiç güvenmiyorum." dedi, Nergis.

"Haklısın abla, ben de güvenmiyorum." dedi, Tunahan şüphe ile dolu bakışlarından da anlaşılıyordu.

"Neyse o zaman ben işimin başına döneyim. Mayda bir ara bana uğra da seninle sohbet edelim." dedi, gülümseyerek.

"Sohbetten kastın dedikodu yapmak galiba ablacığım." dedi, gülerek Mayda.

"Orasını karıştırma sen." dedi, Nergis gülerek.

"Tamam, anlaşıldı." dedi, Mayda Nergis uzaklaşırken hala gülüyordu.

"Ee şimdi ne olacak?" dedi, Yakup.

"Bir şey olacağı yok. Bir sürü işimiz var yağız gelecek. Peyzaj için onunla ilgilenmemiz lazım öyle değil mi Mayda?"

"A, evet, haklısın valla bir sürü işimiz var. Ne zaman geliyordu kalkalım mı?"

"Evet, biz kalkalım Yakup. Yağız gelmek üzeredir. Sonra haberleşiriz bir durum olursa ararsın."

"Tabii siz gidin buralar bende bir durum olmaz inşallah."

"O iş biraz zor ama neyse." dedi, Mayda.

"Başlama yine Mayda, hadi kalk geç kalmayalım."

"Aman tamam, ben başlıyorum zaten hep değil mi?"

"Mızmızlanma da gidelim."

"Tamam, Tunahan geliyorum."

Mayda ve Tunahan giderken, Yakup ikisinin ardından gülerek baktı.

İşyerine geldikten kısa bir süre sonra Yağız gelmişti. Tunahan, Yağızı kapıda karşıladı.

"Hoş geldin Yağız, nasılsın?

"Hoş buldum, iyiyim sen nasılsın?

"İyi sayılır."

"Evet, pek iyi görünmüyorsun. Hayırdır?"

"Önemsiz birkaç şey boş ver. Gel Mayda içeride."

İçeriye girdiklerinde Mayda' yı etrafı incelerken buldular. Düşünceli hali Tunahan' ın dikkatinden kaçmamıştı.

"Mayda, canım iyi misin sen?"

"Aa merhaba, evet iyiyim. Sadece düşünüyordum. Yağız hoş geldin. Nasılsın?" dedi, elini uzatarak.

Karşılığında, Yağız da elini uzattı. "Merhaba, iyiyim teşekkürler sen?"

"Teşekkür ederim sadece etrafı inceliyordum. Sence burası adam olacak mı?"

"Elbette olacak sen merak etme. İnan bana daha kötü yerlerde çalıştım."

"Öyle mi içime su serptin Yağız, yani burayı kötü bulduğunu bu kadar açık etmeseydin de olurdu." dediğinde, herkes gülümsedi.

"Mayda biraz fazla açık sözlüdür Yağız, sen onun kusuruna bakma." dedi, uyarıcı bakışlarını Mayda' ya çevirerek.

"Önemli değil, gerçekçi olmamız lazım kusura bakma Mayda ama ben de biraz fazla açık sözlüyümdür. İşimden dolayı sanırım."

"Anlıyorum, o zaman seninle gerçekten iyi anlaşacağız."

"Evet, şimdi müsaadenizle ben bir etrafa bakacağım. Sonra da birlikte konuşuruz."

"Tamam, tabii, buyur sen istediğin gibi gezebilirsin." dedi, Mayda.

Yağız, etrafı incelerken Tunahan Mayda' ya dönerek "Sen gerçekten de iyisin değil mi?"

"Evet, tabii ki iyiyim. Neden sordun?"

"Biraz fazla düşüncelisin gibi geldi de."

"Yani burayı düşünüyorum. Nasıl olacak, ne zaman bitecek. Sanki biraz uzadı gibi hissediyorum. Böyle planlamamıştım."

"Haklısın, biraz uzadı. Ama bugün itibari ile hızlandıracağız. Odağımız artık işyerlerimiz tamam mı?"

"Tamam." dedi, Mayda Tunahan' a gülümsedi.

"Yağız' la konuşalım sonra kalan işlere devam edeceğim ben merak etme. Boya az kaldı zaten hatta sen bu peyzajın tamamlanması sürecinde buraya alacağın eşyalarla ilgilenebilirsin."

"Haklısın onu da halletmem lazım İstanbul' dan getirdiğim eşyalara tekrar bakmalıyım ona göre eksiklerimi listeleyip tamamlayacağım."

"Bir işi daha listeden çıkartmış olacağız yani güzel bu arada benim bugün yaklaşık 1 saat sonra dalış dersim var. Dersten sonra burada buluşalım mı?"

"Ne kadar sürecek ki?"

"Dalış bir saat sürecek, bir saatte kursta ders vereceğim ondan sonra müsaidim, burada buluşur yemek yeriz sonra da kalan boyayı bitiririz ne dersin?"

"Olur, tamam, ben de bu arada eve gidip eşyaları kontrol eder, liste çıkarırım. Gelirken de yemek alırım."

"Tamam, o zaman anlaştık." diyerek gülümsedi. Bu sırada Yağız yanlarına geldi.

"Şimdi şöyle gerçekten de çok güzel şeyler düşündüm. Tunahan' la daha önce konuştuğumuzda da kafamda bir şeyler belirmişti zaten ama yeri görmeden netleştirememiştim."

Mayda, Yağız' ın bu sözleri üzerine heyecanlanmıştı.

"Bana da anlatır mısın?"

"Tabii, benimle gelin, hem göstereceğim hem de anlatacağım." dedi, bilgisayarını açıp Tunahan' ın ona gönderdiği çizimleri açarak, yaptığı çalışmayı onlara da gösterdi. Yaklaşık yarım saat üzerinde konuştuktan sonra,

"Yağız bu plan şahane görünüyor. İstediğim şeylere çok yakın."

"Sen asıl bittiği zaman bayılacaksın."

"Teşekkür ederim gerçekten."

"Henüz teşekkür etme Mayda, bu arada gördüğüm kadarıyla boya daha bitmemiş. Ne zaman bitecek?"

"Evet, yarım kalmıştı ama çok değil yani biz bugün öğleden sonra kalan yerlere başlayacağız. Yarına kadar bitiririz diye düşünüyorum."

"Diğer işler peki?"

"Yani tesisat işi bitti sayılır. Yarın yer döşemeleriyle ilgileneceğiz. Ondan sonra da dekorasyon ve peyzaj kalıyor."

"Tamam, gördüğüm havuzla da ilgilenilmesi gerekli."

"Evet, o benimde aklımda ama." dedi, düşünceli bir şekilde.

"Sen onu dert etme ben bir arkadaşımı yarın gönderirim bir bakar hallederiz."

"Desteğin için teşekkürler Yağız."

"Hiç dert değil o zaman anlaştığımıza göre ben artık gideyim."

"Tamamdır, çok sağ ol. Yarın haberleşiriz." dedi, elini uzatarak ikisiyle de vedalaşıp gitti.

Tunahan, Mayda' yı yanına çekti ve beline sarıldı.

"Artık bu kadar düşünme, her şey hızla ilerlemeye başladı."

"Evet, senin sayende teşekkür ederim." dedi, gülümseyerek.

"Senin için her şeyi yaparım. Yeter ki canın sıkılmasın sevgilim, bunlar hallolur." dedi, yanağından öperken.

"Tunahan ne yapıyorsun?"

"Sevgilimi öpüyorum." dedi, sırıtarak. "Ancak kafi gelmedi. Diğer yanağın küsmesin hem." diyerek, oradan da öptü. Bu sözleri Mayda' nın kıkırdamasına sebep olmuştu.

"Sen bu gidişle derse geç kalacaksın."

"Saat kaç oldu ki?" dedi, bir elini Mayda' nın belinden çekerek saatine baktı.

"Evet, hemen çıkmazsam eğer gecikeceğim." diyerek, acele ile Mayda' nın dudağına buse kondurdu. Buna hazırlıksız yakalanan Mayda,

"Tunahan!" diye, küçük bir çığlık attı. Ardından da gülümsedi.

"O zaman iki saat sonra görüşürüz sevgilim. Bu arada eve nasıl döneceksin?"

"Köy merkezine yürürüm. Oradan da belki Yakup bırakır. Sen düşünme ben hallederim. Su altında dikkatli ol. Görüşürüz."

"Olurum, sen de dikkatli git." dedikten sonra aracına gitti ve oradan uzaklaştı.

Mayda onun ardından işyerini kapatıp köy merkezine yürümeye başladı. İşyeri ile arasında çok mesafe yoktu.

Yakup' un yanına gittiğinde, müşterilerle ilgilendiğini gördü. Kafeye girerken ona selam verdi.

"Tekrar selam göreli, kolay gelsin."

"Selam Mayda, hoş geldin. Neden yalnızsın? Tunahan nerede?"

"Onun dersi vardı. Gitmesi gerekti."

"Anladım, bir dakika bekler misin? Siparişi hazırlayıp yanına geleceğim. Bu arada bir şey ister misin?"

"Evet, kesinlikle buzlu bir kahve hiç fena olmaz. Kreması da bol olsun ama." dedi, ardından seslenerek.

"Tabii, hemen hazırlıyorum."

Bir süre sonra Yakup, elinde tam da Mayda' nın istediği gibi bir kahve ile geldi.

"Al bakalım bol kremalı."

İçeceği gören Mayda' nın gözleri büyümüştü. "Teşekkürler cidden çok susadım. Mesafe az ama yürümek beni susattı. Gerçi şekerim de düşmüş olabilir."

"Neden seni bırakmadı? Beni arasaydın ya da gelirdim."

"Geç kalacaktı o yüzden, zaten buradan sonrası için senden yardım isteyecektim. Beni eve bırakır mısın ya da arabanı ödünç alabilir miyim?" dedi, tatlı tatlı içeceğinden içerken gülümsedi.

"Ödünç verme konusu biraz sıkıntılı ama seni bırakabilirim."

"Emin misin? Burası baya yoğun görünüyor." dediğinde yeni bir müşteri daha gelmişti.

"Merhaba, hoş geldiniz." dedi, Yakup "Hemen geliyorum."

"Merhaba."

"Haklısın, bugün biraz yoğun gerçekten."

"Merak etme arabana gözüm gibi bakacağım." dedi, sırıtarak.

"Nedense bu gülümseme bana pek güven vermiyor."

"Aman sen de Tunahan gibisin. Ne kıymetli kamyonetleriniz varmış arkadaş yemeyeceğiz ya alt tarafı eve gidip geleceğim."

"Tamam, sakin ol söylenmeye başlama hemen ama evet kıymetli sonuçta bana babamdan kaldı."

"Öyle mi? Ben onu bilmiyordum. Baban peki?"

"Babam hayatta değil."

"Üzgünüm, ben bilmiyordum. Başın sağ olsun."

"Pardon, bakabilir misiniz?"

"Sağ ol, üzülme. Nereden bileceksin, konuşmamıştık ki hiç." dedi, anahtarı cebinden çıkartıp masaya bıraktı. "Sen yine de dikkatli ol. Tamam, mı?" dedi, göz kırparak.

"Tamam, tabii olacağım söz." dedi, o sırada Yakup "Tabii, hemen geliyorum." diyerek, müşteriye döndü.

Onun ardından Mayda, Yakup' a baktı. Az önce ne olmuştu öyle, Yakup gerçekten de üzgün görünüyordu. Bir an sanki gözleri hüzünle kararmıştı. Onunla ilgili pek bir şey bilmediğini fark etti. Kahvesini içip bitirdikten sonra da oyalanmadan siyah kamyonetin olduğu yere gitti. Araba cidden eski ama çok bakımlı görünüyordu. "Dikkatli olsan iyi olur Mayda." dedi, kendine "Sonuçta Tunahan' ın aracı değil. O olsa takmazdın ama bu başka." Dikkatli bir şekilde arabanın kapısını açarken Yakup onu izledi ve gülümsedi. Mayda arabayı çalıştırıp eve doğru yola çıktı.

Evin önüne gittiğinde, tarçın onu havlayarak karşıladı. Arabayı kendi aracının arkasına park edip indiğinde, kuyruğunu sallaya sallaya yanına gelen tarçının başını okşadı. Tarçın onu burnuyla itmeye çalıştığında, "Acıktın tabii sen ondan böylesin. Tamam, sakin ol. Tarçın bir dur eve gireyim hemen mamanı getireceğim." dese de Tarçın sakinleşmemişti."

Mayda havlayan ve onu kıyafetinden çekiştirmeye çalışan tarçına bakarak, "Senin neyin var kızım bugün. Bırak beni yoksa mama vermem sana uslu kız ol bakayım." diyerek, kendi aracının yanından hızla geçip eve girdi. Öncelikle tarçının mamasını alıp dışarıya çıktı ve kabını doldurdu. Suyunu da tazeledikten sonra "Hadi bakalım, şimdi bol bol yiyebilirsin." dediğinde, Tarçın havlayarak olduğu yerde durdu. Mayda anlam veremedi ve eve geri gitti. Evin boş olan odasına bıraktığı malzemeleri listelemek için eline defterini alarak odaya girdi. Bir saat listeyi hazırlamakla uğraştı. Bu sırada tarçın ara ara havlamaya devam etti. Bunun üzerine iyice merak eden Mayda tekrar dışarıya çıktı. Tarçın arabasının yanında havlıyordu.

"Kızım senin neyin var? Hasta mısın? Kız yoksa kendine sevgili mi buldun? Söyle bakayım." derken, tarçının burnuyla işaret ettiği yöne doğru döndü ve gördükleri karşısında neye uğradığını şaşırdı.

"Olamaz!" diye, bir çığlık koptu ağzından. Sinirden yüzünün alev aldığını hissediyordu.

"Yemin ediyorum, seni geberteceğim. Sen artık bittin! Nasıl yapar bunu sana inanamıyorum!" diye bağırarak tepki vermeye devam etti. Mayda öfkeden deliye dönerek arabasına dokunmaya başladı. Tarçın ise havlamayı bırakmıştı.

"Kaplumbağam sana ne yaptılar böyle, kıyamam ama merak etme bunun intikamını çok pis alacağım!" dediğinde, sinirden ağlamaya başlamıştı.

"Mayda, şimdi ağlamanın sırası mı? Kaplumbağamıza ne yapmış baksana alçak kadın!" "Şimdi değil iç ses, çok öfkeliyim sinirimi senden çıkartmak istemiyorum." "Benle ne alakası var hepsi o Birce denen kazuletin suçu!" "Onu var ya bir elime geçireyim. Evire çevire dövmezsem adım da Mayda değil." "Hak etti valla döv kız!" "Çıldıracağım bunu nasıl yapar! Bu ne cesaret! Onun o sarı saçlarını tek tek cımbızla yolacağım! Kel tavuk gibi dolanacak etrafta! O ince boynunu ellerimle hiç acele etmeden patlıcan gibi morarana kadar sıkacağım! Bana durmam için yalvaracak pis kazulet!" "Mayda?" "Hım?" "Bu biraz aşırı olmadı mı?" "Kes sesini iç ses şimdi seni de paralarım haberin olsun! Ciğerim yanıyor anlasana!" "Tamam, sakin ol sülünü ara hemen." "Hayır, bunu kendim halledeceğim! Ona kalsa konuşarak çözüyor her şeyi!" "Nereden bulacaksın? Ne yapacaksın şimdi?" "O kadın buradan hemen defolup gitmediyse aklını peynir ekmekle yemiş demektir. Merak etme nerede olduğunu biliyorum! Kaplumbağam sen üzülme ben intikamımızı almaya gidiyorum!" dedikten sonra bir çırpıda eve girip, çantasını ve anahtarlarını aldı.

Hışımla evden çıkıp Yakub' un kamyonetine bindi ve aracı çalıştırıp gazı kökledi. Ardından havlayan tarçına aynadan şöyle bir baktıktan sonra oradan hızla uzaklaştı. Nereye gideceğini de ne yapacağını da çok iyi biliyordu. Telefonu ısrarla çalıyordu. Arayan Tunahan' dı. Çalan telefonu umursamadan hedefine doğru gitmeye devam etti.

... 

Devam edecek...

Bölümü nasıl buldunuz nazar boncuklarım?

Yorumlarınızı bekliyorum.

Mayda' nın bam teline basan Birce' nin sonu için tahminleri alalım? :))

İşler karışıyor sizce Birce pes edecek mi? Tunahan' ın durumu da vahim gibi sülünümüz ne yapsın?

 

Loading...
0%