@nefelicalliope
|
Yeni bölümle geldim nazar bonjuklarım:) Bölümü seveceğinizi biliyorum ben severek ve eğlenerek yazdım. Tunahan ve Mayda' yı seviyorum. Siz de sevin ne olur:))) Bölüm sonu bazı kavuşmalar yaşandı. Biraz ateşli sahneler söz konusu;) Okumak istemeyeni anlarım malum Ramazan ayındayız. Atlayarak okuyabilirsiniz. Bu bölümün Ramazan ayına denk gelmesi beni de üzdü ama yazmasam da olmayacaktı. Kusuruma bakmayın. Yazarın kafası karışık :/ Mayda ve Tunahan' ın deli dolu hikayesi, gecenize renk olur umarım. Yıldızımızı parlatalım unutmayalım. Sevgiler... Hayırlı Ramazanlar diliyorum. Keyifle okuyunuz. Mayda' dan; "Bazen vurulduğunuz yerden, yeniden canlanırsınız. Tıpkı koparılırken tohumunu aynı yere düşürüp aynı yerden yeşeren çiçekler gibi..." Hastanenin kapısına gittiklerinde Tunahan, Mayda' yı Yakup' un da yardımıyla kucağına alarak içeriye girdi. Mayda, biraz daha kendine gelmişti. Bu sırada Yakup ve Ilgar araçları acilin önünden çektiler. Tunahan Mayda' yı bir hemşirenin yardımı ile sedyeye yatırdı. Mayda inleyerek elini başına götürmeye çalıştığında Tunahan onun elini tuttu. "Mayda, canım seni hastaneye getirdim. Merak etme iyi olacaksın. Bir şeyin yok. Sadece ufak bir sıyrık. " dediğinde, Hemşire "Ben Doktoru çağırıp geliyorum." dedi. Birkaç dakika sonra hem Doktor hem de Ilgar ve Yakup gelmişti. "Merhaba." "Merhaba, Doktor Bey." "Hastamızın adı ne?" "Mayda." "Pekala, Mayda Hanım neler oldu?" diye, öncelikle Mayda' ya sordu. Aynı zamanda başındaki gazlı bezi alarak yarasına baktı. Mayda, mırıldanarak "Ben bilmiyorum. En son koştuğumu hatırlıyorum ve her yer çok karanlıktı." "Pekala, şimdi gözlerinize bakacağım." dedi ve dediğini yaptı. Doktor Mayda' yı kontrol ederken Ilgara göz ucuyla baktı. "Ilgar selam seni ne zamandır görmüyordum." "Evet, işler biraz yoğundu." "Mayda Hanıma ne oldu?" "Kaybolmuş, onu bulduğumuzda ormandaydı. Düşüp başını çarpmış." "Anlaşıldı, şimdilik büyük bir sorun yok gibi görünüyor ama onu her ihtimale karşı emara göndereceğim. Ayrıca kaşının üzerine en az 3 dikiş atılması gerekiyor." dediğinde, Mayda "Neler oluyor? Ne dikişi? Ben iyiyim, bir şeyim yok." diyerek, yattığı yerden kıpırdanarak kalkmaya çabaladı. "Canım endişelenme sadece ufak bir dikiş." "Sıkıyorsa sen endişelenme. Ufakmış, hayır dikiş istemiyorum. İzi kalacak. Kesinlikle olmaz!" diye, itiraz etmeye başladı. "Bakıyorum da kendine geldin. İtiraz bayraklarını çektiğine göre iyisin." dedi, Tunahan bir tık gergin tondan. "Evet, iyiyim." dedi, Mayda alttan öfkeli bir bakış atarken. "İyi falan değilsin. Doktor ne diyorsa yapacaksın." "Neden ben senin sözünü dinleyecekmişim? Hayır dedim." "Saçmalamayı bırak artık istersen, başını çarptın, kanaman var. Bari şu haldeyken benimle inatlaşma zaten sana kızgınım." "Allah Allah, o niyeymiş?" "Ne demek niye? Bana haber vermeden çekip gitmişsin ama belliydi başına böyle bir şeyin geleceği." "Hadi canım nereden belliymiş, ben bile bilmiyorken." "Bak ya hala konuşuyorsun. Hem suçlu, hem güçlüsün değil mi?" "Aa Tunahan, buna neden şaşırıyorsun ki? Her zaman ki gibiyim." "Haklısın, her zaman ki halin, ben de neye şaşırdıysam şimdi uslu dur da bir an önce sana baksınlar." "Usluyum ben." dedi gözlerini devirerek. "Tabii öylesin, o kadar uslusun ki burnun boktan kurtulmuyor." "Benim suçummuş gibi konuşmayı keser misin? Karga mıyım ben de bana öyle söylüyorsun? Hepsi o yüzsüz kadının yüzünden." "Kim dedi sana onun peşinden git diye? Bana söylemeden nasıl gidersin?" "Niye? Sen benim bekçim misin?" "Mayda lütfen." "Yok, lütfen, istemiyorum dedim. Ben iyiyim." "Ya sabır!" diyerek, ellerini başına koyan Tunahan pes edecek gibi olmuştu. Bu sırada Ilgar, doktor ve Yakup, olanları şaşkınlıkla izledi. Bir ara gülmüş bile olabilirlerdi. Mayda, hırçın bakışlarını Tunahan' dan alıp, diğerlerine çevirdiğinde bakışları Ilgar' a takıldı. Meraklı görünmek istemese de bir anlığına boş bulunup, "Sen kimsin?" dedi. "Ay Mayda? Ben de sabahtan beri onu merak ediyorum. İyi ki sordun. Kim ki bu? Ay sülünümüze rakip mi yoksa?" dedi iç ses. Mayda ise sorduğu sorudan pişman olmuştu. "Senin dilin de çözüldüyse, ben gayet iyiyim demektir iç ses." "Merhaba Mayda, ben Ilgar orman korucusuyum. Aynı zamanda Tunahan' ın arkadaşıyım." Tunahan "Seni bulamayınca arkadaşımızdan yardım istedik." Yakup, imalı bir şekilde "Bütün orman korucuları ile seni deli gibi aradık." dedi, durumun ciddiyetini anlaması için dua ediyordu. "Hım öyle mi? Çok teşekkür ederim Ilgar ama o kadar da kayıp değildim." dedi durumu yumuşatmaya çalışarak. "Rica ederim, ama Mayda saatlerdir kayıptın." Mayda, gözlerini kırpıştırarak masum bir şekilde Tunahan' a baktı. "Bana hiç öyle masum masum bakma. Tüm haylazlıkları yapıp, her şey normalmiş gibi davranamazsın. Bu defa olmaz! Bunu seninle ciddi ciddi konuşacağız ama şimdi değil. O yüzden söz dinleyip emara gidecek ve o dikişi attıracaksın." dedi. "Şimdi de öğretmen gibi konuşuyorsun! Beni azarlamayı bırakmalısın Tunahan yoksa bu işin sonu yine bildiğimiz yere gidecek." "Beni daha fazla sınama Mayda." "Mayda, sülün haklı üstüne gitmesen mi?" "Sen sus, zaten hep onun tarafındasın." "İyi de haklı ama görmüyor musun nasıl endişeli." "Görüyorum ama yine bana böyle davranamaz." "Sen bilirsin, işler kızışmadan ben gideyim. Baksana Tunahan gözleriyle ateş ediyor." "Elinden geleni ardına koymasın." "Ben bu hikayeyi biliyorum." dedi, Yakup Ilgar' a dönerek, "Sabaha kadar sürebilir." "Sen de mi Yakup?" dedi, sitemle Mayda. "Yalan mı Mayda, seni biliyoruz. Ee artık Tunahan' ı da biliyoruz. Adamı delirttin. Biraz alttan alıp laf dinlesen ne olur?" "Ben niye delirttim. O kadında beni delirtti. Arabam, ah kaplumbağam sen arabamın halini gördün mü? Asıl beni değil onu doktora götürmeliydiniz." dediğinde, Tunahan hariç herkes kahkaha attı. "HasbinAllah, gerçekten kafayı kırmak üzereyim." dedi, yerinde duramıyordu bir anda Mayda' nın dibine girerek yüzüne yaklaştı. "Aklım çıktı Mayda, çok korktum. Beni mahvettin. Şimdi anlıyor musun? Seni bulamayacağım diye çok korktum. O yüzden şimdi sana ne deniliyorsa onu yapmak zorundasın." dedi, fısıltıyla konuştu. Gözleri sıcacık, yumuşacık bakıyordu. Mayda, o gözlere teslim olmak üzereydi. Doktor, küçük bir öksürük sesi çıkararak ortamdaki gerilimi böldü. "Mayda Hanım, doktorunuz olarak yapılması gerekeni söyledim. Şimdi müsaadenizle, önce dikişlerinizi atalım merak etmeyin iz kalmaması için elimden geleni yapacağım. Sonra da sizi emara göndereceğim. Sonuçlara göre de duruma bakacağız. Tamam, mı?" dedi, ciddi bir sesle. Mayda, göz ucuyla ona bakışlarını dikmiş bakan Tunahan' a baktı. Ardından da huysuz huysuz "Tamam." dedi. Yakup, "Çok şükür." dedi, derin bir nefes vererek. Mayda "Çok kötüsün Yakup." dedi, ona da huysuz bakışlar atarak. Doktor hemşireden dikiş malzemelerini istedi. Ilgar gülümsüyordu. Tunahan' ın yanına yaklaşarak, "Allah sana sabır versin kardeşim." dedi, gülerek "Bu cadıyı nereden buldun bilmiyorum ama birbirinizi deli edeceğiniz kesin." dedi. Tunahan da ilk defa rahatlamış bir nefes vererek gülümsemişti. "Sorma kardeşim, hiç sorma." dedi, ardından da onun elini sıkarak "Çok sağ ol Ilgar, sen ve ekibin olmasa ne yapardım bilmiyorum. Onu bulamasaydım eğer..." dedi ve sustu. "Ama bulduk artık geçti. Bunları düşünme ayrıca teşekküre gerek yok kardeşim." dedi Mayda, Doktor ona elini uzatırken henüz eli havadayken bir çığlık attığında konuşmaları bölündü. "Ne? Ne oldu?" dedi, Tunahan panikle ona dönerek. Doktor, bir Mayda' ya bir eline baktı. "Daha dokunmadım bile." dedi, gülümseyerek. "Olsun." dedi, Mayda "Ben önceden hissettim. Önlemimi alayım dedim." dediğinde yine gülümsediler. Yakup, "Biz birer kahve alsak çok iyi olacak." dedi, Ilgar' a. "Olur, tabii." dedi, Ilgar onlar giderken Mayda arkalarından seslendi. "Benimde ihtiyacım var ama şekerli bir şeye, şekerim düştü. Karnım da acıktı, ölüyorum açlıktan." dediğinde Ilgar ve Yakup gülerek çıktılar. Tunahan, Mayda' nın yanına gitti. "Sen önce tedavini ol. Onları sonra halledeceğiz tamam mı?" "Önceliğimin ne olduğunu seninle tartışmayacağım." dedi, yine huysuz huysuz. "Aman tartış Mayda, ne olur tartış." dediğinde, doktor bir kapışma daha sezdiği için hemen araya girdi. "Evet, şimdi başlıyorum. Hazır mısın?" "Sizce hazır mıyım? Tabii ki değilim. Bundan nefret ediyorum." "Mızmızlanma, bu kaçınılmaz olan." dedi, Tunahan yanına yaklaşıp elinden tuttu. "Ben buradayım. Çabucak bitecek. Tamam mı?" "Tamam." dedi, gözlerini devirerek. "Sanki senin alnın dikilecek. Çabuk bitecekmiş." diye de ekleyerek. Doktor ilk dikişe başladı. Mayda' dan ufak bir acı çığlığı geldiğinde Tunahan, elini daha da sıkı tuttu. Yakup ve Ilgar dışarıya çıktıklarında, Yakup "Nasıl unuttum, benim Nergis ablaya haber vermem lazım, meraktan ölmüştür." dedi, hemen cebinden telefonunu çıkarıp arama tuşuna bastı. Telefon ilk çalışta açıldı. "Alo Yakup?"" "Nergis abla, Mayda' yı bulduk." "Oh çok şükür. Neredeymiş? Nasıl iyi mi? Ah bu deli kız, neredesiniz? O şimdi açlıktan ölmüştür." diye, bir sürü soru sorduğunda, Yakup son söylediğine gülümsedi. "Abla sakin ol. Bal ormanında bulduk. Durumu iyi sayılır. Şimdi kontrol için hastanedeyiz." "Hastane mi? Nesi var? Yakup bana doğruyu söyle?" "Abla, telaşlanma. Düşmüş başını çarpmış. Dikiş atılıyor sonra da her ihtimale karşı emara girecek ama kendinde, dili de pabuç gibi." "Çok şükür, iyi olsun da onun o tatlı diline razıyız." "Evet, abla siz beklemeyin artık yarın görüşürsünüz." "Tamam, çocuğum ben ona bir çorba kaynatır evine bırakırım." "Abla zahmet etme sen hem o bir çorbayla doymaz bilirsin." "Bilmem mi canım, çorba dediğime ne bakıyorsun. Ben şimdi ona güzel bir yemek sepeti hazırlarım." dedi, gülerek. "Tamam, o zaman ablacığım iyi geceler." diyerek, telefonu kapattı. "Ne diyor?" "Ne desin, Mayda' nın yemeğe düşkünlüğünü bildiğinden, ona yemek hazırlayıp evine bırakacağım diyor." dedi, gülerek. "Anladım, bu Mayda nereden çıktı? Yani ne ara Tunahan' ın hayatına girdi. Kim bu kız? İçeride sürekli o kadın, yüzünden dedi durdu. Kimden bahsediyordu?" "Mayda işte Ilgar, oğlum sen çok geride kaldın. Ben sana bir ara uzun uzun anlatırım." dedi, gülerek. Kahvelerini alıp, dışarıya çıktılar. Bu sırada Mayda' nın dikişi sanki bir harp oluyormuş gibi bitti. Doktor, Mayda' yı emara gönderirken, Tunahan' a dönerek, "Kendimi harpten çıkmış gibi hissediyorum. Sen bununla hep bir aradasın öyle mi?" dedi gülerek. Tunahan da güldü. "Evet, sanırım öyleyim." dedi ve Mayda, emara giderken o da arkadaşlarının yanına gitti. Yakup, Tunahan' ı görünce gülmeye başladı. "Ne o halin? Harpten mi çıktın." dedi, sırıtarak. "Kardeşim, Mayda' yı biliyorsun. Az önce doktorda aynısını söyledi." dedi, gülüyordu. Yakup' un elindeki kahveye uzandı ve aldı. "Aklın yolu bir kardeşim." dedi Yakup da gülerken. éMayda ile ilişki değil ancak harp yaşarsınız." Ilgar da gülümsedi. "Sanırım bir ara bana ilişkinizi ve neler olduğunu anlatmalısın. Gittikçe daha da çok ilgimi çekiyor." Yakup, "Ben bulaştım sen yapma." dediğinde, üç arkadaşta aynı anda kahkaha attı. "Az önce Nergis ablaya haber verdim. Mayda' ya yemek hazırlayıp evine bırakacağını söyledi." Yine gülüyordu. "Ne dedi biliyor musun? Mayda açlıktan ölmüştür. Ben ona bir çorba yapayım dedi." Tunahan' ın sinirleri iyice bozulmuştu. Kahkaha attı. Ardından Yakup, "Ama o ona yetmez. Ben bir sürü şey hazırlarım." dediğinde, bu defa daha güçlü bir kahkaha attılar. "Eh." dedi, Tunahan, gülmesine zar zor ara verip, "Mayda' yı iyi tanıyor." "Allah aşkına bana da anlatın. Gece gece filmi kopardınız. Beni mahrum bırakıyorsunuz. Olmuyor ama böyle." Tunahan, Ilgar' a bakarak, "Mayda biraz boğazına düşkündür." dedi. Yakup araya girerek, "Özellikle tatlıya dayanamaz." dedi, ardından yine güldüler. "O minnacık kız mı boğazına düşkün? Ne kadar yiyor olabilir ki?" dedi, anlamsızca bakarak. "Kardeşim asla göründüğü gibi değil." Bu sırada Mayda, emardayken uyumuştu. Hemşire emar çekildikten sonra onu acile almıştı. O mışıl mışıl uyurken hemşire, Tunahan' ın yanına gelip haber verdi. "Mayda Hanım, çıktı. Uyuyor, Doktor birazdan sonuçlarına bakacak." "Teşekkürler." dedi, Tunahan içeriye girmek için hamle yaptı. "Ben birazdan gelirim." diyerek. Mayda' nın yanına gittiğinde gerçekten de deliksiz uyuduğunu gördü. Saçlarını okşadı. Parmaklarını nazik bir şekilde yarasında gezdirdi. "Ah Mayda' m güzel Mayda' m ben seninle ne yapacağım." Mayda, kıpırdanarak mırıldandı. "Tunahan sen misin?" "Benim sevgilim, buradayım." dediğinde, Mayda sol yanına dönerek, onun elini tuttu ve kolunu kendine çekerek sarıldı. Tunahan, onun bu hareketine gülümsedi. Dağılmış saçlarıyla oynamaya devam etti. Biraz sonra hemşire, Tunahan' ı Doktorun odasına çağırdı. Odaya girdiğinde, Doktor Mayda' nın sonuçlarına bakıyordu. "Doktor Bey, merhaba." "Merhaba, gelin lütfen. Mayda Hanımın sonuçları çıktı." "Durumu nasıl?" dedi, biraz endişeli bir sesle. "Durumu iyi bir sorun görünmüyor. Onu birazdan taburcu edeceğim ama yine de kendisini çok sarsmasın. Durumunda herhangi bir değişiklik olursa hemen getirin." "Teşekkür ederim Doktor Bey." "Rica ederim. Geçmiş olsun bir kaç gün sonra dikişleri için gelmesi gerekiyor. Ayrıca evde pansuman da yapılmalı." "Tamam, tabii ben ilgileneceğim. Sağ olun, iyi nöbetler, iyi geceler." diyerek, odadan çıktı ve taburcu işlemlerini halletti. O sırada Yakup ve Ilgar da yanına geldi. "Nasıl?" dedi, Ilgar. "İyi bir sorun yok. Taburcu ettiler." "Uyuyor mu hala?" "Evet, Yakup sen arabayı getirir misin? Ben onu uyandırayım." "Tamamdır, çok şükür bunu da atlattık." dedi, Yakup. "Dahası mı vardı ki?" dedi, Ilgar. Tunahan ve Yakup birbirlerine bakıp, yorgun yüzleri ile gülümsediler. "İlk vukuatı değil." dedi, Tunahan. "Hım." dedi, Ilgar "Daha dikkatli olmalısın o zaman kardeşim." "İnan bana, elimden geleni yapıyorum." dedi, Tunahan. Ardında da Mayda' nın yanına gitti. Yakup ve Ilgar da arabaları almaya gitti. "Mayda, canım uyan." dedi, Tunahan. Mayda huysuz bir ses çıkardığında Tunahan gülümsedi. "Canım, eve gidiyoruz. Mayda." dediğinde, yine cevap vermedi. Tunahan bu defa farklı bir şey denemek istedi. "Nergis abla, sana bir sürü yemek hazırlamış. Mayda, hadi güzelim gidelim." dediğinde, Mayda uykulu gözlerini kırpıştırarak araladı. "Yemek mi? Nergis abla mı?" dedi. Kendine geliyordu. Tunahan gülümseyerek, "Yemek ya." dedi. "Nergis ablam neler yapmıştır şimdi vallahi kurt gibi acıktım. Gidelim Tunahan, beni eve götür." dedi, olduğu yerden doğrulurken, Tunahan da ona yardım etti. "Yemeği duyana kadar huysuzlanıyordun. Bakıyorum da canlandın." "Yemek benim kırmızı çizgim biliyorsun. Baştan söyleseydin hiç huysuzluk eder miydim?" dedi, muzipçe Tunahan' ın onu kucağına almasına izin verdi. Boynuna sarılarak göğsüne yaslandı. "Rahat mısın?" dedi Tunahan gülerek. "Dünyanın en rahat yeri." dedi Mayda, Tunahan' ın kokusunu içine çekerken. Bu yaptığı Tunahan' ın dikkatinden kaçmamıştı. O da başının üzerine bir büze kondurdu. "Doktor yine de dikkatli olmamızı söyledi. O yüzden çok kıpırdanma." dedi, onu dışarıya çıkartırken. Yakup, arabayı acilin önüne getirmişti. Tunahan dışarı çıkınca Mayda' yı yavaşça yere bıraktı. Mayda Tunahan' dan destek alarak, Ilgar' a döndü. "Tekrar teşekkür ederim. Hayatımı kurtardın. Bir gün mutlaka yemeğe gel. Sana ayrıca teşekkür etmek isterim." dediğinde, Ilgar "Rica ederim ama yemeğe hayır demem." dedi, gülümseyerek. "İyi geceler Mayda, tanıştığımıza çok memnun oldum. Bu şartlar altında olmasaydı daha iyiydi tabii." dediğinde, Yakup, "Onunla başka türlü tanışamazdın zaten aksiyonsuz günü yok." dedi. Hepsi gülümsemişti. Mayda, biraz mahcup gülümsedi. Ardından "İyi geceler Ilgar. Bu arada güzel isim ve güzel araba. " diyerek, arabaya bindi. "Teşekkürler Mayda." dedi Ilgar. Tunahan da IIgar' a sarılarak, "Teşekkür ederim kardeşim, en kısa zamanda yemeğe bekliyoruz. Haberleşelim mutlaka." dedi. "Eyvallah." dedi, Ilgar. Yakup' la da vedalaşıp aracına bindi ve uzaklaştı. Onun ardından da Tunahan ve Yakup arabaya binip yola çıktılar. Mayda, yolda giderken arka koltukta yine uyuyakalmıştı. "Tunahan ben sizi bıraktıktan sonra arabayı almaya gideceğim." "Haklısın, birde o vardı. Ama öyle olmaz. Tek başına halledemezsin. Yani benim içime sinmez." dedi, Mayda' ya bakarak, "Zaten uyudu. Benzinliğe gidip benzin alalım. Birlikte hallederiz kardeşim." dediğinde, Yakup "Ama olur mu ki?" dedi, "Dinlenmesi gerekmiyor mu?" "Dinlenir, yarım saat daha bir şeyi değiştirmez." dedi, birlikte benzinliğe gittiler. Oradan da arabanın yanına geçtiler. Yakup arabasına benzin doldurup çalıştırdı. Tunahan kendi aracına, Yakup da kendi aracına binerek evin yolunu tuttular. Yakup, yol ayrımına geldiklerinde aracını, Tunahan' ın aracının yanına çekti. Camını indirip, "İyi geceler Tunahan Mayda' ya iyi bak. Tartışmayın, yarın görüşürüz." "İyi geceler Yakup, yardımların için çok sağ ol. Sen olmasan kafayı yerdim. Yarın görüşürüz." diyerek, vedalaştı. Tunahan, aracını Mayda' nın arabasının arkasına park etti. Araçtan inerek arka tarafa geçti ve Mayda' yı uyandırdı. "Mayda, sevgilim eve geldik. Hadi uyan." dediğinde, Mayda mırıldanarak uyandı. "Geldik mi?" dediğinde, Tunahan onu kucağına alıyordu. "Geldik sevgilim, hadi eve girelim." Kapıya yöneldiği sırada tarçın yanlarına geldi. Havladı ve kuyruğunu salladı. "Selam tarçın, canım seni özledim." dedi, Mayda. "Selam Tarçın." dedi, Tunahan da gülümsedi. Tunahan, Mayda' yı eve girip koltuğa bıraktı. Mayda, "Tunahan, tarçın acıkmıştır. Şurada maması var. Ona verebilir misin?" dediğinde, Tunahan çarpık bir şekilde gülümsedi. "Kendi açlığını unutup, tarçını düşünmen ne hoş." dedi, ardından da "Şimdi halledip geliyorum. Ben gelene kadar kıpırdama." Mamayı ve suyu alıp, tarçının bahçede ki mama kabını doldurdu. Tarçın mutlulukla kuyruğunu sallarken, Tunahan onun başını okşadı. İçeriye girdiğinde, Mayda' yı mutfaktaki adanın üzerinde duran sepeti kurcalarken buldu. "Ben sana bir yere kıpırdama demiştim. Hiç söz dinlemeyeceksin değil mi?" dediğinde, Mayda irkilerek sıçradı. "Tunahan, ödümü kopardın. Ne yapayım, öyle güzel kokular geliyordu ki dayanamadım. Hem hala sıcak biliyor musun?" dedi, sırıtarak. "Sen iflah olmazsın." dedi, Tunahan gülerek yanına gitti. "Tamam, sen otur. Ben masayı hazırlarım. Nergis abla yeni bırakmış olmalı." "Acele et. Açlıktan midem sırtıma yapıştı." "Eminim öyledir." dedi, Tunahan gülerek. "Ama önce temizlenmek istersin belki." dedi, üzerini işaret ederek. Mayda, üzerindeki kıyafetlere dudaklarını büzerek baktı. Çamur, toz toprak içindeydi. "Haklısın sanırım." dedi, "Ben yukarı çıkıp üzerimi değiştireyim. Hemen geliyorum." dedi, bir anda hızlı bir şekilde oturduğu yerden kalkınca başı döndü. Bir eliyle başını, diğer eliyle adayı tuttu. "Of." dediğinde, Tunahan hemen yanına gelip ona sarıldı." "Ne oldu? Neyin var? "Bir şey yok. Sadece biraz başım döndü." "Bu kadar hızlı hareket etmemelisin. Bana tutun seni ben çıkartacağım." Mayda, itiraz edecek gibi olduğunda, Tunahan' ın itiraz kabul etmiyorum bakışı ile karşılaştığında, sustu. Sadece "Tamam" dedi, Tunahan onu yukarıya odasına çıkarttı. "Banyoya gitmem lazım." "Tamam." dedi, Tunahan onu banyoya götürdü. Mayda, aynadaki yansımasına baktı. Başı zonkluyordu. Tunahan onu izledi. "Umarım izi kalmaz." dedi, kısa bir nefes vererek. "Ağrıyor." dedi. "Biliyorum, doktor ağrı için ilaç verdi. Yemekten sonra içersin tamam mı?" "Tamam." dedi, Mayda, hala ona bakarken kalbi hızlanmaya başladı. Sanki onunla ilk defa yalnız kalmış gibi heyecanlanıyordu. Tunahan' ın da bakışları yoğunlaşmıştı. "Ne oluyor bana şimdi? Neden kalbim hızlandı?" "Neden olacak Mayda, Tunahan yüzünden." dedi iç ses. Yanakları da kızarmaya başlamıştı. Bir elini yanağına götürmek istediğinde, Tunahan ondan önce davrandı. Ondaki ruh halinin değişimini hissetmişti. Elini Mayda' nın kızaran yanağına dokundurdu. Bakışları buluştuğunda, gözleri cıva rengini almıştı. "Beni gerçekten de deli ediyorsun Mayda, şu haline bak." dedi, fısıltıyla. "Hım." dedi, tatlı bir mırıltıyla, "Senin de aşağı kalır yanın yok." dedi, Mayda yanağındaki sıcak, güçlü ama nazik eli tutarak. "Çok korktum Mayda, başına çok ama çok kötü bir şey gelebilirdi." "Biliyorum, üzgünüm." dedi, Mayda Tunahan' a daha da yaklaşmıştı. Bir elini onun boynuna attı. Bakışları birbirine kenetlendi. "Bilmiyorsun!" dedi, Tunahan. "Hiçbir şeyden haberin yok. Sana nasıl vurulduğumdan, senin için atan kalbimden haberin yok." dedi, elini alıp kalbinin üzerine koyarak. Bu hareketiyle, Mayda' nın vücudundaki tüyler ürperdi. Farkında mıydı bilmiyordu ama söylediği şeyler onu heyecanın doruğuna çıkartmıştı. "Haberim var Tunahan." dedi, usulca kalbini eliyle severek, "Buradayım biliyorum." dedi, onun elini tutarak kendi kalbinin üzerine koydu. "Sen de buradasın, hissedebiliyor musun?" dedi, kalp atışları hızlanırken. "Ritmimi değiştiriyorsun. Dinle bak." Artık konuşurken nefesleri birbirine karışmaya başlamıştı. "Artık sadece sen yoksun. Ben de varım. Beni de düşünerek hareket etmelisin. Sensiz kalırsam bana ne olacağını düşünerek. Beni anlıyor musun?" dediğinde Mayda sözleri karşısında irkildi. "Anladığını söyle güzelim." dedi, Tunahan net bir şekilde. "Hı hım." dedi, Mayda mırıldanarak, aralarında ki çekim yüzünden nefesi kesiliyordu. Mayda aralarında ki bu katlanılmaz çekime bir soluk vermek adına, "Senin üzerindekiler de kirlenmiş." dedi, "İstersen..." derken, Tunahan daha o sözünü bitiremeden, Mayda' yı kendinden bir adım uzaklaştırıp hızla üzerindeki tişörtü çıkartıp, banyo dolabının önüne fırlattı. Bu sırada onu yutkunarak izleyen Mayda dudaklarını ısırdı. "Seninkiler de öyle." dedi, Tunahan, Mayda' nın üzerindeki tişörte uzanarak, Mayda ona izin verdiğinde, Tunahan dikkatlice onun üzerindeki tişörtü çıkartarak, kendisininkinin yanına fırlattığında, Mayda yerdeki tişörtlere baktı. Bu sırada dudağını ısırmaya devam ediyordu. Heyecandan titremeye başladığının farkında bile değildi. "Üşüyor musun?" dedi, Tunahan onun bakışlarını yerdeki tişörtlerden çekmek için eliyle çenesinden tutarak, kendine çevirirken. "Hayır." dedi, Mayda. "Titriyorsun güzelim." dedi, Tunahan sesindeki çatallı erkeksi hava Mayda' nın zihninin buğulanmasına neden oluyordu. Tunahan ani bir hareketle Mayda' yı kucağına alıp, tezgahın üzerine oturttu. Kendisi de onun bacak arasına doğru doğal bir hareketle yerleştiğinde Mayda' dan çığlıkla kıkırdama arası tatlı bir ses geldi. Tunahan Mayda' nın ensindeki saçları çekerek, boynuna doğru eğildi ve öptü. "Burayı çok seviyorum. Özellikle saçlarını toplu halde her gördüğümde, bunu yapmayı çok istiyordum." Mayda gülümsedi. "Imm." dedi, dudaklarını yalayarak, ellerini Tunahan' ın boynuna dolamıştı. Oradan Adem elmasına dokunduğunda Tunahan boynunu geriye doğru attı. "Ben de burayı çok seviyorum." dedi, Mayda dudaklarının sıcaklığını Adem elmasına dokundururken, Tunahan' dan minik bir inleme sesi geldi. İkisinden biri dudaklarına doğru eğilmişti ama bunu önce hangisinin yaptığından emin değillerdi. Tunahan' ın sıcaklığı, Mayda' yı içine çekmişti. Ta en başından hem de buna direnmeye çalışsa da kendini onun kollarında bulmuştu. Mayda' nın elleri onun göğsünde, Tunahan' ın elleri ise Mayda' nın sırtında geziniyordu. Tunahan onu tatlı, sıcak, derin bir şekilde öptü. Nefessiz kalan Mayda, bir anda geri çekilerek Tunahan' la göz göze geldiğinde, Tunahan "En çok gözlerindeki bu bakışları seviyorum." dedi. "Hangi bakış?" "Sıcak, tutku dolu ve korkusuz." dedikten sonra Mayda bu sözlerin ne anlama geldiğini anlamaya çalışırken, onu tekrar öptüğünde Mayda kendini Tunahan' a verirken, onun içinde uyandırdıklarını hissetme zevkini tadarken, gözlerini yumdu. Öyle iyi öpüşüyordu ki tadı, kokusu, dokunuşu hepsi öyle güzel birleşmişti ki birden her şeyi unutmuştu. Bu ana ihtiyacı vardı. Hatta bu anı hak etmişti. Bunun için kendisine izin verdi. Mayda' nın elleri Tunahan' ın yetişebildiği her yerinde gezinmeye başladı. Tunahan' dan gelen inlemeler, tüylerinin ürpermesine neden oluyor. Ondan yayılan erkeksi, seksi sıcaklıkta kayboluyordu. Bir saniyeliğine öpüşmeye ara verdiklerinde, "Mayda." diyerek, inledi Tunahan' ın sesi çatallı ve derinden geliyordu. Sıcak karamele dönen Mayda' nın gözlerine bakarken Tunahan 'ın da bakışları koyulaşmış ve ısınmıştı. "Hiç adil oynamıyorsun." dedi, Tunahan. "Henüz bir şey yapmadım ki demesine.." kalmadan Tunahan onu kucaklayarak olduğu yerden kaldırdı ve öpücüğüyle susturarak yatak odasına götürdü. Yatağın üzerine bıraktı. Kendisi de onunla beraber üzerine eğilmişti. Mayda' nın gür saçları yatağın üzerine çarşaf gibi serildi. "Bakışların..." dedi, "Bakışların beni öldürüyor Mayda." dediğinde, Mayda dudağını ısırdı. Tunahan dudağının kenarını öptü ve "Bu..." dedi, "Dudağını ısırman da beni bambaşka şeyler yapmaya yönlendiriyor." Gülümsedi Mayda ama gülümsemesinde vahşi bir hava vardı. Tunahan da haylaz bir şekilde gülümsedi. "Bunu uzun zamandır istiyorum Mayda, seni uzun zamandır istiyorum." dedi, Mayda' nın sutyeninin kopçasını bir çırpıda çıkarırken, sonra da onu üzerinden alıp fırlattı. Gördüğü manzara karşında titreyen Tunahan' a bakan Mayda' nın kemikleri, Tunahan' ın bakışları karşısında erimek üzereydi. Mayda, Tunahan' a uzanmaya çalışırken Tunahan onu geri itti ve güçlü ıslak diliyle göğüs ucunu ezmeye başladı. Buna karşılık Mayda' dan keskin bir inleme geldi. Adını söylettirene kadar darbelerine devam eden Tunahan, Mayda' nın kıpır kıpır hareket ettiğini gördüğünde, kendinden memnun bir şekilde gülümseyerek, göğsünden ayrılıp dudaklarına sıcak ve ıslak bir öpücük daha kondurdu. Mayda onun dilini içinde istiyordu. "Tunahan." dedi, soluk soluğa tekrar. "Söyle Mayda." dedi, fısıltıyla. "Tunahan, lütfen." dediğinde, ne istediğini anlamıştı. Tunahan eliyle Mayda' nın bacak arasını okşamaya başladı. Sonra eğilerek kasığından öptüğünde Mayda'dan daha kuvvetli bir inleme geldi. Tunahan' ın saçlarından tuttu ve onu kendine çekmeye çalıştı. Tunahan ise onun ellerini tutarak, bacağının iç kısmını yalayarak öptü. Buna aşağıdan yukarıya kadar devam ettiğinde Mayda kendini tükenmiş hissetti. Hazırdı, onu istiyordu. Hatta ona ihtiyacı vardı. Tunahan yukarıya tekrar göğüs uçlarına gelmişti. Uzun zamandır ona olan arzusunu şu an yaşarken tamamıyla zevkle dolmak için ne gerekiyorsa yapıyordu. "İşkence gibi." dedi, Mayda "Güzel tatlı bir işkence ama buna sadece katlanacak olan ben olamam." dedi ve ani bir hareketle Tunahan' ı yana iterek devirdi ve onun üzerine çıktığında Tunahan inledi. Mayda, kendi hissettiklerinin aynısını Tunahan da hissetsin istiyordu. "Demek canın oyun oynamak istiyor." "Evet." dedi, Mayda fısıltıyla. Onun kasıklarına doğru inip öpmeye başladı. Her öptüğü yerde yangın başlattığından habersiz, Tunahan' ın sertleşmiş erkekliğine kadar hiç acele etmeden ilerledi. Bu sırada Tunahan zevkten inlemeye devam etti. Soluk soluğa kalan Tunahan, "İnanılmazsın, dudakların çok ateşli ve ne yaptığını cidden çok iyi biliyor." dediğinde, Mayda uzanarak onu dudaklarından öptü. Dilini aralanmış dudaklarından içeriye soktuğunda onu Tunahan' ın güçlü ve arzulu dili karşıladı. İkisini de soluksuz bırakan öpücüğün ardından Tunahan Mayda' yı tekrar altına aldı. Her ikisinin de gözlerindeki yoğunluktan kıvılcımlar yükselirken, Tunahan Mayda' ya dokundu. Parmağını ıslaklığın üzerinde gezdirdi. Mayda inlerken bir parmağını içine soktu. Mayda bu hareketle yatakta yay gibi gerilirken "Tunahan." dedi. "İsmimi söylemene bayılıyorum. Dudaklarından şiir gibi çıkıyor." dedi, Tunahan eliyle hareketlerini hızlandırırken. "Tunahan, lütfen hazırım." dediğinde, Tunahan elini çekip Mayda' yı öpmek için yukarı uzandı. Tekrar öpüştüler. Uzun soluksuz bir öpüşmeydi. Gözlerini yuman Mayda' ya seslendi. "Mayda, aç gözlerini sevgilim." dediğinde, gözlerini açtı. "Sakın gözlerini kapatma." dedi, onu alnından öperken bir yandan da nazik bir şekilde içine girdi. Nefesi kesilen Mayda' dan kesik bir inleme sesi geldi. İkisi de kendini birbirine büyük bir bağ ile bağlanmış hissetti. Tunahan 'ın her hareketinde Mayda ona daha da çok bağlandı. Sanki bütünleşmiştiler. Aralarındaki o inanılmaz çekim, zıtlık atışmaları tartışmaları, bunca zaman yaşadıkları her şey sanki bu anla mühürlenmişti. Boğuk bir inleme ile titredi Mayda, gözlerini kapatır gibi olduğunda, "Kapama, lütfen kapama seni görmek istiyorum." dedi, Mayda, boğuk titrek bir sesle, "Daha hızlı Tunahan." dedi, "Sana ihtiyacım var." Tunahan'ı sıkıca kavradı daha derinine inmesi için onu kendisini de daha da yaklaştırdı. Onun içinde gidiş gelişleri, Mayda' nın inlemesine ve ona orgazmı tattırmasına neden oluyordu. Uzun zamandır bu anı yaşamıyordu. Çok uzun zamandır. Mayda da vücudunu Tunahan' ın ritmine uydurmaya çalıştı. İkisi de nefes nefese kalmıştı. Vücutları ve terleri birbirine karışmış, kimin nerede başlayıp bittiği bilinemeyecek hale gelmişti. Tunahan' ın vuruşları güçlüydü ve adeta Mayda' nın içinde dalga dalga zevke sebep oluyordu. İkisi birden şiddetle titrediler ve nefes nefese kaldılar. Aynı anda zevkin doruk noktasına da ulaştıklarında ikisinden de güçlü inlemeler geldi. Tunahan, kendini Mayda' nın üzerine bıraktı ve boynuna gömüldü. Mayda ise hala içinde olan Tunahan' ın tatlı ve yavaş hareketlerle gidip gelmesiyle tamamen tükenmişti. Tunahan başını kaldırıp Mayda' yı öptü. Yine onu derin ve soluksuz bırakacak türden bir öpücüktü. Mayda' nın içinden çıkıp yanına geçti ve onu kendine çekti. Tunahan Mayda' ya şefkatli bir şekilde dokunurken, Mayda da onun saçlarına dokunuyordu. Bu şefkatli dokunuşlara, uzun zamandır hasret olan Mayda' nın gözünden kaçak bir gözyaşı damlası aktı. Tunahan, yatağın üzerindeki örtüyü alarak, ikisinin üzerine örttü. Mayda' ya sarıldı. "İyi uykular sevgilim." dedi, kulağına eğilerek. Tunahan' ın sesi kendisi gibi hem sıcak, hem de harikaydı. Mayda yüzündeki gülümseme ile Tunahan' döndü. İkisinin de gözleri gün ışığı gibi pırıl pırıl ve berraktı. Tunahan ona istediğinden de fazlasını vermişti. Uykuya dalarken, şefkatli dokunuşları içinde kaybolmuş yüreği ezilmişti. Fısıltı Perisi; "Tunahan' ın aracı Mayda' nın yaralı kaplumbağasının yanına park edilmiş halde görülmüş. Bir takım yaralar sarılıyor olabilir mi? Gökçeağaç kasabası, her şeye rağmen bu gece aşk dolunayına şahit oluyor... Aşk dolunayı ne mi? Kavuşan kalpler. Şimdilik iyi geceler Gökçeağaç!" Devam edecek... Mayda ve Tunahan' ın hikayesi sizce nasıl ilerliyor? Çiftimiz hakkında ne düşünüyorsunuz? Mayda' nın başına daha ne gelebilir? Sizce Tunahan haklı mı? Mayda rahat durur mu? Yorumlarda buluşmak dileğiyle...
|
0% |