Yeni Üyelik
19.
Bölüm

18. BÖLÜM(Süper Kahramanlar)

@nefelicalliope

Tatil

Mayda' nın yanından ayrıldığı an onu özlediğini fark etti. Neredeyse geri dönme arzusuna yenik düşecekti. Yapması gereken acil ve önemli işleri ona engel oluyordu. Ayakları geri geri gitmek istese de önceliklerini aklına getirerek kendi evine doğru adımlarını hızlandırdı.

Aklındakileri hemen yapmalıydı. Dünyalar güzeli Mayda'sını mutlu etmek, onun hayal kırıklığı ile dolu olan yüzünü bir an önce güldürmek istiyordu. Eve gidip üzerini değiştirerek koşu için kıyafetlerini giydi.

Kafasını toplayıp, düşüncelerini bir araya getirmek için önce sahilde koştu. Ardından denize girerek tüm kötü olumsuz düşüncelerinden sıyrılana kadar yüzdü. Sonra evine gidip kahvaltı yaptı, duşunu aldı hazırlanıp çıktı. Yakup' un yanına gidecekti ancak ondan önce yolda giderken Mayda' nın arabasını alması için arkadaşını arayıp ona konum attı. Arabada ki çizik tamir edilirken o da diğer planları üzerinde çalışacaktı. Mayda' ya bu konudan bahsetmemişti. Hasarlı olan ne varsa düzeltecek, kırgınlıkların yerine mutluluk koyacaktı.

Kafe' ye gittiğinde, Yakup' un henüz kapıyı açtığını gördü. Yakup onun aracını görünce tekrar saatine baktı. Sonra da aracını park edip inen Tunahan' a,

"Hayırdır, sabah sabah seni görünce yüreğime inme iniyor vallahi Tunahan?" dedi, sorgulayıcı ve şüpheci bakışlarını Tunahan ona doğru gelirken üzerinden çekmedi.

"Sana da günaydın Yakup, çek şu şüpheci bakışlarını üzerimden de kahve demle senle işimiz var."

"Biliyordum işte, bu geliş hayra alamet değildi. Anlamıştım. Yine ne oldu Tunahan? Bak her neyse beni bulaştırma vallahi daha dünü atlatamadım. Gerginlikten her yanım tutulmuş." dediğinde, Tunahan sırıtarak,

"Söylenme, Mayda' dan beter oldun sen de son günlerde dır dır etmekte üstüne yok." dediğinde, artık karşısına dikilmişti.

"Sen niye sırıtıyorsun? Hem bu rahatlık ne? Adam akıllı anlatsana bi sen şunu ne işiymiş?"

"Sabırsız mısın Yakup? Anlatacağım hadi kahve yap da ayıl sen daha ayılamamışsın!" dedi gülerek.

"Eserinle övünüyor musun birde! Ben niye böyleyim acaba hiç düşündün mü? Beni kurtların önüne atan sen değilmişsin gibi birde bana ayıl diyor!"

"Tamam, göreli sakin kardeşim. Düşündüğün gibi bir şey değil. Güzel şeylerden konuşacağız." dediğinde içeriye girmişlerdi.

"Hiç inanasım gelmiyor ama gel hadi yapalım şu çok istediğin kahveyi. Birce gitmiş mi? Gitmiştir herhalde dün geceden sonra hala buradaysa hiç durma Mayda' yı da al kaçın kardeşim." dedi sırıtarak.

"Bilmiyorum, haberim yok. Umurumda da değil. Benim aklımda başka şeyler var." dedi, Yakup kahveleri hazırlarken, Tunahan cebinden telefonunu çıkartıp Ilgar' ı aradı.

"Alo?"

"Ilgar günaydın?"

"Günaydın Tunahan, hayırdır bu saatte bir sorun yok değil mi?"

"Yok, kardeşim sorun değil de yardımına ihtiyacım var. Müsait misin?"

"Müsaidim, neye ihtiyacın var?"

"Görelinin oraya gelir misin? Seni burada bekliyoruz."

"Tamam, geliyorum." dedi ardından telefonun kapatan Tunahan, Yağız' ı aradı.

"Günaydın Yağız? Nasılsın?"

"Günaydın Tunahan, iyiyim sen nasılsın? Kardeşim bu saate hayırdır?"

"İyiyim, hayır, Yağız merak etme müsaitsen görelinin oraya gelir misin?"

"Tamam, geliyorum."

"Görüşürüz." dedi Tunahan, Yakup' a döndü.

"Yarım saat sürmez ikisi de burada olur." dedi, merakla ona bakan Yakup,

"Tamam, olsunlar da sen ne düşünüyorsun bana bi anlat?" dedi, kahve kupasını ona uzatırken.

Yardımınıza ihtiyacım var Yakup, Mayda' nın arabası işyeri her şey mahvoldu ve Mayda çok üzgün. Onun için her şeyi hızlı bir şekilde yeniden yapmayı planlıyorum. Tabii bunu tek başıma yapamam." dediğinde,

"Lan oğlum baştan desene şunu! Aklıma türlü türlü çılgınlıklar geldi. Yaparız tabii ne olacak, el birliği ile hallederiz." dedi gülümseyerek.

"Hay yaşa sen kardeşim sağ ol." dedi, Tunahan tebessüm ederek.

Tunahan, Mayda'nın yeni açacağı spa merkezi için büyük bir sürpriz yapmaya karar vermişti. Eski nişanlısı tarafından zarar gören spa merkezini yeniden düzenlemek için arkadaşları Ilgar, Yakup ve Yağız' ı yanına çağırmıştı. Yarım saat geçmemişti ki Ilgar ve Yağız geldi. Selamlaştıktan ve kahvelerini aldıktan sonra hep beraber oturdular.

"Ee, anlat bakalım olayımız ne?" dedi, Ilgar.

"Ben de merak içindeyim." dedi Yağız. Sabah sabah acil topladın bizi anlat bakalım."

"Mayda için bir sürpriz yapmak istiyorum. Eski nişanlım tarafından zarar gören spa merkezini yeniden düzenleyerek ona yeni bir başlangıç hediye etmek istiyorum." dediğinde,

"Harika bir fikir! Ne yapmamızı istersin? İyi düşünmüşsün. Olayları az çok duydum. Geçmiş olsun kardeşim." dedi, Ilgar.

"Sağ ol Ilgar. İlk olarak, mekânı temizlememiz ve hasar gören ekipmanları yenilememiz gerekiyor. Sonra, dekorasyon ve mobilya seçimine geçeceğiz."

"Tamam, hemen işe koyulalım o zaman! Ne kadar süreceğini düşünüyorsun?" dedi, Yakup heyecanlanmıştı.

"Elimizden geleni yapacağız, ancak hızlı olmalıyız. Mayda'ya sürprizi yapmak için çok vakit yok.

"Hiç zaman kaybetmeyelim o zaman. Hadi işe koyulalım! Önce hasarı görmem lazım Tunahan?" dedi, Yağız.

"Durum pek, iç açıcı değil Yağız ama sana güveniyorum. Sen talimat verirsin bizde yaparız. Yaparız değil mi?" dedi arkadaşlarına bakarak.

"Yaparız tabii, sen merak etme." dediler hep bir ağızdan.

Tunahan rahatlamış bir nefes verdi. O zaman kahvelerimizi içtikten sonra gidelim mi?" dedi, heyecanlı bir şekilde gülümseyerek.

Tunahan, Mayda' ya sürprizi yapmak için heyecanla bekliyordu. Arkadaşlarıyla birlikte çalışmak, ona bu zorlu süreçte destek olmanın yanı sıra, Mayda' ya olan sevgisini ve sadakatini göstermenin bir yoluydu.

Mayda, ufak bir iniltiyle gözlerini açtı. İçeriye dolan güneş ışıkları gözlerini kırpıştırmasına neden oluyordu. Yanındaki sıcaklığın yokluğunu hissederek eliyle sağ tarafını yokladı.

"Tunahan?" diyerek usulca seslendi ama Tunahan yoktu. Yatakta doğrulurken her yanının sızladığını hissetti. Sızlamasının sebebi yüzünde tatlı bir gülümsemeye dönüştü. Elleri ile yüzünü örterek dün gece olanları hayal etti. Hayalindeki sıcaklık içine yayıldığı an Tunahan' ın varlığını özlediğini hissetti. Vücudundaki sızlamaların bir diğer sebebi aklına düştüğünde yüzünü buruşturdu. Bir eliyle yüzüne dökülen saç tutamlarını geriye doğru itti.

"Tembellik buraya kadar Mayda, kalk bakalım. Bir sürü işin var." diyerek kendi kendini teskin edercesine yataktan çıkmak üzereyken, yastığın üzerindeki notu gördü ve alıp okudu.

"Sevgilim, öyle huzurlu uyuyordun ki, seni uyandırmaya gönlüm razı gelmedi. Senden bir ricam var. Beni kırmazsın değil mi Mayda' m? Bugün sadece dinlenmeni ve hiçbir şey yapmamanı istesem, sadece bugünlük ben gelene kadar evinin ve buranın keyfini çıkarsan olur mu? Akşama yanına geleceğim. Birlikte güzel bir yemek yeriz ve konuşuruz. Sadece bugün Mayda, lütfen beni dinle olur mu güzelim."

Notta yazılanları görünce Mayda, acaba ne düşünüyor diye içinden geçirdi. Bir şeyler planlıyor olabileceğini sezmişti ama ondan rica etmişti. Sadece bugün demişti. Zaten kendini çok iyi hissetmiyordu. Belki bir gün onu dinleyebilir kendine izin verebilirdi.

Gülümsedi, sadece bugün Tunahan sadece bugünlük seni dinleyeceğim dedi yataktan çıkıp banyoya giderken gün içinde neler yapabileceğini düşündü.

Duştan çıkıp aşağıya indiğinde, Tunahan' ın gitmeden önce onun için hazırladığı kahvaltı masasını gördü. Sadece rica etmemiş bana rüşvette bırakmış dedi kıkırdaması evin içinde yankılandı.

Masaya giderek, gördüklerine gülümsedi. Benim güzel kalpli adamım midemi de düşünürmüş. Derken sandalyesini çekip oturdu. Onun için hazırladığı içecekten bir yudum aldı içine attığı nane ferah temiz hava soluyormuş hissi uyandırdı.

Kahvaltısını ederken telefonunu eline aldı ve fısıltı perisini okudu. Okuduklarıyla beraber yüzü aynı anda yanmaya ve kızarmaya başladı. İnanamıyordu. Kendisiyle ilgili bu kadar bilgiyi kim neden haber yapıyordu anlamış değildi. Bu durum canını sıksa da Tunahan' la ilgili yazdıkları şüphelerini haklı çıkartıyordu. Bir anlığına sadece bir anlığına kasabaya gidip Tunahan' ı bulmayı düşündü. Sonra da ona yazdıkları aklına gelince duraksadı.

"Mayda, dur kızım kudurma hemen biraz izin ver adama sonuçta o da kaosun içinden çıktı. Bırak bir kendine gelsin belli ki seni düşünerek bir şeyler yapacak. İzin ver yapsın. Her şeyle kendin mücadele etmek zorunda değilsin artık." diyerek kendini zapt etmeye çalıştı. Sonra telefonu tekrar eline aldı ve Tunahan'a mesaj yazdı.

"Günaydın sevgilim, kahvaltı için teşekkür ederim. Afiyetle yiyorum. Ayrıca bir şeyler peşinde olduğunu da biliyorum. Ne olduğunu da daha sonra senden duymak istiyorum. Yani verdiğin rüşvetle beraber sadece bugünlük seni dinleyeceğim Tunahan ama tatlımı unutmuşsun. Bunu hanene bir eksi olarak yazıyorum." dedi, somurtan emojiyle altına da göz kırpan bir emoji bırakarak, "Seni özledim, güzel kalpli adamım." yazarak, mesajı gönderdi.

Keyifle kahvaltısına devam etti. Bu sırada tarçının havlama sesini duydu.

"Eh kendi karnını doyurdun tarçını da doyuralım." dedi ve mamayla birlikte kapıya gitti.

Tarçın onu görünce üzerine atlayıp, kuyruğunu sallayarak ona günaydın dedi.

"Sana da günaydın tarçınım, gel bakalım acıktın değil mi?" dedi, mama kabını doldururken.

"Afiyet olsun." dedi, mutlulukla mamasını yiyen tarçına sonra da "Tarçın bugün benim tatil günüm, ne dersin senle birlikte koşup sonra yüzer miyiz?" dediğinde, tarçın ona dikkatle bakıp havladı.

"Anlaştık o zaman birazdan geliyorum." diyerek, tam arkasını donup içeriye girecekken evin önündeki büyük boşluk gözüne çarptı.

"Arabam, arabam yok tarçın." dedi telaşla tarçın mamasını yemekle meşguldü. İçeriye girip Tunahan'a mesaj attı.

"Tunahan, arabamın kapımın önünden yok olmasıyla senin bir ilgin var mı?" diye yazdı. Cevabın gelmesini beklemek bir ömür sürmüştü.

Tunahan sadece gülümsemişti ve "Bana güven." yazmıştı o da rahatladı bir nefes verdi.

Sonra tam içeriye adım attığında, "Ben de özledim." diyen Tunahan' ın ikinci mesajı ekrana düştü. Yanında göz kırpan emoji vardı.

İçi rahatlamıştı. Neyse ki mesajlarına cevap geliyordu.

Önce sahilde koşacak, ardından yüzecek ne kadar güneşlenmek istese de şemsiye altına sığınarak sevdiği kıtabı okuyacağı bir plan yaptı kendine.

Bütün eşyaları hazırlayıp içecek ve yiyeceğin olduğu küçük bir sepetle kapının yanına bıraktı. Sonra spor kıyafetlerini giyip kulaklığını da alarak evden çıktı.

"Tarçın, hadi gidiyoruz." dedi, onu da peşine takarak koşmaya gitti. Daha sonra malzemeler için geri gelecekti. Sahilin evine bu kadar yakın olmasından hoşnuttu.

Tunahan, telefonuna gelen mesaja baktı ve gülümsedi. "Rüşvet işe yaramış." dedi, tatlıyı okuyunca kahkaha attı. Masadaki arkadaşları bakışlarını ona cevirdiler.

"Mayda' yı evde tutma planım işe yaradı." dedi, rahatlamış bir halde.

Ilgar kaşlarını havaya kaldırarak sorgulayıcı bakışlar atarken, Yağız "Ne yaptın ki?" dedi, Yakup, "Yemek yapmıştır. Ne yapacak ya da tatlı." dedi, gülerek. Tunahan kahkahasını hunharca bıraktı.

"Sen artık olayı çözmüşsün Yakup." dedi sırıtarak Ilgar' a dönerek "Sen de yakında anlarsın."

Yağız, "Ee ne yapıyoruz gidelim mi artık?" dedi, "Bir yerden başlamak lazım.

"Gidelim." dedi, Tunahan hep birlikte çıktılar.

Birlikte çalışmaya başladılar. Yağız boyaları almak için gittiğinde Ilgar, Tunahan ve Yakup ta hasar gören ve ortalığa saçılan her şeyi dışarı çıkarttılar.

Temizleyip yenilemek için birlikte hareket ettiler. Sadece yemek molası vermişlerdi. Onun dışında hiç durmadan çalıştılar.

"Allahtan tesisata zarar verememiş." dedi, Yağız. Bu arada havuz için arkadaşını çoktan aramıştı. Onlar içerisiyle ilgilenirken arkadaşı havuzla ilgileniyordu. Yağız kendi ekibini işe dahil edip getirmişti. Vakit kaybetmek istemiyordu. Zaten ne yapacağını planlamıştı. Boya ve temizlik akşam olmak Yağız' ın ekibi onun talimatları ile bahçe ve havuzu hallediyorlardı.

Ardından, yeni mobilya ve dekorasyon seçimlerini yapmak için bir araya geldiler. Zamanla, eski spa merkezi, yeniden canlanan bir güzellikle dolmaya başlayacaktı.

Renkleri, desenleri ve dekoratif unsurları titizlikle seçtiler, her detayı Mayda' nın zevkine uygun olacak şekilde belirlediler. Yenilenen mobilyalar, taze çiçekler ve hoş kokulu mumlarla dolu bir atmosfer yaratıldı. Tunahan ve arkadaşları bunun için çok çaba gösterdi.

Mayda iki tur koştuktan sonra eve gidip hazırladığı eşyaları aldı. Bikinisini koşuya çıkarken kıyafetinin içine giymişti.

"Tarçın az yardım etsene, ne öyle iki tur koştuk diye hemen saldın o dilini dışarı, göbek yaptın ya annem sen ben geleli." dedi, gülerek.

Tarçın ona bakıp havladığında,

"Birde cevap mı veriyorsun sen bana göbüsüne bak önce sen hayır yani ben seni düşündüğümden. Beğenmezler seni bak kasabanın köpekleri eş bulamayacaksın kendine benden söylemesi." dediğinde, kulaklarını dikip, onu dinledi.

"Ya bak görüyor musun? Eş deyince nasıl anladın. Sen de az değilsin." dedi, konuşa konuşa sahile de gelmişti. Eşyalarını yerleştirdi. Şemsiyesini güzelce açtı ve açtığı masaya da meyve, içecek, atıştırmalıklarını koydu.

"Ay tarçın sanki tatile geldim. Allah razı olsun Tunahan'dan." dedi, gülerek pırıl pırıl denize baktı.

"Sen de bir şey desene tarçın, kendi kendime konuşuyorum burada." dedi, köpek havlayınca güldü. "Ha şöyle laf dinle. Hadi gel yüzelim önce." dedi, üzerindekileri çıkartıp koşarak denize atladı. Tarçın bir tereddüt etse de Mayda ona bağrınca koşarak yanına gitti. Bir süre denizde keyif yaptıktan sonra hemen çıkıp kurulandı.

O kurulandıktan sonra tarçın üzerindeki suyu inadına Mayda' nın üzerine doğru silkeledi.

"Ay!" diye çığlık attı.

"Tarçın! Yaramaz seni!" dedi, tekrar kurulanırken sonra güneş kremini eline aldı üzerine boca ede ede her yerine sürdü.

Denize ve güneşe bu kadar aşık bir kıza yapılır mıydı bu? Alerjisi yüzünden isyan etti birazcık, Allah korusun yanarız manarız dimi tarçın, iyice sürmek lazım." dedi, şemsiyenin altına kurulup eline kitabını aldı.

İçeceğinden içerken bir yandan da okumaya başladı. Romantik komedi konulu çerezlik bir kitaptı. Kafasını meşgul etmeyecek sadece vakit geçirmek için bir kitap okumak istemişti.

"Kız Mayda?" dedi, iç ses, "Hım?" "Kız sen iyice kuduruk oldun ya eskiden böyle değildin." "Ne saçmalıyorsun sen?" "Okuduğun kitap diyorum." "He onu diyorsun." dedi, etrafına bakınarak sanki biri görüp onu duyacakmış gibi "Ay sorma vallahi ateşim çıktı çıkacak. Anam bunların aşkı da yani hunharca iş pişirmekten yorulmadılar." dedi, kendi kendine kahkaha attı. "Ee senden çok da farklı değiller be Mayda!" dedi, kıkırdadı. "Ne alakası var canım?" diyerek yükseldi. "Nasıl, dün gece yediğin naneleri gördük." "Utanmaz bakmasaydın, birde gelmiş gördüm diyor." "Mayda sen şimdi yaptıklarına değil de bana mı kızıyorsun?" "Ay ne varmış canım yaptıklarımda!" dedi, serseri bir şekilde gülümsedi.

Tunahan'ın yüzü gözünün önüne gelince dudaklarını ısırdı. "Bak hala! Asıl utanmaz sensin şu haline bak. Eridin yine." "Ay sıcak o yüzden!" "Hı hı yedim bende, sıcakmış sen böyle değildin, vallahi kuduruk çıktın." "İki de bir şunu söyleyip durmasana." "Yalan mı? Arda' yla beraberken hiç böyle değildin." "Arda' yı karıştırma şimdi unut onu sil aklından o öküzün tekiydi!" "Biliyorum be tamam sus." "Çemkirir gibi konuşma benle, biliyorsan o gevşek ağzını tut." "Tamam, kızma bu kadar hem tutmazsam ne olur? Kafanın içini mi döveceksin?" dedi, gülerek. Dövemem iç ses ama seni katır gibi teperim." "Neyse sen beni, Tunahan da seni tepmeden ben gideyim." "Anca gidersin canım!"

"Tövbe estağfurullah ya sinirimi bozdu. Neyse ben kitabıma döneyim." dedi, tarçın yanında ona hissetmiş gibi tunah tuhaf bakıyordu.

"Tarçın, uyuya kalırsam beni hemen uyandır annem tamam mı?"

Havladı tarçın.

Mayda, kendini huzurlu bir tatilde gibi hissediyordu. Kendine izin vermenin bu kadar keyifli olacağını düşünmemişti. Kitabı okurken uyuyakalmıştı. Akşamüzeri, tarçının yüzünde gezen ıslak dilinin verdiği rahatsız hisle uyandı.

"Ay tarçın salyalarını yüzüme akıt mı dedim ben sana." diyerek eline su şişesini alıp yüzünü yıkadı.

"Neyse ama iyi ki uyandırdın. Saat kaç acba?" dedi, telefonunu eline alarak, Tunahan' dan ses yok hala dedi, kendi kendine güneş çok güzel batıyordu. Telefonunu bırakıp anı kaçırmadan gözünün önünde gerçekleşen mucizeyi izledi.

Eve gittiğinde güneş artık yerini aya bırakmaya başlamıştı. Odasına çıkıp hızlı bir duştan sonra aynada kendini izledi neyse yanan kaşınan bir yeri yoktu. Üzerine havluyu da örtmüştü uzanırken "Acaba Tunahan'a sürpriz yapıp yemek mi hazırlasam." dedi, kendi kendine giyinip aşağıya indi.

Sevdiği şarkıların olduğu listesini açarak hararetli hararetli, yemek hazırlamaya koyuldu. Yemekleri hazırladıktan sonra saatine baktı. Saat nerdeyse 10 a geliyordu.

Gecikmişti Tunahan, telefonunu alıp mesaj attı.

"Sevgilim sana bir sürprizim var. Ne zaman geleceksin?"

"İşlerim henüz bitmedi güzelim. Günün güzel geçti mi? Sen beni bekleme istersen, tam saat kaçta gelirim henüz bilmiyorum."

Mayda, yüzünü buruşturmuştu. Özenle hazırladığı masaya baktı. Tunahan, önce şaşıracaktı sonra da onunla dalga geçecekti.

"Tamam." yazdı sadece cevap olarak. Mutsuz olmuştu ama karnı çok açtı. Bir eline mutsuzluğunu, bir eline açlığını koydu. Açlık ağır gelmişti.

"Bugüne şöyle güzel bir rose yakışır." diyerek, şarabını alıp masaya geçti ve hazırladığı yemekleri yedi. Yemekten sonra hava almak için bahçeye çıktığında tarçını göremedi.

Telefonun çalma sesiyle daldığı düşüncelerinden çıktı.

"Abla, nasılsın?"

"Ablaymış, ben arayınca mı geldi aklına ablan."

"Şey," dedi, mahcup bir şekilde.

"Ney Mayda Hanım, kızım sen neredesin? Sesin soluğun çıkmıyor biz aramazsak."

"Haklısın buradaki işlere daldım. Özür dilerim."

"Tamam affettim. Ne yaptın? Halledebildin mi? Açılış ne zaman? Kaç ay oldu."

Mayda hüzünlendi. Hüznü sesinse de yansıdı. Uzun zaman olmuştu ablasıyla dertleşmeyeli en çok bunu özlüyordu. Anlatacak o kadar çok şeyi biriktirmişti ki içinde. Dolup dolup taşamamıştı.

"Şey..." dedi, yine ne dese bilemedi. Ablasına her şeyi bir süredir anlatmak istiyordu.

"Konuşsana balım? Bir şey mi oldu? Bir şey olmuş?"

"Abla." dedi, kırgın sesiyle. "Oldu abla çok şey oldu."

"Efendim, canım senin sesin neden öyle kırgın? Yoksa Arda mı? Anlat bana canım." dediğinde, anlatmaya karar verdi.

En başından başlayarak her şeyi anlattı. Tunahan' ı, karşılaşmalarını, sonrasını buradaki insanları ve sonrasında yaşadıklarını bir yandan içti bir yandan da içini döktü.

"Neler neler olmuş öyle canım benim, neden daha önce anlatmadın yanına gelirdim. Ben açılışı bekliyordum gelmek için ama gelirdim."

"Biliyorum abla, her şeyi hallettikten sonra seninle yüz yüze konuşmak istemiştim. Her şeyi o zaman anlatacak seni Tunahan' la tanıştıracaktım. Abla seni çok özledim."

"Ben de seni özledim. Seni seviyorum Mayda, açılıştan önce haber ver belki bir kaç gün erken kaçarım."

"Tamam, benim canım ablam. Seni seviyorum çok öpüyorum." dedi, telefonu kapatırken.

Mayda artık kendisini daha hafif hissediyordu. Ablası onu dinliyor, anlıyordu. Onun sırdaşıydı. Hava serinleyince titredi. Saat epey geç olmuştu. Abla'sıyla uzun sure konuşurken saatin geç olduğunu fark etmemişti. İçeriye girip odasına çıktı. Uyku bastırmıştı. Yatağına uzandı üzerine ince pikeyi çektiğinde kitabı eline tekrar aldı ve okumaya başladı.

Fısıltı perisi: "Mayda gecikmiş bir tatil gününü yaşarken, süper kahramanlar, süper güçlerini Mayda' yı kurtarmak için sonuna kadar kullanıp, tükenmekle meşgul. Gökçeağaç kasabası sakin bir günü daha geride bıraktı. Havaalanında görülen sidikli Birce' nin sümükleri Mert' in ceketinde görüldü."

 

Loading...
0%