Yeni Üyelik
21.
Bölüm

20. BÖLÜM(Geçmez Yara)

@nefelicalliope

Mayda biraz gecikmeli geldi ama güzel geldi. Bölümü seveceğine eminim nazar bonjuklarım :)

Yorumlarını hep bekliyor olacağım. Gelen yorumlara tek tek dönüyorum. O halde yorumlarda buluşalım mı? Bu arada yıldızımızı da parlatalım olur mu? 🧿🧿🙂‍↕️🙂‍↕️

GEÇMEZ YARA

Bana beni istediğini söylemişti. Beni tüm benliğimle istediğini... Gidecek miydi? Ona yaptığım haksızlıktı biliyordum. O Tunahan' dı. O asla beni incitmezdi. Peki, ben ne yapmıştım. Bana elin hala havada demişti. Haklıydı. Yoksa bende ki yaranın en başından beri farkında mıydı? Sır gibi sakladığım yaramı ve beni görüyor muydu? Ya benden giderse? Ya onu kaybedersem? Onu asla kaybedemezdim. Tunahan' ı seviyordum hem de çok...

HAVADAKİ EL

İşyerinin önüne geldiklerinde Tunahan aracını park edip inerek Mayda'nın kapısını açtı.

"Tunahan?"

"Efendim, sevgilim."

"Bu kibarlık da nereden çıktı?"

Tunahan sesinden de belli ederek. "Alındım."

Mayda şüpheyle baktı. "Alınmadın."

"Evet, alınmadım sevgilim, hadi gel ama gözlerini kapatman lazım."

"Tunahan, abartmıyor musun? En fazla ne olabilir ki?"

"Sen ne olduğunu düşünüyorsun, Mayda? Hem, bu bir sürpriz."

"Yani belki ortalığı temizlediniz ve boyayı yeniden yaptınız."

"Belki." Tunahan göz kırparak arabasının kapısını kapattı.

"Yani bu kadar sürede ancak bunu yapabilirsiniz."

"Gözlerini kapatır mısın? Birazdan sorularının cevabını alacaksın."

"Tamam, ama ben aslında sürprizlerden hiç hoşlanmam, yani sana daha önce söyledim mi? Bilmiyorum ama." Kapının girişine geldiklerinde, "Söylemiş miydim?"

"Mayda, sus biraz, sadece dediğimi yapsan olmaz mı?"

"Peki, bu seferlik seni dinleyeceğim."

Tunahan Mayda'yı içeriye yönlendirdi. Ardından gözlerinin kapalı olduğundan emin oldu.

Kapıyı kapatırken, "Bakma, sakın bana birkaç saniye ver." dedi. Mayda, onun yanından uzaklaştığını hissediyordu. Tunahan tüm ışıkları açtıktan sonra Mayda'yı girişin tam ortasına kadar yürüttü.

"Tunahan, düşmeme izin verme sakın."

"Vermem, güzelim." Tunahan tam karşısına geçti, yüzünün alacağı ifadeyi görmek istiyordu.

"Şimdi açabilirsin."

"Emin misin? Bak, acıyorum."

Gülerek, "Aç, Mayda. Kapat dediğimde kapatmıyorsun, aç dediğimde de açmıyorsun. Bizim anlaşmamız gerçekten mucize."

Mayda da gülüyordu. "Bu konuda haklısın galiba." Gözlerini açtı.

Gördükleri karşısında önce gözleri büyüdü, sonra ağzı açıldı, bir şey demek ister gibiydi fakat sonra ağzını kapattı. Elleri istemsizce ağzının üzerine gitti.

Virane olan villa, saray yavrusuna dönmüştü.

Etrafı göstererek, "Bu, bu nasıl mümkün olabilir?"

"Senin için her şeyi mümkün kılabilirim." Yüzündeki şok ifadesi hala duruyordu, ancak onun yanında gördüğü başka bir duygu daha vardı. "Mutluluk."

Tunahan ona yaklaşarak yüzünü avuçlarının arasına aldı. "İşte bu ifaden dünyalara bedel, sevgilim."

"Tunahan, sana inanamıyorum. Sen cidden her şeyi düzeltmişsin, hatta düzeltmemekle kalmamışsın. Çok güzel olmuş, şahane olmuş." Boynuna atlayarak ona sarıldı.

Tunahan, kollarına atılan Mayda'yı belinden yakalayıp sıkıca bağrına bastı. Sonra Mayda'nın ayakları tekrar yeri buldu ve her yeri turlamaya başladı. Gördükleriyle ifadesindeki duygu değişimini izlemek, Tunahan için en büyük hediyeydi.

"Aman Allah'ım, sauna bitmiş! Tunahan, dekor eşyalar hepsini yapmışsınız. Sen bunları nasıl yaptın?" Hayretle açılan ağzını Tunahan kapattı.

Gülerek, "Benimle gel." Onu arka bahçedeki havuza götürdü.

"Havuzda mı yapıldı, cidden mi? Bitti mi hepsi?" Havuzun içindeki ve etrafındaki ışıklandırma, peyzajı göz alıcıydı. Mayda'nın gözleri doldu, minnetle doluydu.

"Tunahan." Ona dönerek, "Teşekkür ederim, sevgilim." Onun önce dudaklarını, ardından yanaklarını, gözlerini, yüzünün her yerini öperken ikisi de gülüyordu.

"Mayda, güzel sevgilim benim, sana söz verdiğim gibi. Beğenmediğin bir yer varsa hemen söyle."

"Saçmalama," dedi, onun kollarından kurtulan Mayda. "Her şey o kadar inanılmaz derecede güzel ki."

"Tunahan, rüya görmüyorum ben değil mi?" Kaşlarını çatarak nerede olduğunu tekrar düşündü. En son evdeydi ve film izliyordu.

Tunahan kahkaha attı. İçli içli konuşmaya başladı. "Yok, ben kesin rüyadayım. Of ya, zaten bu kadar mükemmel olması da başka türlü açıklanamazdı. Tunahan, sen niye gülüyorsun? Olsun ama rüya da olsa çok güzel."

"Güzelim, rüya değil."

"Rüya ben biliyorum, kesin rüya."

Tunahan ona yaklaştı.

"Mayda'm, rüya değil canım."

"Hiç de değil." Neredeyse ağlayacaktı, burnunu çekti. "Çimdikle beni, Tunahan."

"Seve seve." Tunahan gülerek Mayda'nın kalçasını çimdiklediğinde çığlık attı.

"Pis sapık, oradan mı çimdiklenir?" dediğinde, ikisi de kahkaha attı.

"Rüya değil mi yani?"

"Değil, sevgilim." Mayda'nın sanki yeterince iri değilmiş gibi gözlerini daha da büyüterek etrafı hayranlıkla izlemesini izledi.

Elinden tutarak, "Gel, hadi diğer alanlara da bakmayacak mısın? Duş alanı, soyunma odası hepsi yapıldı."

"Bu çok büyüleyici, sanırım sana yeniden aşık oldum."

Tunahan olduğu yerde durdu. "Ne dedin?"

"Sana şu an aşık oldum." Eliyle yüzünü tuttu. Tunahan'ın yeşil gözleri parıldadı.

"Teşekkür ederim, Tunahan." Dolan gözlerine inat konuşmaya çalışıyordu.

"Çok teşekkür ederim. Ben ne diyeceğimi sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum, gerçekten de bunu beklemiyordum."

Tunahan Mayda'yı kendine çekti, o hala ona "Sana yeniden aşık oldum." dediği yerdeydi.

"Senin için her şeyi yaparım, sevgilim. Ben sana her dakika yeniden aşık oluyorum." Dudaklarının üzerine öpücük kondurdu. Mayda ürperdi, kollarını boynuna sardı ve onu kendisine çekti.

"Yeterli değil, Tunahan. Seni ne kadar özledim, haberin var mı?"

"Ben de seni özledim, Mayda. Hem de çok. Her gün yanına geldim, biliyorum ama sana dokunamamak beni mahvetti." Gözleri yoğunlaşmıştı.

"Güzel, tek başıma mahvolmuş olsaydım, acısını senden fena çıkartacaktım." Gülümserken dudağının kenarı kıvrıldı. Tunahan kıvrımından öptü. Bir eli Mayda'nın yanağında, diğer eli ise belindeydi. Aralarında mesafe kalmayıncaya kadar onu kendisine çekti ve büyük bir özlemle öpmeye başladı.

Mayda kendini tereddütsüz sevdiği adama teslim etti. Dudaklarının üzerinde dans eden dudakların verdiği hisse bayılıyordu.

Nefes nefese kalan Mayda, "Tunahan, bir saniye."

Tunahan inleyerek ondan ayrıldı.

"Evet, güzelim?" Tek kaşını havaya kaldırdı.

Mayda dudağını ısırarak ona baktı. Az sonra söyleyeceği şeylerin Tunahan'ı çileden çıkaracağını biliyordu.

Tunahan buğulanmış gözleriyle ona baktı. "Mayda, şunu yapmaya devam edersen kendimi daha fazla tutamayacağım."

"Tunahan, bence bunu konuşmalıyız."

"Neyi?" Tereddütle ona bakarken, Mayda etrafı inceleyerek elini kaldırdı ve parmağıyla yeniden yaptığı spa merkezini işaret etti. "Bunu."

"Konuşacak ne var? Ben her şeyi hallettim."

"İşte konu tam olarak bu, senin her şeyi halletmiş olman."

"Bundan memnun kaldığını düşünüyordum."

"Kaldım, hem de çok."

"Ama." Yine kaşı havalanmamıştı.

Mayda bir adım geriye gitti. Tunahan kendinden uzaklaşmasını sakince izledi. "İşte başlıyoruz."

Mayda ana girişteki lobiye yönelip kendini koltuğa bıraktı. Yüzü, peşinden gelen Tunahan'a dönüktü.

"Ben bu iş için bankaya kredi başvurusu yapmıştım. Bugün yarın sonuçlanacaktır."

Tunahan ciddi bir tonla konuştu. "Krediyi iptal et."

Güçlükle yutkundu ve başını iki yana salladı. "Hayır."

"Evet, Mayda, bunu yapabilirsin. Sana yardımcı olabilirim. Oldum. Hatta bence bu konu kapanmalı."

"Kapanmadı, Tunahan. Bunu düşünmen bile inanılmaz derecede nazik ama..."

"Bütün bunları kendi başına halletmeye çalışmayı bırakır mısın? Tek başına değilsin. Artık değil. Tabii, bunu istemediğin sürece."

Birden onu hiç bu kadar hüsrana düşmüş bir halde görmediğini fark etti. Gözlerini dikip Tunahan'a baktı.

Tunahan da tereddütsüz bir şekilde gözlerini dikmiş ona bakıyordu. Bir savaş başlamak üzereydi.

Ona bakışlarının altında ezilen Mayda midesinin düğümlenmesinden nefret ediyordu. "Tunahan beni incitmeyecek," dedi kendi kendine. "O asla beni incitmez."

"Konuşmayacak mısın, Mayda? Bu kendini korumak için banyoya kapatabileceğin bir mesele değil," dedi, başını yana eğerek.

"Nereden anlamıştı? Nasıl olur da onu bu kadar net anlayıp nokta atışı yapıyordu? Farkında mıydı, yoksa tesadüf müydü?"

"Bu gezegendeki en inatçı kadın olduğunun farkında mısın?"

"Ben farkındayım ve görüyorum ki sen de farkındasın." dedi, o da başını yana eğerek.

Tunahan ona doğru yaklaştı ve ellerini oturduğu koltuğa yaslayarak onu göğüs kafesinin içine aldı.

Yere eğdiği yüzünü kendisine çevirdi. Mayda, Tunahan'ın yaşadığı hüsranın bu durumla ilgili değil, hala ona tam olarak içini açmadığıyla ilgili olduğunu anlamıştı. Tunahan, ona tüm sıcaklığıyla ve ilgiyle bakıyordu.

"Yardımcı olmak istiyorum. Bunu sen de biliyorsun."

Tunahan'ın bu teklifi Mayda'yı öyle sıkmıştı ki güçlükle nefes aldı.

"Bunu bana sürpriz yapmadan önce sormalıydın?"

"Sorsam ne değişecekti?"

"Hiçbir şey ama sormalıydın."

"Sebebini şimdi sen de anlıyorsundur."

"Bu durumu değiştirmiyor." dedi, ses tonu yükselmişti.

Mayda koltuğa sımsıkı tutunmuştu. Karşısındaki seksi, mükemmel adam başını iki yana salladı. Mayda, onun bu konuşmayı sürdüreceğini ve geri adım atmayacağını bilerek üzüldü. Ama üzülmemeliydi.

"Daha iyi bir fikrim var." dedi Tunahan sessizce. Gözleri iyice ısınmıştı. Onu deli gibi arzuluyordu. Bu lanet konuşma yerine aklındakileri yapabilirdi.

Onun gözlerine bakınca içinin titrediğini hissetti. Omuzlarıyla neredeyse lobideki bütün ışığı engelliyordu. Yoluna çıkmaya hazır olan her engelle mücadele etmeye hazır geniş omuzları... Engellerden biri de bendim.

Tunahan, ona bir süreliğine her şeyi unutturmaya hazırdı. Bütün yanlışları unutmasını sağlayıp tek doğrunun kendisi olduğuna nandırabilirdi. Bunun için sadece ona izin vermesi gerekiyordu. Ama Mayda'nın eli hala havadaydı.

Mayda içinden, "O doğru olan diye düşündü. Tunahan'ın sert göğsüne bakarken, göğsünün sıcak olacağını ve bu göğüsün ona güvenlik sağlayacağını da düşündü.

Tunahan'ın elleri Mayda'nın bacaklarında gezindi ve yukarı doğru kaydı. Elleri büyük ve sertti. Çıplak teninin üzerindeyken, Mayda'nın kendisini çok iyi hissetmesini sağlıyorlardı. Tunahan, ince elbisenin altından beline kadar gelip durduğunda.

"Gerilmişsin."

"Evet." Alt dudağını ısırdı. "Geçen sefer beni düzeltmiştin, bir şeyleri düzeltme konusunda iyisin."

"Neye ihtiyacın var, Mayda? Bana söylemelisin."

İşte Tunahan'ı Arda' dan ayıran özellik buydu. Önceliği hep ben olmuştum. En başından itibaren, daha yeni tanıştığımız o ilk andan itibaren, benim için her şeyi yapmaya hazırdı ve bunu bilmek içimdeki güçlü bir duygunun dışa vurmasına sebep oluyordu.

Tunahan, Mayda'nın kollarını yukarı kaldırıp elbisesini üzerinden çekip alırken, Mayda her şeyi unuttu.

Üzerinde dantel beyaz transparan sutyeniyle kalakalmıştı. Üzerini giyinirken bunu planlamamıştı.

Tunahan'ın gözleri aşağı doğru bakıyordu. Göğüslerinin yumuşak kıvrımlarını avuçlarının arasına alırken, gözleri de giderek kararıyordu.

"Sonra başını kaldırdı ve çok güzelsin Mayda." dedi ve onu öptü.

Mayda inledi, evet istediği buydu. Tunahan öpüşmeyi derinleştirdiğinde diliyle onunkine küçük darbeler yapmaya başladı. Onun sıcak tenine dokunmak için ellerini gömleğinin altından kaydırdı. "Burada mı?" dedi Mayda fısıltıyla.

"Hayır," dedi Tunahan, onu koltuktan kaldırıp kucağına alarak masanın üzerine oturttu. "Burada." Gözleri ısınmış bir halde bacaklarını ayırdı, ellerini iki bacağına koyarak onu kendine iyice yaklaştırdı. Ereksiyonunu ona yavaşça bastırdığında Mayda neredeyse kendisini kaybediyordu. Kotunun düğmesini açtı ve fermuarına uzandığı sırada Tunahan ellerini yakaladı. Dudaklarını çenesinde dolandırdı ve sonra kulağına doğru ilerlerken ellerini de kalçasında gezdirip sıktı. "Bu sefer yavaş." diye mırıldandı ve kalçasını bırakıp parmaklarıyla göğüs uçlarıyla oynamaya başladı. "İstediğimiz kadar vaktimiz var."

Mayda düşünmek istemiyordu, kayıtsız davranacaktı. Tartışmanın bu şekilde sonlanacağını düşünmemişti, ama bunu Tunahan başlatmıştı, o da uyum sağlamıştı. Tekrar uzandı ve bu sefer kotunun fermuarını açtı ve ah evet, elleri içerideydi. Onun sıcak ve sert erkekliğindeydi.

Mayda'nın ismini fısıldayarak inleyen Tunahan onun ellerini çekti. Mayda başını kaldırdı ve kendisini durdurmayı düşünmemesi için onu bakışlarıyla uyardı. Tam o sırada Tunahan'ın elini havada gören Mayda, istemsiz bir ani hareketle kendini geri çekti. Tunahan'ın eli Mayda'nın saçlarına yol alıyordu halbuki.

Tunahan bir an için duraksadı. Mayda da aynısını yaptı. Tunahan'ın keskin bakışları onu incelerken o gözlerini yumdu. O kadar utanmıştı ki, "Üzgünüm." Dudaklarından kelime zar zor çıkmıştı.

Tunahan onun saçlarını okşadı, ne olduğuna dair içinde beliren fikir aklını kaybedecek gibi olmasına neden oldu ama kendini toparladı. Eğer bir sorun varsa bunu ona kendisi anlatmalıydı. Ona güvenmeyi öğrenmeli ve kendi isteğiyle anlatmalıydı.

"Mayda, bana bak." Tunahan ellerini onun üzerinden çekerken, Mayda içinden "Siktir!" dedi. Üzülüyordu, onun tenine değmeyen ellerinin uzaklaşmasına üzülüyordu. Gözlerini açtı.

"Üzülme, üzülmemelisin. Bunu yapmayacağız. Şimdi değil. Bu şekilde olmaz."

"Tunahan, üzgünüm beni incitmeyeceğini biliyorum."

"Hayır, Mayda, bilmiyorsun. Henüz değil, ama alışıyorsun bana, alışacaksın."

"Ama..." dedi Mayda, Tunahan'ın çenesindeki bir kas seğirdi. İkisi de şu an olanın bedelini ödüyordu. Mayda'nın da Tunahan'ın da vücudunda bir uğultu ve çarpıntı vardı.

"Ben senden daha fazlasını istiyorum. Mayda, kendini bana tamamen vermeni istiyorum." Tunahan uzun bir süre ona baktı.

"Öncesinde böyle değildin. Ne olduysa o geceden sonra oldu, o lanet banyoda ne yaşadın sen, Mayda?" Kendini tutamamıştı. Sormayacaktı, sormamalıydı. Ama kelimeler dudaklarından kaçıp gitmişti.

Mayda'nın hisleri boğazında düğümlendi. Konuşamıyordu, konuşmayı istiyordu ama konuşamıyordu. Yüzüne tokat gibi çarpan soru kalbini kırmıştı, ama sebebi Tunahan değildi. Asla o olamazdı.

Tunahan bekledi, Mayda sustu. O sustukça Tunahan'ın kalbi kırıldı. Mayda farkında mıydı bilmiyordu, ama az önce onun avuçlarına hiç tereddüt etmeden bıraktığı kalbini kırıp ona geri vermişti.

Tunahan derin bir nefes alıp onu kucaklayarak masadan indirdi. Kotunun düğmelerini ve fermuarını kapatıp onun elinden tutarak elbisesinin olduğu yere götürdü. Elbiseyi yerden alıp onu giydirirken de tek kelime etmedi. Mayda sessizce ona itaat etti. Hala susuyor olması Tunahan'ın canını daha çok yaktı. Hiç onluk değildi.

"Gidecek miydi? Yoksa onu burada bırakıp gidecek miydi? Tunahan bunu yapmaz." dedi içinden, "O beni bırakmaz, o." derken Tunahan ona bakıp yüzünü ellerinin arasına aldı.

"Seni bırakıp gideceğimi düşünüyorsan eğer, bu düşünceyi kafandan silip atmanı öneririm, güzelim, çünkü hiçbir yere gitmiyorum Mayda. Gitmeyeceğim, bunu o güzel kalın kafana sok." Elinden tutup cevap vermesini beklemeden kapıya ilerledi, tüm ışıkları kapatıp dışarıya çıktılar.

Mayda'ya dönüp, "Sadece çok yorgunum Mayda, evimize gidelim."

Mayda sessizdi. Birlikte arabaya binip eve gittiler.

Sabah olduğunda Tunahan, Mayda'yı öperek uyandırdı. "Günaydın, güzelim."

Mayda gülümseyerek gerindi. "Günaydın canım, iyi uyudun mu? Dinlendin mi, Tunahan?"

Gülümseyerek cevapladı, "Çok iyi uyudum ama dinlendiğim söylenemez."

"Pislik, ne olacak dinlenmişsin sen, belli hatta fazla dinlenmişsin." Güne başladığı her gün kırık banyonun kapısıyla karşılaştığı için çatık kaşlarıyla onu işaret etti.

Tunahan yatakta kahkaha atarak yüzünü yastığa gömdü.

"Hani sen sözlerini tutuyordun." Yastığı Tunahan'ın elinden alıp vurmaya başladı. "Kalk hadi!"

"Mayda, dur yapma!"

"Yaparım, banyo çıplak kaldı."

Mayda'yı işaret ederek sırıttı. "Vahşi çiçeğim, çıplak kalan banyo değil sensin." Üzerinde sadece iç çamaşırları vardı.

Yastığı ona indirdi. "Seni pis röntgenci seni." Tunahan yastık darbesi ile yalandan inledi.

"Üçkağıtçı seni, kalk kapıyı tamir edeceksin, daha çok işin var."

"Tamam, güzelim, edeceğim." Yatakta hızla doğrulup Mayda'yı belinden yakaladı ve kendisiyle birlikte yumuşak yatağa düşürdü.

Mayda, Tunahan'ın üzerinde ellerinden destek alarak hafifçe doğruldu.

"Sen çok fena bir şey oldun Tunahan."

"Hım, ne gibi sevgilim? Yataktan hiç çıkmak istemiyorum."

"Tamam, çıkma o zaman. Ben çıkıyorum."

Tunahan kaşlarını çatarak muzipçe gülümsedi.

"Mayda'm, yataktan diyorum içinde senin de olduğun yataktan çıkmam diyorum." Göz kırptı.

"Senin o çapkın gözlerini oyarım Tunahan."

"Sebep?"

"Hiç içimden geldi, oyarım işte öyle yani."

"Peki, vahşi çiçeğim, sen bana istediğini yapabilirsin."

"Ay, hiçbir şey işe yaramıyor." Kendini yatağın içine bıraktı.

"İyi, madem sen yapmıyorsun, ben tamir ederim o zaman."

"Sabırsız mısın güzelim? Biraz sakin mi olsan sabah sabah bu enerjin aklımı başka yerlere uçuruyor."

"Senin aklındakilere başlayacağım şimdi. Ben ne diyorum, sen ne diyorsun? Sinirimi bozuyor o kapının kırık olması!"

"Aklım sende, sevgilim. Benim aklım sana öyle bir takıldı ki, başka hiçbir şey umurumda değil."

"Ya ama Tunahan, eriyorum bak, sen böyle konuşunca yelkenlerim suya iniyor. Dümenimi sana doğru kırıyorum. Tam yol ileri diye bağırasım geliyor."

Tunahan sarsılarak gülmeye başladı. "Seni çok seviyorum Mayda. Senin aklını da, kalbini de, o tatlı ama arada zehirli olan dilini de çok seviyorum, biliyorsun değil mi?" Kahkahasına ara verip onu kendine çekti ve alnından öptü.

Mayda muzipçe tebessüm ederek, "Biliyorum." Tunahan tam tribal enfeksiyona girecekti. "Biliyorum ne ya!" dedi içinden.

"Ben de seni seviyorum sülünüm!" Onun yeniden kahkaha atmasına sebep oldu.

"Sülün?"

"Evet, sülün." Mayda da gülerken kahkahasının arasından gelen guruldama sesiyle oda bir anda sessizliğe büründü.

"Hay ben senin!" dedi Mayda içinden, ellerini aniden karnına yapıştırdı.

Tunahan onun yüzüne bakmıyordu, gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdı ama mümkün gibi durmuyordu.

"Gülme Tunahan."

"Gülmedim."

"Güldün."

"Yok, vallahi günahıma giriyorsun."

"Yok, asıl sen yalan söyleyerek günaha giriyorsun."

"Gülmedim ama."

"İçinden güldün Tunahan, içinden ben seni bilmiyor muyum?"

"Ne o, sustun."

Tunahan ağzından tek bir harf dahi çıkarsa güleceğini biliyordu. Burnundan derin bir nefes alıp konuşmaya öyle başladı. Elini Mayda'nın karnına koydu. "Acıkmış."

"Tunahan!" diye cıyaklayan Mayda yatakta ayağa kalktı, yastığı eline alırken Tunahan hızlı bir şekilde yataktan çıkıp kendini banyoya attı.

"Gel buraya, kaçma!" Mayda da peşinden koştu.

"Tamam, güzelim, sakin ol. Hemen duş alıp sana kahvaltı hazırlayacağım, tatlı da yaparım sevgilim."

Mayda aniden durdu, yastık havada asılı kaldı. Gözlerini kırpıştırdı. "Ne tatlısı, ne zamandır yapmadın? Sözün de vardı, hem iki tane yapman lazım, iki çeşit."

Duşu gösterdi. "Tamam, yapacağım söz. Sen de gelecek misin?" Mayda içinden kendine küfretti. Şimdi bu nasıl bir teklifti böyle, hiç geri çevrilir miydi? Gelirdi tabii, bayıla bayıla gelirdi, ama bu karnı onlara rahatlık vermeyecekti, belliydi. O yüzden düşünür gibi oldu.

"Ben gelmeyeceğim, sen rahat rahat hazırlan, ben tarçına bakayım."

Tunahan güldü. "Peki ama benim de senden alacağım oldu, haberin olsun."

Tunahan suyu açarken Mayda banyodan çıktı. Sanki mahremiyet kalmıştı da. Kapıyı tekmeledi, sonra karnından gelen ikinci sese eliyle küçük yumruk attı. "Sen de sus!" Tunahan'ın banyodan gülme sesi geldi.

"Kapıyı tekmeleme, kendini inciteceksin. Ayrıca karnına neden vuruyorsun, kavga etme. Uslu dur, birazdan geleceğim."

Mayda pes edip üzerini giyinmeye başladı.

Dün geceye dair bir daha konuşmamışlardı. Mayda Tunahan'dan önce inip kahvaltı hazırlamaya başladı. Çok geçmeden Tunahan da aşağıya inmiş, onun belinden tutarak kendisine döndürmüş ve dudaklarına sabah öpücüğü kondurmuştu. İkisi birlikte kahvaltıyı hazırlayıp bahçedeki masaya geçtiler.

"Eline sağlık, güzelim. Afiyet olsun."

Mayda, Tarçın için hazırladığı sosisleri ona uzatırken, "Senin de eline sağlık, sülünüm. Afiyet olsun."

"Spa merkezi için kaç tane çalışan almayı düşünüyorsun?"

"Henüz emin değilim ama öncelikle orayı benimle birlikte idare edecek bir yardımcıya ihtiyacım olacak. İnternette ilan açmıştım, kontrol edeceğim."

"Anladım, peki tedarik işini ne yapacaksın? Baktın mı hiç?"

"Bir de o var, evet. Aslında onun için de araştırma yapmıştım. Merkezde bu konuyla ilgili bir iki yer buldum, sadece onları arayıp randevu alarak gidip görüşmem gerekiyor sanırım. Bu işleri bugün yapabilirim."

"Güzel açılış için tarih belirlemen de lazım."

"Evet, Beliz de benden haber bekliyor. Dün gece senden önce baya konuştuk."

"Öyle mi? Nasıl peki, iyi mi?"

Mayda gülümsedi, "Evet, evet, iyi. Sadece özlemişiz yani, birbirimizi özlemişiz."

"E haklısın tabii, önceden gelemez mi? Açılıştan önce, yani?"

"Planımız da o zaten."

"Süper, o zaman onunla tanışmak için sabırsızlanıyorum. Başka kardeşin yok mu? Daha önce hiç bahsetmedin?"

"Ona senden bahsettim. O da sabırsızlanıyor." Tunahan içten bir şekilde gülümsedi.

"Var, iki kız kardeşim daha var."

"Öyle mi? Onlar da gelecek mi peki?"

"Sayina gelecek ama Nariya'dan emin değilim." Tunahan, Mayda'nın düşünceli halini sesinden anladı ama sormadı.

"Ilgar'ın kız kardeşi var sanırım. O da sporla ilgili bir bölüm okumuştu. İstersen iş için onunla da görüşebilirsin. İyi kalpli ve dürüst bir kızdır, sana yardımcı olabilir. İstanbul'dan yeni geldi sayılır."

"Öyle mi? Neden olmasın, tanıdık olması daha iyi olabilir."

"Tamam, ben onunla konuşup sizi buluştururum."

"Şahane olur, işyerinde görüşürüz. Diğer işleri de oradan yapmayı planlıyorum. Peki, sen ne yapacaksın? Bu süreçte kendi işyerinle ilgilenemedin."

"Önemli değil. Zaten çalıştığım bir işim var güzelim, hatta bugün iki özel dersim var."

"Evet ama orayı da hızlandırmalıyız." dedi, mahcup bir halde.

Tüm samimiyetiyle, "Hallederiz güzelim, önce senin açılışını yapalım olmaz mı? Öyle daha çok içime siner."

"Tunahan?"

"Efendim güzelim."

"Seni çok seviyorum, biliyorsun değil mi?" Sandalyesinden kalkıp ona sarılarak yanağından öptü.

Tunahan kahkahayla güldü.

"Onu çok net biliyorum, iste dağ çiçeğim." Mayda omuzuna vurarak yerine geçti.

"A Ali, ailesiyle İstanbul'a gitmişler, haberin vardır. Dün gece döneceklerdi. Bir ay sonra düğünümüz var."

"Sanki sen evleniyorsun, bu ne neşe güzelim." dediğinde, Mayda'nın yanakları kızardı.

"Aman ne ilgisi var? İşte Aslıyla Aliye sevindim. Şimdi aşiret falan, ya bunlar."

Tunahan kahkaha attı. "Sen çok fena bir şeysin, tek merakın o değil mi?" Sırıtıyordu.

"Nereden anladın?" Mayda göz kırparak sırıttı.

"İnşallah bir sorun çıkmaz." Tunahan'ın bir anda canı sıkılmıştı.

"O nereden çıktı? Ne sorunu çıkacakmış?"

"Bilmiyorum ama içimde bir his var. Garip ama neyse, ben Ali'nin ifadesini sonra alırım."

"Bana da anlatırsın, değil mi Tunahan? Meraktan ölüyorum," dedi, gülerek. "Gerçi fısıltı perisi yazar kesin bu arada. Onu kim yazıyor acaba?"

"Bilmiyorum ama hiç özelim kalmadı onu biliyorum."

Tebessüm eden Mayda, "Evet, yani o biraz can sıkıcı tabii."

Kararlı bir şekilde, "Gülme, cidden canımı sıkıyor o konu ama onu da bulacağım."

"Dur bakalım, yeni bir şey yazmış mı?"

Fısıltı Perisi: "Spa merkezinin ışıkları kuzey ışıklarına eşdeğerdi dün gece! İçeride dans eden gölgeler de cabası! Tunahan'ın konumu hep Mayda'yı gösteriyor. Mayda açılışa adım adım yaklaşırken, sorunlar da çözülmüş gibi duruyor! Günaydın Gökçeağaç kasabası."

Mayda okuduklarıyla küçük dilini gösterircesine ağzı açık kalmıştı.

Tunahan kaşlarını çattı. "Ne yazıyor?"

Mayda cık cıklayarak, "Gerçekten de özel hayata saygı kalmamış. Sıfır!" Telefonu Tunahan'a uzatırken bir yandan eğleniyordu. Tabii bir noktada canı da sıkılıyordu ama kafasına takmıyordu.

Tunahan sinirlendi. Telefonu masaya bıraktı. "Cidden asabımı bozuyor!"

"Boş versek olmaz mı?"

"Şimdilik vereceğim." Kahvaltıya devam ettiler. Kahvaltı bittikten sonra Tunahan, "Benim çıkmam gerekiyor. Sonra haberleşelim güzelim, olur mu?"

"Tamam, dikkatli ol sevgilim." Tunahan ona yaklaşıp dudağından öptü.

"Sen de güzelim. Ilgar'la konuşup sana yazarım."

"Tamam, görüşürüz." Bahçeden Tunahan'ı uğurlarken el salladı. Tunahan bembeyaz dişlerini göstererek sırıttı.

 

Loading...
0%