Yeni Üyelik
23.
Bölüm

22. BÖLÜM (Dostlar Meclisi)

@nefelicalliope

Birkaç gündür çok hasta olduğum için bölümü yeni atabiliyorum. Henüz tam olarak iyileşemedim ama sizi de daha fazla bekletmek istemedim. Umarım bölümü seversiniz. Elimden geldiğince kontrol ederek attım. Hatam ve eksiğim varsa affola. Yeni bölümde görüşmek üzere, kendinize dikkat edin salgın varmış.

FISILTI PERİSİ: "Mayda ve İlay hemen kaynaştı. Bu kaynaşma onları nereye götürecek hep birlikte göreceğiz. Perdenin arkasında saklanan gizemli hayaletlerin ortaya çıkma vakti sizce de gelmedi mi? Gökçeağaç kasabasında hayatının aşkını bulan Mayda, daha nelerle karşı karşıya geleceğinden habersiz. Sana küçük bir sır vereyim mi? Benim ortaya çıkma sebebimsin..."

Mayda ve İlay neredeyse tüm gün Spa merkezinde kalarak, geriye kalan tüm işleri de yoluna koymuşlardı.

"İlay, iyi iş çıkarttın. Teşekkür ederim eline sağlık."

"Ne demek, artık benim işim bu sen merak etme. Ruhsattan haber var mı?"

"Suat, Muhasebeci Deniz Bey' le görüştüğüm sırada mesaj attı. Bir iki haftaya ruhsatın çıkacağını söyledi. Nasıl mutlu oldum anlatamam."

"Eh, bilgisayarda yarın gelecek. Mayda bir şey sorabilir miyim?"

"Tabii."

"Spa merkezinin adı ne olacak? Yani tabela da yaptırmamız gerekecek. Onu da ben halledebilirim?"

"Ay ben onu da unuttum. İlay ben niye bu kadar unutkan bir insan oldum. Eskiden böyle değildim."

"Zaman zaman böyle şeyler olur. Kendine yüklenme. Ee, isim düşündün mü?"

"Şu an düşünüyorum." Mayda ona bakıp gülümseyen tatlı kıza baktı. İkisi de güldü.

"Peki düşünelim."

"Deniz kabuğu nasıl sence?"

"Fena değil aslında. Seçenek olarak başka şeyler de düşünebiliriz."

"Tamam o zaman bunu biraz düşünelim."

"Olur."

"İş görüşmeleri ne oldu?"

"Başvuruları inceledim. Baksana şu iki kişi bana uygun gibi geldi ne dersin?"

İlay, Mayda' nın laptopunu kucağına alarak incelemeye başladı. O sırada telefonu çaldı.

"Tunahan, ne haber?"

"Güzelim, iyi dersim bitti. Yakup' un orada Ali' yle buluşacağız. Sen ne yaptın? Merak ettim."

"İyi ben de, çok yoğun bir gün oluyor. İşimiz hala bitmedi."

"İşiniz? Kimlesin Mayda?"

"İlay' la görüştük anlaştık. Hatta işe başladı. Spa merkezindeyiz. Muhasebeciyle de görüştüm. Yakup o konuda yardımcı oldu."

"Öyle mi çok sevindim. Peki, o zaman akşam görüşürüz. İstersen işin bitince görelinin orada buluşuruz."

"Tamam sevgilim, görüşürüz."

"Tunahan?"

"Efendim güzelim?"

"Şimdi ben size yetişemem. Tüm dedikoduları dikkatle dinle tamam mı? Çok merak ediyorum."

"Söyleyeceğin şey bu muydu Mayda?" Gülümsedi.

"Evet, ne olmuş?"

"Hiç sevgilim, bir şey yok. Tamam senin için daha dikkatli dinlerim. Hatta sormak istediklerini bana mesaj olarak atarsın."

"Tunahan, sen benimle dalga mı geçiyorsun."

"Yok canım ne münasebet." Gülüyordu.

"Gülme Tunahan, sen dediğimi yap."

"Tamam güzelim öpüyorum seni."

"Ben de görüşürüz."

Tunahan, aracını park edip indiğinde Yakup, Ilgar ve Ali' yi birlikte otururken gördü. Yanlarına gittiğinde derin bir sohbet içinde olduklarını fark etti.

"Selam, ne haber?"

"Selam, hoş geldin."

"Hoş buldum."

"Hayırdır, bu halin ne?"

"Yorgunum Ilgar. Ee, siz bu kadar ciddi ne konuşuyorsunuz?" Sandalyesini çekip oturdu.

"Ali' nin endişe ve hezeyanları, başka ne olabilir?"

"Yakup niye öyle diyorsun?"

"Haksız sayılmaz ama bence gereksiz abartıyorsun."

"Ilgar sen de mi?"

"Ali, bir sakin olur musun? Bana da anlatın da ona göre karar verelim."

"Tunahan, ben Aslı' nın babasına bir türlü güvenemiyorum. Nedense bana hep bir soğuk davrandı."

"Nedense mi? Lan adamın kızını kaçırdın. Bir sıfır geriden başladın. Ne bekliyordun? Sana kucak açmasını mı?"

"Yani Tunahan haklı bak işte aklın yolu bir."

"Yakup, sen benim mutluluğumu istemiyorsun. Ben seni anladım."

"Başlatma lan mutluluğuna, ne alakası var. Ben sabahtan beri sen sakin olmalısın diyorum."

"Oradayken bir mesele mi oldu Ali? Abileri nasıldı?"

"İbrahim sakindi bana iyi davrandı. Ama Mustafa abi biraz sertti."

"Ona şimdi bir şey derdim de neyse. O kadarını hak ettin Ali, alttan alan taraf sen olmalısın. Yakup haklı."

"Hayırdır? Mustafa' yla alıp veremediğin ne?"

"Hiç sorma Ilgar, ona uyuzum."

"Sebep?"

"Mayda." Yakup tebessüm ederek söylemişti.

"Gülme lan, haklıydım."

"Evet ama ortada bir yanlış anlaşılma vardı."

"Mayda ile ne lakası var Yakup? Biriniz bana da anlatacak mı?"

"Tunahan' la Mustafa Mayda yüzünden birbirine girdi."

"Nasıl yani? Ne zaman ve neden?"

"Bizim yüzümüzden." Ali mahcup bir ifade ile konuştu.

"Şunu adam gibi anlatsanıza?"

"Ben Aslı' yı kaçırıp buraya getirdim. Nergis abla Aslı' yı kendi evinde ağırladı. Aslı dayanamayıp annesini aramış. Abileri de onu buldu."

"Ee?"

"E' si işte o sırada da Mayda, Aslı yalnız kalmasın diye yanına gitmiş. Adamları da görünce yanlış anlayıp yaygarayı koparmış. Ben de duyar duymaz yola çıktım. Yolda Tunahan ve Yakup' la karşılaştım. Hep beraber Nergis ablanın evine gittik. Tunahan içeriye girmek için kapıyı kırmak zorunda kaldı. Ortalık bir anda karıştı işte silahlar falan neyse ki sonra tatlıya bağladık. "

"Bu nasıl hikaye lan? Silah ne alaka? Ne diyor bu Yakup?"

"Anlattığı gibi işte, eksiği var fazlası yok. Adamlar aşiret."

"O herif Mayda' yı incitti!" Tunahan o an gözünde canlanmış gibi aynı öfkeyle konuştu.

"Nasıl yani? Ne yaptı?"

"Mayda polisi aramak isteyince kolundan tutmuş. Abartılacak bir şey yok. Aslında Mustafa da incindi." dedi, kahkahasına engel olamadan, "Mayda da ona tokat atmıştı."

"İyi yaptı. Eline sağlık sevgilimin."

"Ya Tunahan ne adamsın." Ilgar da gülüyordu.

"Bileği morardı." Sesi bir tık yüksek çıkmıştı.

"Tamam sakin, bir şey demedim."

"Ilgar, aklın varsa Tunahan' ın Mayda sevgisini sorgulama."

"Orasını anladık canım. Ne diyeyim güzel şey insan imrenmiyor değil."

"Senin de Sıran gelecek, tıpkı Yakup gibi." Tunahan sırıtıyordu.

"Allah korusun valla ben sizi böyle gördükten sonra aşık olmaktan vazgeçtim."

Ilgar sadece buruk bir tebessüm etmekle yetindi.

"Bu iş akılla mı oluyor sanıyorsun?"

"Ali, bence sen hiç ağzını açma."

"Ne dedim ki ben şimdi."

"Çok yanılıyorsun Yakup, yakında sen de anlayacaksın."

"Lan size ne oluyor bugün? Sevgilin de sen de aynı şeyden bahsediyorsunuz. Bunlar bana pusu kuruyor Ilgar, yardım et."

"Mayda' yla ne alakası var şimdi? Ne korkaksın lan hem aşk güzel şey."

"Bunun yayları gevşemiş Yakup, bence üzerine gitme."

"Ben de öyle düşünüyorum."

"Az önce Mayda da aynı şeyi söyledi dedin?"

"Bir şey de kulağından kaçsın. Evet bana köpekler gibi aşık olacağım birini bulacakmış." Yüzünü ekşitti.

"Benim tatlı Mayda' m yine neyin intikamını alacak acaba." Tunahan sırıtıyordu.

"Bak işte sen de benim gibi düşündün."

"Yani Mayda' dan bahsediyoruz." Herkes kahkaha attı.

"Ee, Ali düğün ne zamandı?"

"Bir ay sonra İstanbul' da yapılacak."

"Burada bir şey yapmayacak mısınız?"

"Sanırım yapmayacağız. Bizimkiler Aslı' nın ailesine uyalım. Hır gür çıkmadan bu iş bitsin diyorlar."

"Onlara fırsat bırakmadığın için haklılar."

"Ee, bunlar şimdi aşiret ya nasıl bir düğün olacak?"

"Aşiret düğünü işte ne bileyim? Ben de çok şey bilmiyorum. Ama babama bir liste verdiler."

"Liste mi? O ne lan?" Yakup şaşkınlığını gizleyememişti.

"Bu zamanda liste mi kalmış. Takı listesi falan mı?" Ilgar eliyle sakallarını kaşıdı.

"Cidden bu düğün canımı sıkmaya başladı. Seni sevmesem o düğüne ne kendim gelirdim ne de Mayda' yı getirirdim. Dua et aileni senden çok seviyorum Ali."

"Mayda' yı getirmesen mi acaba Tunahan? O konu biraz sıkıntılı olabilir. Adamı tokatladı sonuçta." Ali' nin ifadesi Tunahan' dan fazlaca çekindiğini gösteriyordu.

"Lan oğlum sen cidden geri zekalı mısın? Ne diye böyle bir laf ediyorsun!"

"Yalan mı Yakup?"

"Lan konumuz o mu?"

"Ali, Mayda ile ilgili bir şey mi oldu? Bilmediğim bir şey mi var?"

"Yok, ne olacak. Öyle aklıma geldi." Tunahan ona şüpheyle baktı.

"Neyse bence bu konuyu kapatalım. Ee, Tunahan Mayda Spa merkezini beğendi mi?"

"Beğenmek ne demek bayıldı."

"Ee, şu bahsettiğiniz yemek ne zaman?"

"Aslında bu akşam da yapabiliriz. Ne dersiniz? Müsait misiniz?"

"Ben müsaitim, ama Yağız' a sormak lazım. Ilgar?"

"Bana uyar. Yağız' ı arar söylerim. O da müsaitse olur."

"Tamam sen ara bakalım. Ali sen de davetlisin."

Ilgar Yağız' la görüşerek müsait olduğunu öğrenip arkadaşlarına döndü.

"Müsaitmiş, kız arkadaşıyla beraber gelecek."

"Tamam o zaman benim eve geçip hemen hazırlanmam lazım. Mayda ' ya sormadım ama sorun olacağını düşünmüyorum."

"Ne istersiniz? Balık mı? Et mi?"

"Balık. Bence yani sizce?" Yakup hevesli bir şekilde konuştu.

Diğerleri de onaylayınca, "Tamam o zaman ben önce Limana uğrayıp balıkları alayım. Ilgar İlay da gelsin. Zaten Mayda' yla beraberler şu an işe alındı."

"Öyle mi? Görüşeceklerinden bahsetmişti ama kabul ettiğinden bahsetmedi. Bugün konuşamadık."

"Arayıp ona da söylersin. Bir iki saate en geç ben de olun."

"Tamam, bir şey ister misin?"

"Şimdilik istemem. Eve gidip bir kontrol etmem lazım ona göre eksik bir şey varsa haber veririm. Hadi görüşürüz."

Tunahan, arabasına biner binmez Mayda' yı aradı.

"Tunahan?"

"Mayda, hani şu yemek olayımız vardı ya?"

"Evet."

"Onu bu akşam yapalım dedik. Benim bahçede, balık ızgara yapacağız. Ne dersin?"

"Ay öyle hazırlıksız olur mu hiç?"

"Ben şimdi Yakup' un oradan çıkıyorum. Limana balık almaya gideceğim. Oradan da eve geçerim. Hallederiz merak etme hem yabancı değiller. Bu arada İlay da davetli Ilgar' a da söyledim."

"Tamam çok iyi düşünmüşsün. O zaman ben bir saate sana yardıma gelirim."

"Anlaştık sevgilim."

Tunahan balık almak için Limana doğru yola çıktı. Dönüşte de markete uğrayıp eksiklerini tamamlayarak eve geçti.

"Bence bu kişiler uygun Mayda, Ne dersin görüşme ayarlamam mı ister misin?"

"Olur. Sen bir arayıp konuşursun. Görüşme için de gün ayarlarsın çok uzatmayalım ama hemen görüşelim müsait oldukları en yakın zamanda."

"Tamam ben şimdi hallediyorum."

"Bu arada akşama bize yemeğe davetlisiniz. Abin seni birazdan arar. Ben de şimdi Tunahan' dan öğrendim."

"Öyle mi? Menüde ne var?"

"Balık ızgara."

"Of Tunahan abim çok güzel yapar. Tabii ki geleceğim." İlay sırıtıyordu.

"Öyle değil mi? Gerçekten de yemek konusunda usta." Gevşeyen Mayda tebessüm ederek konuştu.

"Sadece yemek konusunda mı usta?" İlay sırıttı.

"Ne? Ne var? Öyle tatlıyı da çok güzel yapıyor. Of şu an bunları konuşmak beni acıktırdı."

"Dikkat et Mayda ofsayta düşüyorsun."

"Sen ne fena bir şeymişsin öyle. Utanman da yok. Hadi işleri toparla da çıkalım. Eve uğrayıp hazırlanmam lazım. Sonra Tunahan' a yardıma gideceğim. Hem saate bak kaç olmuş. Burada bitirelim bence?

"Tamam." Hala sırıtıyordu.

"Kes şunu!"

"Tamam."

Toparlanan Mayda, telefonda görüşme yapan İlay' a baktı. Fısıldayarak, "Ben çıkıyorum. Evde görüşürüz." İlay başıyla onu onaylayarak görüşmesine geri döndü.

Mayda, önce kendi evine geçti. Tarçın onu kapıda karşıladı. Arabasının kapısının yanında havlıyordu.

"Tarçın, selam canım. Ne haber?"

"Hav."

"Ne o sen bana surat mı yapıyorsun? Acıktın tabii gel bakalım şimdi senin karnını doyuracağız." Başını okşarken tarçın da onun elini ısırmaya çalıştı.

"Dur bakalım sakin. Önce anahtarı bulalım."

Mayda anahtarını bulup, kapıyı açtı. Tarçın da onunla birlikte içeriye girip mama paketinin başına oturup bekledi.

"Akıllı bıdık mısın sen?"

Mama paketinden tarçının mama kabını doldurdu ve bahçeye yerine koydu. Ardından su kabını alıp banyoya götürerek yıkadı ve içine temiz su koydu.

"Afiyet olsun. Şimdi kendimizi de temizleyelim." Bahçeden içeriye girerek kapıyı kapattı.

Duş almak için üst kata banyoya çıktı. Banyo kapısının acilen yapılması gerekiyordu. Hızlı bir duştan sonra hazırlanmaya başladı.

Makyaj aynasının karşısına geçip cilt bakımlarını tamamladıktan sonra hafif pudra tonlarında bir makyaj yaptı. Göğüs kısmı kalp şeklinde olan karpuz kol limon sarısı mini bir elbise giydi. Altına da elbisesiyle aynı tonda olan ucu kapalı arkası açık topuklularını giymeyi düşündü. Onu en çok uğraştıran saçları olmuştu. Allahtan teknoloji bu konuda ilerlemişti. Mayda otomatik şekil veren maşasını kullanarak uzun saçlarına hoş bir dalga vererek omuzlarından aşağıya serbest bıraktı. Çikolata rengi saçlarına ve gözlerine zıt renk elbisesinin üzerinde iyi durduğundan emin olmak için son kez aynaya baktı. Gördüğünden memnun olarak tebessüm etti.

Eve gelmeden önce aldığı içecekleri ve tatlıları dolaptan çıkartıp aldı. Ardından da Tunahan' ın evine doğru yola çıktı. Mesafe çok olmasa da elindeki malzemeler ve topuklularla yürüyerek gidemeyeceği için arabasıyla gitti.

Arabayı park edip bahçe kapısından içeriye girdi. Tunahan mutfağındaydı. Müzik son ses çalıyordu.

Demek bu yüzden geldiğimi duymadı. Mayda onu hiç acele etmeden süzerken, yarı çıplak bir halde mutfağında yemek hazırlayan Tunahan, Mayda' yı karşısında görünce yutkundu. Mayda seksi bir tebessümle, "Selam seksi sülünüm."

Tunahan' ın tebessümü, dikkatle onu izleyen bakışlarına da yansıdı.

"Seksi sülünüm?" Dudağının kenarı yukarı doğru kıvrılırken adım adım ona yaklaştı.

"Mayda, misafirler birazdan gelmeye başlar."

"Ve?"

"Ve sen inanılmaz seksi halinle karşımda durup bana seksi sülünüm mü diyorsun?"

"Ah, biliyorum. Zamanlamam manidar." Kıkırdadı. Tunahan artık tam karşısındaydı. Onu tepeden tırnağa süzdü.

"Bilerek yaptın." Bir eliyle dalgalı saçının tutamını tuttu.

"Asla, misafirlerimiz için özenmek istedim." Kıkırdaması tatlı bir melodi gibiydi.

"İntikam mı alıyorsun?"

"O da nereden çıktı?"

"Ne olduğunu çok iyi biliyorsun."

"Sanmam, hatırlatmak ister misin?"

"O gece yüzünden, ben aklıma tüküreyim. Mayda istediğinde çok tehlikeli olabiliyorsun. Bunu unutmuştum."

"Öyle mi? Sen de tehlikeli sularda yüzmeyi seviyorsun." Hala saçıyla oynayan Tunahan artık aralarında mesafe olmayacak şekilde duruyordu. Mayda onun çıplak göğsüne dokundu. Tunahan onu bellinden tutup kendine çekti.

"Tunahan?"

"Evet, güzelim."

"Elbisem yakışmış mı?"

"Hım, böyle bir elbisenin varlığından haberim olsaydı. Onu daha önce üzerinde görmeyi dilerdim."

"Anladım, teşekkür ederim. Bu elbiselerden ben de çokça var." Göz kırptı.

"Ben de teşekkür etmek istiyorum."

"Öyle—" Mayda sözünü tamamlayamadan Tunahan dudaklarını kendi dudaklarının içine hapsetti.

Sakin başlayan öpüşmeleri, soluksuz bir şekilde son buldu. Mayda kendinden memnun bir edayla gülümserken Tunahan, "Aklımı başından aldığın için her defasında kalbimi yerinden oynattığın için teşekkür ederim sevgilim." Gülümsemesi genişledi.

"Rica ederim, sevgilim. Sen de fena sayılmazsın." Çıplak göğsünde ellerini gezdirmeye devam etti.

"Mayda?"

"Bunu yapmaya devam etmemelisin. Bunu söylediğime inanamıyorum." Bir adım geriye çekildi.

Mayda mutsuz bir ifade takındı. "Sen az önce benden uzaklaştın mı?"

"Birazdan gelecekler. En son istediğim şey senin yeni sevişmiş halini görüp anlamaları o yüzden uzaklaş güzelim yoksa kendimi tutmayı bırakıp seninle hemen burada sevişeceğim."

Mayda neşeyle kahkaha attı. "Haklısın, kimsenin bunu anlamasını istemeyiz." Ondan uzaklaşırken hala gülüyordu.

"Tatlı ve içecek aldım. Sen mi alırsın ben mi gideyim?"

Tunahan derin bir nefes aldı. "Ben getiririm. Sen salatayı hazırlar mısın?"

"Elbette, mutfak önlüğün neredeydi?"

"Ah evet, bu seksi elbisenin başına bir şey gelsin istemeyiz. En azından ben üzerinden söküp alana kadar. Önlük üçüncü çekmecede."

Mayda gülerken Tunahan bahçeye çıktı. Mayda' nın arabasından malzemeleri alıp dolaba yerleştirdi. Mayda tezgahın başında sakin bir şekilde çalışırken, Tunahan bütün gece beline dolanmış olmasını dileyeceği bacaklarını süzdü.

"Döktürmüşsün yine benim seksi aşçım."

"Bu gece bu yemeği planladığıma pişman olmak üzereyim."

"Sakin ol sülünüm."

"Amacın beni deli etmekse eğer ettin haberin olsun."

"Daha yeni başladık. Acele karar verme."

"Başım cidden belada değil mi?"

Mayda, salata için doğradığı yeşillikleri tabağa koyarak Tunahan' a döndü. Elindeki bıçakla havada bir şekil çizerek Tunahan' ı işaret etti.

"Seni bilmem ama bu kaslı vücudun başı belada."

"Sanırım hak ettim. Boynum kıldan ince ne yapmak istersen vücudum emrine amade."

"Bakalım, ilerleyen saatler ne gösterecek. Hadi oyalanma. Bu bitmek üzere, yapabileceğim başka bir şey var mı?"

"Olmaz mı? Neler var neler." Tunahan içini çektiğinde Mayda sesli güldü.

"Tunahan, ben ciddiyim."

"Ben de çok ciddiyim. Ne kadar ciddi olduğumu görmek ister misin?" Yine aralarındaki çekime yenik düşmek üzereydiler.

Mayda elindeki bıçağı bir kez daha havaya kaldırdı. "Orada dur. Daha fazla yaklaşma."

"Sebep?" Kaşları havaya kalktı.

"Sabır sevgilim, sabır." Göz kırptı. Ben masayı düzenlemeye başlıyorum. Sen geri kalanları halledersin."

"Of Mayda, bu çileyi bana çektirmeden vazgeçmeyeceksin değil mi?"

"Sen daha çile görmemişsin Tunahan!" Ardına bakmadan runner ve servisleri alarak bahçeye çıktı.

Masayı düzenlerken, keyiften tebessümü yüzünden hiç ayrılmadı. İşi bittiğinde, görsel bir şölen gerçekleştirdiği eserine baktı. "Çok güzel oldu."

"Eline sağlık güzelim, cidden çok güzel oldu. Kadın eli değdiği belli oluyor." Tunahan tam arkasında durdu. Mayda sıçrayarak arkasına döndü.

"Sen ne ara bana bu kadar yaklaştın?"

"Ama ilk geldiğinde seni öptüm."

"Evet, o avanstı." Mayda gülerken, Tunahan pes eder gibi ellerini havaya kaldırdı.

"Her şey hazır sayılır. Kalanları masaya getirir misin? Ben de bu arada hzılı bir duş alıp, hazırlanayım."

"Tamam ama mangal?"

"O hazır olana kadar ben de inerim." Mayda tam "Peki—" diyecekken Tunahan Mayda' nın dudaklarına ani bir öpücük kondurup ondan hızlı bir şekilde uzaklaştı.

"Bunun için ceza alacaksın!" Mayda onun arkasından bağırdı.

"Kabul." Tunahan gülerek üst kata çıktı.

Yakup ve Ali ilk gelenlerdi. Onların ardından Ilgar ve İlay geldi. Bir süre sonra da Yağız kız arkadaşı Selin' le birlikte geldi.

Ekip toplanmıştı. Masa, mezeler, zeytinyağlılar, salatalar hazırdı. Tunahan ve Mayda misafirlerini karşıladıktan sonra balık hazır olana kadar herkese içecek ikram etmişti. Masanın yan tarafında bulunan ateş çukurunun çevresindeki bahçe koltuklarına oturup sohbet etmeye başladılar.

"Öncelikle bana dünyamı geri verdiğiniz ve tüm emekleriniz için çok ama çok teşekkür ederim. Hepinize minnettarım. Yaptığınız şey benim için inanılmaz değerli."

"Rica ederiz. Kardeşimiz için yaptık. O aileden, dolayısıyla sen de ailedensin artık Mayda." Yakup tebessümle baktı.

Mayda' nın gözleri dolmuştu.

"Ayrıca sana yapılanları hak etmedin. İkiniz de hak etmediniz. Tüm yaşananları unutup onun yerine güzel anılar biriktirmen için bizim sana küçük bir hediyemizmiş gibi düşün."

"Pek küçük sayılmaz Ilgar ama inanılmaz bir hediye olduğunu söyleyebilirim. Bu arada İlay' da senin gibi çok yetenekli. Onunla çalışmaktan keyif alacağımdan eminim."

"Öyledir, teşekkürler. Sonunda birilerinin onu fark etmesi sevindirici." Ilgar sesli güldü.

"Abi, yapmasana şunu!"

"Ne dedim ki?"

"Pekala neler oluyor? Ben İlay' ın tarafındayım şimdiden söyleyeyim." Mayda İlay' a göz kırptı.

"İki senedir İstanbul' da kendi hayatımı kurmaya çalışıyordum. Buraya yeni döndüm ve senle tanıştık. Olan bu abim bundan bahsediyor." Kınayıcı bakışlarını abisinin üzerinde gezdirdi. Şarabından bir yudum alıp, herkesin ifadesini süzdü.

"Ben balıkları pişireyim. Çok acıktım siz acıkmadınız mı?"

Herkes onaylar şekilde mırıltılar çıkardı.

"Ben de sana yardım edeyim." Ali Tunahan' ın peşinden gitti.

"Yeni bir hayat kurmaya çalışmanın ne denli zor olduğunu kısa süre önce tecrübe ettim. O yüzden seni çok iyi anlıyorum İlay, önemli olan pes etmemek. Sanırım ikimizde pes edecek tiplere benzemiyoruz." Gülümsedi. Tebessümü sıcak ve samimiydi.

"Evet, asla pes etmiyor. Bunu da yakinen tecrübe eden benim."

Ilgar' ın imalı konuşmaları Mayda' nın gözünden kaçmamıştı. Sorunun ne olabileceğini düşünmeden edemedi. Sonuçta ailelerde ufak tefek sıkıntılar olurdu. Kendi kardeşleriyle olan ilişkisini düşündü. Beliz' le tek kavga ettikleri konu dinledikleri müzikle alakalıydı. Sayina' nın genellikle sakin bir yapısı vardı. Daha çok acısını içinde yaşayanlardandı. Ama Nariya, o bambaşkaydı ve asla tek bir kelime ya da cümle ile onu ifade edemezdi. Sert kabuğunun altından ne çıkacağını asla tahmin edemezdiniz.

Daldığı düşüncelerden, İlay' ın bir tık sert ve soğuk gelen ses tonu ile sıyrıldı.

"En azından ailede pes etmeyen birisi var." İlay gözlerini ona dikip bakan abisini umursamadan, gözlerini devirdi. "Ben acıktım. Masaya geçelim mi? Tunahan abi kim bilir neler yaptı."

"Efsane şeyler yaptı inana bana, hadi o zaman buyurun lütfen masaya geçelim."

Hep birlikte masaya geçerken, Ilgar ve İlay arasında geçen konuşma, ateş çukurundan yayılan sıcaklığı bıçak gibi kesen buz gibi bir rüzgar estirmişti. Mayda bunu aklının bir köşesine yazdı.

Tunahan balıkları ızgaradan alıp, masaya gelerek servise başladı. Ali de sandalyesini çekip oturdu. "Herkes tamam mı?"

"Evet bu senin tabağın Tunahan." Mayda tabağı ona uzattı. "Kendini unutma sevgilim." Göz kırptı.

Tunahan kalbinden vurulmuş gibi bir hareket yaparak güldü. Elindeki borcamı bırakıp masadaki yerini aldı.

"Hepimize afiyet olsun. Buyurun bakalım."

İştahla ve keyifle yemeğe başladılar.

"Yağız, sana ayrıca teşekkür etmem gerektiğini düşünüyorum. O havuz, peyzaj nasıl? Yani bu kadar kısa sürede nasıl başardınız? Aklım almıyor."

"Kolay olduğunu söyleyemem Mayda motivasyonumuza da bağlıydı tabii ayrıca Tunahan' ın azmi bulaşıcıydı." Sesli güldü.

"Selin, sen anaokulu öğretmeniyim demiştin değil mi?

"Evet." Tebessüm etti. "Çocuklarla uğraşmak zor nasıl başarıyorsun mu diyeceksin?"

"Ne? Hayır aslında tam tersi çocuklarla ilgilenmek çok heyecan verici olmalı. Senin yerinde olabilmeyi isterdim."

"Öyle mi? Ben çok pardon yanlış düşünmüşüm." Mahcup bir ifade ile baktı.

"Estağfurullah sanırım sürekli bunları duyduğun için biraz ön yargılı bir cevap oldu. Hiç önemli değil. Hatta haklısın eminim çok sıkılmışsındır." Samimi bir şekilde tebessüm etti.

"Evet Mayda anlayışın için teşekkür ederim." Aynı samimiyetle tebessüm etti.

"Ben çocukları hiçbir zaman işim olarak görmedim. Sanırım onlarla anlaşmamızda bunun etkisi çok büyük. Ayrıca herkesin çocuk kalan ve hep kalmak isteyen bir tarafı vardır. Ben o tarafım hep yaşasın istedim."

"Güzel ve değerli bir amaç. Bunu çok sevdim. O zaman sana içiyorum." Kadehini ona uzattı. Selin tebessüm ederek kadehini uzatıp "Ben de anlayışına içiyorum."

Tunahan' ın dikkati her ne kadar Mayda da gibi görünmeyip Ilgar' la sohbet etse de söylediği şeyler dikkatinden kaçmamıştı.

Bir süre daha kendi aralarında küçük gruplar oluşturarak sohbete devam ettiler. Mayda ve Tunahan Selin' in de yardımıyla tatlıları servis etti.

Mayda tatlıdan bir dilim alarak ağzına attı. Ardından gelen inleme sesi bahçede yankılandı ve herkesin gülmesine sebep oldu. Tunahan' ın kendini yırtarcasına öksürmesi de fayda etmemiş. Mayda tatlıyı yerken her zamanki gibi kendini kaybetmişti. Yakup kahkaha atarak gülüyor. Ilgar onun ayağını tekmeleyerek susturmaya çalışıyordu.

İlay ve Selin kırmızıya dönen yanaklarını sanki işe yarayacakmış gibi elleriyle serinletmeye çalışıyorlardı. Yağız da Tunahan' a eşlik ederek öksürme sesi çıkartmıştı.

Ali anlamsızca olan bitene bakıp telefona gelen mesajla ilgilendi. Aslı' dan gelen her mesaj da kalbi yerinden çıkacakmış gibi hissediyordu.

Mayda, kapalı olan gözlerini açtığında gördüğü manzarayla yerin dibine girmekle girmemek arasında bir yerde kaldığını fark edip Tunahan' a kaçamak bir bakış gönderdi. Yüzü yanıyordu. Sadece yüzü değil, her yeri yanıyordu. Ne diyeceğini düşünürken Tunahan, konuyu değiştirip dağıtmak istercesine, Ali' ye dönerek sesinin tonunu da bir derece yüksekten tutup, "Ee, Ali düğün ne zamandı?" Sesinin sakin bir şekilde çıktığından emin olmak ister gibiydi.

Bu söylediği bu sefer Ilgar' ın da kendini tutamamasına sebep oldu. Yakup ve Ilgar deli gibi gülerken, Yağız tebessüm etmekle yetindi. Zira Tunahan' ın ölümcül bakışlarına maruz kalmak istemiyordu.

Mayda buna bir son vermek istedi. Zaten rezil olmuştu. "Tamam haklısınız, gülün tabii gülün de abartmayın! Ne yapayım, o kadar güzel, lezzetli yapıyor ki şu tatlıları, kendimi kaybediyorum. Kusura bakmayın. Büyük rezil oldum. Kabul ediyorum. Şimdi beni daha fazla utandırmayın da tatlınızı yiyin. Yoksa onları da ben yerim."

"Gerçekten de yer." Tunahan ona bakan yüzlerdeki şaşkınlığı görünce dayanamayıp sesli güldü.

FISILTI PERİSİ: "Tunahan ve Mayda arasındaki çekim gecenin sonunda alev alacak gibi... Tunahan dostlar meclisini toplamış görünüyor. Evlerinden gelen neşeli sohbet ve kahkaha sesleri Gökçeağaç kasabasında yankılanıyor. Dikiş tutturamayan İlay, kasabaya döner dönmez Mayda ile işe başladı. Ilgar' ın durumu hala belirsizliğini koruyor. Bu gizem tatlı Mayda' nın gözünden kaçmadı. Kurcalamaya başlaması an meselesi, ne dersiniz? Mayda' ya minik bir tüyo fısıldayalım mı? Yakup ise Mayda' nın herkes aşık olmalı sınırlarına girmiş görünüyor. Bakalım Mayda' nın planları Yakup' u nereye götürecek?

 

Loading...
0%