Yeni Üyelik
25.
Bölüm

24. BÖLÜM(Festival)

@nefelicalliope

Fısıltı Perisi: Gökçeağaç ahalisi Bu yılki Gökçeağaç Ot Festivali için hummalı bir çalışma yürütüyor. Bu yıl aramıza yeni katılanlar var. Bakalım festivale kendi renklerinden katabilecekler mi? Mayda hala Tunahan' ın sırrının peşinde gibi görünüyor. Gelişmeleri takipteyiz:)

Mayda işyerinde havuzun başında hem kahvesini içiyor hem de işlerini halletmeye çalışıyordu. Ama aklını bir türlü toparlayamıyordu. Fısıltı perisinde yazanları gördüğü andan beri tek düşünebildiği Tunahan' ın hafta boyunca olan tavırlarıydı. Tunahan gayet iyiydi, her şey yolundaydı hatta ona açıldığı andan sonra daha da yakınlaşmışlardı. Tunahan her zaman ki tatlı sıcak Tunahan' ydı. O zaman kendine fısıltı perisi diyen kişi ne demek istemişti. Sabahtan beri düşünmekten başı ağrıyordu. İlay yanına gelip bir şey sormak istediğinde de onu fark edemeyecek kadar dalgındı.

"Mayda?"

"Mayda sen iyi misin?"

"Efendim, ne dedin?"

"Sen iyi misin? Birkaç kez seslendim ama beni duymadın."

"Affedersin iyiyim evet."

"Emin misin?"

"Değilim İlay aslında iyi değilim. Düşünmekten artık başım ağrıyor. Sen ne diyecektin?"

"Ne diyeceğim çok önemli değil. Senin neyin var yani konuşmak ister misin?"

Mayda anlık ne diyeceğini bilemediğinden duraksadı. Kararsız bakışları İlay' ın yüzünde gezindi. Sonra da konuşmaya karar verdi.

"Aslında bilmiyorum yani senin bildiğin bir şey olabilir mi?"

"Mayda bunu bana söylemeden bilemem. Sorun ne, işle mi ilgili?"

"Haklısın hayır işle ilgili değil. Pekala fısıltı perisini okudun mu?"

"Sen onu diyorsun. Evet okudum."

"Peki ne düşünüyorsun? Yani ne demek istiyor? Ben, benim bilmemi istediği ne olabilir? Ayrıca su fısıltı perisi kimse gerçekten çok canımı sıkmaya başladı."

"Haklısın özellikle senin hayatını ve hayatında olanları irdeliyor. Kim olduğunu gerçekten bilmiyorum üzerine de pek düşünmedim."

"Şansını çok zorluyor ve beni tanıdığını zannediyor ama tanımıyor. Eğer kafama koyarsam onu bulurum."

"Bence de öyle ama şu an elimizden bir şey gelmiyor. Başlarda eğlencesine yazıyor zannediyordum ama şahsi bir şeyler varmış gibi hissettiriyor. Tuhaf..."

"Peki ya söyledikleri hakkında ne düşünüyorsun? Yani Tunahan benim bildiğim aynı Tunahan, hala çok tatlı ve sakin ama onun yazdıkları bambaşka ve ben neden onun yazdıklarını göremiyorum?"

"Şey o mesele biraz karışık."

"Nasıl? Ne demek istiyorsun İlay? Bildiğin bir şey varsa lütfen söyle? Tunahan' ın bir sıkıntısı mı var?"

"Tunahan bütün hafta gerçekten de öyleymiş."

"Nasılmış?"

"Sinirli ve biraz öfkeli işte dediği gibi."

"Ama benim yanımda hiç öyle değil."

"Bende bilmiyorum. Şimdi sen söyleyince biraz şaşırdım açıkçası."

Mayda düşünüyordu. Kaçırdığı bir şeyler olabileceğini düşündü ama yoktu. Kendini ne kadar zorlasa da sebebini bulamıyordu. "Acaba iş yeriyle ilgili mi bir sıkıntısı var?

"Sanmıyorum, daha şahsi bir mesele gibi duruyor. Açıkçası ben onu çok uzun zamandır sinirli bile görmemiştim."

"Anlıyorum." dedi, usulca sanki sesi düşüncelerine kaçmıştı.

"Onunla konuşmayı denedin mi?"

"Hayır henüz değil. Zaten yeni gördüm sayılır gönderiyi iki gün önce gördüm yani ama konuşacağım."

"Bence de en doğrusu bu Mayda."

Konuşmalarını Mayda' nın çalan telefonu böldü. Arayan Suat' tı.

"Alo Suat Bey?"

"Merhaba Mayda Hanım, nasılsınız?"

"İyiyim, teşekkür ederim. Siz?"

"Sağ olun ben de iyiyim."

"Spa merkezindeyim. Kalan işleri halletmeye çalışıyorum. Umarım bana güzel haberi vermek için aradınız?"

"Evet, ruhsatınız çıktı. Gelip almanız gerekiyor mesai saatleri içinde gelebilir misiniz?"

"Evet elbette birazdan çıkarım. Çok teşekkür ederim Suat Bey."

"Ne demek çok şükür sorunsuz hallettik. Sadece ismini eklememiz gerekiyor. Karar verdiniz mi?"

"İsmi mi eyvah ben sizi birkaç dakikaya tekrar arasam olur mu?"

"Tabii olur. Yani gelmeden isim belli olursa onu da halledip öyle alırsınız ruhsatı."

"Anlıyorum tamam görüşmek üzere."

"Görüşürüz."

"Ne diyor?"

"Ruhsat çıkmış İlay." dedi, sevinçle ve heyecanla.

"Şahane bir haber bu beklediğimizden de çabuk oldu ama bir sorun mu var?

"Hayır yani sorun değil de Spa merkezine isim bulacaktık."

"Ah evet aslında ben de onun için gelmiştim."

"Doğru ya bana bir şey soracaktın."

"Ben isim düşündüm hatta tabelamız için birkaç yere baktım." dedi ve elindeki bilgisayarı sehpanın üzerine koyarak açtı.

"Ee söyle bakalım."

"Serenity Cove."

"Büyülü koy. İlay bu çok mantıklı ve tatlı sıcak bir isim."

"Evet gerçekten beğendin mi? Tam buraya göre değil mi? Gökçeağaç kasabası bir koyda."

"Evet bayıldım. Kesinlikle bu olmalı."

"Süper o zaman yapılacaklar listemizden bir şey daha eksildi. Bak şimdi bunlar baktığım yerler tasarımları çok hoş, zarif ve samimi ne dersin?"

Mayda İlay' ın açtığı sitelere göz gezdirdi ve içlerinden bir tanesini seçip, "Bu olsun hemen burayla görüşebilir misin?"

"Tabii benimde içime en çok sinen buydu."

"Tamam o zaman sen bu işi hallederken, ben de ruhsatı alıp geleyim. Hatta yemek için Nergis ablanın orada buluşalım. Ne dersin?"

"Olur güzel olur."

"Sonra ne yapacaktık?"

"Bugün görüşmelerin var. İş görüşmeleri."

"Tamam süper o zaman planımızı yaptığımıza göre ben çıkıyorum."

"Bu arada bir görüşmeni zoomla yapacaksın. Eğer olumlu olursa İzmir' den gelecek. Diğeri İstanbul' dan geliyor."

"Olur tamam ben çıkıyorum. Burası sana emanet görüşürüz İlay."

"Görüşürüz kolay gelsin."

Mayda çıkmadan önce Suat' a Spa merkezinin ismini mesajla yolladı. Ardından da eşyalarını toparlayıp çıktı. Tunahan konusunu etraflıca düşünecek ve onunla konuşacaktı. İçini kemiren kurtları artık aradan çıkarmalıydı. Yolda giderken telefonu bir kere daha çaldı.

"Tunahan canım."

"Tatlı Mayda' m neler yapıyor?"

"Seni düşünüyor. Nasılsın?"

"İyiyim sevgilim, sen nasılsın?"

"Ben de iyiyim, şu an yoldayım. Ruhsatı almak için belediyeye gidiyorum."

"Öyle mi çok güzel bir haber, o zaman açılışı yakın zamanda yapacaksın."

"Evet inşallah."

"Adını buldun mu?"

"Evet aslında az önce İlay' la karar verdik."

"Ve?"

"Sürpriz olsun." dedi, kıkırdadı. "Peki senin günün nasıl geçiyor?"

"Yoğun, bugün dersim biraz fazla dersten sonra da işyerime gideceğim."

"Öyle mi? Benim de öğleden sonra iş görüşmelerim var. Biraz yoğun olacağım, yoksa sana yardıma gelirdim."

"Önemli değil. Ben hallediyorum güzelim sen işlerini bitir."

"İstersen görüşmeleri erteleyebilirim."

"Gerek yok güzelim, dediğim gibi ben hallediyorum. Ilgar' la Yakup da yardım ediyor. Yağız' ın da katkıları var."

"Peki seni özledim."

"Bende özledim güzelim, dikkatli sür. Akşam görüşürüz."

"Görüşürüz sevgilim."

Mayda telefonu kapattıktan sonra oyalanmadan belediyeye gitti. Bu sırda İlay, tabela için görüşmelerini gerçekleştirdi ve iş görüşmelerini tekrar teyit ettikten sonra ufak tefek işleri halletmek için Spa merkezinde oyalandı. Mayda ise dönüş yoluna geçmişti. İlay' ı aradı.

"Alo?"

"İlay, resmen ruhsatımızı almış bulunuyoruz."

"Ay şahane çok heyecanlandım. Şu an neredesin?"

"Dönüş yolundayım bende öyle bu çok uzun zamandır hayalini kurduğum bir şeydi ve gerçek olduğuna hala inanamıyorum."

"Artık inanmalısın." ikisi de güldü.

"Sen de çık istersen, ben de geliyorum. Önden siparişleri bile verebilirsin. Çok açım."

"Tamam bende tabelayı hallettim bana akşama kadar örnek tasarım atacaklar."

"Şahane o zaman görüşürüz."

"Görüşürüz."

İlay telefonunu kapattıktan sonra Spa merkezini kilitlediğinden emin olarak Nergis' in yerine gitmek üzere yola çıktı. Gittiğinde köy merkezindeki kalabalık biraz şaşırmasına neden oldu. İçeriye girerek selam verdi.

"Merhaba Nergis abla, dışarıdaki bu yoğunluk ve kalabalık ne?"

"Nasıl yani? Geleneksel Gökçeağaç ot festivalini unuttuğunu mu söylüyorsun?"

"Aa o bugün müydü?"

"Hayır tatlım yarın başlıyor. Üç gün sürecek herkes telaşlı."

"Benim aklımdan tamamen çıkmış."

"Aklın nerelerde acaba tatlım?"

İkisi de güldü. "Spa merkezinde. Nerede olacak."

"Ay ne bileyim gençsin, güzelsin, her an her şey olabilir."

"Nergis abla beni utandırmasana hem öyle bir şey yok."

"Olur olur o da olur tatlım."

"Ee sen ne için gelmiştin?"

"Ben yemek yemek için geldim. Yani Mayda da yolda birazdan gelecek."

"İyi yaptınız. Tamam istediğin yere otur."

"Biraz yoğunsun görünüyorsun. Yardıma ihtiyacın varsa edebilirim?"

"Tatlım sen zaten işten gelmedin mi?"

"Evet ama hala enerjim yerinde yardım edebilirim."

"Tamam siz önce bir yemeğinizi yiyin bakalım konuşuruz. Size ne getireyim?"

"Abla günün sipasyeli neyse o olur. Uğraşmana gerek yok zaten her şey çok lezzetli."

"Tamam tatlım birazdan gelirim."

Mayda köy merkezine yaklaştığında, gördüğü kalabalık ve yoğunluk karşısında biraz şaşırdı. Arabayı park etmeye yer arıyordu.

"Neler oluyor böyle? Bu kalabalık da neyin nesi?"

Zar zor bulduğu yere arabasını bırakıp ruhsatını da çantasına koyarak çıktı ve Nergis' in yerine gitti.

"Selam."

"Selam hoş geldin."

"Hoş buldum da bu yoğunluk ne? Arabayı park edecek yer bulamadım."

"Haklısın ben de gelince şaşırdım ve unuttuğumu fark ettim Nergis abla hatırlattı."

"Neyi?" dedi, sandalyeyi çekip otururken.

"Yarın geleneksel Gökçeağaç ot festivali başlıyor. Üç gün sürecek."

"Aa öyle mi? Ne tatlı festivallere bayılırım."

"Mayda gideriz değil mi?"

"Deli misin tabii ki de gideriz."

"Hem lunapark da kuruluyor şekerlemeler, çikolata, patlamış mısır, sokak lezzetleri."

"Ay cidden mi tam festival desene müzik grupları da var mı?"

"Olmaz mı küçük gruplar yeni çıkan her sene olur."

"Bayılırım. Tunahan da söyleriz."

"Mayda o zaten biliyordur."

"Evet haklısın." dedi, çantasına uzandı ve ruhsatı çıkardı. Havada sağa sola sallayıp "işte ruhsatımız." dedi, gülücükler saçarak o sırada Nergis de geldi.

"Mayda canım hoş geldin."

"Hoş buldum Nergis abla." dedi, ayağa kalkıp sarıldı.

"O ne ruhsatın mı aldın mı?"

"Evet bugün aldım."

"Tebrik ederim seni canım benim hayırlı uğurlu olsun. İlk müşterinde benim hem de yıllık üyelik istiyorum. Her yerim ağrıyor."

"Sen benim en kıymetlimsin Nergis ablam, teşekkür ederim." dedi, tekrar sarıldılar İlay' da aralarına girerek, "bende istiyorum." dedi ve oda sarıldı.

"Nergis kısa bir an aralarından ayrılıp, elinde tepsiyle geldi ve yemekleri yemeleri için masaya bırakıp başka istediğiniz bir şey var mı?"

"Daha ne olsun Nergis abla, eline sağlık."

"Afiyet olsun canım."

"Benim var." dedi, Mayda gözleri pırıl pırıldı. Tıpkı yaramaz çocuklarınki gibi.

"Tatlı mı?" dedi, Nergis onun halini görünce.

"Nasıl anladın? Ne tatlısı var?"

"Sen ne istersen var güzelim."

"Oh çok şükür abla, her şey yolunda gidiyor. Artık tatlı da var." dediğinde, hepsi kahkaha ile güldü.

"Ne ama tatlısız olmaz."

"Olmaz biliyoruz."

"Nergis abla sen de yoğun olacakmışsın festivale katılıyor musun?"

"Tabii ki katılıyorum benim mezelerim olmadan festival mi olur mu?"

"Yani bence de öyle." dedi, sırıttı "peki tek başına nasıl idare edeceksin?"

"Bende aynısını dedim ve yardım teklif ettim."

"Kızlar teşekkür ederim ama sizin de işiniz var."

"Lafı bile olmaz değil mi İlay?"

"Aynen şimdi şöyle yapalım; bizim yemekten sonra bir iki saatlik işimiz var. Onu bitirip senin yanına geliriz olur mu?"

"Eh madem bu kadar isteklisiniz, olur tabii."

"Anlaştık o zaman. Müsaadenizle ben artık yemeğimle aşk yaşamak istiyorum."

"Buyur tatlım aşka saygımız sonsuz." dedi, Nergis ve göz kırparak gitti. İlay ve Mayda keyifle yemeklerini yediler. Bir süre sonra Nergis tatlıların yanına Türk kahvesi de yaparak yanlarına gelip oturdu.

"Çok yoruldum bende biraz sizinle soluklanayım." dediğinde, İlay tatlıları ve kahveleri onun elinden alıp servis etti.

"Çok iyi yaptın abla, aslında seninle konuşmak istediğim bir şey vardı."

"Nedir o canım?" Tahmin ettiği şeyi soracağından emin bir şekilde yüzüne baktı.

"Şey."

"Ney Mayda, söyle canım benden çekinmiyorsun artık herhalde."

"Yok ondan değil de."

"Uzatma bakayım, ne oldu? Düşündüğüm şey mi yoksa? Tunahan' la aranız mı bozuk?"

"Ay yok abla Allah korusun." dedi, masaya vurarak. Bu hareketi İlay' ın ve Nergis' in gülmesine sebep oldu.

"Ee o zaman?"

"Tunahan' la gayet iyiyiz benimleyken çok tatlı ve sakin ama duyduğum şeyler yüzünden içim hiç rahat değil. Senin bir bilgin var mı diye sormak istedim?"

"Şimdi anlaşıldı. Demek seninleyken gayet tatlı ve iyi o zaman onu delirten ne?"

"Bak işte sende aynısını söylüyorsun."

"Evet canım Tunahan son birkaç gündür her zamanki gibi değil. Bir stresi var belli bende sana soracaktım belki biliyorsundur diye çünkü Tunahan benim oğlum sayılır. Onu çok severim biliyorsun."

"Biliyorum abla ve bu konuda çaresizim iki gündür böyle olduğunu öğrendim ama ne olduğunu bilmiyorum. Nesi var ve benimle neden paylaşmıyor."

"Demek ki sana anlatamadığı bir şey ve seninle ilgisi de yok. İşiyle alakalıdır belki diyeceğim ama ondan da emin değilim." dedi, kahvesinden içerken.

"Sen de bilmiyorsun abla, ben ne yapmalıyım? Gerçi onunla konuşmaya çalışacağım."

"Evet ben de onu diyecektim. En iyisi onunla konuş. En doğrusunu ondan öğrenebilirsin."

"Tamam."

"Asma bakayım o güzel yüzünü hemen merak etme çok önemli olduğunu düşünmüyorum." dese de Mayda öyle olduğunu düşünmüyordu. Nergis' in endişesini de görebiliyordu.

Tatlıları da yiyip bitirdikten sonra Mayda ve İlay tekrar gelmek üzere oradan ayrıldılar.

Spa merkezine gittiklerinde ilk görüşmeyi internet üzerinden yaptılar ve anlaştılar. İzmir'den gelecek olan Cemre masaj terapisti olarak başlayacaktı. Hale ise fizyoterapist olarak işe alındı.

Mayda, görüşmeleri tamamladıktan sonra ikisiyle de anlaşmıştı. Artık içi daha da rahattı. İlay hem ders verecek hem de Mayda ile Spa merkezini idare edecekti. Masaj ve fizyoterapistleri de hazırdı. Geriye kalan alımlar için de vakitleri vardı. Mayda ayrıca ilk başlarda ekibi küçük tutmak istiyordu. "İlay hazırsan çıkalım mı?"

"Hazır sayılırım." dedi, İlay ve çantasını da alıp Mada'nın yanına geldi.

"Artık hazırım çıkabiliriz."

"Benim Tunahan'a haber vermem lazım."

"Haklısın bende abimi aramalıyım. Yolda ararız." dedi, Mayda ve ikisi de Mayda' nın aracına bindi.

Mayda Tunahan' a mesaj attı. İlay da Ilgar' la konuşup haber verdikten sonra Nergis' in yanına gittiler.

Her yer aşırı hareketli ve yoğundu. Kızlar Nergis' in yanına gidip çantalarını onun ofis gibi kullandığı küçük odasına bırakarak Nergis' ten aldıkları önlükleri taktılar. Nergis ikisine talimatlar verip yardımlarını seve seve kabul etmişti. İkisi de ne derse yapıyordu.

"Nergis abla sen bütün bunları cidden tek başına mı yapacaktın? Bu böyle olmaz sana bir yardımcı lazım."

Nergis gülümsedi. "Her zaman böyle yoğun olmuyoruz tatlım hem festivale ilk defa katılmıyoruz."

"Evet ama sana da yazık yanı senin ki de can."

"İlahı Mayda e siz varsınız ya."

"He bedavaya çalışan var diyorsun." dedi, tebessüm ederek.

"Deli kız ben öyle der miyim hiç."

"Demezsin tabii ayrıca bedavaya çalışacağımızı kim söyledi." Muzur bakışları Nergis' le buluştu.

"Ben senin derdini biliyorum."

Nergis abla öğlen yediğim tatlı çok güzeldi. Ondan kadı mı? Beni biliyorsun bir porsiyon bana ne desin." dediğinde, kahkahalarla güldüler.

"Onlar gülerken içeriye Tunahan ve Ilgar geldi. Saatin o kadar ilerlediğini fark edememişlerdi. Güneş batmış karanlığın basmasına da az kalmıştı.

Tunahan Mayda' nın arkasından sessizce yaklaşıp ona sarıldı ve boynuna kısa bir öpücük kondurdu.

"Tunahan."

"Selam güzelim."

"Selam hoş geldiniz."

"Hoş geldiniz çocuklar."

"Hoş bulduk abla."

"Ne haber Mayda?"

"İyi sen nasılsın Ilgar?"

"İyi bende, karnım aç." dedi, huysuz huysuz.

Mayda güldü "O zaman olman gereken yerdesin."

"Evet." dedi, yüzü aydınlanan Ilgar.

"Geçin oturun bakalım, ben şimdi size yemek getiririm."

"Sağ ol abla."

"Siz neye gülüyordunuz bu kadar?" dedi, Tunahan duymuştu ama yine de soruyordu. Mayda' yla uğraşmak hoşuna gidiyordu.

"Hiç." dedi, Mayda çabucak İlay' a bakarken,

İlay için durum hiç değildi. "Mayda' nın tatlı krizi işte ne olacak. Nergis ablaya yardımı karşılığında tatlı istiyordu."

Tunahan ve Ilgar güldü.

"İster ben size demiştim." dedi Tunahan keyfi gayet yerindeydi ve hala Mayda' ya sarılıyordu.

"Tatlıdan bol ne var." dedi, Nergiz tebessüm ederek.

"Abla bu kadar bonkör olma her zaman daha fazlasını ister." dediğinde, Mayda dirseğiyle onun karın boşluğuna vurdu. "Eğleniyor musun hala?" dedi, sırıtarak.

"Acıdı." dedi, Tunahan yalandan yüzünü buruşturup. Mayda onları izleyenlere aldırış etmeden onu yanağından öptü. "Şimdi geçmiştir."

"Evet." dedi, Tunahan hevesle, "ama tamamen değil. Alacağım olsun." diyerek, göz kırptı.

"Şımarma hemen hadi otur. Ben Nergis ablaya yardım edeyim." diyerek, uzaklaşıp mutfağa gitti.

"Ee abi günün nasıldı?"

"İdare eder bücürük senin?"

"Bana şöyle demeyi keser misin?"

"Kesmem benim için öylesin."

"Abi!"

"İlay haklı Ilgar."

"Sağ ol Tunahan abi."

"Sen de sağ ol canını sıkarsa haberim olsun."

"Bunu bilmek güzel."

"Ee soruma cevap vermedin."

"Yoğun bir gündü iş görüşmeleri yaptık. Ruhsatımızı aldık ve spa merkezine isim bulduk. Tabela için görüşme yaptım."

Ilgar kaşlarını havaya kaldırdı. Tüm bunları sen mi yaptın?"

"Evet yani Mayda' yla birlikte yaptık. Neden?"

"Hiç öylesine."

"Bana biraz inancın olsun artık."

"Asıl işini de yapmaya başladığında belki inanırım."

İlay' ın yüzü düştü.

"Ilgar bu biraz fazla değil mi? İlay haklı ben ona inanıyorum. Şimdiden çok iyi iş çıkarıyor. Takdir etmeyi de bil artık kardeşim." dediğinde, Ilgar homurdandı.

"Dağ ayısı ne olacak o nereden bilsin takdiri kibarlığı!"

"İlay!"

"Ne İlay."

"Hey tamam sakin."

"Sakinim ben Tunahan, peki eline sağlık kardeşim."

"Sağ ol."

İkisi de iğneleyici konuşuyordu. O sırada Nergis ve Mayda geldi. Ortamdaki gerilimi hissedip birbirlerine baktılar ve ne olduğunu anlamayarak omuz silktiler.

"Hadi bakalım afiyet olsun. Sanırım sizde yardıma geldiniz." dedi, Nergis İlay' ın dan kahkahası yankılandı.

"Ne var? Ne oluyor?" dedi, Mayda.

"Hiç öyle gülmek istedim. Abim ve mutfak işleri biraz zorda."

"Nesi zormuş. Yaparım tabii ne lazım Nergis abla?"

"Aslında iyi olur. Birazdan sebzelerin kalanını getirecekler. Ee sizde o kasları boşa yapmadınız herhalde onları indirirsiniz."

"İndiririz tabii."

"Kendi adına konuş kardeşim." dedi, Tunahan istifini hiç bozmadan bıyık altından güldü.

"Niye yan çiziyorsun lan pislik herif, ben sana kaç gündür yardım etmiyor muyum?"

"Sen bana iyilik etmiyor muydun? Yaptığın iyiliği yüzüme mi vuruyorsun?"

"İşte benim sevgilim." dediğinde, Tunahan ve Ilgar ona irkilerek baktı. Tunahan sesli güldü.

"Kusura bakma Ilgar ama Tunahan 1-0 önde."

"Şştt dalaşmayın bakayım. Tunahan efendi ol biraz."

"Ben ne dedim Nergis abla, bana pislik herif diyen o."

"Evet Ilgar hiç yakışıyor mu? Yanınızda bu kadar kadın varken hem de."

"2- 0 ."dedi, Mayda.

"Haklısın abla kusura bakmayın." dedi, Ilgar yenilgiyi kabul etmiş görünüyordu.

"Sayılmaz ama siz üç ben tek kişiyim."

"Doğru ya o konuda da Tunahan önde." dedi, Mayda artık kahkaha atıyordu. Ilgar, "sinir bozucusun Mayda." dedi, İlay' a bakarak.

"Hiç bana bakma, sen beni baştan kaybettin." diyen, İlay' ın sözüyle maç 3 -0 bitti.

"Bu kalabalık beni daraltıyor." dedi, Tunahan birden konuyu değiştirerek.

"Neden? Festival varmış Tunahan hiç söylemiyorsun. Hem sahile lunaparkta kurulacakmış."

"Fırsatım olmadı söylemeye güzelim, doğru ya senin ilk festivalin olacak."

"Evet ve çok heyecanlıyım. Hep birlikte gideriz değil mi?"

"Gideriz güzelim, sen iste yeterki."

"Gideriz değil mi Ilgar?" dedi, ona dönerek el çırptı.

"Gitmeyiz desem sanki kabul edeceksiniz Mayda." dedi, huysuz bir şekilde homurdanarak.

Tunahan güldü. "Çok sever."

"Ne demezsin." dedi, İlay.

"Festivalle ne gibi bir sorunun olabilir acaba?" dedi, Mayda şüpheyle baktı.

Ilgar sustu. İlay' a baktı. O da susuyordu.

Tunahan da tereddütle Mayda' ya bakınca Nergis araya girdi. "Hadi bakalım yeter bu kadar gevezelik bana yardım edecektiniz sözde."

"Ediyoruz abla." dedi, Mayda, anlamsızca etrafına baktı.

"Tamam, size 10 dakika veriyorum. Sonra yanıma gelin."

"Tamam, Nergis abla." Mayda ne olduğunu anlayamadı ama o an irdelemekte istemedi. Belli ki Ilgar kötü bir gün geçiriyordu. Huysuzluğunu ona yordu.

"Ee Yağızlar da gelir mi? Ali de gelsin. Keşke Aslı da olsaydı."

"Yağızlar gelir. Ali zaten ailesine yardım eder sonrasın da o da bize katılır."

"Ay göreliyi unutuyordum az kalsın." dediğinde, Yakup,

"Beni unutmanız kalbimi kırdı." diyerek, onlara yanaştı.

"Yakup, ne zamandır oradasın?"

"Beni unuttuğunu duyacak kadar." dedi, homurdandı.

"Olur mu öyle şey, sen olmadan olmazdı."

"Daha ikna edici konuşmalısın Mayda."

Lunaparka gideceğiz Yakup, çok iyi değil mi? Neden sadece ben heyecanlanıyormuşum gibi hissediyorum. Ne oldu sizin heyecanınıza?"

"Bittik Mayda, ne kadar yoğun bir gündü biliyor musun?"

"Yani evet, fark ettim." dediğinde, Yakup bir sandalye çekip oturdu.

"Çalışınca festivalin tadını pek alamıyorsun."

"Homurdanma ve huysuzluk etme sırası sende galiba."

"Seni anlıyorum kardeşim." dedi, Ilgar.

"Biraz abartmıyor musunuz? Neden yaşlı dedeler gibi konuşuyorsunuz?"

"Aynen, Mayda haklı. Resmen içimdekileri söyledin."

"Yani şekerli ve şuruplu içeceklerin, kremalı keklerin ve pastaların çözemeyeceği hiçbir şey yok bence."

"O sana özel bir durum Mayda."

"Saçmalama Yakup, bunu sana yarın festivalde ispatlayacağım. Akşam üstü giderken karnın aç olsa iyi olur."

Şimdi de beni şeker komasına sokmayı mı planlıyorsun?" dedi, ürkmüş gibi görünerek.

"Daha önce ne planlamıştım ki?" dedi, Mayda dudağının kenarı yukarı kıvrılmıştı.

"Sen ve senin cezbedici palanların."

"Her neyse yarın için planlarımızı yaptığımıza göre artık işe koyulabiliriz."

Mayda ve İlay ayağa kalktığı sırada sebze kamyoneti de geldiğini belli edercesine kornaya bastı.

"Sanırım senin de kalkman gerek kardeşim." dedi, Tunahan gülerek.

"Cidden mi Tunahan yardım etmeyecek misin?"

"Seni gözlemleyerek yardımcı olacağım."

Ilgar homurdanarak masadan kalktı ve gitti. Kızlarda gidince Yakup ve Tunahan yalnız kaldı.

"Nasılsın Tunahan?"

"İyiyim Yakup, sen nasılsın?"

"Beni boş ver. İdare ediyorum. Ben seni merak ettim. Kaç gündür pek iyi görünmüyordun. Konuşmak ister misin?

"Ben iyiyim Yakup, sağ ol. Konuşacak bir şey yok."

"Ben bundan pek emin değilim de neyse çıkar kokusu." dedi, kıstığı gözlerini Tunahan'a dikti.

"Bence sen kendi derdine yanmalısın. Mayda' nın senin için çok ama çok tatlı planları var."

Bölüm sonu umarım sevdiniz:) Lütfen oy ve yorumlarınızı esirgemeyin. Kocaman öpüldünüz... Sevgilerimle...

 

Loading...
0%