@nefelicalliope
|
Ben geldim Yeni bölüm sizlere emanet :) Özleşmişiz... "Of Tunahan, ben ne yapacağım Mayda bana kafayı taktı." Tunahan sesli güldü. "Bu konuda elimden bir şey gelmez. Onu onunla inatlaşmadan önce düşünecektin. Hem fena mı olur artık bir sevgilin olsa?" "Olur, çok fena olur istemiyorum." "Büyük konuşma kardeşim, söz konusu Mayda." "Of başıma ağrılar giriyor. Ben artık kafeye döneyim. Yarın fena bir gün olacak." "Haklısın yarın öğleden sonra boşum işyerine gitmem sana yardıma gelirim dert etme." "Cidden mi? Çok iyi olur. O zaman yarın görüşürüz." "Görüşürüz kendini çok yorma." "Sen de Mayda' ya mukayyet ol. Çok heveslenmesin." "Onu kendin söylersin." dedi, sırıtarak. Ilgar kasaları indirip arkadaki büyük buzdolabına yerleştirdi. Bu sırada Mayda ve İlay' ın da işi bitti. Saat epey geç olmuştu. Tunahan Mayda' yı bekledi. Nergis elinde yorgunluk kahveleriyle masaya geldi ve "hepiniz çok yoruldunuz. Teşekkür ederim. Ellerinize sağlık işlerin büyük çoğunluğu bitti. Hadi bakalım size yorgunluk kahvesi yaptım." "Teşekkürler Nergis abla yarın sabah da geliriz istersen kuruluma yardım ederiz sonra kendi işlerimiz için bir ara kaçar işleri bitirince de yine geliriz." "Yok tatlım çok yoruldunuz sizden daha fazlasını isteyemem." "Sabahki kuruluma ben yardım ederim Nergis abla." dedi, Ilgar "siz sonrasında da gelebilirsiniz." "Çok iyi olur bence de hem diğerlerine de sorarız ihtiyacı olanlara yardım ederiz. "Festivalin ilk günü biraz telaşlı başlıyor Mayda, haklısın burada genelde herkes el birliği ile çalışıp yardım eder zaten." "Evet bunu geldiğim ilk günden beri görebiliyorum ve inanılmaz bir şey karşılıksız bir hoş görü ve samimiyet var. Burada en çok sevdiğim şeylerden biri de bu." derken Tunahan'la göz göze geldiler. Kahvelerini içtikten sonra herkes dağıldı. Tunahan ve Mayda Mayda' nın evinin önünde durdu. Tunahan'daki duraksamayı fark eden Mayda, "Sen iyi misin?" "Evet neden sordun?" dedi, bahçedeki masaya oturdu bu sırada tarçın Tunahan' ın yanına geldi ve kendini sevdirdi. "Gelsene oturalım çok güzel bir esinti var." Mayda küçük adımlarla Tunahan' ın yanına gidip oturdu. Konuşmak istiyordu ama nereden başlayacağını da bilmiyordu. Tunahan çok yorgun görünüyordu kendisi de öyleydi. "Tunahan seninle konuşmak istediğim bir konu var." "Sesin neden endişeli bir sorun mu var?" dedi, onun için endişelenerek dikkatini tamamen ona verdi. "Hayır ben iyiyim. Benim asıl merak ettiğim senin nasıl olduğun?" "Güzelim iyiyim dedim ya sadece biraz yorgunum biliyorsun bu ara dersler yoğunlaştı ve işyeriyle uğraşıyorum." "Peki neden sana yardım etmeme izin vermiyorsun?" "Ediyorsun." dedi, onu kendine çekip sarılarak, "işte bana böyle sarıldığında bütün yorgunluğum gidiyor." Mayda tebessüm etti. Kasları gerilmişti bir konuyu açmak bu kadar zor olmamalıydı. "Tunahan fısıltı perisinde yazanlar hakkında konuşmak istiyorum. "Ne yazmış yine? Takılma ve artık okuma bence." "Seni yazmış Tunahan, neden barut gibi olduğunu bana söylemeyecek misin?" "Barut gibi mi? Böyle mi yazmış?" "Evet bütün hafta sinirli ve barut gibi ortalarda gezdiğini yazmış ve sebebini ben biliyormuşum." "Mayda canım, seninle bir ilgisi olmadığını biliyorsun." "O zaman neyle ilgili? Senin için endişeleniyorum. Benim yanmadayken öyle dediği gibi değilsin ama ben yokken neden farklı davranıyorsun ve bu sen değilsin." Tunahan uzaklaşıp ona endişeyle bakan Mayda' ya baktı. Derin bir nefes aldı. Elbette söylemeyecekti ama onu gerçekten de ikna etmek kolay olmayacaktı. "Bu aralar biraz stresli olduğum doğru ama barut gibi mi?" dedi, ardından güldü. "Fısıltı Perisinin söylediklerine mi inanıyorsun? Cidden biliyorsun her şeyi abartabiliyor gereksiz müdahale yapabiliyor tek amacı dikkat çekmek." "Biliyorum ama-" "Aması yok güzelim ben iyiyim ve hiç bir sıkıntım yok. Olsa paylaşacağım ilk kişi de sensin bunu başkalarından değil benden duyarsın lütfen o tatlı aklını bunlarla doldurma. Anlaştık mı?" "Anlaştık." dedi, mecburen ama ikna olmamıştı. İçine sinmemişti. "Sabah bir sürü işimiz var ve erken uyanmamız gerekecek. Duş alıp uyuyalım mı?" "Olur, sen önden geç ben tarçının mama kabını doldurup geliyorum. Tunahan onun saçlarının tepesinden öptü ve "geç kalma." diyerek, içeriye girdi. Kendine bir bardak su doldurup içtikten sonra yukarıya çıktı. Banyonun kırık kapısı aslında her şeyi anlatıyordu. Onu hala onaramamış olması da her şeyi anlatıyordu. "Senin belanı sikeceğim Arda, az kaldı bekle beni." diyerek, duşa girdi. Mayda tarçının mamasını ve suyunu yenileyip içeriye girdi. O kadar yorgundu ki duşa girmek bile şu an ona fazla geliyordu. Yorgun adımlarla merdiveni çıktığında banyodan gelen su sesini dinlediğinde içi ısındı. Sonra kıyafetlerini çıkarttı ve makyajını temizledi ardından geceliğini giyerek yatağa girdi. Tunahan duştan çıktığında Mayda' nın sere serpe uyuduğunu gördü ve tebessüm etti o da yanına girerek ona sarıldı ve uykuya daldı. Ertesi gün İlay ve Mayda Spa merkezinde tabela için buluştular. Ustalar çalışırken Mayda bir an olsun yanlarından ayrılmadı öyle heyecanlıydı ki hayal ettiği her şey gözünün önünde birer birer gerçeğe dönüşüyordu. Mayda o gerçekliği iliklerine kadar hissediyordu. İlay içeride yarım kalan işleri tamamlayıp yanına geldiğinde Mayda' yı bir sanat eserini izler bir halde buldu. "Madya?" "Efendim canım." "Nasıl? Beğendin değil mi? Yerinde görmek nasıl bir duygu?" "Tabii ki beğendim. Şuna baksana şahane olmadı mı sence de?" "Oldu evet, yine de son bir kez emin olmak istedim. Gerçi bakışlarından her şey okunuyor." "Nasıl yani?" "Sanat eserine bakar gibi bakıyorsun da ondan." "Ya evet ben kaptırmışım ama cidden benim için öyle sanırım." "Biliyor musun seni anlıyorum. Bu sanki şey gibi bebeğin ilk adımlarını izlemek gibi değil mi?" "Daha iyi tarif edemezdin. Seni bu yüzden işe aldım. Öngörülerin becerin ve heyecanın beni etkiledi." "Teşekkür ederim. Beni etkileyen de senin tutkun oldu." "Öyle mi? Enteresan." "Aslında hiç değil. Farkında olmayabilirsin ama sen her anlamda tutkulu bir kadınsın işine olan tutkun, aşkına olan tutkun, insanlarla olan bağına tutkun, yemeğe ve tatlıya olan tutkun." dediğinde, ikisi de kahkaha ile güldü. Bu sırada tabela asımı da bitti. "Hanımlar, bölüyorum kusura bakmayın ama sanırım bizim işimiz bitti. Nasıl buldunuz? Bir sorun yok değil mi? Kontrol eder misiniz?" "Yok estağfurullah, elinize sağlık çok güzel oldu." "Rica ederiz. O zaman hayırlı uğurlu olsun. Ödeme ve fatura için şirketle irtibata geçersiniz." "Tabii ben hemen ilgileneceğim. Teşekkür ederiz. Elinize sağlık tekrardan. Mayda ben ödeme ve fatura için görüşmeyi yapayım sonra çıkar mıyız?" Mayda hala tabelaya bakıyordu. Dudaklarından usulca dökülen sözler İlay' ın sözlerine karışmıştı. "Serenity Cove." "Efendim, he evet tamam sen işini hallet çıkalım. Festival var. En bi sevdiğim." Mayda kısa bir an daha tabelaya baktıktan sonra İlay' ın peşinden içeriye girdi. Halletmesi gereken ufak tefek işleri vardı. Bilgisayarını açtı ve çalışmaya başladı. Bu sırada Tunahan da işlerini halletmiş Yakup' un kafesine gitmişti. Henüz öğlen olmamasına rağmen kafe yoğundu. "Kardeşim kolay gelsin günaydın." "Sağ ol kolaysa başına gelsin diyeceğim ama zaten gelecek." dedi, Yakup "sana da günaydın." diyerek sırıttı. "Tamam mızmızlanma hemen geldim işte." "Kim mızmızlanıyor. Ben işimi seviyorum." "Ya evet o yüzden dün akşamdan başladın mızmızlanmaya." "Şimdi onu karıştırmayalım. Kahve ister misin? Sen daha ayılmamışsındır." "Fena olmaz. Baya erken uyandım aslında kursa gittim." "Anladım. Mayda nerede?" "O da erken çıktı. İşlerini halledip gelecek." Araya giren müşteri yüzünden sohbetlerini kesmek zorunda kaldılar. Yakup müşterinin istediği kahveyi yaparken bir müşteri daha gelince Tunahan da işe koyuldu. Nergis ve kasabanın diğer sakinleri de yoğundu. Herkes stantlarını hazırlamakla meşguldü. Bir yandan da sahilde panayır havası esiyordu. Lunapark bir gün öncesinden kurulmuştu. Atıştırmalıklar, mısır arabaları, oyun bölümleri, pastacılar, cupcekler, pamuk şekerci, her biri birbirinden lezzetli sokak yemekleri, kasabaya has olan ne varsa lunapark alanının içine getirilip kurulmuştu. Mayda ve İlay da Spa merkezini kapatıp Nergis' in yanına geldi. "Nergis abla günaydın, kusura bakma ancak gelebildik. Ama zaten bize pek bir şey kalmamış gibi görünüyor." "Günaydın kızlar, ne kusuru canım ben hallettim sayılır. Birkaç bir şey kaldı. Şimdi onları da alıp gelirim." "Aa ama sen dur biz hallederiz. Sen burayı düzenlemeye devam et. Hadi İlay gel gidelim." "Geldim tamam." "Masanın üzerinde her şey oraya kadar taşımıştım." "Tamam ablacığım." "Tunahan gelmedi mi acaba?" "Efendim?" "Şey ben öyle kendi kendime konuşmuştum. Tunahan' ı merak ettim. Sabah da çok erken çıktı." "Görelinin oradadır." "Doğru ya ona yardım edecekti. Şunları taşıdıktan sonra gideriz. Ilgar peki?" "Bilmem soğuk nevale kim bilir nerededir. Sabah ben çıkarken yoktu." "Abin, yani Ilgar o iyi değil mi?" "Evet katır gibi neden sordun ki?" "Hiç yani öylesine, gelecek ama değil mi? Akşam festival için söz verdi." "Gelir herhalde." "Malzemeler buradaymış ya baksana nasıl özenle hazırlamış. Çok lezzetli görünmüyorlar mı?" dedi, Mayda. "Kesinlikle öyle ve sen onlara dokunmayacaksın." "Aman canım bir şey mi dedim." "Dedin valla gözlerin gitgide büyüyor ve parıldıyor Mayda, kendine gel onlar festivale gelen misafirler için." İkisi de gülümsedi. "Tamam söz dokunmayacağım. Hadi şuradan iki tepsi alalım." Bütün mezeleri tepsilere yerleştirip Nergis' in yanına gittiler ve hepsini dikkatlice masaya dizdiler. "Teşekkür ederim kızlar." "Rica ederiz abla." "Vallahi mezeler buraya kadar sağa salim geldiği için şanslısın Nergis abla." İlay kıkırdadı. "Aşk olsun İlay." "Ne yalan mı? Az daha hepsini götürüyordun." "İlahi Mayda canım sana hep yapıyorum bunlardan zaten." "Ay mahcup oldum ama ben şu an." Nergis kahkaha attı. "Canım yabancı mıyız? Yanakları da kızarırmış kıyamam." "İlay' cığım öyle birbirimizi ispitlemek de neyin nesi canım hiç yakışıyor mu sana çok ayıp." "Yok daha neler ben takıldım sadece." "Ben de takılabilirim bir gün ama sana hazırlıklı olsan iyi olur." "Nergis abla şu an ben tehdit mi ediliyorum bana mı öyle geliyor." "Ay yok daha neler kızlar tamam size ayırdım ben zaten hepsinden." Mayda' nın dikkati tümüyle bir anda Nergis' e döndü. "Sahi mi abla?" "Ay sahi ya şu haline bak nasıl gözlerini belerttin yine." "İşte ben de bundan bahsediyordum." dedi İlay ardından da gülmeye başladı. Neşeleri gayet yerinde olan bu üç güzel hanım, Tunahan tarafından izlendiklerinin farkında değillerdi. Tunahan Mayda' nın gülüşünün etrafa yaydığı mutlu sesini ve yüzündeki komik, anlık değişen ifadeleri tebessüm ederek izliyordu. Etraf iyice kalabalıklaşmaya başlamıştı. Kafe de diğer tezgahlar gibi festivale gelen ziyaretçilerle dolup taşmaya başladı. Ilgar da gelmiş Tunahan ve Yakup' a yardım ediyordu. Kafeye gitmeden önce kızların yanına uğrayıp selam vermişti. "Ben niye hala sevgilimi göremedim. Özledim ama." "Ee git gör kızım." "Gideyim değil mi?" "Git ya tabii biz çalışalım sen git sevdiceğini gör." "Ay İlay sevdiceğim değil mi? Canım..." İlay ve Nergis Mayda' nın hülyalı haline gülerken o "Ben bir bakıp geleyim hem bize içecek bir şeyler alırım. Şöyle soğuk buzlu bir şeyler ne dersiniz? Bence hakettik." "Olur deli kız. Hadi git." "O zaman gittim ben." Ardından tebessüm eden İlay ve Nergis Mayda' nın neredeyse uçar adım uzaklaşmasını izleyip güldüler. "Ee İlay canım işte aşk böyle bir şey. Sen de aşık olmalısın. Yoksa var mı bir şeyler?" "Yok. yok yani canım şimdi ne alaka ben Nergis abla, bu kasabaya bir çift aşk böceği yeter bence." "Hiç öyle kıvırma canım neden yetermiş? Kim diyor yeter diye? Ne güzel olur seni de böyle kanatlandıran biri olsa hatta Ilgar' ı da ne olur yani?" "Şey bilmem yani benim için hala bir umut vardır belki ama abim..." "Canım affedersin, ben seni hüzünlendirmek istemedim. Aman çenen tutulsun Nergis, ben boş bulundum İlay' cığım." "Abla sen niye özür diliyorsun. Söylediklerin konusunda haksız sayılmazsın aslında ama işte Ilgar..." "Biliyorum canım, biliyorum. Neyse kapatalım o zaman bu konuyu. Ne de olsa her nasip vaktine esir derler. Hayırlısı olsun da inşallah." "Öyle abla ne güzel sözmüş." "Öyledir. Severim. İnanırım da." "Hadi sen de git yoruldun bir mola ver." "Tamam o zaman. Gittim." dedi gülümsedi. "Git madem." Mayda kafeye girdiğinde Tunahan ve Yakup' un müşterilerle ilgilendiğini gördü. Onu hala fark etmemişlerdi. Bu sırada Tunahan' ı izleyen Mayda tebessüm etti. "Canım, ne güzel kahve yapıyor." diyerek kendi kendine Tunahan' ı sevdi ve bankoya yaklaştı. Önündeki müşteri kahvesini alıp hesabı ödeyerek ayrılınca, "Selam." dedi, gülümseyerek. "Selam sevgilim, hoş geldin." "Hoş buldum. Kolay gelsin. Baya yoğunsunuz." "Evet ee malum bekliyorduk zaten. "Günaydın Mayda, nasılsın?" "Sana da günaydın Yakup, iyiyim sağ ol sen?" "Gördüğün gibi işte, ee nasıl gidiyor?" "İyi işte bizde yoğunuz ben molaya çıktım. Soğuk bir şeyler alayım dedim hem sizi de görmek istedim." "Sizi derken, Tunahan' ı kast ediyorsun herhalde." dedi, muzipçe tebessüm etti. "Ay ne alakası var canım sizi işte baya." "Hı hı tabii." "Yakup ne bu şimdi canım sizi merak ettim işte edemez miyim? "Edersin, edersin. Ee ne içersin?" "Ben soğuk kahve istiyorum. Nergis ablaya da daha şekerli bir şey hazırlayabilirsin. İlay da kahve içer." "Olur içerim." dedi, İlay da yanlarına gelmişti. "Hoş geldin İlay, olur siz biraz oturun hazırlarım şimdi." "Tamam gelsene Mayda." "Yok ben oturmayacağım." "Tamam sen bilirsin. Abim burada değil mi?" "Burada arkada gelir şimdi." İlay boş bulduğu bir masaya geçti. O sırada Ilgar da geldi." "Selam Mayda." "Selam, nasılsın?" "İyiyim sağ ol sen?" "İyi biz de işte bir şeyler içmeye geldik. İlay da seni soruyordu." "O bücürük burada mı?" "Evet oturmak için şu tarafa bir yere geçti." "Tamam ben de geçeyim. Yoruldum. Yakup bana da sert bir kahve yapar mısın?" "Olur tabii sen geç ben hepsini birazdan getireceğim." "Ee ne haber?" dedi Mayda, Ilgar giderken Tunahan' a dönerek. "İyi senden ne haber?" "Şimdi daha iyiyim." "Seni görmek iyi geldi diyorsun." "Sana gelmedi mi?" "Ne?" "Şey işte canım." "Ney Mayda?" dedi gülümsedi. "Aman sen benimle dalga mı geçiyorsun Tunahan? Ne kadar ayıp ama yapılır mı hiç öyle şey?" "Dalga geçmiyorum da takılıyorum diyelim." "Baya baya eğlendin yani?" "Yani." "Bak ya gülüyor bir de." "Gülmeyeyim mi?" "Gülme. Öyle ulu orta her yer kalabalık insan kaynıyor." "Efendim." "Şey işte canım öyle güzel güzel tatlı gülme diyorum." "Hım." dedi, bankoya eğilerek dirseklerini üzerine koydu. Aynı şekilde Mayda da ona yaklaştı. "Özlemedin mi?" "Ben mi?" "Of Tunahan yok ben." "Bilmem daha sabah berberdik güzelim." "Öyle mi Tunahan Bey! Ben sabahtan beri seni göreceğim diye çırpınıp durayım sen hiç oralı olma! Neyse gidiyorum ben." "Mayda dur nereye?" "İşimin başına nereye olacak. Bir sürü işim var." "Ee iyi de içecek almaya gelmemiş miydin sen?" "Aman içecek bahaneydi ben seni görmek istedim. Ama sen de maşallah tık yok!" "Ne yok? dedi, ardından da güldü. "Gülmesene şöyle güzel güzel!" "Sen de güldürme." "Canım neyse ne azıcık insan gibi gül o zaman bıraksak, ağzını yay gibi açacaktın." "Ne gibi anlamadım?" derken kendini daha fazla tutamadı ve kahkaha attı. "Tunahan ya ben ne diyorum ama sen ne yapıyorsun!" Tunahan bu sırada bankonun ardından çıkıp Mayda' nın yanına gelerek ona sarıldı. "Gel sen gel biraz sevelim seni. Sen ilgisiz kalmışsın." "Kaldım tabii kurudum dal gibi yakında dumanlar yükselecek dalımdan haberin yok. Sen anca benimle eğlen." "Güzel sevgilim, tatlı Mayda' m huysuzlanma hemen hem ayrıca sen evden çıkarken bunu mu giymiştin?" "Evet, ne? Neden?" "Elbiselerinin hayranıyım biliyorsun değil mi?" "Hı sen onu diyorsun." "Çok yakışmış güzelim, şimdi sen böyle peri kızı gibi uçuşuyorsundur etrafta ben de sana bazı şeyleri yasaklamalı mıyım?" "Şey ama bugün festival var. Yani onu yansıtmak için böyle giyindim." "Sen kendin zaten festival gibisin sevgilim." Mayda içten içe erimek üzereydi. Birbirlerini bulan bakışları ısınmaya başlamıştı. Mayda tam bir şeyler söylemek için dudaklarını araladığında Tunahan dudağının kenarından öptü. "Özledim. Özlemez olur muyum hiç seni her an özlüyorum ben." "Ha şöyle ya azıcık dilin çözülsün." dedi Mayda kızaran yanaklarının pembeliği elbisesiyle aynı tondaydı. "Aşk kuşları bölüyorum ama içecekler hazır. Bir zahmet alsanız iyi olur." "Üzülme Yakup, yakında seni de aşk kuşu yapacağım." dedi Mayda, aynı anda Yakup' a göz kırptı. Yakup' un yüzünün aldığı hali gören Tunahan' dan derin bir kahkaha daha yükseldi. Bankonun üzerinden içecek tepsisini aldı. "Sen gelmiyor musun?" "Yok gidin siz ben birazdan gelirim." derken, mutsuzluğu sesinden anlaşılıyordu. Mayda gülümsedi. "Şuna bak renkten renge girdi. Ay aşk diyorum canım sanki ne? Yüzüme cinayet işlemişim gibi baktı. Hayır yani ne yaşadı bu çocuk da böyle sanki tövbeli gibi davranıyor." "Tatlı Mayda' m benim, sen üstesinden gelirsin. Ben sana güveniyorum." dedi Tunahan ikisi birlikte masaya doğru giderken. "Gelirim tabii radarlarımı açtım bir kere kaçışı yok." "Hayırdır radarını kimin için açtın?" dedi, Ilgar ayakta duran Mayda ve Tunahan' a bakarak. "Senin için Ilgar' cığım. Ne dersin artık bu yalnızlık son mu bulsa?" dedi bir yandan da sandalyesini çekip oturdu. Tunahan tepsiyi masaya bırakıp Mayda' nın yanına oturdu. "Çok yanlış bir soru sordun kardeşim." Bu sırada İlay hem içeceğini alıyor hem de gülüyordu. Ilgar ise yüzünü buruşturarak içeceğinden bir yudum aldı. "Hayrola çok mu sert olmuş?" dedi Mayda, muzipçe güldü. "Yoo tam istediğim gibi." "Hım öyle yüzünü buruşturunca ne bileyim ben de beğenmedin sandım." "Mayda ne yaptığını sen çok iyi biliyorsun. Bence sana bir kurban yeter beni es geçmeni tavsiye ederim." "O benim bileceğim iş canım." dediğinde, İlay içeceğinden masaya püskürttü. Ardından da "bu sefer sert kayaya tosladın galiba." dediğinde, Ilgar' ın pis bakışları ile karşılaştı. Bu sırada Mayda İlay' a dönerek, "Dikkat ette o kaya seni de çarpmasın İlay' cığım." dediğinde, herkes güldü. "Ee siz bunları dert etmeyin. Lunaparka ne zaman gideceğiz? Yağız' ları da göremedim henüz." "Akşamüstü gideriz güzelim. Yağız da o vakitlerde burada olur. Hem işlerde biraz hafiflemiş olur." "Tamam anlaştık." "Allahtan Yağız' ın sevgilisi var. Yoksa onun için de uğraşmak zorunda kalacaktım." dedi tebessüm etti. "Uğraşma Mayda!" dedi, Yakup yanlarına gelmişti. "Senden bir şey için uğraşmanı isteyen mi var." "Of Yakup, mızmızlanıp huysuzlanma. Hiç yakışıyor mu sana festival havasına!" "Bence inatlaşmayın kardeşim." "Sen zaten hep Mayda' nın tarafında ol!" "Aa o ne demek? Tabii ki benim tarafımda olacak." "Yok ben dayanamıyorum." "Haklısın valla ben de olsam dayanamazdım. Yalnızlık zor be göreli." "Ben biraz hava alacağım." "Al al. İyi gelir." dedi, Mayda ardından Yakup ona gözlerini devirdi. "Bana gözlerini mi devirdin sen?" derken Yakup çoktan arkasını dönmüş ve yanlarından uzaklaşmaya başlamıştı. "Bence biraz fazla üzerine gittin." "Öyle mi Ilgar, o zaman biraz da senin üzerine mi gelsem? Hım? Ne yapsam?" "Aa müşteri bekliyor. Ben gidip bakarım. Tunahan sen rahatsız olma." diyerek, resmen masadan kaçtı. "Sevgilim?" "Hım?" "Biraz daha sakin mi olsak?" "Ben sakinim sevgilim." "Çocukları diyorum. Hani uğraşmasak mı? Kendi hallerine mi bıraksak?" "Bu zamana kadar kendi hallerine kalmışlar da ne olmuş? Bak bir şey başaramamışlar. Ne var yani canım ben onları düşündüğüm için." "İşte onu diyorum bu kadar düşünmesek mi?" "Tunahan bildiğin bir şey mi var?" "Yok yani bildiğim bir şey yok." "Hım İlay?" "Yok Mayda ne olacak. Aman odunlar işte." "Hım o zaman siz sakin olun. O iş bende." dedi tebessüm etti. "Hadi İlay, Nergis ablanın içeceğini alıp gidelim. Daha bir sürü iş var. Görüşürüz sevgilim." dedi Tunahan' ın yanağından öptü. "Görüşürüz güzelim." Mayda ve İlay kafeden çıkıp Nergis' in yanına gitti. İçeceği verip onu dinlenmesi için ikna ettikten sonra tezgahın başına geçerek idare etmeye başladılar. Akşamüstü olana kadar da aynı yoğunlukta çalışmaya devam ettiler.
Yeni bölümde görüşmek üzere, iyi bakın kendinize;)
|
0% |