Yeni Üyelik
10.
Bölüm

9. BÖLÜM(Sek İtiraf)

@nefelicalliope

Medyada ki şarkıyı tekrar hatırlayalım. Tunahan için önemli. Sözlerini dikkatle dinleyelim. Nasıl uyumlu olduğunu anlayacaksınız...

Mayda' nın en sevdiği parçayı siz biliyorsunuz ama Tunahan hala bilmiyor:D

Deli dolu çiftimle beraber geldim. Geciktim affola :) Bu aralar işten dolayı hiç vaktim olmuyor. Her gün canlı yayın yapmak baya yorucu ama aynı zamanda da eğlenceli ve keyifli. Uzun bir aradan sonra tekrar medya sektörüne televizyon dünyasına döndüm. Yani aslında kendi dünyama döndüm. Ama yazmayı çok özlediğimi fark ettiğimi de söylemeden geçemeyeceğim. İlaç gibi geldi. Umarım keyifle okursunuz.

Yıldızımı parlatmak size kalmış tabii...

Her zaman ki gibi yorumlarınızı eleştirilerinizi merak ediyorum.

Kitabın ismini ve kapağını değiştirdim. bu konu hakkında ki fikirlerinizi de bilmek isterim.

"Tutulan dileklere, kayan yıldızlara, heba olmamasına."

Mayda ise kim olduğunu bilmediği ama çok güzel olduğu kesin olan bu öfkeli kadına bakakaldı

Mayda ise kim olduğunu bilmediği ama çok güzel olduğu kesin olan bu öfkeli kadına bakakaldı. Tunahan' ın yanağında seğiren kastan hiçte iyi bir durum olmadığı kesindi. Mayda bir tahminde bulunacak gibi hissetti kendini ama emin değildi.

"Senin burada ne işin var Birce?" dedi, Tunahan gayet gergin tondan.

"Birce mi?" dedi, içinden Mayda. Bakışları ikisi arasında gidip gelirken, "demek o kerkenez kadın buydu!" "Mayda?" "Hım, ne var?" "Kadın gerçekten çok güzelmiş." "Evet tam da ihtiyacım olan şeyi söyledin!" "Ay pardon, aman boş ver nede olsa Tunahan sana aşkını ilan etti." "Ee ne olmuş! Bu o kerkenezin güzel olmasını değiştirmiyor!" "Mayda saçmalama istersen." "Sen saçmalama!"

"Beni bu şekilde mi karşılıyorsun hayatım?" dedi Birce Tunahan' a doğru yaklaşırken.

"Ne dedi o ne dedi? Hayatım mı dedi?" "Kes sesini iç ses! Cidden şu an sus!" "Ortalık fena karışacak!" "Karıştı bile!" dedi Mayda, Tunahan gibi oda yerinden kalkmıştı.

"Seni herhangi bir şekilde karşılamayı istemiyorum Birce!"

"Çok kabasın, eskiden böyle değildin. Daha nazik ve tatlıydın." dediğinde, Mayda' nın şalteri atmıştı.

"Tamam! Bu kadar yeter!" dedi, içinden.

"Tunahan?" dedi, Mayda. Birce ise o sırada keskin bakışlarını Mayda' ya çevirdi.

"Efendim güzelim." dedi, Tunahan Mayda' ya tatlı tatlı gülümseyerek.

"Bizi tanıştırmayacak mısın?"

"Aslında buna hiç gerek yok." derken, devamını getiremeden Mayda Tunahan' ın yanından uzaklaşıp Birce' nin tam karşısına dikilmişti. Tunahan ise Mayda ile olanlardan sonra böyle bir kaosa hazırlıklı değildi ve Mayda' yı buna bulaştırmak istemiyordu. Daha doğrusu Birce' nin Mayda' yı rahatsız etmesini istemiyordu. Huzursuz bir şekilde Mayda' yı izledi.

"Ben Mayda. Tunahan' ın sevgilisiyim siz?" dedi. Hiddetli ve imalı bir tondan.

Bunu duyan Birce' nin suratı al al olmuştu. Öfkeden kudurduğu belli oluyordu. Bu sırada Mayda keyfinden göbek atacak moddaydı! Sinirini bozmayı başarmıştı. Bu kadar kolay olmasını beklemiyordu çünkü karşısında arsız ve utanmaz bir kadın görüyordu. Tunahan ise duyduğu şey karşısında şoka uğramıştı. Aynı zamanda da keyfi yerine gelmişti. Onlara doğru yaklaştı ve Mayada' nın elinden tutarak, "Ne dedin sen az önce?"

"Ne dedim sevgilim." dedi, dişlerinin arasından Mayda.

"Mayda sen az önce..." dedi ama sözünü tamamlamasına izin vermeyen Mayda sesli bir şekilde gülerek, Tunahan' ın koluna dokunarak "Sevgilim neden böyle yapıyorsun? Kendine gel Tunahan!" dedi kulağına doğru eğilerek. Keza Birce onları dikkatle izlerken bakışları Mayda' nın Tunahan' a dokunan elindeydi. Tunahan ise ne olduğunu anlamış ve gülmemek için kendini tutmak zorunda kalmıştı. Başını hafifçe öne eğerek, çaktırmamaya çalışarak gülümsedi.

Mayda Birce' ye dönerek, "Ya böyle kudurursun işte pis kerkenez seni!" dedi, içinden kıkırdayarak "böyle alı al, moru mor olursun utanmaz seni!" diye, söylenirken.

"Ben Birce, Tunahan' ın..." dedi sustu. Ne diyeceğini bilemez bir halde etrafına bakındı kısa bir an o sırada Mayda "O kadar da cesur değilmiş! Gecemize bomba gibi düşerken o da bunu hayal etmemişti muhtemelen." dedi.

"Eee?" dedi üzerine giderek, "Tunahan' ın nesi oluyorsun?"

Mayda' yı duymazdan gelmek gibi büyük bir hata yaptığının farkında olmadan "Tunahan çok uzun bir yoldan geldim ve sanırım siz yemek yiyordunuz size dahil olabilir miyim? Çok yorgunum ve konuşmak istediğim çok şey var. Lütfen?" dedi üzerine bastırarak ardından masaya doğru adım atmak isterken.

Tunahan tam ağzını açacakken, Mayda araya girdi ve,

"Senin için yerimiz olduğunu da nereden çıkardın?" dediğinde, Birce öfkesini gizlemeye gerek duymadan.

"Gerçekten mi Tuna? Benimle o mu konuşacak?" dedi, aynı zamanda ellerini birbirine bağlamış olduğu yerde sallanmaya başlanmıştı.

"Sözlerine dikkat et ve bana Tuna demeyi de kes!" dedi, cidden sinirlenmişti. "Burada sana yer yok! Hayatımda hiç yok. Konuşacak bir şeyim de yok! Daha fazla gözümde küçülmeden git lütfen!"

"Onun yüzünden!" dedi, Mayda' yı işaret ederek. Mayda irileşmiş gözlerle baktı Birce'ye "Gerçekten de şirret bir kadındı!" Mayda bunu sesli de söylemeyi dört gözle bekliyordu.

"Onun yüzünden mi böyle davranıyorsun?" dedi, sonra Mayda' ya dönerek, "Bak kimsin nesin bilmiyorum ama aramızdaki şey seni hiç ilgilendirmez ve ben bu gece Tuna ile konuşacağım. Buna sen engel olamazsın!" dedi ve masaya doğru ilerlemeye başladığı sırada "Valizimi içeriye koyabilir misin Tuna?" dedi, tam ilerlerken Tunahan ona doğru bir hamle yaptı ancak Mayda ondan önce davranıp kolundan yakalayarak onu durdurdu. Tam karşısına geçerek,

"Benim bir adım var! Bu bir, ikincisi kaba ve arsız insanlardan nefret ederim. Ayrıca davetsiz misafirlerden! O yüzden," dedi onu sendelemesine sebep olacak şekilde kolundan çekerek, "Şimdi hemen o süslü bavulunu ve iğrenç dilini buradan alıp, defolup gidiyorsun!" dedi "Ayrıca ona Tuna demeyi de kes! O ne öyle şımarık şımarık!" dedi, suratını tiksinti ile buruşturarak.

Kolunu savurarak Mayda' dan kurtaran Birce, dehşet içinde Tunahan' a baktı. "Bir şey yapmayacak mısın Tunahan? Beni kovmasına izin mi vereceksin?"

"Yapacağım Birce, seni ben kovacağım. Git buradan hemen! Bir daha da karşıma çıkma!" dedi. Kolundan tutup onu bahçe kapısına doğru sürüklerken, Birce şok içinde geriye dönüp Mayda ile göz göze geldiğinde, Mayda keyifli bir şekilde gülümsüyordu.

Tutulan dilini çözen Birce, "Tunahan lütfen yapma. Ne yapıyorsun? Gecenin bu saatinde nasıl giderim, nereye giderim?" dese de Tunahan onu duymadı ve "Nasıl geldiysen öyle!" diyerek bahçe kapısının dışına çıkarttı.

"Ciddiyim Birce, hemen buradan defol! Belki sevgilin de peşinden gelmiştir. Seni almasını söyle istersen. Pek bir vıcık vıcıktınız!" dedi, tiksinti ve öfke dolu bir sesle.

"Tunahan? Ama bir saniye, derken Tunahan araya girerek.

"İyi geceler!" diyerek, ardına bakmadan Mayda' ya doğru hızlı adımlarla geldi ve ellerinden tutarak onu kendine çevirdi. Bir eliyle yanağını okşayarak, "Sen gerçekten de inanılmaz ve harikasın." dedi ve hiç tereddüt etmeden dudaklarına doğru eğildi. Ona uyum sağlayan Mayda gülümseyerek ellerini Tunahan' ın boynuna sardı ve ayakuçlarında yükseldi. İzleyicilerinin olduğunu biliyorlardı ve umurlarında değildi. Birbirlerinden ayrıldıklarında hala orada onları izleyen Birce' ye son kez bakıp el ele masaya doğru gittiler. O sırada Birce saçlarını savurarak valizine uzandı ve "Bu burada bitmedi Tuna? Çok yakında görüşeceğiz!" diyerek, uzaklaşmaya başladı.

"Allah yazdıysa bozsun." dedi, Mayda ürperir gibi yaparak.

Bu hareketi Tunahan' ın gülmesine sebep olmuştu. "Orada yaptığın şey inanılmazdı! Beni savunman."

"Birinin bunu yapması gerekti. O terbiyesiz, arsız, utanmaz, şımarık, kerkenez kadın haddini bilmeli!" dediğinde, Tunahan sesli gülmeye başladı.

"Ney ney, kerkenez mi?"

"Evet, öyle. Pis kerkenez, o ne arsızlıktı öyle. Tunaymış o ne demek Tunahan Tuna? Pis şımarık!"

"Tamam, Mayda artık biraz sakin olsan mı?"

"Sakinim ben! Oh oldu ona nasıl bir yüzsüzlük bundaki? Sınırları aşmışta gelmiş. Hem sen neden bu kadar sakinsin?"

"İnan bana hiç umurumda değil Mayda. Ben gecenin diğer kısımları ile ilgileniyorum." dedi, imalı bir şekilde gülümseyerek.

"Ha sen şeyi diyorsun."

"Evet, onu diyorum." dedi gülerek.

"Tunahan, yapmasana şunu mahcup oldum yine of! Ama o şeydendi, hani şey yaptı ya ben de..."

"Neyden sevgilim." dedi, gülerek.

"Of Tunahan!" dedi, Mayda işin içinden çıkamayacağını anlayınca elleri ile yüzünü kapatarak.

"Gel buraya." dedi, Tunahan onu kollarına alarak, "Yaptığın şey, benim için çok özeldi. Buna ihtiyacım yoktu. Onunla bende başa çıkabilirdim ama teşekkür ederim Mayda. Her şey için, bu gece için, beni hayatına aldığın için... Yanımda olduğun için. dedi, gözlerinin içine bakarak.

"Şey şimdi o kısım biraz...."

"O kısım, bu kısım yok Mayda. Dedi, kendinden bir tık uzaklaştırıp elinden tutup masanın üzerine koyarak. "Bu." dedi, birleşen ellerini göstererek "Bu gerçek tamam mı?"

"Aksini iddia edemezsin ve sözünden de dönemezsin!"

Mayda tutuşmuş ellerine bakarken, içine yayılan sıcaklığın keyfini çıkarttı ve "Peki. Dileğin olacağım Tunahan." dedi, ardından da Tunahan' a sarıldı. bu sırada müziğin sesini duyan Tunahan,

"Dinle, bak bu şarkıda hep seni düşünüyordum. Hala düşünüyorum ve şükürler olsun ki şu an kollarımdasın."

"Orhan Gencebay' dan, Yürekten Olsun." şarkısı çalarken.

"Yoksa en sevdiğin parçası bu mu?"

"Hı hı. Senin ki hangisi?"

"Söylemeyeceğim." dedi, kıkırdayarak.

"Ama haksızlık bu ben söyledim."

"Söylemeseydin." dedi muzip bir gülüşle beraber.

"Ama beni kandırdın!"

"Hiç öyle bir şey yapmadım. Kendin döküldün." dedi, kıkırdaması gülümsemeye dönüştü.

"Bulacağım, biliyorsun değil mi hangisi olduğunu?" dedi, imalı bir tonla.

"Sana şansını denemek için fırsat veriyorum Tunahan. Bakalım bulabilecek misin?" dedi, gülümseyerek kadehine uzandı, "Ee neye içiyoruz?"

"Sen söyle?"

"Tutulan dileklere, kayan yıldızlara, heba olmamasına." dediğinde Tunahan tebessüm etti.

"Aa Tunahan, biz neyi unuttuk?"

"Neyi Mayda?" dedi Tunahan başını laptoptan kaldırıp o sırada projeyi incelemeye geri dönmüştü.

"Tatlı, Tunahan tatlıyı tabii ki, hala alışamadın soruyorsun."

"Kusura bakma sevgilim, projeye dalmışım. Hemen getiriyorum."

"Tamam, sen devam et. Tatlıyı ben servis edeyim." diyerek, masadan boşalan tabakları da alarak ayağa kalktığında hafifçe sendeledi.

"Mayda, iyi misin güzelim? Sen bırak ben hallederim onları."

"İyiyim, sadece biraz başım döndü ama bu tatlımı yememe engel değil." dedi, gülerek mutfağa gitti.

Elinde tatlılarla geldiğinde, Tunahan kendisine dört tane ona iki tane servis ettiğini görünce kıkırdamaya başladı.

"Çok bonkörsün gerçekten, gözlerim yaşardı. Bu defa bana iki porsiyon vermişsin."

"Teke düşmek istemiyorsan, benimle alay etmeyi kes." dedi Mayda sırıtarak bir dilim alıp yedi. Ardından, "Tadına baksana ne duruyorsun cidden harikaymış."

"Peki, payıma razı olup bakıyorum." dedi, gözlerini devirerek.

"Aferin söz dinlediğin zaman çok tatlı oluyorsun."

"Öyle mi hanım efendi? Başka?"

"Hayır! Benim sarhoşluğumdan yararlanıp konuşturamazsın. Ayrıca sana kendimi ne ara bu kadar kaptırdığımı da bilmiyorum." dedi farkında olmadan itiraf ettiği şeyle Tunahan' ın içi ısındı.

"Hımm. Başka?" Tatlısından yerken Mayda' yı inceliyordu.

"Ne başkası? Baya bildiğin başıma bela, kalbime deva oldun! Daha ne olsun Tunahan. Ay ben bunu içimden söylemedim değil mi?" dedi, ardından gülen Tunahan'a bakarak.

"Kaçıncı porsiyonu yiyorsun Mayda?"

"Üç bitmek üzere." dedi, sırıtarak.

"Pekala," dedi, yerinden kalkan Tunahan "Bence bu kadarı yeter. Bu gece tatlı sana dokunabilir. İstersen sabah devamını yersin güzelim. Hadi gel salona geçelim? Olur mu uzanmak ister misin?"

"İsterim, tamam seni dinleyeceğim çünkü keyfim yerinde ve senden başka gıcık olacak birini buldum bu gece o yüzden şanslısın."

"Evet, Mayda çok şanslıyım." dedi, Tunahan onun gözlerinin içine bakarak.

Salona geçtiklerinde, Mayda kendini şöminenin karşısındaki koltuğa bıraktı. "Burası çok rahatmış." dedi gülümseyerek.

Tunahan üzerine eğilip, alnına bir öpücük kondurdu ve "İstediğin kadar dinlenebilirsin sevgilim." İnce bir örtüyü üzerine örterek bahçeye çıktı.

Gülün gönderdiği dosyayı incelemeye devam etti. Aradan geçen sürenin farkında değildi. Mayda' nın sesiyle başını kaldırıp, uyku mahmuru güzelliğine gülümseyerek bakmaya başladı.

"Tunahan?"

"Efendim güzelim."

"Saat kaç? Ben uyuyakalmışım afedersin, böyle olmazdım aslında ama neden öyle oldu ki?"

"Gelsene yanıma, eminim olmuyorsundur." dedi, gülerek.

Mayda yanına gidip oturdu. "Ne demek olmuyorsundur?"

"Geçen gece, yani sabah buluşacaktık ya hani geç kalmıştın."

"Evet, hatırlıyorum Tunahan ne söylemeye çalışıyorsun?"

"Güzelim bir dakika celallenmeden dursan anlatacağım."

"Celallenmiyorum ben."

"Tamam, onu da yapmıyorsun." dedi, gülerek.

"Gülmesene Tunahan, ee anlatsana."

"Tamam, o gece eve dönerken senin evin tüm ışıklarının yandığını gördüm. Beni biliyorsun uğramadan evime gidemedim. Geldiğimde bahçede uyuyakalmıştın. Seni odana taşıdım. Kapı pencere ne varsa kapatıp, iyi olduğundan emin olduktan sonra da çıktım. Bu arada sen neden bu kadar dikkatsizsin? Ya bir şey olursa daha öncede söyledim ama hiç umurunda değil bakıyorum." dedi, bir anda hafif gerginleşerek.

"Sendin yani ilaçla suyu da mı sen bıraktın?"

"Hı hı." dedi, Tunahan usulca "Ayrıca benden başka kim olacaktı Mayda?" dedi, bir tık gergin tondan.

"Ben onu mu dedim şimdi Tunahan."

"Ne dedin? Bir şey demedin ki daha! Dediklerimi de umursamıyorsun hala."

"Bir şey olmaz Allah aşkına ne olabilir ki."

"Her şey olabilir. Tamam, biliyorum güvenli bir kasabadayız ama dışarıdan gelen de çok! O küçük akıllı beynin bunları da düşünse iyi olur."

"Aklımı karıştırma şimdi."

"Karıştırırsam ne olur?"

"Senin canın kavga istiyor yine Tunahan!"

"Asla katiyen istemiyorum ama beni dinlemeni de istiyorum."

"Tamam, dinliyorum ya işte."

"Hayır, dinlemiyorsun. Burnunun dikine gidiyorsun. Bahçede uyumak ne demek!"

"Uyumadım, uyuyakaldım."

"Ha çok farklı yani?"

"Farklı tabii!" diye bağırdı.

"Bağırma bana Mayda, başlıyoruz yine.

"Sen başlattın! Uykumdan uyanır uyanmaz beni azarlamaya başladın."

"Ben mi seni azarladım. İnsan gibi iki laf anlatmaya çalışıyorum şurada ama kime anlatıyorum ki."

"Bak ya hala!"

"Ne hala, ne var tamam haklısın daha dikkatli olacağım desen."

"Tamam diyeceğim."

"Ama yok dermisiniz hanımefendi illa senin dediğin."

"Tunahan?"

"Hiç dinlemiyorsun beni."

"Birde sen miydin diyor. Kim olacaktı kim olsun Mayda söyle?"

Tunahan' ın karşısında sinir küpü olmasına daha fazla dayanamayan Mayda gülmeye başladı.

"Sen neye gülüyorsun acaba?"

"Sana tabii."

"Gül sen tabii ya oh Tunahan üzülsün, sinirlensin, kıyamasın, sen gül tabii."

"Tunahan."

"Ne?"

"Sen varya iyice bana benzedin." dedi, hala gülüyordu.

"Ne demek o?"

"Kendi konuşmandan beni duymuyorsun."

"Nasıl yani?" dedi afallayan Tunahan.

"Tamam dedim sana, iki saattir seni dinleyeceğim dedim ama beni duymadın aldın eline sazı çaldın hiç durmadan."

"Çalarım saz benim, sen benimsin. İstediğimi yaparım."

"Hım demek öyle Tunahan Bey."

"Öyle Mayda Hanım, itirazın mı var?"

"Var desem sanki manası var."

"Aynen öyle Mayda, bundan sonra itiraz mitiraz istemiyorum."

"Allah Allah o niyeymiş?"

"Öyle işte niyesi açık değil mi güzelim."

"Sen şeyi diyorsun."

"Şey dediğin ne Mayda? Sen şunu bir adam akıllı söylesene bana sabahtan beri şey şey!"

"Tunahan sakin olalım mı önce."

"Olalım."

"Ha şöyle sen de azıcık laf dinle."

"Dinliyorum güzelim." dedi, Mayda' nın saçından bir tutama uzanıp tuttu. Mayda bakışlarını Tunahan' ın eline çevirdi.

"Saçlarını seviyorum. Çikolata gibi yoğun, dalgasını da seviyorum, denizin yüzeyi gibi." dediğinde, Mayda öksürmeye başladı.

"Ne oldu?" dedi, gülümseyerek.

"Yok bir şey, şimdi şöyle ki..." derken, Tunahan bir elini elinin içine aldı.

"Parmaklarının bu kadar narin görünmesini de seviyorum." dedi, tebessümle.

"Ama Tunahan!" dedi, Mayda yine öksürmeye başladı.

"Neyin var güzelim? Su ister misin?" dedi gülmemek için kendini tutuyordu.

"İyiyim, gıcık. Gıcık tuttu yani sanırım." dediğinde Tunahan sesli güldü.

"Ee bir şey diyordun sen?"

"Ha evet, şimdi diyordum ki," dediğinde, Tunahan saçındaki elini Mayda' nın açık omzuna indirdi ve "Teninin beyazlığı inanılmaz, su gibi böylesine beyazlığı daha önce görmemiştim ve beni gerçekten cezbediyor." dediğinde,

"Aaaaa ama Tunahan, konuşturmuyorsun ki sen beni."

"Ne yapıyorum ki?"

"Dikkatimi dağıtıyorsun, daha ne yapacaksın." dediğinde, Tunahan bakışlarını yere eğip gülmeye başladı. Omuzları sarsılmaya başlamıştı.

"Bilerek yapıyorsun değil mi seni uyuz deve!"

"Oldu mu ama şimdi."

"Oldu oldu, hak ettin. Rahat dur da anlatayım."

"Rahat durmak istemiyorsam."

"Ah Tunahan, gerçekten durman lazım. Yoksa ben de artık dayanamayacağım." dedi Mayda içinden. Sonra da "İste o zaman Tunahan!"

"İstemiyorum. Çünkü ne diyeceğini biliyorum Mayda."

"Nereden biliyorsun? Ne diyeceğim söyle o zaman?"

"Peki, söyleyeyim. Tunahan ben Birce gelince birden o gazla sevgilisiyim dedim ama aslında biz sevgili değiliz. Olmayalım, olmaz yapamayız gibi saçma sapan cümleler diyeceksin."

Mayda bir tık şaşkınlıkla, Tunahan' a baktı. Gözlerini kırpıştırıyordu.

"Ne oldu yalan mı?

"Değil de, yani tam olarak böyle ifade etmeyecektim."

"Farklı ifade edince anlamı değişecek miydi Mayda?" dediğinde, Mayda sustu. Tunahan bir kaç saniye bekledikten sonra Mayda' nın kaçırdığı bakışlarını kendisine çevirmek için yüzünü tuttu.

"Mayda bana bakar mısın lütfen?" Mayda ona baktığında ise "Anlaşmıştık diye hatırlıyorum. Birce gelmeden önce yaşadıklarımız senin için ne ifade ediyor? Seni öptüm ve hala öpmek istiyorum." dedi, gözleri birbirine kenetlenmişti. Mayda nefes aldı, içinden "Bu kadar perişanlık yeter Mayda! Adam haklı salak mısın kızım sen! O zaman seni öpmesine ne diye izin verdin. Bırak artık peşini yaşa gitsin." dedi, kendi kendine.

"Mayda bana cevap verecek misin?"

"Evet öyle bir şey oldu."

"Yani öptüm seni."

"Öptün."

"Sende buna izin ve karşılık verdin."

"Verdim."

"Yani?"

Mayda dut yemiş bülbül misali susuyordu. Bir dakikaya yakın sustuktan sonra Tunahan,

"Mayda, beni endişelendiriyorsun susmak sana hiç yakışmıyor. Lütfen o tatlı çeneni benden mahrum etme." dedi gülerek.

"Çenemden bıkmayacağına söz ver?"

"Söz." dedi, Tunahan gülerek.

"Emin misin bak düşünebilirsin?"

"Hiç gerek yok. Ben epeydir düşündüm zaten."

"Ne yaptım dedin?"

"Düşündüm Mayda."dedi, yine gülerek.

"Çok kötüsün Tunahan."

"Emin misin güzelim?" dedi, tek kaşını havaya kaldırarak.

"Kötüsün işte, bütün akşam benimle uğraştın."

"Seninle olmayı da uğraşmayı da seviyorum elimde değil."

"Bu mu senin sevgin Tunahan?"

"Dahası da var Mayda, hepsini sana sunmak için bekliyorum."

"Tamam, anladım artık." dedi, bir tık mahcup olarak.

"Buraya gel, seni utandırmak istemedim. Sadece sana olan hislerimi bil istiyorum."

"Biliyorum Tunahan, emin ol biliyorum ve bu gerçekten şahane bir şey."

"Çok şükür ağzından güzel bir cümle çıktı."

"Sen kaşınıyorsun yine!" dedi, Mayda gülerek söylemişti. Kızamıyordu ki Tunahan' a hiç aslında.

"Tamam sustum."

"Yalnız aklıma takılan bir şey var."

"Neymiş o dinliyorum?"

"Birce."

"Aklına takılacak bir şey değil o Mayda, çoktan havaalanına gitmiştir."

"Ya gitmediyse?"

"Kalmasının ihtimali yok. Kalsa bile benim için uzun zaman önce bitti."

"Çok uzun bir zaman değil ama Tunahan." dedi şüpheyle.

"Güzelim, canım haklısın zamanlaması berbattı, tavrı da çok çirkindi. Bir daha sana yaklaşmasına izin vermeyeceğim. Bu konuda için rahat olsun tamam mı?"

"İyi de mesele bana yaklaşması değil ki..." dedi, içinden "Sana yaklaşması!" O an düşüncelerini Tunahan' a söylemek yerine ona sarılmayı tercih etti. Tunahan kendinden emindi, netti, ne istediğini biliyordu ve bunu açıkça ifade ediyordu. Mayda da ta içinden onun samimiyetine inanıyordu. Huzur buldu Tunahan' ın onu sımsıcak saran kollarında... Daha sonra da düşünebilirdi.

 

Loading...
0%