Yeni Üyelik
6.
Bölüm

BÖLÜM 4 (NEZARETHANE)

@nefelicalliope

Merhaba, birkaç gündür çok hasta olduğum için bölümü yeni atabiliyorum. Henüz tam olarak iyileşemedim ama sizi de daha fazla bekletmek istemedim. Umarım bölümü seversiniz. Elimden geldiğince kontrol ederek attım. Hatam ve eksiğim varsa affola. Yeni bölümde görüşmek üzere, kendinize dikkat edin salgın varmış.

Düğün bitmişti ama gece henüz bitmemişti. Atlas, sadece arkadaşlarının olduğu bir yemek organize etmişti. Aile büyükleri ile vedalaşarak düğünü bitirdiler. Ebrar, gelinliğini çıkarmış üzerine daha sade beyaz bir elbise giymişti.

Mekanda canlı müzikte vardı. Kalabalık bir grup halinde mekana gidip önceden ayırtılan yerlerine yerleştiler.

"Abi, ben çok acıktım. Bütün gün bir şey yemedim. Söyleyin de hemen ne varsa gelsin ne olur?"

"Kurudun iyice dala döndün. Aferin sana niye yemedin bu saate kadar? Gelir şimdi az sabırlı ol." Garsonlar bu sırada yanına gelip siparişleri aldılar.

Gelincik garsona seslendi. "Affedersiniz, şey benim siparişimi önce yapar mısınız? Çok açım da." Emirhan gülümsedi.

"Gülmesene açım diyorum."

"Onu anladık. Garsonu kafalamaya çalışıyordun."

"Aa, ne ayıp. Ne alakası var?" Gülümsemesine engel olamamıştı.

Herkesten önce onun siparişi gelince Emirhan, kahkaha atmamak için kendini tuttu ama gülme isteği yüzünden akıyordu. Gelincik alttan bacağını teklemeyince yüzünü buruşturdu.

"Ne vuruyorsun?"

"Gülme sende neye gülüyorsun yine?"

"Delirtmesene beni şöyle deli deli konuşup."

"Delirirsen ne olur?"

"Gösterirdim ben sana ne olacağını da şükret yalnız değiliz."

"Abi?"

"Söyle abim. Oo, maşallah yemeğin de gelmiş. Ne dedin de erkenden getirdiler."

Mahcup mahcup abisine baktı. "Boğazıma dizmeseydiniz iyiydi."

"Ne dedim ben şimdi?"

"Deme bir şey." Gelincik çok açtı ama lavaboyu da kullanması gerekiyordu. Önce hızlıca işini halledip gelmeyi tercih etti. "Ben tuvalete gidip geliyorum."

"Gelincik, dur kız hemen küsme."

"Küsmedim." Giderken Çınar' a döndü. Emirhan, onun tek başına gitmesinden hoşlanmadı. Çınar' la göz göze geldiler.

"Mekan bizim Emirhan bir şey olmaz." Yine de içi rahat değildi. İçinde sanki bir huzursuzluk oluştu. Gözünün önünden kaybolunca tamamen kaybolacakmış gibi hissediyordu.

Gelincik gecikince, daha fazla yerinde duramadı. İçinden, anlarlarsa da anlasınlar diyerek, müsaade isteyip o da masadan kalktı.

Tuvaletin oraya gittiğinde onu göremedi. Tuvaletten çıkan başka bir kadına sorduğunda içeride kimsenin olmadığını öğrendi.

Kaşlarını çattı. "Ee, bu kız nerede?" Etrafına bakındı. Bakışlarını terasa çevirdi. Dışarıda uçuşan elbisenin ucunu görür görmez Gelincik olduğunu anlayıp, adımlarını hızlandırarak terasa çıktığında gördüğü manzarayla şaşırdı.

"Gelincik!" Gelincik, Emirhan' ın ona bağırmasıyla havaya zıpladı. "Eyvah." Aynı anda hareket ettiler. Emirhan onlara doğru gelmeden, Gelincik ona doğru yürümeye başladığında, Ateş koluna yapıştı.

Emirhan hızlandı. Gelincik ise koluna yapışan ele şaşkın bir halde baktı.

"Sana onu bırak dedim." Dişlerinin sıktı.

"Bu defa bırakmayacağım." Sarhoş olduğu bir metre öteden belli olan Ateş, Emirhan' a meydan okudu. Gelincik' i kendine çekmesi ise hayatının son hatası olacaktı.

Emirhan, tek eliyle Gelincik' in bileğinden tutup onu kenara çekerken, yumruk yaptığı diğer elini de Ateş' in burnuna indirdi.

"Lan yavşak! Ben sana ona dokunmayacaksın demedim mi?" Yere savrulan Ateş acı içinde burnunu tuttu. Emirhan, eğilip yakasına yapıştığında Gelincik çığlık attı. "Emirhan yapma! Sarhoş zaten baksana." Emirhan onu duymuyordu.

"Ne işin var lan senin burada? Takip mi ettin? Söyle lan it!"

Ateş gülerek burnundan gelen kanı sildi.

"Konuşsana şerefsiz!" Yakasından tutup ayağa kaldırdı. Pis pis sırtınca bir daha vurdu. O da karşılık vermeye başlayınca Emirhan, Gelincik' i incitmemeye çalışarak kenara çekti. Ardından da "Gelincik içeriye geç." diye bağırdı.

Gelincik şok içinde onlara baktı. Fısıltıyla, "Öldürecek vallahi adamı öldürecek."

"Yumruk arsızı mısın lan sen! Seni gebertirim. Elimde kalacaksın şerefsiz! İstemiyorsa istemiyordur! Ne diye taciz ediyorsun koduğumun yavşağı!"

Bu sırada Gelincik, Emirhan' ı arkasından tutmaya çalıştı. "Emirhan, ne olur yapma. Takip etmemiş. Burada karşılaştık. Dur Allah aşkına dur!"

Bu arada çalışanlardan birisi polisi çoktan aramıştı.

"Konuşsana it! Seni bu sefer geberteceğim."

"Kes lan! Sen kimsin lan? Asıl sen ona dokunmayacaksın. O benim!" Emirhan, Gelincik' in elinden kurtularak üzerine atladı. İkisi yerde boğuşuyordu ama en çok darbeyi Ateş alıyordu.

Çalışanlar da terasa gelmiş ne olduğunu anlamaya çalışıp bir yandan da Emirhan' ı Ateş' in üzerinden almaya çalışıyorlardı ama alamadılar. O sırada Atlas' la Çınar ve diğer arkadaşları da gürültüyü duyup geldiklerinde şok içinde baktılar.

Atlas zor bela Emirhan' ı Ateş' in üzerinden aldı. "Lan ne oluyor? Emirhan! Sakin ol. Ne oldu burada?" Çınar titreyen Gelinck' i görüp yanına gitti. Gelincik titriyordu ama gecenin soğuğundan mı yoksa korkudan mı ayırt edemiyordu.

Çınar' ın varlığını hissedince içinden, Şimdi mahvoldum.

"Gelincik abim sen iyi misin? Kim bu adam? Ne oluyor?"

"Abi ben..."

"Sen ne abim? Korkma, söyle bana kim bu? Ne oldu burada?"

"Abi..." Ağlamaya başladı. Abisinin göğsüne yaslandı. Söyleyecek söz mü kalmıştı.

Emirhan burnundan soluyan boğa gibiydi. Atlas bir ona bir de telef olan adama baktı.

"Emirhan neye dellendin söyle?" Gözlerinden ateş çıkıyordu. Atlas düşündüğü şeyin Emirhan' ın ağzından çıkmasını bekledi.

Emirhan bir anlığına Gelincik' le göz göze gelince Gelincik sessizce, "Yapma." dedi.

"Eh sikerim lan böyle işi! Şunu gözümün önünden alın götürün. Öldüreceğim yoksa elimde kalacak. Lavuk!"

"Lan esas ben sikeceğim şimdi! Ne oluyor dedim Emirhan? Bana doğruyu söyle." Ateş yattığı yerden, "Gelincik..." diye, sayıklamaya başlayınca Emirhan da Atlas da aynı anda üzerine atladı.

"Şerefsiz ne diyorsun lan sen? Benim kardeşimin senin o pis ağzında ne işi var?" Birkaç yumruk da o atmıştı.

Çınar atıldı. "Abi durun. Adam geberip gidecek. Olan size olacak. Yeter da! Gelincik' in haline bak. Korkudan ne halde kız durun amına koyayım ya ben hanginizi durduracağım." Ardından da onları Ateş' in üzerinden çekti. İkisi de Gelincik' e kitlenmişti.

Çınar da durur mu? Fırsattan istifade bir darbe de o vurdu. "İçimde kalmasın." Üzerine tükürdü.

O sırada siren sesleri gelmeye başladı.

Ateş' i hastaneye, Atlas' la Emirhan' ı da karakola götürdüler.

Emirhan ve Atlas polis arabasıyla karakola götürülmek üzere yola çıkınca, Çınar da kızları alarak onların peşinden karakola doğru yola çıktı.

"Hay sıçayım! Lan ben hangi birinize sahip çıkacağım. Benim ki de can da!" Ebrar bir yanda Gelincik bir yanda perişan bir halde karakola gittiler.

"Gelincik abim bir kendine gel de, ne halt etti o şerefsiz söyle? Ona göre vaziyet alalım."

Gelincik tek kelime etmedi. Mekandayken de abisi ve Emirhan götürülürken de tek kelime etmedi.

"Senin bu susman hayra alamet değil süslüm, korkma söyle bana ne oldu? Ben seni korumaz mıyım? Lan iki dakika tuvalete diye gittin ortalık nasıl kan gölüne döndü?"

"Güzelim benim, konuşsana abim."

"Gitme üstüne Çınar, görmüyor musun? Kız hala şokta."

"Yenge acilen o şoktan çıkması lazım. Atlas' tan önce ne boklar döndüğünü bilmem lazım. Görmedin mi? Emirhan herifi parçalamış. Bize bir şey bırakmamış." Gelincik ürperdi.

Emirhan' ı ateşe atamazdı. Kendi yanardı da onu o ateşlere yine de atamazdı. Ateş' in zaten konuşacak hali kalmamıştı. Gelincik sonunda düşünmeye başladı. O anda bir karar vermek zorundaydı. Çınar da bu işin peşini bırakmazdı.

"Bana—" Yengesiyle abisinin konuşmaları bıçak gibi kesildi.

"Sana ne abim söyle?"

"Bana asıldı. Zorla terasa sürükledi. O sırada da Emirhan geldi. Tuvalete gelmiş herhalde o da beni öyle onunla kavga ederken görünce beni dinlemeden adama daldı."

"Bu kadar mı abim?" Çınar aynadan Gelincik' i süzüyordu.

"Daha ne desin kız!" Ebrar farkında olmadan imdadına yetişti.

"Aşağılık herif! Kimmiş, neymiş?"

"Tanımıyorum. Ben bilmiyorum."

"Ama abim, senin adını sayıkladı."

Şimdi sıçtın Gelincik! Sıva bakalım. Yoksa o boku yüzüne abin sıvayacak.

"Emirhan adımı bağırdı ya o arada oradan duydu herhalde abi ben nereden bileyim. "Bağır Gelincik üste çık. Yoksa bu üç deve, seni ezip geçecek de lokman kalmayacak.

"Hım, tamam." Çınar, emin olmamakla beraber ikna olmuş gibiydi.

"Tamam mı? İkna oldun mu?"

"Oldum yenge oldum. Damarımı attırmayın daha çok vuramadım o şerefsize zaten içimde kaldı. Size patlamayayım. Ya olacak iş değil. Tanıdık yer, iti kopuğu almaz. Ben bir bok anlamadım." Başını hırsla sağa sola salladı.

Ateş' i görünce neye uğradığımı şaşırmıştım. Hay ben böyle tesadüfün içine edeyim. Tam sıyrılıp kaçacakken, beni gördü. Ben bahtsızım ya cidden! Abimler içeride olmasa ben onun ağzına sıçmasını bilirdim de işte olay çıkmasını istemedim. Ama kendimi bir anda derdimin içinde buldum. Yapışkan sülük, buldu mu bırakır mı? Birde sarhoş, yediği yumruğun acısını içkiden çıkarmış. Leş gibi kokuyordu. Ağzının içine yumruğumu sokasım çoktu lakin elime kıyamadım.

Abimlerden tırsarken Emirhan' ı görünce kalbim yerinden çıkıp geri girdi. Sonrası malum.

Karakola gittiğimizde Abim' le Emirhan çoktan içeriye alınmıştı. Çınar önden biz de peşinden hızlı adımlarla içeriye girdiğimizde Haydar komiserle karşılaştık.

"Çınar, oğlum neler oldu? Bunların hali ne böyle?"

"Hiç sorma Haydar abi, biz de neye uğradığımızı şaşırdık. O adam Gelincik' e asılmış. Emirhan da bunu görünce işte gerisini biliyorsun. Neredeler?"

"Anladım, ifade veriyorlar."

"İfade mi? Başka türlü halledemez miyiz Haydar abi?"

"Olmaz Çınar, ifadelerini versinler de bir bakalım."

Komiser ikisinin de ifadesini okudu.

Atlas ve Emirhan ifadelerini verdikten sonra beklemeye başladılar. Çınar ve kızlar da Komiserle beraber yanlarına çıktı.

"Haydar komiserim, etme eyleme. Sen daha bir iki saat önce düğününde değil miydin? Atlas abim daha balayına gidecek. Sabah uçağı var."

"Lan deliler nasıl karıştınız siz böyle bir olaya? Biliyorum düğündeydim ne ara yediniz bu fışkıyı?"

Çınar abimin arkasından bir darbede ben indirdim. En masum halimi takındım.

"Haydar amca Ebrar' a bak. Nasıl üzgün. Atlas abimi nezarete atarsan burada kalırsa ne yapacak? Perişan olur. Gelin bu kadar üzülür mü? Hem nezaretlik ne varmış işte erkek erkeğe az eğlendiler." Emirhan dudaklarını sıkı sıkıya kapattı. Kendini zor bela tutuyordu.

Atlas ya sabır çekiyordu. "Gelincik sen bir dakika dur."

"O adam kimmiş Haydar abi? Öğrenebildiniz mi?"

"Adamda konuşacak hal mi var öğrenelim. İçinden geçmişsiniz." Gelincik konuştuğunda Haydar, onaylar gibi başını hareket ettirdi. Emirhan ise başı önde bıyık altından gülümsedi. Atlas boynunu kütürdetti.

"Ben daha tam geçememiştim de neyse!"

Sinirle, "Abi!"

"Haydar amca biz konumuza dönelim. Şimdi sen, abimi serbest bırakmayacak mısın?"

"Kız Gelincik kedi gibi mırıl mırıl ne diyorsun sen bir dur."

Emirhan araya girdi. "Ben yaptım. Atlas' ın bir suçu yok. Onu bırakın."

"İfadelerinizi gördüm. Kimin ne yaptığını biliyorum. Dua edin şikayetçi olmasın."

"Olsun deyyus!" Atlas, yan gözle Ebrar' a baktı. Muhtemelen onun ağzından bir gün içinde hiç duymadığı küfürleri duymuştu. Budan rahatsız oldu. Ebrar' ın yanında hiç küfür etmemişti.

"Yavşak!" Emirhan' la abim nasıl bu kadar benziyordu. Hayretle ikisine da baktım.

"Kendinize gelin lan!" O sırada Haydar amca kükreyince Ebrar' la yerimizde zıpladık.

"Gelincik, ne yapacağız." Ebrar endişeli ve üzgündü.

"Sen üzülme yenge, ben halledeceğim. Bari birini kurtaralım."

Dipsiz kuyum ilk sana kıyacağım. Kusuruma bakma. Bana anlık bakan dipsiz kuyuları hissetmiş anlamıştı sanki...

"Haydar amca?" dedim Çınar'a işaret ederek.

"Yenge, bu yine ne planlıyor?"

"Çınar sus. Sen Atlas' a mukayyet ol."

Haydar amcaya sarıldım. Onu biraz uzaklaştırdım. Atlas abim, "Sen ne yapıyorsun? Gel buraya Gelincik, rahat bırak adamı." dese de onu duymazdan geldim.

"Haydar amcam?"

"Deli kız söyle ne var? Ben biliyorum senin derdini de, dur bakacağım bir hale yola koyacağım. Hastaneden haber bekliyorum. Kızım kanun var nizam var. Olmaz böyle başına gelene çok üzüldüm. Adamın az canı kalaydı ben de tokadımı indirecektim yüzüne ama kalmamış ki!"

"Arsız oldu o. Alıştı tokata, atarsın sen de bir şey olmaz Haydar amca." Haydar sarsılarak güldü.

Emirhan ilgiyle ve hayretle izliyordu. Gülüyor muydu onlar?

"Lan bunlar neye gülüyor. Çınar vallahi benim damarlar şişti. Çınar git şu deli kızı durdur."

"Abi bir dur sende."

"Kocam?" Ebrar' ın hüzünlü sesi Atlas' a ulaştı. Atlas usulca ona döndü. Sert ve öfkeli bakışları yumuşamıştı.

"Ebrar ne dedin sen az önce?" Yumuşayan bakışlarında şimdi ışıltı vardı. Ebrar utandı ama bu kozu kullanması lazımdı.

"Kocam dedim. Değil misin?"

"Oy ben nur yüzüne ölürüm senin ama yemezler. Hele burada hiç deme. Ebrar sinirim tepemde!"

"İyi be ne halin varsa gör o zaman, ben babamın evine gidiyorum."

"Ne saçmalıyorsun kadın sen?"

"Ne yapacağım kurbanlık koyun gibi burada seni mi izleyeceğim? Hani balayına gidecektik? Hani üzmeyecektin beni daha dakika bir gol bir!"

"Emirhan zaten haşatını çıkarmış. Sen niye bir daha dalıyorsu?"

İlk gülme sesi Çınar' dan geldi. Ardından Emirhan güldü. Hepsinin sinirleri bozulmuştu. "Beni düşünmeden hareket ettin. Nasıl güveneceğim ben sana? Evliyiz biz evli!"

"Ebrar canım benim, gözümün nuru beni niye madara ediyorsun bu iki sapsıza?"

"Sen de rahat dur o zaman. Sarma Gelincik' e, bırak. Bir yol varsa o halleder."

"Hallettireceğim ben ona, sen dur. Bak yine aklıma geldi. Kimmiş lan o deyyus sordun mu? Ne diyor süslü?"

"Sordum abi tanımıyor."

Emirhan dikkatle dinliyordu. Kim bilir göz bebeği ayaküstü neler uydurmuştu.

"Emin misin?"

"Ne demek abi? Bu nasıl soru? Tanımıyorum diyorsa tanımıyordur. Hem onun gibi adamı ne yapsın süslü? Yere yapışmıştı görmedin mi?"

Gördüm, gördüm de ne bileyim. Burada böyle şeyler olmazdı. İçkirlendim. Soyunu sopunu iyice öğren Çınar, daha anasından emdiği sütü burnundan getireceğim."

"Abi merak etme benim aklımda o iş, şuradan bir kurtulalım. Sizi hayırlısıyla bir uğurlayalım."

"Başım çatlıyor ya, vallahi bir ekşınsız gün geçsin."

"Lan Çınar?"

"He abim."

"Evdekiler?"

"Tembihledim. Kimse bir şey demeyecek. Haydar abiden de rica ettim."

"Çınar olmasa haliniz yaman. Her şeyi o düşünüyor. Siz anca burun kırın."

"Sağ ol yenge, sen de olmasan kıymet bilen yok." Çınar sırıttı.

"Lan gevşeme iki övgüye."

"İki övgü diyorsun ama o kadarcığı bile yok size farkında mısınız?"

"Cıvıtma."

"Abi ben anama diyeyim de sizi bir okutsun. Bence üzerinizde bir şey var."

"Ay nazar, vallahi nazar göze geldik kocam."

"Ebrar, kocam kocam deyip durmasana şimdi buradan uçacağım yanına nur yüzlüm."

"Atlas sussana beni utandırma."

"Sen konuşurken iyi tabii."

Haydar' la Gelincik tam o sırada yanlarına geldi. Hastaneden haberi de almışlardı. Gelincik' in yüzünden düşen bin parçaydı.

"Abim ne oldu?"

"Yok bir şey, ben Haydar amcayı Atlas abim için ikna ettim." Göz ucuyla Emirhan' a baktığında göz göze geldiler.

"Atlas kalk oğlum, sen gidebilirsin. Hadi eşini de al git. Ebrar burada daha fazla perişan olmasın."

"Emirhan peki?"

"Emirhan'ı biraz daha misafir edeceğiz. Şikayetçi olmuş deyyus."

"Hay sikeyim! Olmaz ben gidemem."

"Atlas, kalk hadi uzatma, bir şey olmaz. Siz gidin. Yengeyi de al git."

"Kusura bakma Ebrar, gününüzü mahvettim."

"Saçmalama Emirhan ne diyorsun? Ah ben olaydım, kırılmadık kemik bırakmazdım."

"Atlas, ben kime diyorum. Sen hala kemik kırıyorsun. Atarım seni de içeriye, kalk hemen eşini de al gidiyorsun."

Atlas çaresiz kalmıştı. Bakışlarını herkesin yüzünde gezdirdi. "Çınar avukatları ara hemen gelip bu işi çözsünler."

"Tamam abi."

"Ben hallederim Atlas, sen hala burada mısın?"

"Olmaz o iş, Çınar burada birazdan avukatlarda gelir. Biz gitmeden inşaallah buradan çıkarsın."

"Tamam sen beni düşünme."

"Hadi Gelincik?"

"Olmaz."

"Ne olmaz?" Tek kaşını havaya kaldırdı.

"Şey, yani ben Çınar abimle gelirim. Siz gidin."

"Kızım gelsene ne Çınar' ı onların işi uzun sürecek."

"Abi gelmeyeceğim dedim."

"Hasbinallah."

"Benim yüzümden bu durumda, onu böyle tek başına nasıl bırakalım." Utana sıkıla ama dimdik durarak, "Bana böyle öğretmediniz."

"Tamam. Gecenin bir yarısı seninle inatlaşmayacağım. Sen Ebrar' a dua et."

"Ediyorum zaten abim." Onu öpüp, "Eline buz koy." Atlas güldü. Kardeşini öptü.

"Emirhan, bu yaptığını asla unutmayacağım. Bu arada eline sağlık kardeşim. Sana yine borçlandım. Seninle sonra konuşuruz. "

"Konuşalım Atlas." Gelincik' in yüreği hop etti. Ebrar' a sarıldı. Teşekkür etti. Sonra da Atlas ve Ebrar karakoldan çıktı. Çınar onları kapıya kadar uğurladı. Bu sırada yalnız kaldılar.

"Ne dedin? Ne dedin de ikna ettin?"

"Kime ne dedim?"

"Kime olacak, Komisere?"

"Onu diyorsun. Boş ver Haydar amcam beni kıramaz."

"Seni burada kimse kıramıyor gibi göz bebeği hım?"

"Nasıl anlamak istiyorsan öyle."

"Ellere bak ellere? Kaşa bak. Burada pansuman yapacak bir şey yok mu?"

"Canım acımıyor."

"Benim acıyor ama." Genç bir polise sordu o da ilk yardım malzemesi verdi. Emirhan hiç ses çıkarmadan Gelincik ne derse onu yaptı. Canım acıyor demişti. Söylediği şeyle yüreğine dokunmuştu.

Çınar, dışarıda abisini uğurlarken Gelincik, önce kaşına ardından da ellerine pansuman yaptı.

"Nasıl kıydı sana adi şerefsiz! Sen o yumruğu nasıl yedin Emirhan? Nasıl bu kadar dikkatsiz olursun?"

"Hey Allah' ım aklıma mukayyet ol. Sen şimdi bana yumruk yedim diye mi söyleniyorsun?" Beni nasıl da sahiplenmiş. Ben döverim ama başkasına dövdürmem diyor. Seni anlamak biraz karmaşık olsa da çözeceğim göz bebeği.

"Evet hem öyle değil. Riv riv ediyorum."

"Ya sabır. Gelincik bak zaten patlamak üzereyim. Ayrıca senin için hapse girmemde sakınca görmüyorum." Göz bebeği, seni yanımdayken bile böyle özlemem suçların en büyüğü sanki...

"Saçmalama ne hapsi? Allah korusun." İkisi de tebessüm etti.

"Çok mu üzülürsün sanki umurunda?"

"Umurumda değil. Zaten o yüzden pansuman yapıyorum. Buz yok mu burada?"

"Göz bebeğim, dudaklarına yapışmama şu kadarcık kaldı. Dua et abin burada, yoksa seni kollarımda eriyene kadar öperdim."

Gelincik, Emirhan' dan uzaklaşmaya başladı. Elini kendine serinlik yapar gibi hareket ettirdi. "Sıcak, burası çok sıcak oldu. Zalim adam!"

Kahkaha atan Emirhan' ın sırtına vurdu. "Kes gülmeyi!"

"Çınar, Gelincik bana vuruyor. Şu deli kardeşini başımdan al." Başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. Küçük, minik hareketlerle elimi başıma koyup arkamı dönerken, Emirhan konuştu.

"Ben sana ne demiştim?" Dikkatini kendi üzerine çekti.

"Ne? Ne demiştin ki? Çok şey söyledin Emirhan, ben de akıl da bırakmadın. Düşünmeye de vaktim yok. Söyle ne demiştin?"

"Ben seni abinlere yem eder miyim?"

"Hım yem etmiyorsun ama madara ediyorsun." Çınar' ın orada olmadığını anlamıştı. Emirhan sırıtıyordu.

"Gül sen gül. Ben seni birazdan nezarette de göreceğim." Gelincik' in sinirleri iyice bozulmuştu.

"Ay annem duysa var ya şehri yakar. Bizi de içinde yakar. Bir beyinsiz yüzünden başımıza gelene bak ya!"

"Anma şu herifi valla sinir tepeme çıkıyor. Hem seninle konuşamadık anlatacaktın? Kim o?"

"Off kimse kim. Sabahtır kim o? Kim o? Bir sen bir abilerim yettiniz. Gereksizin biri dedim ya!"

Atlas' ın talimatını unutmamıştı. Emirhan ondan önce onu araştırıp, susturmalıydı.

"Kaç bakalım. Cevap verme. Nereye kadar kaçacaksın."

"Verilecek bir cevap yok ki Emirhan, cidden benim için önemsiz. Benim için önemsiz olan şey sizin için neden bu kadar önemli oldu. Bir anlasam."

"Dedim ya sana dokundu." Gelincik yutkundu. Emirhan da yutkundu ama boğazında düğüm olup kaldı.

"Azıcık hırpalayıp bıraksaydın ne vardı?"

"Ben onu bunu bilmem. Böyle giderse çok can yakacağım."

"Dikkat ette senin de canın yanmasın."

"Benim canım seni ilk gördüğüm anda yandı." Lu' Betü' l –Ayn' ım, ah bir bilsen kendi kalbimle kendi canıma o saniye kıydım. Dedi içinden, nedense son söylediği içine oturmuş, kırgınlık hissetmişti.

"Sustun?"

"Susturandan sormak lazım sebebini." Niye öyle baktı ki şimdi bana ne dedim ki ben. Yüreği ezildi.

İkisi de susmuştu.

Haydar, ekibine talimat verdi. Emirhan' ı nezarethaneye aldılar. Gelincik' te peşinden gitti. Bir süre sonra da Çınar yanlarına idi.

"Çınar, Gelincik' in üzerine bir şey versene. Öylece burada tıkılıp kaldı."

"He kolaydı öyle sen onun damarını bilmezsin."

"Lan manyak mısın? Ne damarından bahsediyorsun? Üşütecek burada."

"Giymez Emirhan ben bilmiyor muyum kardeşimi. Sırf bu konu yüzünden Bir keresinde benimle iki ay konuşmadı. Deşme yaramı."

Emirhan içinden, bu kız bana kafayı sıyırttıracak. Diye geçirirken Gelincik, onları duymazdan gelerek konuştu.

"Abi ben acıktım."

"Kız sen daha yeni yemedin mi?"

"Yiyemedim ki olaylar patladı ya."

"Tamam doğru ben onu unuttum. Az bekle ben yiyecek bir şeyler alıp geleyim."

"Tamam abi." Çınar nezarethaneden çıktı. Emirhan parmaklıklara yaklaştı. "Gelincik?" Sesi yüksek çıktı.

"Ne var? Ne bağırıyorsun? Abim duyacak."

"Git üzerine bir şey giy."

Gelincik sert bir tonla, "Emirhan ben giyiniğim."

"Sen bana kafayı kırdırtacaksın. Her yerin ortada, burada olacak iş mi? O kadar adamın içinde."

"Kızgın boğalar gibi homurdanıp durma. Beni de dellendirme."

"Allah' ım sen bana sabır ver. Gelincik beni çıldırtma. Burada öfkeden damarlarım şişti."

Gelincik aynı terslikle, "Ben o damarlardan çok gördüm. Kestirtme bana o damarı. La havle vela kuvvete! Emirhan, hiç sevmem bu tarz karışmaları haberin olsun."

"Gelincik sabrımı zorlamasan mı? Üşüteceksin diyorum göz bebeğim, niye beni anlamıyorsun?" Bakışları öfkeyle kenetlenmişti. Emirhan bıkkın bir nefes vererek bakışlarını yere indirdi.

"Belki de anlamak istemiyorumdur. Şu halimize bak, senin yüzünden neredeyiz! Yüzüme bak." Beni bu kadar düşünmesini istemiyordum. İçten içe bu canımı sıkıyordu. Zaten bu şekilde büyümüştüm. Artık birilerinin beni kendini incitecek kadar düşünmesini istemiyordum. Ama Emirhan kararlıydı. Onu henüz çok iyi tanımıyordum. Sadece onunla nasıl başa çıkacağımı bulmam gerekiyordu.

"Ben ne yaptım? Koduğumun şerefsizi tekrar karşıma çıktı."

"Ya abimler anlasaydı. Aklım çıktı. Ne diyeceğimi şaşırdım. Sen olayı büyüttün. Öyle atlanır mı adamın üstüne canını çıkardın."

"Çıkartırım iyi kurtuldu elimden hergele! Sağ kaldığına dua etsin."

"Biliyorum. Allah' tan kurtuldu. Senin hapsi boylayasın var belli, azıcık aklında uçmuş!"

"Sana dokunmayacaktı." Hala burnundan soluyordu. Akıl mı bıraktın ben de göz bebeği, aklımı da kalbimi de aldın ama daha farkında değilsin. Ben seninle nasıl başa çıkacağım...

"Ben, ben başa çıkabilirdim. Zaten it gibi sarhoştu. Dokunsam yıkılacak gibiydi." Zorlu şeylerle başa çıkmayı daha çok küçükken öğrenmiştim. Öyle ki bu içime işlemiş sanki bedenimin bir uzvuymuş gibi benimle beraber büyümüştü. Bu durum geçmişte hep problem olmuştu. Gelecekte de olacağa benziyordu.

"Ya sabır! Ya konumuz bu mu şimdi? Sen niye böylesin?"

"Ben sabır Allah' ım. Konumuz neymiş? Emirhan konumuz tam da bu, ya şikayetçi olursa ki benim bildiğim At—" diyecekti ki, dipsiz kuyulardaki ateşi görünce sustu. "Kesin şikayet eder." Adını söylemeyi es geçti.

"Söyleseydin ya adını niye sustun?" Dudağının bir kenarı yukarı kıvrılmıştı. Sinsi bir gülüş peydah olmak üzereydi. Artık adını söylemiyor. Israrımın işe yaradığını görmenin beni bu denli mutlu edeceğini bilmezdim. Benim önemsediğimi o da önemsiyor.

Gelincik' in yanakları kızardı. Zalim adam. Sebebini biliyor ya nasıl keyifli.

"Sırıtma öyle kaşını da yardın. Azıcık medeni olsanız ne olur. Benim başımda zaten iki medeniyetsiz vardı. Sen onlardan eksik kalsaydın."

"İyi ki varlar. Medeniyetmiş? Karımıza, kızımıza, kardeşimize asılacaklar, bizde medeni medeni konuşacağız. Öyle mi? Ben onu uyardım. Laftan anlamayan, illa gel beni döv diyen o!"

"Tamam hak etti de o kadarını değil be adam, hastaneye kaldırıldı. O mendebur kesin şikayetçi olacak. Ne yapacağız? Hadi Atlas abimi çıkardılar. O yukarıda, düğün dernek yırttı. Sen kendi derdine yan. Bak neredesin."

"Ben derdimle yanarım. Derdime aşığım, sen beni düşünme."

"Of Emirhan, kalın kafana ne desem boş değil mi? Olaysız bir gün. Ya sadece bir gün istedim şu hale bak!" Gözlerini devirerek Emirhan' a baktı.

"Kaderde vuslatta varmış, mahpusta." Emirhan güldü.

"Sazını da eline al da tam olsun Emirhan, cezaevinde ağa gibi takılırsın."

Dudağının kenarı yukarı doğru kıvrıldı. O sinsi çokbilmiş gülüş yine oradaydı. Tebessüm etti. "Belki çalıyorumdur." Benim kim olduğumdan habersiz kurduğu cümleye hayran olduğumdan keyfim yerine geldi.

"Ne? Sen mi? Saz mı? Anlamadım nasıl?"

"Ya öyle merak edersin işte göz bebeğim."

"Of Emirhan, sen bende akıl mı bıraktın?"

 

 

Loading...
0%