@nefelicalliope
|
...
KEHRUBA (SEĞMEN&YASMİNE) "Gözleri kehribar rengiydi çok ama çok güzeldi. Başka kimsede öyle değişik renk görmemiştim. Ortasında kehribarın her tonunu barındıran, kenarları ise siyah hareli... O gözlere baktığım anda işimin bittiğini de anlamıştım. Ben bugün aşık olmuştum. Tüm Mardin toplanmış da kalbimde halay çekiyormuş gibiydi... Çok da güzel bakıyordu. Kehribar rengi gözleri geceye benzeyen teninde Sombrero galaksisi gibi parlıyordu."
" Gözlerinde başlayıp, ruhunda kaybolan acılarını saklamak istercesine bir çift bana bakan kehribarlarını kırpıştırdı. Duruşunda, tavrında atmosferdeki havayı tersine çeviren mistik bir halet-i ruhiye vardı. Nefessiz kalmama sebep olan bu bakışlar, ömrüm olsun istedim. Kuzguni uzun siyah saçları, yorgan olup üzerimi örtsün istedim. Kehribarları, sabahımdaki güneşim olsun istedim. Teni, gecemdeki alacakaranlık olsun istedim. Biliyorum çok şey istedim. Elimde değildi, kalbimin nasıl şaha kalktığından haberiniz olsaydı. "Durma evlat tut elinden al götür. Her şeyin yap." derdiniz. "Ben kim miyim? Ben İbrahim ve Meryem'in oğlu Seğmen Alaz'ım."
"Ben liseye gidiyorum aynı zamanda da babamın atölyesinde ona çıraklık yapıyorum. Babam kapı ustasıdır. Bugün okuldan sonra beni de yanına alarak bir eve götürdüğünde karşılaştım Yasmine ile..."
"Yasmine ile karşılaştığımız o büyülü an annesinin ona adıyla seslenince, ilk defa duyduğum ismin güzelliğine kapılmam ve koşarak benden uzaklaşması ile son bulmuştu. Giderken bir kere olsun ardına bakmamıştı. Bakışlarımız kenetlendiği anda mühürlenmiştik. Kilidini de alıp giderken, o da emindi benim kadar kalbimi de alıp götürdüğünden..." Babamın adımı seslenmesi ile daldığım hülyadan çıktım.
"Seğmen, oğlum gel bakalım. Mirze Bey' in kapı ölçülerini al." dediğinde, Yasmine' nin babasının adını da öğrenmiş oldum. Süryani'ydiler ve tahminimce buraya yeni taşınmışlardı.
"Mirze Bey' in sessiz ama bana kilitlenmiş bakışları arasında kapıya yöneldim. Bir yandan babamın dediğini yaparken bir yandan da etrafı inceliyordum. Nasıl olurdu da onu Yasmine 'yi daha önce görmemiştim. Ne kadar süredir buradaydılar hiçbir fikrim yoktu. Aklımın takıldığı konular arasında okulda da hiç karşılaşmadığımızı fark ettim. Benden çok küçük olduğunu düşünmüyordum. Muhtemelen, o da lise de okuyor olmalıydı. Ben son sınıftaydım. Okul dışında severek yaptığım şeylerden biri de kitap okumaktı. Babamdan bana geçen bir alışkanlıktı. Ona da babasından yani dedemden geçen bir alışkanlıktı."
"Babam ve Mirze Bey, ben ölçüleri alırken sohbet ediyorlardı. Mirze Bey' in sert bir görünüşü vardı. Mizacının da öyle olduğunu anlamak hiç de zor değildi. İçimdeki tarifsiz karıncalanmanın durmaya niyeti yoktu. Onu tekrar görebilmeyi umarak çalışmaya devam ettim. Ama bir daha ortalarda görünmedi. İşimiz bittiğinde, babamla birlikte atölyeye gitmek için oradan ayrıldık."
"Giderken ardıma bakmaktan kendimi bir türlü alamıyordum. Hani bir parçanızı bir yerde bıraktığınızı düşünür ve onsuz gitmek istemesiniz ya işte öylesine bir huzursuzluk vardı içimde. Babam durumumu fark etmiş olacak ki,"
"Seğmen sen nereye bakıyorsun öyle?" dediğinde, irkilmeme gerek olmadığı halde sanki gizli bir iş yapıyormuşum da yakalanmışım gibi irkilmiştim. Bunun da gözünden kaçmadığına emindim. Babamın ağır ve şüpheli bakışları ile mücadele etmek yerine ona döndüm ve gerçeği söylemeye karar verdim. Çünkü eninde sonunda öğrenecekti.
"Baba?" dedim, söze nasıl başlayacağımı bilemeden, "baba ben..." dedim, sustum.
"Bakışlarımın sıkıntılı bir hal aldığını biliyordum ama aşık olmak böyle miydi? Bu sıkıntı neden heyecanımın yanında aniden belirmişti? Kendim de nedenini çözemiyordum."
"Söylesene oğlum neyin var?"
"Ben aşık oldum baba." Sonunda kendimi toparlayıp en sade bir biçimde ne hissettiğimi söylemiştim. İlk defa böyle hissediyordum. Nasıl denirdi başka türlüsünü bilmiyordum."
"Babam, bir eliyle sakallarını kaşıyıp bakışlarını benden ardımızda kalan Mirze Bey' in evine çevirmişti. Bir süre düşündükten sonra ise bakışlarını tekrar bana çevirmişti. Derin uzun bir nefes alıp verdikten sonra, tek kelime etmeden yola devam etmiştik."
"Atölyeye gittiğimizde de durum değişmemiş, benimle konuşmamıştı. Bu durum merakımın içimden taşmasına sebep oluyordu. Babam her zaman benimle konuşurdu. Aramız iyiydi, onun nasihatlerini dinlemek bana masal gibi gelirdi. Gerçekçi bir yapıya sahipti, bununla birlikte hayatı olduğu gibi kabullenen ama kabullenişinde hep bir mana olan ve bunu karşısındakine öğretirken ki kullandığı taktik benim için takdir edilesiydi. O yüzden susması beni endişelendiriyordu. "Bir sebebi vardır." dedim, içimden. Babam sebepsiz hiçbir şey yapmazdı. Susması bile bir şeyi ifade ediyordu."
"Sabırsızlığımı gizlemeye çalıştım ve işime odaklandım. Babam o gün ve akşamında benimle bu konuyla ilgili konuşmadı. Ben ise gözümün ve gönlümün önünde nadir bulunan bir güzellikle ve gizemli bakışları ile duran Yasmine ile günü bitirdim."
... |
0% |