Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Tanıtım

@nurperi287

''Bütün kızlar toplandık, toplandık toplandık
Sorduk neden yıprandık? yıprandık yıprandık
Biz onlardan hoşlandık, hoşlandık hoşlandık
Şimdi niye zorlandık? zorlandık zorlandık''

Dolunay elini başına vurdu.''Allah belanı versin ama ya!''Ağlamakla gülmek arasında gidip gelen sesiyle cümlesinin en sonunda kahkaha atmıştı.

''Her seferinde, şu telefonu açtığımızda daha fazla şaşıramam diyorum ama her seferinde daha fazla şaşırtıyorsun.Bu da bir yetenek alkışlıyorum.''

Yansı bir elini çenesine koyarken hayatı sorgulayan bakışlarla telefona bakıp iki elini hafifçe birbirine vurdu.Psikolojimiz bozuldu hepimizin.İnsanın katil kankası olunca böyle oluyor demek ki.Bak, bende kanka dedim.Hep Doğu'dan bulaşıyor.

''Ne kadar esprili bir katilimiz var değil mi''

Doğu bunu sanki güzel bir şeymiş gibi gülerek söylediğinde Mert kafasına vurmuştu.

Elleri dert görmesin! Ben de bir dahakine vururum artık! Doğu'nun vukuatlar bitmez!

''Oğlum adam bizi de kızların kefesine koydu.''

Göz devirdim.

''Tabi canım en nihayetinde katil,kaçakçı,kumarbaz,dolandırıcı ayyaşın teki şarkıyla bizi aramış tuhaf değil ama sizi bizim kefemize koyması tuhaf.Hepimiz yavaş yavaş deliriyoruz farkında mısınız?''

Buna takılmasına sitem ederken Doğu'da hiç eksik etmemişti kendini sağ olsun.

''Helal be yenge!''

Tam Doğu'ya ben de bir tane vuracakken Mert benden önce davrandı

''Bugün Ulaş'la rol mü değiştirdiniz? Şaplakları sen mi atıyorsun artık!''

''Aynen Doğu hatta Osmanlı tokadını da ben atıyormuşum artık!''

Telefondan gelen yalancı bir öksürük aramızdaki sohbeti bölmüştü.

''Aa Efarit sende mi buradaydın?''diye saf saf soran arkadaşımı Dolunay çimdikledi.

Ne güzel ya çimdikler ,şaplaklar, tokatlar havada uçuyor çok iyi bir grubuz.

Cızırtılı kulak tırmalayan sesini duyduğumda yüzümü buruşturdum.

Arada efekti değiştir bari!

''Beni unutmanızı bir kenara bırakırsak. Yeni oyunumuza hazırsınızdır diye düşünüyorum.''

Bir de o sesle trip atmıyor mu? Yarabbim telefonun üzerinde tepinesim var!

''Trip mi atıyor o?''diye fısıldadı Doğu kulağıma.Bende parmağımı dudağıma götürüp sus işareti yaparak aynı tonda ''Sus sus çaktırma.'' diye cevap verdim.

''Hadi görevinizi yerine getirin eski okulunuzun bahçesinde eski anılarınızı yad edin .Bir oyun oynayalım merak etmeyin eğleneceğiz.Hepiniz isminizin yazıldığı yere oturun. Önünüzde küçük kare kutular var gördüğünüz gibi o kutularda kendi isminiz dışında hepinizin ismi yazılı.Sırayla o kutudan bir kağıt çekeceksiniz. Kağıdın arkasında soracağınız soru önünde ise soracağınız kişinin ismi yazılı. Kağıdı çeken kişi soruyu soracak. Ben de sizi dinliyor ve izliyor olacağım.''

''Oyunu oynayan biz olacağız ama her halta sen karar vereceksin bu nasıl görev lan?''

''Öyle deme Dolunay Rus ruletide oynatabilirdi.''

Yansı'nın tarafına bir tane çakıl taşı attığımda kafasına gelmişti.

''Aferin Yansı eşeğin aklına karpuz kabuğunu sok tamam mı?''

''Ben ne yaptım Deniz? Millet saçma sapan oyunlar buluyor, burada bizim kafamıza vuruluyor.''

''Şu işler bir bitsin mafyalığa başlayacağım.Zaten şu zamana kadar adam öldürmek dışında her şeyi yaptık.Her gün farklı bir aktivitemiz oluyor zaten.Bir gün kaçakcılık ,başka bir gün hırsızlık, sonraki gün dolandırıcılık... Ben her gün merak ediyorum bu gün nasıl bir hobi edineceğiz diye.Her gün herifin biri bizi öldürmeye de çalışıyor öbür taraftan katilimiz sırf süründürmek için bizi yaşatmaya uğraşıyor.Geçen de evimizi taradılar .Bari mafyalığa başlayalım da boşa gitmesin. En azından üzerine para da alırız değil mi Dolunay yenge?''

Dolunay başta kaşlarını çatarken sonra gülümsedi.

''Doğu, seni yengelerde kovalardım ama haklısın.''

Doğu'nun yüzünde gururlu bir sırıtış peydah olmuştu.

''Peki ilk kim başlayacak?''

Gelen cızırtıyla sorumuza cevap alacağımızı anlayıp sessizce beklemeye başladık.Birkaç saniye sonra rahatsız edici sesini duyduk.

''Hiçbir şey tam değildir.Sadece diye bir şey yoktur hep yanında başkaları da vardır.Başka seçimler ,başka yollar,başka sırlar...Başlangıçtan bu güne kadar hiç bir şeyin sıfatı ''sadece'' olmadı.Devletler, milletler ve en nihayetinde insanlarda öyle.Hepimiz tam ortasındayız her şeyin iyiliğin ve kötülüğün,güzelliğin ve çirkinliğin,varlığın ve yokluğun... Ne yaşadıysak hep ortasından yaşadık.Şimdi de bu oyunu başlatacak olan ise bütün bunları kafamıza mıh gibi çakan iki simgenin ortası kalıcı bir izi taşıyacak! Kimin başlayacağını bulmak sizin elinizde.''

Telefon daha biz bir şey söylemeden kapanmıştı.

''Şimdi bu niye edebiyat parçalayıp beynimi bölük pörçük etti azıcık aklım vardı o da gitti!''

''Doğu azıcık ciddi ol be!''

''Haksız mıyım Ulaş? Beynim yandı.''

''Doğucum kime ne anlatıyorsun acaba onun beyin yanma olayını anlayabileceğini düşünüyor musun?''Dolunay bir kere şu adama bulaşma ya!

''Senin benimle derdin ne Dolunay? Her zamankinden daha çok laf sokuyorsun bugün.'' İkisi aynı anda birbirine doğru eğilirken yüz yüze gelmişlerdi ve biz gene onların arasında kalmıştık. Ben bu sahneyi bir yerden hatırlıyorum ama neyse.

''Arabamı yine benim park yerime koymuşsun o derdim.'' Cidden Dolunay Allah başka dert vermesin.

''Dolunay bunu burada tartışmasak?'' dedim çekingen bir sesle sorarcasına normalde panter gibi üzerine atlardım ama ikisi şu an birbirine öyle bakınca bir tırstım. Dolunay ateş saçan gözlerini ondan çekip bana çevirince Doğu ''Tövbe Bismillah!'' diyip koluma sarılmıştı.

''Ben de biliyorum sırası olmadığını beyefendi sinirlerimi hoplatıyor sadece.''

''Park yerinin üzerinde adın yazmadığına göre istediğim gibi park ederim. Sana mı zimmetli?'' Adam haklı.

''Evet üzerime aldım sana ne! Sa-na-ne''

Ulaş bir şey demeden Yansı'nın sesini duyduk.

''Gri bir kağıt.'' Yansı sen ne güzel konu değiştiriyorsun öyle.

Hepimiz birden ona döndüğümüzde onu gözleri bizim üzerimizde geziniyordu.

''Birimizin cebinde gri bir kağıt var oyuna o başlayacak.''

Ulaş ile Dolunay öyle güzel kavga edince biz oyunu unutmuştuk doğrusu.

''Nereden anladın?'' diye sordu Mert.

''Açıkçası sizde anlardınız. Ben kavganın arasına ne kadar girmek istemesem de gireyim diye söyledim. Her şeyin ortasındayız diyor ortada duran bir şey aramalıydık.'' Sonra Doğu'ya bakmıştı sanki sen devam edebilirsin der gibi. O da kafasını sallayıp konuya girmişti. Yansı, Doğu'nun anladığını nasıl anladı? Onu ben de anlamadım.

''O zaman insanlara her şeyin tekten ibaret olabileceğini düşündürebilen başlangıç simgelerini ele almalıydık. Siyah ve beyaz gibi ortasındaki ise gri. Kalıcı bir iz ise eğer bu bir kağıttan daha hafif bir kalıcılık olamaz.''

İkisine kısa bir bakış atıp hepimiz ceplerimizi karıştırmaya başladık. Sıradan Yansı ve Doğu işte. Arada ürküyorum bunlardan. Bazen yanımda Harley Quinn ile Joker oturuyor sanıyorum.

Ulaş bir cebine bakarken yüzünü buruşturdu.

''Bu herif bizim her şeyimize dokunuyor değil mi? Her akşam kıyafetlerimi yumuşatıcıya boğup her sabah tiksinerek giyinmekten bıktım'!'

Dolunay ona kısa bir an bakış atarak mırıldandı.

''Al benden de o kadar.''

Doğu ikisine garip garip bakıp kulağıma eğildi

''Bunlar az önce, iki keçi aynı köprüde karşılaşmış gibi boynuzlarını birbirine sürtmüyor muydu?'' dediğinde gülüp omuz silktim.

''Sen Yansı ile kendine hiç bakmıyor musun? Sizde başka evrenden gelmiş uzaylı gibisiniz.'' Hangi ikili daha garip çözemedim.

O da anlamayarak bana bakınca sadece gülüp kafamı çevirdim.

Sonra sinsice Ulaş'a baktığını fark etmiştim. Bu sefer ne yumurtlayacağını merak ediyordum.

''Öyle deme Ulaş bir de iyi tarafından bak yumuşatıcı kullana kullana sen de yumuşacık bir adam olup çıktın?'' Benimle konuşurken ona nasıl laf sokacağını mı düşündü yani?

''Doğu elimin tersindesin!''

''Yahu siz Ulaş'tan ne istiyorsunuz? Aklı başında adam.'' diyerek isyan etmiştim. Bu çocuğun çektiği yeter yani.

Hepsi aynı anda ''Aklı başında?'' diye bağırdığında gözlerimi kaçırdım.

''Tamam canım çok da olmasa da Mert'ten daha aklı başında.''

''Hoppala taş bana geldi. Sen en son Ulaş'ı savunuyordun. Niye topu bana attın? Bir de onlara kızıyorsun Ulaş'la uğraşmasınlar diye. Sen de her bulduğun fırsatta bana laf çarpıyorsun. Kaçtır hanımımsın diye ses etmiyorum ama lütfen iyi niyetimizi suistimal etmeyelim.''

''Ses etmiyor musun? Duy da inanma'' diye karşılık verdim.

Yansı ve Dolunay kıkırdarken birbirlerini dürttüler.

''Duydun mu hanım dedi?'' Yansı'nın sırıtarak Dolunay'a bakan suratına bir tane geçiresim gelirken diğerinin de ondan kalır yanı olmayarak aynı sırıtışla ''He Vallahi dedi.'' diyince onaylamaz bakışlarla ikisine bakıyordum.

''Hadi artık bulalım şunu.'' Araya girip konuyu dağıtmaya uğraşırken Mert'in bakışlarını görmezden geliyordum. O ikisine daha fazla laf vermeye niyetim yok.

Sonunda beklenen an gelmişti.

''Buldum, Kağıt bende!''

Uzun bir gece olacak. Uzun, yalancı ve korkak bir gece.

 

Loading...
0%