Yeni Üyelik
13.
Bölüm

Bölüm 12 Yeniden Başlamak

@olesinebiriii___14

Tam bir ay geçmişti. Elif için geçen her gün bir ömre bedeldi. Hastanede Miran’ın başında geçirdiği günlerin sayısını çoktan unutmuştu. Yine de umudunu kaybetmemiş, her gün Miran’ın gözlerini açacağı anı beklemişti. Onun odasındaki sandalyeye adeta kök salmıştı, tüm dünyası burada, bu odada kalmış gibiydi.

 

Ahmet ve Zeynep de sık sık Elif’in yanında bulunuyorlardı. Ahmet, yaşadığı suçluluk duygusuyla her gün bu odaya gelip dostunun başında duruyor, Zeynep ise Elif’e desteğini bir an olsun eksik etmiyordu. Ancak bu sabah hastanede ağır bir hava vardı. Kalplerindeki umutlar, bilinmeyen bir korkuyla gölgelenmişti.

 

Sabahın erken saatlerinde, Elif yine Miran’ın elini tutuyordu. Elindeki sıcaklık, ona Miran’ın hâlâ burada olduğunu hatırlatıyordu. Ancak aniden, monitörden yükselen bir alarm sesi tüm koridoru doldurdu. Miran’ın kalbi durmuştu.

 

Hemşireler hızla odaya koşarken Elif yerinden kalkamadı; ayakları yere çivilenmiş gibiydi. Zeynep, Elif’i koridora çekip ona sarıldı, fakat Elif gözlerini odadan ayıramıyordu. Kalbinin içindeki korku, gözlerine yaş olup dolmuştu. “Bu… Gerçek olamaz,” diye fısıldadı, gözlerini kapatarak. “Miran’ı kaybedemem.”

 

Ahmet ise bir köşede yumruklarını sıkmış, çaresizce bekliyordu. Gözlerini hastane odasına dikmiş, içeride yapılan müdahaleyi izliyordu. İçindeki pişmanlık ve suçluluk duygusu, Miran’ın kalbi gibi onun ruhunu da bir an için durdurmuş gibiydi.

 

Doktorlar, defibrilatörü Miran’ın göğsüne yerleştirerek kalbini tekrar çalıştırmaya çalışıyordu. “Hazır olun,” dedi doktorlardan biri. İlk deneme başarısız oldu. Zaman ilerledikçe Elif’in gözlerinde umut yerini endişeye bırakmaya başladı.

 

Doktor, bir kez daha deneme yaparken Elif içinden dua ediyordu. “Lütfen Miran, lütfen bizi bırakma,” diye fısıldadı. “Sana ihtiyacım var.”

 

Sonunda, monitörden gelen kesik bir sinyal sesi, koridordaki herkesi umutlandırdı. Monitörde bir dalgalanma oldu; Miran’ın kalbi yeniden atmaya başlamıştı. Elif’in gözleri doldu. Derin bir nefes alarak, Zeynep’e sarıldı. Ancak içinde hala büyük bir korku vardı. Miran’ın hâlâ uyanmamış olması, onu her saniye biraz daha tedirgin ediyordu.

 

O günün akşamına doğru, Miran’ın başında sessizce oturan Elif, onun elini sıkıca tutarken bir şey hissetti. Miran’ın parmakları, Elif’in elini hafifçe kavramıştı. Elif, şaşkınlıkla ona baktı. Kalbi hızla çarpıyordu. “Miran?” diye fısıldadı, nefesini tutarak.

 

Miran’ın göz kapakları hafifçe kıpırdadı ve gözlerini yavaşça açmaya başladı. Gözlerinde bir bulanıklık olsa da Elif’i tanımış gibi ona bakıyordu. Zayıf bir sesle, “Elif…” diye fısıldadı.

 

Elif’in gözlerinden yaşlar süzülürken gülümsedi. “Ben buradayım, Miran. Seni yalnız bırakmadım.”

 

O sırada Ahmet ve Zeynep de odaya girdiler. Ahmet, Miran’ın uyanmış olduğunu gördüğünde olduğu yere çöküp derin bir nefes aldı. Bir ay boyunca hissettiği tüm suçluluk ve korku, yerini büyük bir rahatlamaya bırakmıştı.

 

Miran, Ahmet’e zayıf bir gülümsemeyle bakarak, “Beni yine buradan çıkaran sen oldun, dostum,” dedi.

 

Ahmet, gözlerinde dolan yaşları silerek gülümsedi. “Bu kez de elimden geleni yaptım,” diye cevap verdi.

 

Elif, Miran’ın elini bırakmadan ona sevgi dolu gözlerle bakarken içindeki tüm korkular kayboldu. Miran’ın nefes aldığını görmek, onun yanında olduğunu hissetmek, dünyadaki en büyük hediye gibiydi. Miran, bu sınavdan geçmiş, sevdiklerinin yanında hayata yeniden gözlerini açmıştı.

Loading...
0%