10 yıl geçmişti. O ilk günden, Miran ve Elif’in kızlarının doğumundan sonra geçen zamandan. Ada, Miran ve Elif’in kızları, büyümüş, neşeli bir çocuk olmuştu. Elif ve Miran, Ada’yı birlikte büyütmüş, ona her gün sevgilerini vermişti. Fakat hayat hiçbir zaman yalnızca mutlulukla dolu değildi.
Bir sabah, Miran, görevine gitmek üzere karargahına hazırlanıyordu. Elif, her zaman olduğu gibi, ona güveniyordu, ama bu seferki görev biraz daha tehlikeli görünüyordu. Son birkaç gündür, Miran’ın yorgun ve endişeli olduğunu fark etmişti, ancak yine de ona her zamanki gibi destek olmaktan geri durmamıştı.
Miran, Elif’e son bir kez bakarak, “Sana söz veriyorum, Elif. Bu görevde her şey yolunda olacak. Döndüğümde seninle birlikte olacağım, kızımıza birlikte bakacağız,” demişti.
Elif, gözleri dolarak, “Sana güveniyorum, Miran. Ama dikkatli ol, lütfen,” demişti.
Miran, gülümseyerek, Elif’i öptü. “Söz veriyorum, her şey yolunda olacak,” dedi.
Sabah saatlerinde, Miran ve arkadaşları görev için yola çıkmıştı. Ama bu görev, her zaman olduğu gibi, zorluklarla doluydu. Düşman hatlarına yapılan bir baskın sırasında, Miran, arkadaşlarını savunmaya çalışırken ağır yaralandı. Mermiler, bir anlık boşluktan faydalandı ve Miran’a isabet etti.
Elif, sabah hazırlıkları yaparken, karargâhtan gelen telefonla yıkıldı. “Elif, Miran çok ağır yaralı, hastaneye gelmeniz gerek,” dediler.
Elif, kalbi duracak gibi oldu. Gözleri doldu, ama güçlü durmaya çalıştı. “Ne olur, lütfen bana yanlış söylemeyin,” dedi, ama her şey bir anda anlamsızlaşmıştı. Kızı Ada’yı alıp hastaneye gitmek üzere yola çıktılar. Ancak, hastaneye varana kadar Miran’ın hayatını kaybetmiş olduğunu öğrendiler.
“Çok üzgünüz, Elif. Miran’ı kaybettik,” dediler doktorlar, ama Elif, bir an bile gerçeklere inanmak istemedi. O an, dünyası kararmıştı. Ne kadar güçlü görünse de, içindeki boşluk, tarif edilemez bir acıya dönüşmüştü.
Ada, babasını hiç tanımamıştı. Ama annesinin gözlerindeki acıyı görüp, kendisi de derin bir hüzne kapıldı. O an, Elif, kızına sadece bu acıyı anlatmaya değil, aynı zamanda Miran’ın hayatını ve onlara kattığı değerleri de anlatmaya karar verdi.
Zamanla, Elif ve Ada birbirlerine daha da yakınlaştılar. Ada, babasını kaybetmiş olmanın acısıyla her geçen gün biraz daha hüzünleniyordu. Elif, ona, babasının ne kadar cesur ve sevgi dolu bir insan olduğunu anlattı. Ancak hiçbir şey, Ada’nın kalbinde babasına duyduğu özlemi hafifletecek kadar yeterli değildi. Ada, her geçen gün babasının anılarına sıkı sıkı sarıldı, onun kaybı ona derin bir boşluk bıraktı.
Bir gün, Ada, annesiyle birlikte Miran’ın mezarına gitti. O an, Elif’in gözleri yaşlarla dolmuştu. “Baba seni seviyor, biliyor musun?” dedi, kızı, babasının mezarının başında dururken. Ada, başını eğerek, annesinin söylediklerine cevap vermeden babasının mezarına bakıyordu.
“Baba hep seninle olacak. Biz de seninle olacağız. Ama biz güçlü kalacağız, çünkü seni seviyoruz,” dedi Elif, gözleri dolarak.
Ada, babasının ölümünden sonra, annesinin öğrettikleriyle büyüdü. Birlikte Miran’ın hatırasını yaşatmaya çalıştılar. Ada, annesinin güçlü duruşunu her gün biraz daha anlıyor, babasına duyduğu özlemle büyüyordu.
Zamanla Ada 10 yaşına geldi. Her geçen yıl, Elif ona Miran’ın değerlerini ve onların birlikte yaşadığı anıların gücünü aktarmayı sürdürdü. Ada, babasını hiç tanımamış olsa da, onun hatırasına sahip çıkıyordu.
Bir gün, Ada annesine döndü ve “Anne, baba gerçekten burada mı?” dedi, babasının mezarına işaret ederek. Elif gülümsedi, gözleri dolu bir şekilde, “Evet, kızım. O her zaman bizimle. Kalbimizde, hep bizimle.”
Ve o an, Elif ve Ada, Miran’ın kaybını kabul etmiş ama onun hatırasına sahip çıkarak yeni bir hayata adım atmışlardı. Ada büyüdükçe, babasının hatırasını onurlandırarak, güçlü bir birey oldu. Elif, kaybın acısıyla birlikte, kızına hem annelik hem de babalık yapmayı sürdürebilmenin gücünü buldu.
Her zaman birlikteydiler ve Miran, onları her adımda izlemiş gibi hissediyorlardı.
!Final!
Yeni bi kitap yazıyorum taslaklarda şuan yakında yayınlicam
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
539 Okunma |
81 Oy |
0 Takip |
30 Bölümlü Kitap |