2018
Umar Baş: Merhaba
Çare Balkan : Merhaba
Umar Baş: Müsait misin ?
Sonunda yazdı dostlarım. Onunla tanışmamızın üstünden 4 gün geçti. Artık benimle iletişime geçmeyeceğinden neredeyse emindim hatta niyetini yanlış anlamış olabileceğim bir seneryo kurmaya çalışmış. Ama ne yazık ki başarısız olmuştum.
Çare Balkan: Anketleri teslim etmeye geldim. İşim biter birazdan.
Umar Baş: Süper bu çalışkan kızın bana ayırabilecek vakti var mı acaba?
Çare Balkan: Olur. Nerde buluşalım?
Gelecek miydi ? Elim ayağım birbirine dolaştı. Üstümdeki giysilere baktım. Günlük bir tişört ve bol bir pantolon vardı. Saçımı en son ne zaman yıkadığımı düşündüm. Dişlerimi fırçalamış mıydım ? Önümde duran anketleri saymam gerekiyordu ama ben sayı saymayı bile unutmuştum. Ellerim titriyor ve yanaklarımı ateş basıyordu.
Kriz yönetimi konusunda çok kötü olduğumu bilmenizi isterim. Elimdeki anketleri masada oturup telefonla uğraşan genç kıza uzatıp saymasını rica ettim ve lavaboya gidip kendimi inceledim saçlarımı kabarttım çantamda beni daha bakımlı gösterebilecek bir şeyler aradım. En sonunda olabildiğince hazır olduğum kararına vardığımda da çıktım. Kıza teşekkür ettim. Anketleri teslim edip paramı aldım hızla çantama sıkıştırıp, telefonu elime aldım. Telefonun her çalışında ne söyleyeceğimi içimden tekrar ediyordum.
Açtığında sesim gıcıklı, iğrenç ve aşırı kötü bi boğaz rahatsızlığım varmış gibi çıktı "Nerdesin öhö öhö yanına gelebilirim". Unatçverici bu performanstan sonra gözlerimi kapadım ve öylece durdum. Nerede olduğumu sordu sonrasında yakın olduğunu ve birazdan yanımda olacağını söyledi. Bende bekledim.
Karşıdan gelirken gördüğümde incelemek için bolca vaktim olmuştu günlük giyim tarzı benim de rahat olabileceğim izlenimini veriyordu. Yürüyüş tarzı son derece asil ve rahattı. Yaklaştıkça heyecanım azalmıştı. O da bir insandı sonuçta.
"Merhaba!"
"Merhaba" utangaç görünümü benim fazla heyecanlı ruh halimle ölümüne çarpıştı.
"Gel şurada bir yer var vaktin varsa girelim ve sana hayatının en iyi suflesini bahşedeyim." Gülümsemesi ayın 14'ü gibiydi. Sonra öğrenecektim sufle sevmediğini ve bir çok şeyi.
Biz o gün o küçük kafede sufle yedik. Biz o gün çok güldük ve sonraki günlerde de devam ettik. Utangaçlığını attığı zaman çok eğlenceli ve çok zeki biri olduğu ortaya çıktı. Tanıştığımız gün orda bulunmasının sebebi bir tanıdıklarının düğünü olmasıymış yanındakiler arkadaşlarıymış ve çocukluktan beri çok yakınmışlar. Elektronik ürünler satan genişçe bir dükkanda esnaflık yapıyor ve okulunu dışarıdan bitirmeye çalışıyormuş.
Aslında yargılanmaktan korkmadan kendimi ifade edebilmek konusunda çokça yetenekli olmakla bilinirim ama bir şey bana o an çiftlik için okul bitirme hayalinin saçma sapan olduğunu ve herşeyi mahvedeceğini söyledi okuduğum bölümü ve şehri söyledim ama hayallerimden bahsetmedim.
Sonra biraz yürüdük ve elimi tuttu şaşkın şaşkın yüzüne baktığımda elini çekti utangaç görünümü yeniden yüzünde belirdi bu öyle yakışıyordu ki elini tuttum ve "tutacaksan bırakmamalısın." dedim.
Beni eve bıraktı. Ertesi günlerde hergün işim bittikten sonra 5-10 dakika beni görmeye geldi. Sabahlara kadar telefonda konuştuk. Öyle çok güldürüyordu ki bazen yüzümü yorgana bastırıyor ve evdekilerin uyanmasını engellemeye çalışıyordum. Sokaklarda el ele geziyor birbirimizin arkadaşlarıyla tanışıyor ve yeni şeyler deniyorduk. Biz bir ilişkiye başlamıştık. İlk defa bu kadar bulutlar üstüne yakın hissediyordum.
Sonra benim üniversiteye dönmem gereken zaman geldi. Birbirimize sözler verdik sık sık birbirimizi ziyaret edecektik.
Gitmeden önceki son gün ailemle ve en yakın arkadaşımla geçirmeye karar verdim. Birazda en yakın arkadaşımdan yani sedeften bahsetmek istiyorum. O farklı bir arkadaşlık her durumda yanımda oldu ve beni yargılamaktan çok uzak biri ayrıca her konuda beni destekleyip başarılarımdan gerçekten mutlu oldu. Başarısızlıklarımda da ağladığım omuzdu.
Üniversiteye gitmeden önceki son gece de sedefle bizim mutfakta evdekilere kahve yapıyorduk. "Sedef sen biliyorsun ben İstanbul'dan nefret ederim ama ilk defa sevmek için bi sebebim varmış gibi hissediyorum." Bardakları çıkarıp tepsiye yerleştirdim.
"Bebeğim yaşadığın çok güzel bi duygu karamsarlığa kapılıp bu hissettiklerini mahvetme." Elindeki kaşıkları bardaklara yerleştirdi.
İçimdeki kötü hissin hepsi yarın gitmemden kaynaklı değildi. Bugün bi farklı konuşmuştu benimle. En son mesajı iki saat önce ben yazmıştım konuşma şu şekildeydi
Çare Balkan: Bu gece sedefle bizim evde geçireyim diyorum.
Umar Baş: Senin tercihin
Çare Balkan: Evet ya öyle yapayım.
Sedef gittiğinde elime hemen telefonu aldım saate baktım son yazdığımın üstünden 4 saat geçmiş ama hala cevap yazmamıştı.
Biraz kırgın biraz öfkeli aradım. İlk çalışta açtı bu daha da öfkelendirdi telefon eldindeydi ve yazmamıştı. " Napıyosun?" Diye sordum ses tonumu sakin tutmaya çabalayarak. "Uzanıyorum öyle." İşi vardır tesellim yok olurken en azından dürüst diye düşündüm.
"Aramadın yazmadın merak ettim." Elime geçen kalemi elimde döndürüp stresimi bastırmaya çalıştım. " Arkadaşın sizdeydi rahatsız etmek istemedim." Neden böyle yaptığına dair en ufak bir fikrim yoktu.
"Bi şey mi oldu ya da bana mı alındın." Diye sordum. Ortada bir problem yokmuş gibi konuşamazdım. Bariz bir tavır vardı.
"Yok hayır. Yarın gidiyosun bugünde arkadaşınla vakit geçir bol bol işte." Sinir katsayım giderek yükseldi. "Sen bugünü seninle geçirmediğime mi alındın?" Sessizlik.
Güldüm. Sinirden. "Dalga mı geçiyorsun?" Böyle bişey alınabileceği bir şey mi diye düşünmeye başladım vakit benimdi kiminle istersem ona ayırırdım. Ayrıca tanıştığımız günden bu yana sedeften fazla görüşmüştüm Umarla.
"Seni bilmiyorum ama ben yarın gidecek olsam senin yanına gelirdim." Gerçekten buydu problem.
"Umar saçmalama seni ne kadar göremeyeceksem Sedef'i de o kadar göremeyeceğim." Dedim.
"Sevgilin benim sedef değil." Ses tonu o kadar umar değildi ki karşılaştığım manzara karşısında büyük bir şaşkınlık yaşadım.
"Umar ne dediğinin farkında mısın bilmiyorum ama şu an konuşmaya devam edersek birbirimizi inciteceğiz sonra konuşalım." Dedim.
Bi cevap vermeye tenezzül etmeden yüzüme kapattı telefonu. Sakince uzanıp duvara baktım. Göğüsümde sanki minik bir delik açılmıştı. Bir süre sonra kalkıp elimi yüzümü yıkadım dişlerimi fırçalayıp geri döndüm telefon çalıyor ve Umar arıyordu. Açtım ama konuşmama fırsat vermeden ardı arkasına sıraladı.
"Özür dilerim seni çok seviyorum ve bazen saçmalıyorum ben ilk defa böyle hissediyorum yanlıştı tavrım biliyorum ama dikkat edeceğim."
Göğüsümdeki delik hiç açılmamış gibi birden kapanı vermişti. Bu küçük olayın sonrasında yaşanacakların ipucu olduğunu bile düşünemeden affetmiştim çoktan.