Yeni Üyelik
6.
Bölüm

6. Bölüm

@olumsuzusavar

2018
"Bir çay alabilir miyim?" Elimdeki parayı kasaya bıraktım. Sonra çayı beklemeye başladım.

Dersten çıktıktan sonra bastıran uykuyu bir şekilde dağıtmam gerekiyordu. Kızlar dışarı çıkmıştı bile bende bir çay alıp dışarı kızların yanına soğuk havaya çıkacaktım yoksa mola biter bitmez sınıfta uyuyacaktım.

Çayımı alıp dışarı doğru ilerlerken cebimden telefonumu çıkarıp baktım umar aramıştı iki kere mesaj yazıp derse girdiğimi söylemiştim.

Adının üzerine dokunup aradım. İlk çalışta açtı.

"Ne kadar sürüyor bu ders?" Şaşkınlıkla cevapladım.

" Hoca ne zaman derse. Neden ki?"

"Bi buçuk saattir yoksun!" Derin bir nefes aldım.

" Evet blok işledi iki ders bir arada 15 dakika ara verdi şimdi bende çay aldım."

"Çay alana kadar bir haber veremedin mi bana."

"Umar sakin olur musun? Tabiki haber verecek..."

"Umar he umar okuldasın diye Umar mı olduk şimdi." Sinirle gözlerimi kapadım. Elimde çay okulun ortasında telefonla konuşuyordum ve tek istediğim kavga etmemekti.

"Bebeğim özür dilerim dikkat ederim tamam mı?"

" Beni geçiştiriyor musun sen? Neyse ya anladım ben senin ilgilenmen gereken arkadaşların var." Alayla gülümsedim bu son raddeydi bu kavga edilecek demekti.


Karton bardağı tutan elim kasılmıştı farkında olmadan bir kaç damla çay elime döküldü. Yandığını hissettiğimde hırsla dönüp çöp kutusuna attım çayımı ve okulun nispeten daha tenha olan bir bölümüne geçip sesimi kısık tutmaya özen göstererek


"Saçmaladın iyice sen. Ne yapsam hata ne yapsam suçluyum. Sen ne istiyorsun ya?"

"Merak ediyorum seni elimde değil."

"Merak edeceğin ne var okula geldim dedim fotoğraf istedin attım. Okuldayım işte 10 dakika geç haber versem ne işler karıştırıyor oluyorum."

"Çare ben kötü mü diyorum bak anlamıyo musun? Merak ediyorum diyorum. Çok mu zor bi mesaj at haber ver."

"Tabi çok kolay bak şu an camdan dışarı bakıyorum birazdan sınıfa gidicem onu da adım atarak yapacağım adımlarım da şey olacak bir ayağımı diğerinin önüne atarak ilerleyeceğim biraz daha detay vereyim mi?"

"Çare sen kavga edelim mi istiyorsun?" Sinirle güldüm.

"Ben mi? Ben mi kavga edelim istiyorum?"

"Sen bugün gerginsin biraz belli."

Ders hocasını sınıfa giderken gördüğümde

"Hoca gidiyo derse. Konuşuruz gene kapatıyorum ben." Dedim hızla.

"Tamam iyi dersler güzelim." Dediğinde telefonu kapatıp dersliğe doğru ilerledim.

Ne çay içebilmis ne hava alabilmiş ne de kafamı dağıtabilmiştim. Muhteşem bir ders arası olmuştu (!)

...

"Çare!"
Derslikten dalgın dalgın çıkmış okulun çıkışına gidiyordum. Üniversitede arkadaşlıklar kalıcı olarak kurulmazdı yine de bu kadar birlikte vakit geçirdiğiniz birilerini sevmemek için taş kalpli olmalıydınız.


Kızlardan biri de benim dalgın halimi farketmiş ve peşimden gelmişti.

"Hızlı çıktın zor yetiştim. Neyin var?"

"Ayy vallahi kaptırdım kendimi gidiyorum. Dersten iyice beynim aşınmış."

"Başka bir şey yok yani?"

"Yok balım." Yüzüme zordan bir gülümseme yerleştirdim.

"Yemek yemeye gidiyoruz sen de gelsene." Başımı iki yana salladım.

"Gitmem lazım internetten kitap sipariş vermiştim kargo gelmiş onu almalıyım."

Omuzlarını silkti sen bilirsin anlamında. El sallayıp uzaklaştım.

Yalan söylemiştim. Kargo falan yoktu aklım Umarda kalmıştı.

Eve gidip pijamalarımı giyip ilişkimdeki sorunları çözmek istiyordum. Çözülmüyorsa da bitsindi. Beni bu şekilde hırpalamaya hakkı yoktu.

"Okuldan çıktım eve gidiyorum." Şimdi diye hızla mesaj yazdım sonra da ellerimi ceplerime sıkıştırıp eve doğru yol aldım.

Yarı yola geldiğimde telefonum çalmaya başladı.

"Merhaba" diye açtı telefonu

Gönülsüz bir "merhaba" çıktı dudaklarımdan.

"Napıyosun."

"Eve gidiyorum dedim ya!"

Sinirim geçmemiş daha da artmıştı.

"Neler yaptın?"

"Hiçbir şey. Yemek bile yiyemedim."

"Saat geç oldu neden yemedin bir şeyler?"


Hiçbir şey olmamış gibi davranması öyle fenaydı ki. Patlamak için yer arıyordum.

"Canım istemedi doğru düzgün bi ara da verilmedi. Eve gidince atıştırırım."

"Öyle olmaz. Dur ben sana bir şeyler söylerim şimdi pizza yer misin?"

"Yok sağol gerçekten istemiyorum."

"Çare ben istiyorum. Bir dakika."

Bunu ara ara yapardı konuşurken bir dakika deyip bir şey dememe izin vermeden telefonu kapatırdı. Geri aradığında da müşteri geldiğini söylerdi. En fazla iki dakika geçmişti ki geri aradı.

"Yemek söyledim. Eve git karnını doyur olur mu?"

" Bu senin özrün mü?"

"Özürlük bir şey yok ki bebeğim. Sen gergindin ben de seni merak ettim."

"Bana güvenmiyorsun."

" Öyle değil işte. Ben burda çalışıyorum yaşantım belli ama sen güzelsin ve üniversitedesin. Korkuyorum. İstemiyorum ama böyle bazen bir his geliyor. O his geldiğinde herkese sataşıyorum."

" Bana güveniyorsan güzelliğimin ya da üniversitede okumamın bir önemi olmamalı."

"Biliyorum ama ne yapabilirim ki? Birden olup bitiyor ne oluyorsa."

"Kendini dizginlemeye çalışabilirsin."

"Denerim."

"Tamam"

"Trip mi atacaksın?"

"Yok eve gidip pizzamı yicem. Neyli söyledin bari?" Cılız gülümsemesini duydum.

"Dört peynirli ve mantarlı."

"Ne? Benim mantara alerjim var nasıl bilmezsin."

" Yaa biliyordum unuttum hemen iptal edip değiştiriyorum."

Son iki saattir ilk defa sesli ve içten güldüm.

"Şaka yapıyorum ama var ya ne yalancısın biliyormuş da unutmuş."

Sesi keyifli geliyordu.

"Daha yeni düzeldi aramız tekrardan kötü olsun istemedim."

"Seni özledim akşam görüntülü konuşalım mı?"

"Çok güzel olurdu ama akşama yeni mallar gelecek depoya taşımak gerek. Hatta bizim çocukları da çağırdım yardıma gelecekler."

"Tamam bitanem başka zaman yaparız."


Bu sırada eve gelmiştim. Isıtıcıya kahve için su koyup çalıştırdım.

"Öpüyorum seni."
"Bende öptüm."
Telefonu kapatıp koltuğa attım kendimi.

Ne olursa olsun barışmanın verdiği rahatlama hissinin tadı bambaşkaydı. Eve dönmek gibi hissettiriyordu. Alışmaya başlamıştım ve en kötüsü de bunun tehlikeli olduğunun farkına varıyordum.

Loading...
0%