Yeni Üyelik
9.
Bölüm

Son | İmkansız Gülün Dikeni

@ordecik

Günler geçti. Günler geçirdim üzerine basarak sivri acı saatlerin. Bakındım sokaklara. Sessiz telefonları dinledim. Ne bir adım senden ne de bir istek parmağının ucunda. Pencereler kapandı işte üzerime, rahatça nefes veremedim. Edemedim. Sen kal diye yanımda, yalan söyleyemedim. Bir kez daha, dedim kendi kendime. Bir kez daha deneyeceğim ve ortak bir yol olacaktır mutlaka, dedim.


Düşünemedim.


Bana baktın ilk önce. Önce benim konuşmamı istedin. Bilemiyordum ne diyeceğimi. Gözlerine baktım. Meraklıydın. Meraklıydın ama canlı bir merak değildi bu. Sanki haberdardın.


Çekindim. Duvarlar bakıyordu sanki bana nefretle. Bakamadım ne sana ne de onlara. Gözlerim halıdaydı. Sözlerim ise sende.


"Seni kaybetmek istemiyorum." dedim.


"Beni mi, onu mu?" dedin. Kızgın değildin. Kırgın değildin.


"İkinizi de."


Cevap vermedin. İkimiz de kaldık sessizce. Sonra sen kalktın. Gittin bir çekmecenin yanına ve açtın. Getirip sehpanın üzerine koydun o ilk günkü gibi duran kağıdı.


Aşksiyahı.


"Ben artık onu istemiyorum." dedin. "O olmak istemiyorum."


Kağıdı ters çevirdin. Boş sayfa bakıyordu şimdi ikimize. Elini koydun üzerine.


"Eğer bir şey çizilecekse beraber çizdiğimiz bir şey olmalı." dedin.


Bekliyordun. Tıpkı senin gibi Aşksiyahını arkada bırakmamı. Seninle aynı sayfaya el koymamı.


"Sana yalan söylemek istemiyorum." dedim gözlerine bakarak. Gitmedi işte elim, o çiçeği ezmek istemedi.


Anladın. O an anladın işte iflah olmayacağımı. Yıkıp da kendimi basit şekillerle doğmayacağımı. Çıkıp da gölgeli bahçemden ışıklı bir sevdaya gönül bırakmayacağımı.


Biliyordun beni işte. Tanıyordun. Senin sözünden geçmeyeceğimi biliyordun. Kendime söz geçiremediğimi de biliyordun.


Aldın Aşksiyahı çizimini eline. Ona baktın. O da sana.


"Sen var olmayan birini istiyorsun." dedin bana aynı sakinlikle. "Ben de artık var olmayan birini istiyorum belli ki."


"Ama ölmedim ki ben. Hala varım, hala hayattayım."


"Ölmedin. Ölmedin çünkü iki hayatlısın. Benim de senin gibi olmamı istiyorsun."


Uzattın elindeki çizimi bana, "Al." dedin. "Ben tek hayatıma razıyım."


"Neden," dedim diğer hayatını alırken elinden, "nedir seni ondan bıktıran?"


"Yapmak istemediğim şeyler yaptırtıyor bana."


"Ama yaptın. Hem de isteyerek yaptın."


"Çünkü inandım. Ona kandım."


Bu sefer ben baktım Aşksiyahıma. Yapabilir miydi? Yalan söyleyebilir miydi bana?


"Yani," dedim kırgın, "gerçek değil miydi?"


Başını salladın yukarı aşağı. "Gerçekti." dedin. "Ama o gerçek ben değildim."


"Neden olmasın?" dedim sana yalvararak. "O da gerçeğin bir parçası neden olmasın?"


Sustun.


Baktın bana öylece.


Kızmadın. Sadece üzüldün. Kendine değil bana. Değişmeyeceğini anladığın bana.


"Eğer onu görmek istiyorsan o olabilirim bir kez daha." dedin.


Kabul ettim.


"Onun emrine amade olduğunu biliyorsun, değil mi?" dedin.


Kabul ettim.


"Onu reddetmenin mümkün olmadığını biliyorsun, değil mi?" dedin.


Kabul ettim.


"O halde sana son emrimi veriyorum." dedin. Ayağa kalktın. O soğuk ifadeyi takındın yeniden.


Yapma, dedim fısıldayarak.


"Bugünden itibaren çık hayatımdan..."


Yapma...


"...ve bir daha beni hiçbir şekilde arama."


Yaptın.


Aşksiyahına kestirdin kendi köklerini.


Yıkıldım.


***


Durdum, biliyor musun. Sözünde durdum. Çıktım hayatından ve bir daha aramadım seni. Çünkü bunlar senin sözlerindi. İstedim, biliyor musun. Yine de seni görmeyi. Yine de delip geçmeye sözlerini. Yaptım, hatırlıyor musun? Ama sen dinlemedin. Bitti, dedin.


Sana bir şans verdim, dedin.

Bekledim, dedin.

Kaybettin, dedin.

Bitti, dedin.


Bitti.


İşte böyle bitti sen ve ben. Benim yüzümden. Söz dinlemeyen ben yüzünden. Seni hak etmeyen bu kör ve aptal yüzünden. Ne kadarını okudun bilmiyorum bu yazdıklarımın. Ama yiten günler geri gelmiyor, bunu anladım. Bir özür, bir arzu değil bu yazdıklarım. Sana uzatmıyorum hayatımızın bu parçasını bir gül diye. Sadece dursun istiyorum kalbimde, her gün hatırlatıp da bana lanet okusun diye.


Şimdi ne edersin, kiminlesin bilemem. Artık merak da edemem. Koca bir yıl geçti üzerinden, yine de yollarım dönmek istiyor sana doğru halen. Gelemem. Hatırlatıp da kendimi o günlere döndüremem. Bensiz hayatına en ufak leke dahi süremem.


Sadece isteyebilirim, dileyebilirim sana en güzel şeyleri. Mutlu ol bu benden uzak günlerinde. Tek karanlık olsun hayatında, dinlenmek mutluluk ağacının gölgesinde. Sevda diyorsan bul gönlünden aks edeni. Ne diyebilirim, bulursan seni layıkıyla seveni? Tat en tatlı tadından hayatın, benim sana tattıramadığım. Al en içten hediyelerini sevdanın, benim sana sunamadığım.


Üzülme.

Tek bir gül solmasın o güzel yüzünde.

Ve sen, o güzel kadın, umudun cennet olsun o güzel yüreğinde.


***


Ah, ne acı, imkansız gülün dikeni

Öylece bakmak uzaktan, kalbime açtığı yarasıyla

Keder bulutu dolaştırır en sıcak gökyüzünde

Ömür boyu cezalandırır aşk suçları


Loading...
0%