Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Iv - Şafak

@ordecik

Zannetmiyorum.

Geceyüzüne "karanlık" diye bakanların güneştapar sözleri hiç kovabilmiş mi kader ağlarındaki örümcekleri?

Ya da ışığın ateşle kardeş olduklarını fark edebilmişler mi?

İşte şimdi usul usul geri geliyor o gökateş gecemi yakmak için baştan uca. Uyanıyor yorgun auroranın kısrakları koşmak için bir sonraki geceye, yanmadan güncehenneminde. Işıltısını kaybediyor güneş yükseldikçe ayna parçaları. Birleşiyorlar yan yana, diz dize beni yeniden hapsetmek için bir görüntüye.

İşte,

Bir daire çizmeli işte. Kaba, çirkin, şekilsiz bir daire. Onun içine koymalı güneşin değemeyeceği şeyleri. Onun içine koymalı bütün gecetadı güzellikleri. Örtmeli. Tan uyardığı zaman üzerine kalın bir örtü örtmeli.

Beklemeli. Söyleyip de yüreğe bütün sabır sözlerini, beklemeli.

Sonra,

Geçmeli bir aynanın karşısına. Eline alıp ağır bir çekici, tam ortasına vurmalı. Parçalara ayırıp da karşısındakini, ardındaki Gecekanadını serbest bırakmalı.

Susmalı. Sokaklara, odalara, günden geriye kalanlara susmalı.

Ve,

Yıldız damlalı gölde ayışığının altında yaşamalı.


***


Gecekanadı artık üzgün değildi. Öfkeli değildi. Kirli değildi.

Oradaydı işte, gölyuvasında. Korkmuştu elbette. Kendinden utanmıştı. Ama görmüştü işte. Kendi gözleriyle görmüştü. Toprağa ilk adım attığı andan beri ayaklarında biriken kirden tane bile kalmamıştı. Suya bakmıştı. O hep temizdi. O hep güzel.

Hem, pişmanlık gözyaşlarıyla temizlemişse yüreğini eğer, hiçbir şey suyu kirletemezdi ki.

Köprünün altından geçti Gecekanadı. O çürük, parçalanmış ahşaptan ibaret köprüden. Yuvasını suyun geri kalanıyla birleştiren o yoldaki köprüden. Vurdu ona. Gagasıyla vurdu. Kanatlarıyla vurdu. Yıkıldı köprü. Yıkılan parçalar kapattı yuvaya giden yolu.

Oradaydı artık. Kendi gölünde. Her şey ne kadar güzeldi burada. Her şey ne kadar gecetatlı. Etrafına bakındı. Her şey halen buradaydı. Bedeninin etrafından yayılan dalgalarla can bulan kıyı çiçekleri. Yuvasını beşik örtüsü gibi örten uzun boylu, beyaz yapraklı ağaçlar. Anılar. Ayışığı.

Ve en önemlisi, kendisi.

Mutluydu artık, yeniden huzurlu. Dolaşıp da göl kıyısının etrafında, çiçeklere rica etti Gecekanadı. Çiçekler köklendi toprakta. İlerledi. Ulaşıp gölün giriş kısmına, filizlendi. Sarmaşıklar uzandı bu filizlerden. Uzun, sivri dikenli sarmaşıklar. Dolaşıp birbirlerine, gölün girişini kapattılar.

Merak etmişti Gecekanadı, soru işaretlerine takılmıştı. Uzaklaşmıştı kendinden. Hayatıyla ve mutluluğuyla damla damla örülü gölünden uzaklaşmıştı. Ama olmamıştı işte. Daha ilk adımda her şey kötüleşmişti, her şey düşman olmuştu. Fakat geri dönmüştü işte. Yuvasındaydı yeniden ve burada kalacaktı bir daha çıkmamak üzere.


-son-


Loading...
0%