Ya hu şu saatin kulağı olsa, sorsam
Hayırdır, bu durgunluk niye?
Oturmuş da orada bakıyor kös kös
Bacağı aynı yerde, kolu hep aynı yerde
Diyorum, hadi atı ver iki adım daha
Komşunun gidecek yeri var
Kuşların göçecek yeri var
Seni mi bekleyecek yarınlar
Somurtmuş da yüzünü hasım gibi
Terbiyesizce tıkırdıyor orada tik tak
Çıkardım başımı pencereden, iki yüz göreyim diye
Kaktırmışlar bana şu çürük duvarı manzara diye
İki kuru çiçek koymuşlar, bir de tipsiz kedi
Döndürmüş de başını bakıyor bana kazıkçı bakkal gibi
Gitsem sorsam yanına nasıl yapabiliyor
Böyle umursamadan pineklemeyi
Ben bırakıyorum kendimi yatağıma
Yastığım bile istemiyor beni
Gazeteler, diziler hak getire
Hep aynı yüz, hep aynı terane
Çıkıyor karşına durmadan meymenetsizin biri
Sonra kumandayla kavga ediyorsun basmadı diye
Çeviriyorsun saate gözlerini
Yelkovan da akrep de duruyor öyle hareket çeker gibi
Çıkarmışlar 'gün' diye uyduruk bir şeyi
Ulan bana mı sordunuz yirmi dörde bölerken saatleri
Doldur diye tutturuyorlar sanırsın ki çuval
Ben salağım ya zaten kullanın beni işçi gibi
Millet hasreder ailesine, sevdasına
Ben derim gece olsa da yatsam artık yatağıma
Dön bir sağa bir sola
Kaçıyor işte uyku, yapmamışlar ipini
Alayım bari şu defteri elime
'Sevgili günlük' diye başlayayım
Ee, hani sonrası gelmiyor
Kalem öylece kağıda bakıyor
İşte kelimeler küskün bana hâlâ
Kaldım günlüğümün karşısında enayi gibi