Pompaladığı kanın intikam için olduğu benimsetilen bir kalple büyüklerin günahını ödeyen bir kalbin birleşim haritası... Bu, Ahsen TURAN ve Egemen AKDEMİR`in hikayesi...
Zaafları kullanılarak suçların asıl adı olan yer altına tutsak edilen kimsesiz bir kadın ve yer altının sonunu getirmek için kendisini adayan bir komiserin... Hayır, başkomiserin yüreklerinin birbiri için atması...
Zihninin tutsağı olan Mihri, kapatıldığı akıl hastanesinde yolunu bulmaya çalışır. Peki, yolu Özgür`e mi, yoksa Kuzey`e mi çıkacak?
Bir… İki… Üç…
“Bırakın beni!”
Newton’un beşiği gözlerimin önündeydi.
“Deli değilim ben!”
Parmak uçlarım metal yansımalı topu tuttu.
“Dokunmayın!”
Tenimin rengi iple asılan topun yüzeyinde can buldu.
“Öldüreceksiniz beni!”
Topu sağa doğru kaldırdım.
“Anne yardım et!”
Bıraktım.
“Anne bırakma beni!”
Topun ilettiği enerji bir diğer uca geldiğini belirtti.
“Anne gitme!”
Top havalandı.
“O iğneyi uzak tutun benden!”
Eski yerine döndü.
“İstemiyorum!”
Bir diğer top havalandı.
“Yapmayın!”
Bir diğeri.
“Bu çok fazla!”
Değildi.
“Öyle!”
Acıtmadı.
“Çok acıyor!”
Yalnızca bir iğne.
“Ölüm gibi!”
Beynim uyuşuyor.
“Ben deli değilim…”
Çok karanlık.
“Alışkın değilim.”
Alış o zaman.
“Ben deli değilim…”