Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@patipiyon

Hale sabah kahvaltısından sonra üzerini giyinmiş ve adresini internetten bulduğu o sunucunun kanalına gitmek için Ayşe'nin evinden çıkmaya hazırlanıyordu. Barış FM. Barış... Genellikle öğle ve akşamları o belirli saatte yayına başlıyordu. Her gün farklı bir konu, yeni bir muhabbet ve eğlence. O küçük köy evinde; pek de iyi huylu olmayan yaşlı dedesi, her günü ev işiyle geçen yorgun annesi ve küçük yaramaz kardeşi arasında Hale için heyecanlanılacak tek şey buydu.

Tam da kapıdan çıkmak üzereydi ki...

"Hale dışarı çıkarken yanına Esra'yı da al, parka götürürsün."

Hale elinden ayakkabısını düşürdü. "Ama anne!.."

"Eşyaları taşırken ayak altında olmasın."

"Halecim..." Hale hayal kırıklığıyla bakışlarını yanına gelen Ayşe'ye çevirdi. "Senin için bir mahsuru yoksa Yusuf'u da yanına alır mısın?"

Bu bir soru değildi. Reddetme şansınız yokken bu tür sorular da anlamsız kalır.

"Tabii ki..."

Esra dışarı çıkacak olmanın verdiği mutlulukla atlaya zıplaya ablasının yanına giderken, Ayşe konuşmanın tekrarını Almanca olarak Yusuf'a aktardı. Yusuf derin bir iç çekerek ayakkabılarına yöneldi.

Ve sonuç olarak Hale yanında ki beş yaşlarında bu iki çocukla o radyo binasına gidemeyeceğine göre, umutsuzca bahsi geçen parka gitmeye karar verdi.

Esra neşe içinde Hale'nin elinden tutmuş her şeyden habersiz etrafa gülücükler saçıyordu. Hale aniden yolda durup arkasına baktı. Yusuf'un yüzünü asmış bir şekilde arkalarından yürüdüğünü gördü. Bu çocuğa iyi davranmalıydı. Gülümsedi ve boşta ki elini Yusuf'a uzattı. Yusuf gözlerini devirerek onların önüne geçti. Yanlarından geçerken Esra'yla kötü kötü bakışmış sonrasında onlarla arasına bir buçuk kulaç adım farkı koymuştu.

Parka gidince çocukları kendi hallerine bıraktı Hale. Daha doğrusu kendini, kendiyle başbaşa bıraktı. Evden çıkmadan önceki heyecanını anımsayıp,"Küçük kardeşler..." diye iç çekti.

Bu sırada Esra ve Yusuf parkta kendi başlarına oyuna dalmışlardı. Bir zaman sonra Esra'nın aklına harika bir fikir geldi. Yusufla konuşabileceğini düşündü. Yusuf yabancı bir dil konuşuyordu nasıl olsa ve ablası ona biraz öğretmişti.

Yusuf'un yanına gitti. O sırada Yusuf'ta maymun parmaklıklarında karşı mevdivene ulaşmaya çalışıyordu. Esra da Yusuf'un ulaşmaya çalıştığı merdivenden çıkararak parmaklıklar da ilerlemeye başladı. Şimdi her ikisi de birbirlerine yaklaşıyordu.

Demirlere tutunmak Esra'yı fazla yordu. Ellerine kan gitmiyor,uyuşan parmakları soğuk demirden kaymaya başlıyordu. Üstelik yuvarlak gözlükleri de hareketin etkisiyle burnunun ucuna kadar kaymış, gözlüklerinin düşmesi artık an meselesi olmuştu. Ama yılmadı.Ve Yusuf'a doğru ilerlemeye devam etti.

Ve sonra karşı karşıya geldiler.İkisi de şaşkın birbirine bakıyordu. Yusuf'un ilerleyebilmesi için Esra'nin tutunduğu demirin kenarına çekilmesi gerekiyordu ama o buraya bunun için gelmemişti.Hemen söze başladı:

"No.Nays tu mit yu. Yes. Vat iz yur neyim?" Kelimelerin çoğunu yuvarlamış olsa da iyi bir giriş yaptığını düşündü.

Ama Yusuf Esra'nın ne dediğini anlamamış gibiydi. Esra, Yusuf tepki vermeyince devam etti.

"May neyim iz Esra" Şimdi
Esra Yusufla konuştuğu için kocaman gülümsüyor ve kendiyle gurur duyuyordu.

Yusufsa Esra'nın kendi önünü bilerek kestiğini, onunla alay ettiğini düşünür gibi mimiklerini değiştirdi:

"Einen Schritt zur Seite" (Kenara çekil)

Evet! İşte Yusuf ona karşılık vermişti. Kendine güveni arttı ve bundan güç alarak devam etti:

"Yes! No! May neyim iz Esra." Esra başka bir kelime düşündü.Tüm bilgisini ortaya sermeliydi! "Dok, Ket,Monkey, Fayf yers old"

Öğle güneşi ikisini de terletmişti.Yusuf'un yanakları kızarmış ve Esra'nın kenara çekilmemesine iyice sinirlenmişti. Üstelik arkasına başka çocuklar da gelmiş bilmediği kelimeler mırıldanıp, onu dürtmeye başlamışlardı. Esra'nın da hali Yusuftan farklı değildi, avuç içleri acımış ve terlemişti. Yusuf son kez Esra'nın gülümseyen siyah gözlerine baktı. Esra Yusuf'un ilk kez kendisine baktığını fark edince saf bir edayla daha da gülümsedi. Ve sonra Yusuf Esra'nın olduğu demire kendini atıverdi. Ancak Esra'nın bedeni ona engel olmuş Yusuf'un demire tutunmasını engellemişti. O anda kafalar şiddetle tokuştu ve dengeleri bozulan iki çocukta yere düştü.

Loading...
0%