Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1.BÖLÜM

@petrichor2

Keyifli okumalar...

Varlığını kabul etmediğimiz tek şey ölümdü, vardı ama insanlar bunu hiç bir şekilde aklına getirmiyor varlığını hatırlamıyordu. Böyleydi insan oğlu, bir vardı bir yoktu. Ne garip, bir tabuta sığıyordu tüm anılar. Bir gün bile görmesen hasretinden yandığın kişi, hiç var olmamış gibi çıkıyordu hayatından. Geçen zamanda sesini unutuyor, yüzünü hatırlamıyor, tüm ezbere bildiğin mimikleri dahi aklından kaybolup gidiyor.

Ölüm acımasızdı ya da acımasız olan bıraktığı acıydı.

Böyle düşünüyordu Aden, kalbinin ortasındaki hiçliğe anlam veremiyordu. Bir insanın kalbi hiçlikti olur muydu? Aden'in kalbi oradaydı işte, tanımadığı ve adını hiçlik koyduğu yerdeydi. Etrafına baktı, kocaman kabristanda sadece bir kaç akrabası ve ablaları vardı. Sahi annesi ve babası hiç mi sevilmiyordu? Gözlerini iki ablasının üzerinde gezdirdi, Aden'e göre onlar acısını daha içten yaşıyordu. Açil ablasına baktı en büyük ablası, gözleri ağlamaktan şişmiş yanakları çökmüştü.

Ama ablaydı işte, kardeşleri için güçlü durmak zorunda hissediyordu kendini, Aden içten içten üzüldü ablasına daha sonra ise ortanca ablasına baktı. Büyük ablasına göre Açelya ablası daha da çökmüştü, gördüğü her yerde, durduğu her yerde kriz geçiriyor kendini paramparça ediyordu.

Kendisine baktı, ikisinden daha farklı bir şekilde yaşıyordu acısını. İçinden, kendini öldürerek, kendini yiyerek. Tekrar krize giren Açelya ablasının yanına ilerledi ve koluna girerek sırtını sıvazlamaya başladı. Güçlü durmak zorunda hissediyordu kendini, güçlü durursa ablaları da güçlü duracaktı. Kabristana giren iki cenaze arabasıyla derince nefes aldı Aden, sanki birileri boğazını sıkıyordu. Güneşli hava birden bire kapkara bulutlara yuva sahipliği yaptı, cenaze arabaları durduğunda bir şimşek çaktı. İki tane araba daha durdu arkadan, içerisinden amcaları ve dayıları çıkmıştı.

 

Kalabalık bir ailenin üç tane kız çocuklarıydı onlar ama gelin görün ki hiç değerleri bilinmemişti.

 

Aden'in dizleri titredi, yere düşmeden önce kendini zar zor tuttu. İki amcası ve kuzenleri babasının tabutunu taşırken, diğer iki dayısı ve kuzenleri annesinin tabutunu taşıyorlardı.

 

"Oyyyyyy, Selmam kınalı kuzum, selvi boylum. Seni bu tabutun içinde mi görecektim ben? Annesinin tek incisi."

 

Aden anneannesine baktı, bu zamana kadar sadece bayramdan bayrama görürlerdi. Anneanneleri tabuta sarılmış bir şekilde ağıtlar yakıyordu.

 

"Civan oğlum, babayiğit Hasan'ım. Dünyalara sığamıyordun şimdi şuncacık toprak parçasına mı sığacaksın oğlum."

 

Kabristan bir anda dolmuştu, Aden gelen tabutlara baktıkça bağırıp çağırmak ve her yeri yıkmak istiyordu. Tabutlar açıldıkça ağıtlar daha da çoğalmıştı, Açelya ve Açilde kendilerinden geçtikçe geçiyorlardı.

 

Bir damla göz yaşı gözünden düştüğünde Aden'in tüm bulutlar anlaşma yapmış gibi bırakmışlardı yağmur tanelerini. Aden ağladıkça sanki gökyüzü ona ayak uydurup daha da şiddetleniyordu, herkes ıslanmış ağıtlar ve gök gürültüsü birbirlerine karışmıştı. Hoca duasını okumuş hızlıca cenaze arabasına binerek uzaklaşmıştı, yavaş yavaş boşalan kabristanda sadece üç kişi kalmıştı, üç kardeş, üç yoldaş ve üç kaderdaş kalmıştı.

 

Yağmurun altında birbirlerinin kollarına girerek yavaş yavaş yürüdüler, Aden iki ablasının koluna girerek yürümelerine destek olmuştu.

 

"Hatırlıyor musun Açil, annem sana yemek yapmayı öğretmek için ne kadar çabalardı."

 

"Evet ama hep iş Aden'in başına patlar, akşamın sonunda mutfaktan terden bir su olmuş Aden çıkardı."

Aden tebessüm etti, aslında belli etmesede annesiyle yemek yapmayı çok severdi. Annsiyle yaptığı her şeyi severdi Aden, tavuklara birlikte bakmayı, pazara gitmeyi hatta ve hatta el işini bile.

"Ben annemle her aktiviteyi keyifle yapardım sizin aksinize!"

İsyankar bir şekilde konuştuğunda Açil ve Açelya tebessüm ettiler, oturdukları mahalleye girdiklerinde öylece duraklayıp sahip oldukları anıların bir bir gözlerinden geçmesine izin verdiler.

"Babamla her akşam voleybol oynardık burada, hiç sesini çıkartmaz yorgunum demez oynardı bizimle."

Açelya ağlamaya yakın çıkarttığı ses tonuyla burnunu çekti, Aden öylece bahçede duran kamelyaya baktı ve gözlerinden tekrar bir yaş düştü.

"Sırf babam Fenerbahçeli diye Galatasaraylı olmuştum. Halbuki içten içten Fenerbahçeyi tuttuğumu öğrenseydi benimle gurur duyardı."

"Ben o eve girmek istemiyorum."

Açil'in sesiyle iki kız kardeş ablasına baktı, gözlerinden çoktan yaşlar düşmüş yağmurla karışmıştı.

"O evde ki o anılarla nasıl yaşayacağız? Kızlar ben deliririm, şuan bile aklımın yerinde olduğundan şüpheliyim."

Açil daha çok ağlamaya başladığında Aden ve Açelya ablalarına sarıldı, birbirine sarılan genç kızlar o gün söz verdiler.

 

Herşey yeniden başlayacaktı.

 

 

 

Loading...
0%