Yeni Üyelik
18.
Bölüm
@rarbezrh

Çağatay'ın ağzından.

 

Dediklerimin ardından birkaç dakika sonra Burgercinin önündeki bulduğum boş yere arabayı park etmiştim. Bakışlarım ona doğru kaydığında emniyet kemerini çıkarıyordu. Hâlâ yanımda olması ve birlikte yemek yiyecek olmamıza inanamıyordum. Bundan sonra artık yanımda olacağını hissediyordum. Ve her günümü onunla geçirmek istiyordum. Bu her gün olayını biraz abartmış olabilirdim. Çünkü ikimiz de okuyorduk, ekstra o bir işte çalışıyordu. Belki her akşam onu görebilirdim ama diğer türlüsünü de yapmaya çalışacaktım.

 

Bir sürü anımız olsun, ona kendimi inandırmak istiyordum.

 

Ben de emniyet kemerimi çıkarıp dışarıya çıktığımda, yan yana adımlayarak mekanın içine girdik. Öğlen saatleri olduğu için kalabalık olan sıraya girdiğimizde bize gelmesini bekledik.

 

"Hangi menüden istiyorsun?" diye sordum.

 

İstediği menüyü parmaklarıyla gösterirken, onu onaylamıştım.

 

"Sen masaya geç otur istersen ben alır gelirim."

 

Bakışları bana doğru döndüğünde itiraz edeceğini anladım. Onu yemeğe davet eden bendimi ona ödetecek değildim. Kıza hesap mı ödenir saçmalığına katılmıyordum. Herkes hesap ödeyebilirdi, sanki bu düşünce kadını biraz düşürüyordu. O yüzden asla sen ödeyemezsin diye böyle bir saçmalık yapmayacaktım.

 

"Olur mu ki öyle diye sordu?"

 

Olur güzelim, niye olmasın?

 

"Olur olur, bir gün de sen beni davet edersin."

 

"En kısa zamanda, ben geçiyorum o zaman."

 

"Tamam güzelim."

 

Yanımdan uzaklaşıp duvar kenarında iki kişilik bir masaya yerleştiğinde bakışlarımı ondan çektikten sonra dakikaların ardından biten sıradan sonra siparişlerimizi verdim ve beklemeye başladım. İsmim söylediğinde tepsileri alarak masaya doğru adımladım. Onunkini önüne bıraktığımda ben de kendiminkini bırakarak sandalyeye yerleştim.

 

Hamburgerimden bir ısırık alırken mırıldandım. "Anlat bakalım."

 

"Ne anlatayım?"

 

"Hayatını?"

 

"Hımm, tamam o zaman."

 

İçeceğinden bir yudum alırken anlatmaya başladı.

 

"Konservatuvar son sınıf öğrencisiyim. 22 yaşındayım. Annem ev hanımı, babam ise emekli polis. Ama hala işine devam ediyor. Hayatta babamı evde öylece otururken göremezsin. Muhakkak bir işle ilgilenmek zorunda hissediyor kendini. Benim akimse annem ve babam haraketlidir. Annem ev hanımı olduğu için güzel yemeklerin şaheseridir. Böyle bir annenin yanında yemek yapmayı öğrenememişsindir diye çok soran oldu. Ki yemekte becerili olmak zorunda değilim. Ama güzel yemek yaparım. Annem bana bir şeyler öğretmekten hiç geri kalmadı. Ailem konusunda şanslı olanlardanım. En çok da okuduğum bölümden dolayı. Çoğu aile çocuklarının istediği meslek değil de göz önünde olan klasik meslekleri istiyordu. Aileme ilk bu bölümü istediğimi söylediğimde hiç şaşırmamışlardı. Çünkü arada onlara da şarkı söylerdim. Benim için de bir nevi prova oluyordu. Daha sonradan üniversiteye başladığımda aynı zamanda bir işe girdim. Maddi açıdan sıkıntısı olan birisi değildik ama kim para kazanmak istemezdi ki. Hem o bir de sevdiğin meslek ise. Çok fazla arkadaşım yok. Sadece mekanlara gittiğimiz ekip var. Toplam dört kişiyiz. İki kız iki erkek şeklinde."

 

Ara sıra yemek yemek için ara veriyordu. Ben ise bütün dikkatimi ona vermiş ve onun hakkında yeni şeyleri öğrenmenin verdiği keyifle yemeğimi yemekle meşguldüm.

 

"Adları Şebnem, Fikri, Toygar bir de ben varım. Şebnem baterist, Fikri elektro gitar, Toygar da normal gitar çalıyor. Ben de söylüyorum işte. Birlikte tanışma hikayemiz de şöyle; İlk Şebnemle tanıştık. Kendisi sokakta müzik söylerken bir cesaret edip kendisine eşlik ettim ve o andan beri yakın arkadaşım oldu. Fikri ve Toygarla aynı bölümde okuyoruz. Onlara rica ettim birlikte bir ekip olup sahne alabiliriz diye. Onlar da düşünüp taşınıp söylediklerime katıldılar ve o andan beri para kazanmak için sahne alıyoruz. Benim hayatım okul, ev, işten ibaret. Aslen İstanbulluyum. Burada doğdum burada yaşıyorum. Kız kardeşim var üç yaşında. O kadar."

 

Bu kadar uzun şeyler anlatmasını beklemiyordum. Bazen utangaç olsa da bence çoğunlukla çok cesur bir kadındı. Onun hakkında öğrendiklerim aklımın en önemli köşesine yerleşirken, içeceğinden bir yudum almasının ardından tekrar dudaklarını araladı.

 

"Sen anlat bakalım. Ben de bu arada yemeğime kaldığım yerden devam edeyim."

 

"Olur." diye mırıldandım.

 

Derin bir nefes alırken anlatmaya başladım.

 

"23 yaşındayım. Bilgisayar mühendisliği son sınıf öğrencisiyim. Annem öğretmen, babam memur, bir erkek kardeşim var kendisi polislik okuyor. İstediğim mesleği yapıyorum, benim de ailem bu konuda sonuna kadar arkamızda oldu. Hem kardeşim hem de benim adıma. Arkadaş ortamım kalabalık. Ama bir tane yakın arkadaşım var. Adı Hakan. Kendisiyle çocukluk arkadaşıyız, ilkokuldan beri. Yani bağlarımız kuvvetli. Aynı şehirde doğduk ve yine aynı şehirde okuyoruz. Onunla aynı bölümü kazandık ve ailemizi Antalya'da bırakarak burada aynı evde yaşıyoruz. Yurtta yaşamak yerine evde kalmayı tercih etmiştik. Ailemiz de bu duruma karşı çıkmadığı için çok da zorlanmamıştık. Ailem başka şehirde yaşayacak olmam üzülse de konu başarı olunca destek çıkmışlardı. Kardeşim Sakarya'da okuyor. Yani iki çocukları da başka şehirde okuyor. Arkadaş ortamım olduğu için çoğunlukla dışarıya çıkıp gezme şansım çok oluyor. Ortama ayak uydurmakta iyiyimdir, yoksa bu kadar arkadaşım olamazdı. Çalışmıyorum bu arada. Yani şu anlık. Benim hayatım bundan ibaret."

 

"O zaman şimdi tanıştığıma memnun oldum."

 

Gülümseyen suratına bakarken, ben de gülümseyerek karşılık verdim.

 

"Tanıştığıma memnun oldum, güzelim."

 

 

 

Merhabalarrr, nasılsınız?

 

Kurgu nasıl gidiyor?

 

Çağatay?

 

Miray?

 

Düşüncelerinizi merak ediyorum.

 

 

Loading...
0%