@rarbezrh
|
Miray'ın ağzından.
Mekandaki kalabalık dağıldığında, montumu alarak dışarıya çıktım. Bugün de epey eğlendiğim bir gün olmuştu. Sevdiğim bir işi yapmaktan kim hoşlanmazdı ki.
Dışarıya çıktığımda bakışlarım birkaç adım ötemde duran Çağatay'ı buldu. Gerçekten de dediğini yapacak mıydı? İşe gittiğim günlerde benimle birlikte eve yürüyeceğini söylemişti. Bu mesajı okuduğumda, böyle bir şey istemesini garipsemiştim. Ama o benimle geçen bir dakikayı bile önemsiyordu. Sanırım görmek için de bütün fırsatları kolluyordu.
O da benim gibi montunu giymiş ve içine giydiği hırkanın kapüşonunu kafasına geçirmişti. Beni gördüğünde, yerinde duran bedenine doğru ilerlemeye başladım. Bakışlarıyla bedenimi kısa bir süre kıskacı altına aldığında, parmakları bana doğru uzandı.
Montumun fermuarını kapattığında, kapüşonumu da başıma geçirdi. Sıcak nefesini yüzümde hissederken "Önünü kapatalım da üşüme." dedi.
Bir şey söylemezken parmaklarını parmaklarıma geçirdi ve ikimizin elini kendi montunun cebine soktu. Bu hareketi heyecanlanmama sebep olurken, önüme doğru döndüm. Adımlarımız senkronize bir şekilde ilerlemeye devam ediyordu.
"Nasıl gidiyor sınavların?" diye ortaya bir soru attım.
Bakışları bana doğru kaydığında, yüzündeki yorgunluk kafama takıldı.
"Yorucu geçiyor sınav haftaları. Anamız belleniyor şahsen."
"Yaa, hayatımız baştan sona yorucu zaten. Biz sadece bu zorluktan küçük bir an uzaklaşıp keyif alıyoruz."
"Öyle. Seninle keyifli olan anlarımın artacağını düşünüyorum."
Her konuyu muhakkak bana getirmeyi başarıyordu. Sözlerindeki anlamlar beni toz pembe hayallere sürüklüyordu. Beni gerçekten sevdiğini anlayabiliyordum. Öyle konuşuyordu, bu konu hakkında da yalan söylenmezdi ya.
Ama onun yalan söylüyor düşüncesine bile kapılmak sanki ona haksızlık yapmama sebep olacak gibi hissediyorum. Bu yüzden bu düşünce aklıma geldiğinde başka şeyler düşünüyordum.
"Umarım." diye mırıldanırken ses tonum sessiz çıkıyordu.
Sessiz bir yürüyüşün ardından evimin önüne geldiğimizde, adımlarımız durmuş ve birbirimize bakmıştık. Ellerimi istemeye istemeye montunun cebinden çıkardığımda, benden uzaklaşan parmakları yüzümü bulmuştu. Çenemi usulca okşadıktan sonra soğuk havaya karışan sıcak nefesi yüzüme çarptı.
"İyi geceler güzelim."
"İyi geceler." dediğimde hala ona bakmaya devam ediyordum. Gözlerinden ayrılmak istemediğini anlıyordum. Benim de adımlarımda bir hareketlilik yoktu.
"Bir kere öpmesem içimde kalacak." dediğinde boynuma koklayarak bir öpücük kondurdu. Kokumu içine çekmesi ayrı bir hoşuma gitmişti.
"Şimdi bu kokuyla gecemi idare ederim ben."
Gülümsedim.
"Hadi git yavrum. Daha fazla soğukta bekleme."
Başımı onaylar anlamda salladığımda son kez dudaklarımı araladım. "Tamam, sen de eve vardığında bana mesaj at."
"Atarım."
Arkamı dönerek apartmandan içeriye girdim. Eve girdikten sonra üzerimi değiştirip yorganın içine girdiğimde ondan mesaj bekleyene kadar uyumadım. Ta ki dakikalar sonra ondan mesaj geldiğinde hemen mesajı okudum.
Çağatay: geldim yavrum.
Miray: uyuyorum o zaman ben.
Çağatay: uyu yavrum.
helüü
|
0% |