Yeni Üyelik
27.
Bölüm

27: Sarışın

@rarbezrh

17.10.24

🖤

 

 

Birisine ansızın merak duymaya başlamak.

 

"Yoldalarmış."

 

Bugün sonunda can yoldaşımla bir araya geliyorduk. Aylar sonra görüntülü konuşmalar haricinde yüz yüze gelebilecektik. Onlar İtalya'ya geldiklerinde evin düzenini oturtmuşlardı. Ne de olsa eve hiç uğramamışlardı.

 

Şimdi ise bugünü kendimize izin saymış ve eve gelen misafirleri ağırlayacaktık. Havanın iyi olması sebebiyle, ben rahat elbiselerimden birisini giymeyi tercih etmiştim. Korhan ise kıyafet düzeninden vazgeçmemişti. Üstünde salaş bir gömlek altında da keten bir pantolon vardı. Yine yakışıklı mıydı? Evet, öyleydi.

 

Yeter be adam, bu kadar güzel olma.

 

Gelmelerine yakın olsa bile her şey tamam olduğu için rahattım. Malzemeler ayarlanmıştı. Geriye sadece masaya yerleştirmek ve mangalın yakılması olacaktı. Hava hafiften kararmaya başladığı için bahçenin ışıkları devreye girmişti. Güzel bir görüntü olduğu için saatlerce burada oturmak isteyebiliyordunuz.

 

"Geldiler bebeğim." Dediğinde bahçede olduğumuz için gelen arabanın sesini epey duymuştuk. Bahçenin de ayrı girişi olduğu için eve tekrardan girmeye gerek kalmayacaktı. Masanın etrafında dolaşarak arabadan inen çiftin yanlarına ulaşırken Buçeye sıkıca sarıldım.

 

"Mi manca molto." Çok özledim.

 

"Bebeğim ben de, ay ay sarıl kız."

 

"Sarılıyorum ya deli."

 

"Tamam ya kızma." Dediğinde geri çekildim.

 

"Benvenuto Lorenzo" Hoşgeldin Lorenzo diyen Korhan karşısındaki adamla el sıkışırken bu fasıl bitti ve erkekler mangal başına kadınlar da mutfağa girdi. Buçe sandalyelerden birisine oturdu.

"Anlat bakalım evlilik nasıl gidiyor?"

 

Konusunu bulmuş gibi hemen dikleştiğinde dudak kıvrımları da yükselmeyi unutmadı. "Mükemmel ötesi desem abartmış olur muyum? Çünkü kendimi çok mutlu hissediyorum. Seninle yaptığımız gece sohbetleri kadar. Ben hem eş, hem de bir aile buldum. Şimdi sen ve kocam varsın çok mutlu hissediyorum. Ayrıca kızım bir balayı yaptık, anlatamam."

 

"E anlat kızım."

 

"3 ülke gezdik desem." Dediğinde gözlerim büyüdü.

 

"Ayları iyi değerlendirdiniz yani."

 

"Çok." Dediğinde az daha eriyen çikolataya dönüşecekti.

 

"Tamam kızım imalı konuşma." Dediğimde resmen kahkalarla güldü.

 

"Yaşayan anlar." Dediğinde ise gözlerimi devirmeden edemedim.

 

"Önemli olan sana iyi davranması." Dediğimde ayağa kalktık ve ellerimize tabakları aldık, bu sırada da laflamaya devam ettik.

 

"Çok şükür, o konuda sıkıntım yok. Umarım hep böyle devam ederiz."

 

"Umarım güzelim."

 

Birkaç şeyi elimze aldık ve dışarıdaki masaya doğru adımladık. Bu sırada Buçe evin güzelliğinden bahsediyordu. Sadece koridor kısmını görmesine rağmen beğendiyse diğer yerlerde net bayılırdı. Mesela ben arada bayılmak istemiyor değildim.

 

"Allah'ım bugünü bana gösterdin ya, ikimizin bulduğu erkeker şuanda yan yana mangal yapıyor."

 

Güldüm. Bir yandan tabakları yerleştiriyor, diğer yandan da onları keserek sohbet ediyorduk. Hoşuma gitmeye başlamıştı.

 

"Lorenzoya bak, kolları falan sıvamış, sanki başka bir şey yapıyor gibi."

 

Buçe kıkır kıkır güldü. "Kız o mangal yapmayı bilmiyor, halinden de anlaşılacağı üzere."

 

"Alıştır alıştır." Dediğimde yan gözlerle bana baktı.

 

"Bak sen, deneyimlisin herhalde."

 

Omuz silktim. "Yo, mangal yaptığını daha yeni öğrendim."

 

Mutfağa git geller sonucunda masayı tamamen kurudu ve etlerin pişmesini bekledik. Bir süre sonra Lorenzo Buçe'nin yanına gelmiş ve oturmuştu. Korhan'ın yanı boş kalınca durur muydum? Durmadım, usul usul yanına adımladım.

 

"Sen bu işi biliyorsun." Dediğimde dudağının sağ kısmı yukarı doğru kıvrıldı. Ben bu gülüşe karizmatik gülüş adını vermiştim.

 

"Arkadaş ortamında sadece ben anlarım bu işten, işlerine de gelirdi. O zamanlardan kalma alışkanlık. Sevdin mi?"

 

Gülümseyerek "sevdim, yakışıyor sana." Dedim. Gerçekten de öyleydi. Zaten yakışıklı olmadığı an yoktu. O uykudan yeni kalkınca bile filmlerdeki oyuncular kadar güzel görünüyordu. Nasıl oluyordu bu?

 

"Egom tavan yapacak." Dediğinde pis pis güldü.

 

"Zaten öyle değil mi?" dediğimde bana bir anda öyle bir bakış attı ki neredeyse karnımı tuta tuta gülecektim.

 

"Duymamış sayıyorum bebeğim."

 

"Ne zaman hazır olur?" Dediğimde önümdeki etleri işaret ettim. Etleri bir tür daha ters çevirdiğinde beş dakikaya cevabını vermeyi de unutmadı. Etler olana kadar yanında bekledim ve birlikte masaya geçtik, tabaklara yerleşen ellerle iştahım iyice kabarırken hemen yemeye başladım. Ortaya bir sürü meze yapmış, salata türlerini donatmıştım.

 

Bu sefer masada Korhan ve Lorenzo iş konusunda hiç konuşmamış tatlı bir sohbet dönmüştü. Evli çift balayında başına gelenleri anlatmış, evliliğin nasıl olduğu hakkında bize bilgi geçmişti.

 

Ay, etrafımız evli doluydu.

 

Daha sonra hep birlikte masayı kaldırmıştık. Bahçedeki diğer oturma grubuna geçtiğimizde içecek ve abur cuburlara orada devam ettik. Sohbetimiz koyulaştığında kendimize nasıl bu kadar alıştık anlamamıştım. Ve Korhan'ı gülerken görmek beni de mutlu ediyordu. İkimiz de huzurluyduk, bundan önemlisi var mıydı?

 

Buçelerle geceye kadar oturup sohbet ettiğimizde, konuşmadığımız konu kalmamıştı. Artık geç olduğu için kalmak istediklerinde saygı duymuştuk. Vedalaşıp evden gittiklerinden sonra geri kalan şeyleri elimize alarak mutfağa adımladık. O hep yardım ediyordu. Bir gün kendi başıma iş yaptığımı hatırlamıyordum. Tabi ilk çalıştığım zamanların dışında.

 

Son tabağı da bulaşık makinesine yerleştirdim ve doğrulup kapağını örttüm. Belime sarılan kollarla ağrıyan belimi okşayarak beni kendine yasladı. Başını omuz çıkıntıma yaslarken sıcak nefesi boynuma çarptı.

 

"İlk zamanlar sana yaklaşmam seni rahatsız ediyor muydu?"

 

Duyduklarım karşısında şaşırdım. Böyle bir konuyu neden düşünmüş ve açmıştı bilmezken karnımın üzerinde olan ellerine ellerimi yasladım. "İlk zamanlar bana olan tavırların pek hoşuma gitmiyordu. Yani ben bir erkekle bu kadar yakınlaşmadım, hatta hiç yakınlaşmadım. Seni ise o zamanlar herkesle takılan züppenin birisi sanmıştım."

 

Daha sonra gülümsedim. "Ama senin kalbinde sadece iki kadın yaşıyormuş, birisi annen diğeri ben. Meğerse karşımda beni yıllardır seven birisi varmış, senin sevgine inanmaya başladığımda dokunuşların da iyi gelmeye başladı, yani ilkin aksine sonradan hiç rahatsız olmadım."

 

"Bu konu nereden aklına geldi?" diye sorduğumda kısıkça yutkundu.

 

"Hiç çıkmadı aslında. Düşündükçe kendime kızdım. Düşüncesiz birisi gibi davrandım. Ama her şey bir anda seni karşımda görmemle başladı. Seni elimden kaybetmek istemedim, bir daha böyle bir olay yaşamaktan korktum."

 

Seni kaybetmek istemedim.

 

Korhan Franco, beni kaybetmekten korkmuş muydu?

 

"Ama ben yanındayım Korhan." Ona doğru dönmeye çalıştığımda izin verdi. Göz göze geldiğimizde ellerimi boynuna doladım.

 

"Yanımda ol, benden başka bir yere gitmene izin vermem."

 

"Verme." Demekle yetindiğimde bunu duymayı bekliyormuş gibi rahatladı. Sanki üzerinde gerginlik varmış gibi hissediyordum. Bu yüzden ellerimi omuzlarına götürerek sıkmaya başladım. İyi gelip gelmediğini anlamak için gözlerine baktığımda kapalı olduğunu gördüm. Sanırım rahatlıyordu. Başı hafifçe geriye doğru giderken boynuna doğru masaj yapmaya başladım.

 

Tabi iş gereği yoruluyordu. Hiç masaj yapmak da aklıma gelmemişti.

 

"Çok iyisin bebeğim."

 

Bunu duyunca hareketlerimi durdurmak yerine devam ettirdim. Daha sonra belimdeki elleri sıklaştı ve beni kucağına aldı. Bacaklarım yerini biliyormuş gibi kalçasına dolandı. Mutfaktan ışığı söndürerek çıktığında, diğer ışıkları da söndürerek odaya ulaştık.

 

"Kollarımda uyumanı istiyorum."

 

Başımı eğerek masum masum baktım. "Uyurum."

 

Beraber yatağa uzandığımızda beni kendine çekti ve sırtım göğsüne yaslandı. Onu böyleyken çok fazla hissediyordum. Nefesi boynuma çarpıyor, iyi geliyordu. Kokusu bütün gece burnuma dolaşırken huzurun içine atılmış gibi oluyordum. Sabaha da böylelikle güzel uyanıyordum.

 

"İyi geceler koca adam."

 

Güldüğünü işittim. "İyi geceler küçük kadın."

 

... 

 

Duyduğum şarkıyla göz kapaklarım aralandığında nevresimi ittirerek çıplak ayaklarımı parkeye bastım. Usul usul adımlarla sesin gibi yöne doğru yürümeye başladığında çok geçmeden aralık kapıdan bunun spor odası olduğunu anladım.

 

Korhan barfiks çekiyordu. Altında düşecekmiş gibi duran eşofman, üzerinde bir şey yoktu. Teninden akan terleri buradan bile görüyordum. Hatta çok fazla terlemişti. Aralık kapıdan sıyrılarak usul usul yanına ulaştım.

 

"Günaydın."

 

Ailesi akşama doğru geleceği için sabahtan rahattık. Onun düzenli olarak spor yaptığını biliyordum. Sabah saatin kaçıydı bilmiyorum ama aydınlık olacak kadar da açılmıştı. Derin bir nefes aldığımda hareketlerine devam ederek kelimeme günaydın diyerek karşılık verdi.

 

Bir süre o hareketlerine devam ederken oflayıp puflamamla omzunun üzerinden bana baktı ve aşağıya indi. "Bence sen benden uzak olmaya dayanamıyorsun." Dediğinde beni kucağına aldı. Sıkı tutun dediğinde söylediklerini uyguladım.

 

"O sen olmayasın."

 

Ben kucagındayken barfiks çekmeye başladığında bu adamın başka bir evre olduğunu düşündüm. Ben kucağında olduğum halde sporuna devam ediyordu. "Ben zaten uzak tutmam." Dediğinde dakikalar önce söylediğim sözlerime karşılık verdi. Gülümsedim.

 

"Çok terlemişsin." Dediğimde ellerim ıslak boynundaydı.

 

"Kaç saattir buradayım yavrum." Dediğinde saatlerce burada çalıştığını anlamak zor değildi. Bana erken kalk spor yap deseler beş dakika daha tutturup yatmaya devam ederdim. Ama ne yapayım ben bir Korhan Franco değildim.

 

"Gittikçe güçleniyor gibisin." Dediğimde ellerim kalın kollarını bulmuştu. Bu kadar kalın kolu yapmak ne kadar zamanını almıştı?

 

"Korumam gereken bir kadın var." Dediğinde yutkundum. Aniden dile getirdikleri beni şaşırtıyordu. Ruhuma sızan sözleri sayesinde eriyip gitmekten korkarken onun kolları sayesinde böyle bir ihtimal sıfıra indi.

 

"Ne zaman bitecek?" dediğimde birazdan cevabıyla kucağından inmek istedim. Zorlamadan izin verdi. Ayaklarım yere bastığında yanından uzaklaşarak kıyafet ayarlayacağım söyledim. Spordan sonra duş şarttı, bu yüzden yanından ayrıldım ve yatak odasına geçtim. Kıyafetlerini çıkardıktan sonra telefonumu alarak balkona geçtim. Koltukta ayaklarımı uzatarak oturmaya başladığımda reels izlemeye başladım.

 

Odaya geldiğini ayarladığı sus sesinden anlamıştım. Birkaç arkadaş ne paylaşmış diye gezinirken sonra odaya geri döndüğümde çoktan üzerini giyinmiş olduğunu gördüm. Beraber kahvaltı için aşağıya indiğimizde, belli saatlerde kahvaltı yaptığımız için Sevil Teyze çoktan bir şeyler hazırlamıştı.

 

Normalde iş gereği erken kalkıyorduk. Bugün ailesi geleceği ve kalacağı için de Korhan birkaç gün kendine izin vermişti. Nasıl insanlar ya da kaç kişi gelecekler bilmiyordum. Fakat gelmelerine yakın ben hazır olması gereken şeyleri ayarlayacaktım. Ayrıca akşam yemeğini de bizzat ben hazırlayacaktım. Sonra neden sen hazırlamadın olsun istemiyordum.

 

Maazallah belki annesi kadar ince düşünceli ve iyimser birileri olmayabilirdi. İçimdeki his muhakkak kötü birisinin çıkacağını söylüyordu ama bakalım hayırlısıydı.

 

Sevil Teyze diğer şeylere yardım edecek olsa da yemek bendeydi. Hem Korhan da yardım ederdi.

 

Hazır olan kahvaltı masasına oturduktan sonra uzun bir vakti orada geçirmiş, güzelce kahvaltımızı yapmıştık. Daha sonra evdeki birkaç işlerle saat akşamı bulduğunda ailesinin gelmesi de yaklaşmıştı. Mutfağa girerek mükellef bir masa için hazırlanmaya başladım. Sevil Teyze de serviste yardımcı olacaktı. Yemeklerden önce tatlıyı da dolaba kaldırmıştım.

 

"Orman yoluna girmişler sevgilim." Dediğinde sesli bir soluğu verdim.

 

"Of, bir an önce atlatmak istiyorum." Dediğimde beni kendine doğru çekerek sarıldı. Saçlarımın üzerine dudaklarını bastırdığında gözlerim bir süreliğine bana verdigi hisle kapanmıştı.

 

"Annem ve ben varken korkma."

 

Ay, bu ne demekti?

 

Korkacağım bir şey mi vardı yoksa?

 

Neden diye sorgulamama fırsat olmadan kapı çalındığında adımlarımız birlikte kapıyı buldu ve araladığımda bir sürü kişiyle karşılaştım. Erkek kadın sarılmaya başladığımda en son annesi kalmıştı. Beni yine güler yüzle karşılayarak kollarını sıkıca belime sardığında ben de aynı şekilde karşılık vermiştim. Bedenimi geriye çekerek iyi miyim diye kontrol ederken duyduğumuz sesle ikimizin bakışları da bir anda sesin geldiği yöne kaydı.

 

"Mio Korhan, mi manchi così tanto." Korhan'ım seni çok özledim.

 

Sarışın kızlardan birisi bunu söyleyerek Korhan'a sarılırken diğeri de başını omzuna yaslamıştı. Kızlar diyorum çünkü onlar iki kişiydiler. Ve benim hislerimin doğru çıktığı şimdi anlaşılıyordu.

 

 

SON

 

 

Ben geldimm, nasılsınız?

 

Bölümleri beğeniyor musunuz??

 

Korhan'ın akrabaları geldii, ayrıca bomba iki tane kız getirdim. Bir sonraki bölümü merakla bekleyenler??

 

Çünkü birazcık sesli bir soluk vereceğiz.

 

Sizleri seviyorum, bol öpücük Bir Çift Göz okurları.

 

 

Loading...
0%