Yeni Üyelik
28.
Bölüm

28: Kamera

@rarbezrh

20.10.24

 

🖤

 

 

Sinir tepeme çıkmış gibi hissederken Korhan vakit kaybetmeden kızlardan uzaklaştı. Sert bakışları kızlar üzerinde pek de etki yaratıyor gibi durmuyordu. Farkında olmadan elimi sıktığımda bir el daha hissettim. Annesinin eli elimdeydi.

 

Ama onun bakışlarını göremeyecek kadar odağım bambaşka bir yerdeydi. Korhanla göz göze geldiğimizde onun konuşmasına izin vermeden ben atıldım.

 

"Benvenute ragazze." Hoş geldiniz kızlar Dediğimde içimden küfür etmek gelse de yapmadım. Ben saygı gösterecektim, eğer karşılığını alamazsam işte o zaman terbiyemi bozacaktım.

 

"Grazie." Sağ ol.

 

Sarılan kız burun kıvırarak bunu söyleyerek gittiğinde diğer kız bir şey deme gereği bile duymamıştı. Ya sabır çektiğimde Korhan bir iki adımda yanıma geldi. Alnıma dudaklarını değdirdi. O sırada da annesinin sesini işittim.

 

"Non volevo che venissero, ragazza, ma all'improvviso li ho trovati con noi." Gelmelerini istemedim kızım ama bir anda onları bizim yanımızda buldum.

 

Nasıl yani kendi isteğiyle mi buraya gelmişlerdi?

 

"Sono sempre così?" Hep böyleler mi diye sorduğumda sorum bir nevi ortaya atılmış gibi dursa da asıl sorum Korhanaydı. Fakat asıl sorunun sahibi derince yutkundu fakat cevap veren annesi oldu.

 

"Sono molto comodi." Çok rahatlar Dediğinde ben cevabımı almıştım. Aklıma sürekli böyle oldukları geldiğinde delirecekmiş gibi hissettim. Zihnime gelen görüntülerle an be an sinirlerim arttı. Annesinin yanında olduğumu umursamadan çatık kaşlarla Korhan'a baktım. Onun yanından geçip gittiğimde ilk önce mutfağa geçerek misafirlerin masaya gerçeğini söyledim. Sevil Teyze beni onayladığında geri salona geçerek misafirlerin yanına oturmadan ayakta kaldım.

 

"Come stai? Il viaggio è stato confortevole?" Nasılsınız? Yolculuk rahat mıydı? diye sorduğumda bir sürü kişi olduğu için ortaya konuşmak ve çoğu kişiyle göz teması kurmak zorunda kalmıştım.

 

"È andato tutto bene, figlia mia, abbiamo trascorso il viaggio dormendo con mia moglie." İyiydi kızım, biz eşimle yolculuğuna uyuyarak geçirdik.

 

İçlerinden bir kadın gülerek bunu söylediğinde yanındaki adam da gülmüştü. Eş olduklarını anlamam uzun sürmedi. Sofia Hanım ailedeki bireyleri tek tek tanıtmaya başladığında teyzeleri gibi birçok kişinin burada olduğunu anladım. O kızlar da meğerse Korhan'ın kuzenleriymiş. Kızların gözleri maşallah fıkır fıkırdı. Bu gece bir olay çıkmasa iyiydi.

 

Bir süre salonda sohbet ettikten sonra yemeğin hazır olduğunu söyledim ve yemek odasındaki büyük masaya hepimiz yerleştik. Ben ve Sevil Teyze servisleri yaptıktan sonra ben de Korhan'ın yanındaki boşluğa oturdum.

 

"Cibo dalle mani del mio amante." Yemekler sevgilimin ellerinden diyen Korhan'a gülümseyerek baktığımda alnıma değdirdiği dudaklarıyla keyfim daha da yerine geldi.

 

Birkaç şaşırma nidaları işittim. "Che bello, tu e Korhan siete molto fortunati." Ne kadar güzel, Korhan da sen de çok şanslı görünüyorsunuz.

 

Çok şükür ki teyzeleri mükemmel insanlardı. Eşlerini de sanki kendilerine uygun seçtikleri için onlar da iyi kalpliydi. Hepsi sırayla yemekleri çok beğendikleri dile getirdiler.

 

Korhan da araya görmeden edemedi. "Sono diventato un uomo fortunato dopo che è entrato nella mia vita." O hayatıma girdikten sonra şanslı bir adama dönüştüm.

 

Utandım. O herkesin içinde resmen beni övmüştü. Benim de egom yükselişe geçmeli miydi? Başımı öne eğmemek için kendimi zor tuttum. Üst bacağımın üzerindeki elinin varlığı bana destek oluyordu. Ta ki ortaya birkaç söz atılana kadar.

 

"Quindi hai fatto tutto questo? Non è affatto credibile." Ne yani bütün bunları sen mi yaptın? Hiç inandırıcı değil.

 

Derin bir nefes alıp sabır çektim. " Non mi sorprende che tu non ci creda." İnanmamana hiç şaşırmadım.

 

Bendeki de sabırdı. O bütün kötü kelimeleri bana söylerken susup oturacak değildim. Zaten saygısız bir kız olduğu tam olarak kapının ağzında belli olmuştu, ki bunu da devam ettireceği belliydi. Fakat umursamayacaktım. Lafından tabi ki de geri kalmayacaktık ama onun gibi birisini de umursayacak değildim.

 

Korhan'ın güldüğünü işittim. Fakat konuşan teyzesi oldu. ""Non preoccuparti, abbiamo adorato il tuo cibo. Grazie." Sen ona bakma, biz bayıldık yemeklerine. Ellerine sağlık.

 

Sıcak bir tebessüm bahşettim. "Grazie, buon appetito." Teşekkür ederim, afiyet olsun.

 

Yemeklerimizi yedikten sonra Sevil Teyzeye tabi ki de yardım etmiştim. Çay seven bir aile olduğunu daha önceden öğrendiğim için de o kısmı ayarlamıştık. Salonda hep birlikte oturmaya başladığımızda, bir süre sonra çay servisi yapılmış ve o keyifli sohbete başlamışlardı. Oturmak için boş olan kısma geçmek istediğimde bir anda kızların geçmesiyle Korhan'ın iki yanı da doldu. Ben de onların kalktığı yere oturdum ve çayımı elime alarak kızlara baktım. Çayımı yudumlamaya başladığımda bana imalı imalı baktılar, ben de gülümsedim.

 

Neden gülümsedin der gibi baktılar fakat çok geçmeden Korhan hemen ayağa çayını alarak kalktı ve yanıma geldi. Şimdi üçlü koltukta ben, Sofia hanım ve Korhan oturuyordu. Korhan'ın tabi ki de orada oturmayacağının rahatlığı vardı. Kızların şuanda saçını başını yolmak istesem de yapmadım. Çünkü böyle bir kadına dönüşmek istemiyordum.

 

Sağ kulağımda annesinin sesini işittim. "Mia cara, torneranno domani sera. Resisti ancora un po" Yavrum, yarın akşam dönecekler. Biraz daha dayan.

 

Yarın gidecekler miydi? İçimin nedense rahatladığını hissettim. Kızlar olmasa aslında ailedeki kişiler iyilerdi.

 

"Non importa mamma." Önemli değil annecim dediğimde bir anda ağzımdan çıkanlarla elimle ağzımı kapatıp şaşkın gözlerle ona baktım. Sesim kısık çıksa da tabi ki de annesi duymuştu

 

Onun da şaşırdığını hissettim. "Mi hai chiamato mamma?" Sen bana annecim mi dedin?

 

Mahcup bir sesle "mi dispiace." Özür dilerim Dediğimde hızla kaşları çatıldı.

 

"No no, non chiedere mai scusa. Mi piace quando mi chiami così." Hayır hayır asla özür dileme. Böyle hitap etmen hoşuma gider.

 

Ona anne demem hoşuma gidermiş.

 

"Ma mi vergogno." Ama utanırım dediğimde tatlı tatlı güldü.

 

"Non tocca a mio figlio metterti in imbarazzo." Seni utandırmanın sırası oğlumdan bana gelmez .

 

Hı? Ne yani, ay ne demişti?

 

Of Korhan of.

 

"hai ragione." Haklısınız Demekle yetindim. Sonra zaten ailedeki kişilerin beni soru yağmuruna tutmasına ikinci bir tanışma da burada gerçekleşti. Neyse ki beni kimse eleştirmemişti. Korhan da ilk defa böyle bir kız getirdiği için de ciddi olduğumuzu anlamışlardı. Bu aileye gelen sanrım ilk gelin olacaktım.

 

Bunu demek ne kadar da komikti. Korhan beni böyle şeylere alıştırmıştı.

 

Uzunca bir vakit konuştuk. Gece vaktine kadar sürüp giden sohbetin ardından yol yorgunu oldukları için hazırlanmış odalara yerleştiler. Uzun uğraşlar sonucu kızlar bizim kattaki odalarda kalmak için kırk takla atmıştı. Onlarla aynı katta, hatta evde kalmak bile cinnet geçirmeye yeterdi.

 

Herkes odasına çekilirken biz de kapımızı örterek odamıza geçtik. İkimiz de giyinme odasına geçtiğimizde gerildiğim için sıcaklamıştım. Bu yüzden şort ve sıfır kollu geceliğimi üzerime geçirdim. Vücudumu kremlemek için banyoya geçerek losyonumu aldığımda, banyoda oturacak alan oturduğum ve ileriye doğru uzattığım ayaklarımı kremlemeye başladım.

 

"Yardım edeyim mi yavrum? Kolların falan acır." Dediğinde yüzünün ciddi tutmaya çalışıyordu ama ben anladım anlayacağımı. Gülümsediğimde kremlemeye devam ettim.

 

"Teşekkür ederim, ağrımaz."

 

"Çok üzüldüm." Dediğinde dolaptan tıraş makinesini çıkardı.

 

Dikkatimi ona verdiğimde atılmadan duramadım. "Hepsini mi keseceksin?"

 

"Evet yavrum."

 

"Olmaz, hepsini kesme."

 

Makinenin uçlarından birisini takarken dudağının sağ kısmı yukarı kalktı. "Neden?"

 

Derince yutkundum. "Yakışıyor sana."

 

Söylemiştim işte ne var. Yakışıyordu, hem de çok. Hem onların tenime batması hoşuma gidiyordu. Ayıpsa, ayıp. Utanacaksam da utanayım.

 

"Öyle mi?" dediğinde ısrar etmesinin de nedenini anladım. Amacı beni zorlamaktı. Başarıyordu da.

 

"Evet."

 

"Hoşuna mı gidiyor?" dediğinde yandan yandan gülmesiyle sinirlendim ve oturduğum yerden kalktım. Zaten çoktan da işim bitmişti. Bir çırpıda mesafe kısa olduğu için yanına ulaştım ve ellerimi ensesinde birleştirdim.

 

"Gidiyor."

 

"Hım." dedi boğazından gelen derin sesle, yutkundum. Nefesi bir rüzgar gibi suratıma çarptığında ordan boynuma ulaştı. Yangının usuldan başladığını hissettim. "Ne yapması hoşuna gidiyor?"

 

Gözlerine odaklanırken ne dediğini anlayamadım. Ama o sözlerine devam etti. "Tenine değmesi hoşuna mı gidiyor?" dediğinde gerdanıma ulaşan yüzüyle başım geriye doğru gitti. Sanki ona alan açmak ister gibiydim. Sakalları ufak ufak çizikler bıraktı. Canım acımıyordu, o sızı beni bambaşka bir tarafa sürüklüyordu. Hiç bilmediğim o yollara, hiç tatmadığım...

 

"En çok neresine?" dediğinde saten üst geceliğimim ön düğmelerine doğru elleri gittiğinde ellerim hâlâ ensesindeydi. Kımıldayamıyordum. Usul usul açtı düğmeleri. Önü açılan geceliğimi tamamen çıkardıktan sonra yere düştü. Karşısında sutyenle kaldım. Beyaz renkteki sutyenime dikkatli baktı ve o bakışlardan eriyip gittim.

 

O benim vücudumu nasıl seviyorsa ben de onunkini seviyordum. Karşılıklıydı. İki tarafta rahatsız olmazken sanki bir baruta dönüyorduk. Hâl böyle olunca da o ateşi harlamak ister gibi dudaklarını tenime değdirmeye devam etti.

 

"Buraya mı?" Sesli bir soluk verdi. "Söyle bebeğim."

 

Öpmeye devam ederken sesim soluğum kesilmiş gibi durmaya devam ettim. Dudakları baskısını sürdürürken parmakları kopçama ulaştı ve bir çırpıda çıkardı. Göğüslerin kumaşın benden uzaklaşmasıyla serbest kalırken, bakışlarının odağı da tam o noktadaydı. Daha fazla dayanamadı, göğüslerimden birisini dudaklarının arasına aldığında emmeye başladı ve bedenim yok oluyormuş gibi hissettim. Tenim karıncalanıyordu, dayanamıyordum ama neye de olduğunu bilmiyordum.

 

Başı kısa boyumdan ötürü göğüslerime eğilmek zorunda kalıyordu. Bu hoşuna gitmemiş olacak ki ellerini belime sararken beni lavabonun kenarına oturttu. Bacaklarımı iki yana açarak büyü bedenini arama soktu ve baskısına kaldığı yerden devam etti.

 

"Siktir! Niye bu kadar büyükler." Soru sorar gibi çıkan isyanı içten içe onu mutlu ediyordu. Hoşuna gittiğini biliyordum.

 

"Daha da büyüteceğim." Dediğinde daha fazla dayanamadım ve sus lütfen diye mırıldandım. Dinlemedi. Sözlerini gerçekleştirmek ister gibi göğüslerimi öpmeye devam etti. İnlemeye başladım çünkü kasılmalarım çoğaldı. Canımı yakmaya başladığında ellerim saçlarına giderek çekiştirmeye başladım. Uzaklaştırmak ister gibi bir halim olsa da yapamadım. Dakikalar boyunca beni tüketti. En sonunda bedeni bedenime bir anlığına yaslandığında daha fazla kendini tutamayan bedenim o can sütünü dışarı çıkardı.

 

İç çamaşırımda ıslaklık hissettiğimde ne olduğunu çok iyi bildiğim şey başıma geldi. "Geri çekil." Dedim usulca.

 

"Yavrum sen bunda bile böyle oluyorsan-" dediğinde devamını etmesine izin vermedim. Ellerimle ağzını kapattım. Ellerim titriyordu. Sahi bedenim daha fazla.

 

"Narin bebeğim." Dediğinde acıttığı yerleri tek tek öpmeye başladı. Neyse ki bu kısa sürmedi ve ikinci bir vakanın gelmesine izin vermedi. Sanki bütün enerjim tükenmiş gibi hissettiğim için uykulu uykulu baktım. Zaten yorgundum. Sabahtan beri koşuşturuyordum. Neyse ki bugünü güzel bir şekilde atlatmıştım.

 

Beni geri kucağına almadan önce yere düşen geceliğimi üzerime giydirmeye kalmadan önce sutyene uzandığında dudaklarım aralandı. "Onu giydirme." Dediğimde kaşları çatıldı.

 

Kaşları çatıldı. "Canın mı yanıyor?"

 

Usul usul başımı önemsizce salladım. "Sızlıyor."

 

"Özür dilerim bebeğim." Dediğinde usulca yanağını okşadım.

 

"Rahatsız olmadım." dediğimde yine de kendine kızar gibi geri çekildi ve geceliğimi giydirdi. Beni yavaşça kucağına aldı. Odaya doğru adımlamaya başladığında aralık olan yatak odasının kapısıyla kaşlarım çatıldı.

 

"Sen kapıyı kapatmamış mıydın?" diye sorduğumda sesimle onun da bakışları kapıyı buldu.

 

"Kapatmıştım."

 

"Neden açık o zaman?" dediğimde bedenimi yatağın üzerine bıraktığı ve kapıyı açarak koridora baktı. Kimseyi görememiş olacak ki kapıyı örttü üzerine de kilitledi.

 

"Bir de odamıza mı girmeye çalıştılar?" Dediğimde kaşları çatılmış, sinirlenmişti. Benim kadar sinirlenemezdi.

 

"Anlayacağız şimdi yavrum." Dediğinde anlamsız gözlerle ona baktım. Komodinin üzerinden telefonu aldı ve yanıma gelerek oturdu. Bir şeylerle ilgilendiğinde en sonunda kamera görüntüleri olduğunu gördüğüm o ekranı telefona verdi.

 

Saniyelerin ardından kapımızda birisi belirdiğinde dikkatimi verebilmek için gözlerimi kıstım. Tabi ki de bakan kuzenlerinden birisiydi. Şaşırmış mıydık? Hayır. Ama artık delirecek miydim? Evet.

 

"Yok artık, bu kadar da olmaz!"

 

Kim olsa çıldırırdı.

 

"Bunu sen istedin, ona bir ceza vermenin vakti geldi."

 

"Ne yapacaksın?" Dediğimde kaşlarım çatık bakmaya devam ettim.

 

"Yarın burada olmayacak." Dediğinde aklından geçen daha farklı şeyler olduğunu hissettim. Sanki onun neye sinirlendireceğini biliyor gibiydi.

 

 

SON

 

 

Sizi seviyorum, Bol öpücük Bir Çift Göz okurları.

Loading...
0%