Yeni Üyelik
33.
Bölüm

33: Maldivler

@rarbezrh

14.11.24

 

🖤

 

 

"Güzel karım, uyanacak mısın?"

 

"Hım?"

 

Boğazdan gelen o etkileyici sesle birlikte kulaklarımın zihnime ulaştırdığı bilgilerle artık uyanmam gerektiğini anladığımda saatin kaç olduğunu bilmeden gözlerimi araladım. Fakat loş bir ortamla gözlerimi araladığımda havanın karardığını gördüm.

 

Bakışlarımı kapalı perdeden çekerek onun yüzüne çevirdiğimde her gün gördüğüm o yüzü yine karşımda gördüm. Gülümseyen gözlerle bana bakarken gerinerek ben de gülümsemekle yetindim.

 

"Kocam?"

 

Parmakları yüzüme ulaşarak saçlarımı usulca geriye ittiğinde acaba ne haldeydim haberim yoktu. Hem biz neredeydik?

 

Olduğum yeri anlamak için gözlerim kıpraşırken buranın bir odaya ait olduğunu gördüm.

 

"Sürprizi kaçırmak mı istiyorsun yavrum?" anlamadığım için kaşlarım çatıldı. Yerimden doğrulduğumda elleri çoktan belime yerleşmiş ve masaj yapmak ister gibi sırtımda parmaklarını hareket ettirmişti.

 

"Ne sürprizi?"

 

"Kollarıma gel bakalım." Dediğinde bedenim kumaşın içinden çekip çıkarıldı. Onun kucağında yer edindiğimde adımlamaya başladı. Bakışlarım merakla etrafa bakmaya başladığımda tahta kapıyı araladı ve karşımda gördüğüm manzarayla gözlerim fal taşı gibi açıldı.

 

Maldivlere gelmiştik.

 

"Şaka yapıyorsun? Buraya geldik ve haberim olmadan bütün yolculuğu uyuyarak geçirdim. Sana inanamıyorum Korhan, burası resmen rüya gibi."

 

Ağlayacaktım resmen, buranın gerçek olma ihtimali bile çok düşük geliyordu. Resmen biz şuanda maviliğin karşısındaydık. Tam ayak uçlarımızım dibinde hamak vardı. Oturma grubu balkona tatlı bir hava katmış, orta halli tatlı bir ev olsa da burada epey iyi vakit geçireceğimiz şimdiden belli olmuştu.

 

"Güne akşam yemeğiyle başlayalım o zaman." Dediğinde gülümseyerek dudaklarımı boynuna değdirdim. Kokusuyla mest olmadan önce bir kez daha öptüm ve kıkırdadım.

 

"Olur." Demekle yetindiğimde Korhan beni kucağından indirmiş ve ben de bu sayede biraz manzarayı izlemiş, daha sonra da evi dolaşmıştım. Evin her kısmı ayrı güzeldi. Burası gerçekten çiftlerin takılması için yapılmış gibiydi. Korhan'a ne kadar teşekkür etsem azdı çünkü o her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünen bir adamdı.

 

Bu saatte bile açık olan restorandan yemek siparişi verirken sonra kısa sürede odamıza ulaşmıştı. Yemeğimizi yedikten sonra garsona teslim etmiştik. Restorant dışında evde mutfak da bulunuyordu, fakat bugün uğraşmak istememiştik. Hem birlikte bir şeyler hazırlamak eğlenceli oluyordu. Bavuldaki eşyalarımızı dolaba kaldırdıktan sonra Korhan üzerine yine sadece baksırnı geçirip içecek bir şeyler almak için mutfağa geçmişti. Ben de bu sırada üzerime siyah dantelli geceliğimi giydiğimde birkaç dakikadır gelmediği için odadan dışarı çıkarak yanına adımlamaya başladım.

 

Çıplak ayaklarımı ufak adımlarla mutfağa yönümü sürüklemeye başladığımda mutfağın camından sızan ışık yüzüme çarptı. Eğilip dondurucudan buzu çıkartıp, eğildiği yerden doğrulduğunda bakışları bana kaydı. Bakışları baştan aşağıya beni süzdüğünde iliklerime kadar heyecanı bedenimde hissettim. Aklıma gelen görüntülerle yerimde kaldığımda onun elindeki buzun usul usul eriyip yeri boyladığını gördüm.

 

Korhan'ın bakışlarının siyah bir kuytu kadar karardığını anladığımda, o bakışlar benden uzaklaştı ve elleri perdeyi bularak camı bizi görmeyecek şekilde kapattı. "Neden kapattın?" diye sorduğumda aslında cevap kendim de biliyordum ama konuşsun istedim.

 

"Bu karşımda gördüğüm bedene bir tek ben bakarım."

 

Tekrardan yutkundum. Adımları benim yanıma kadar geldi. Elleri belimi bulduğunda beni tezgahın üzerine oturttu. Titrek gülümsemeyle ona bakarken "Mutfakta mı?" diye sordum.

 

"Her yerde."

 

... 

 

"Kızım bu son ülke artık. Fakat ben feci yorulmuş hissediyorum. İnsan gezerken bile yorulur mu ya?" dediğimde gülmeye başladım.

 

Maldivlerden sonra en son olan durağımız Kanadaya gelmiştik. Burası gittiğimiz yerlerden farklı olarak karlıydı. Bu yüzden alışverişi de ona göre yapmıştık. Otel odasının içerisi çok sıcak olsa da dışarısı epey soğuktu. Bu yüzden gezdiğimiz yerler için sıkı giyinmiştik.

 

"Öyle oluyor tatlım. Ee benim minik kartalım ne yapıyor?"

 

Bu arada bahsetmeyi unutmuştum. Buçe 3 aylık hamileydi. Cinsiyetini de belli etmişti. Erkek geliyordu. Ama hamileliği güzel geçiyordu, çok şükür. Kendisi de bu sayede çalışmayı bırakmış ve çoğu gününü evde geçirir olmuştu.

 

"Uyuyor herhalde, bugün pek hareket etmedi." Dediğinde çıplak karnını okşadı.

 

"Uyusun da büyüsün." Dediğimde bakışlarımı karnından çekmedim. Buçe iyice tatlı bir kadın olmaya başlamıştı.

 

"He uyuya uyuya, yemek yiye yiye benim karnım büyüyor."

 

Gülümsedim. İsyanı bile tatlıydı. "Hem uyu hem ye ne var bunda?"

 

"Öyle mi diyorsun?" dediğinde hemen başımı onaylar anlamda salladım.

 

"E herhalde canım."

 

"A dur eşim arıyor, yine merak etti herhalde. Kapatıyorum kuşum."

 

"Görüşürüz güzelim, ikinize de iyi bak."

 

Telefonu kapatıp kenarıya koyduğumda önümdeki yemeği yemeye devam ettim. Balayımız bir buçuk ay sürmüştü. Korhan da artık dayanamamış ve işine geçiş yapmıştı. Ara sıra telefon konuşmaları yapsa da bugün görüntülü toplantı yapıyordu. Ben de karnım acıktığı için bir şeyler yiyiyordum.

 

Hem de otelimizin geniş jakuzisinde.

 

Keyif üstüne keyif yapıyordum.

 

Yemeğimi Buçeyle konuşurken canı çekmesin diye yememiştim. Şimdi ise yarım olan sandviçi boğazımdan aşağıya indirirken doymamla tabağı kenarı koydum. Gözümü kapatarak başımı arkaya attım ve uyumaya çalıştığımda duyduğum sesle geriye yasladığım başımı kaldırmak zorunda kaldım.

 

"Artık seninim yavrum."

 

Burun kıvırdım. "Şimdi de ben müsait değilim." Dediğimde aslında amacım tirip atıyor gibi yapmaktı. Yoksa birazcık işi çıktı diye onu eleştirecek değildim. Ya da bu yüzden tartışma yaratmak saçmaydı.

 

"Demek öyle. Ne zaman müsait olursunuz?" dediğinde işittiğim seslerle bakışlarım ona kaydı. Üzerindekini çıkarmaya başladığında onun da jakuziye gireceğini anlamak pek de zor değildi. Toplantı gereği üzerine beyaz gömlek giyse de altında bir şey yoktu.

 

Toplantı yaptığı adamların da haberi yoktu. Gerçek yüzünü ben görmüştüm.

 

Gömleği bir kenara atarak ayaklarını suyun içerisine soktuğunda yerimden hafifçe doğruldum. Fakat her halükarda bedenim suyun içerisinde kalmıştı. Sağ tarafımızda karlı bir manzara varken perdeye kapatmak olmazdı. Ki zaten dağdan başka bir şey yoktu. İnsanlar da bu tarafta olmadığı için rahattık.

 

"Bilmem." Dedim omuz silkerek.

 

"Ama çok özlediysem?"

 

O böyle ses tonuyla konuşunca ben nasıl yelkenleri suya indirmezdim ki. Gülümsediğimde göz kırptı. "Yorgun musun yavrum?"

 

Başımı olumsuz anlamda salladım. "Sabahtan gezdik, akşam da dinlenmek için fırsatım oldu. Hem sen yorgunsundur, dinleseydin." Dediğimde bu dediğimde ikimiz de inanmamıştık.

 

"Biraz daha yorulup, tamamen dinlenmeye geldim." Dediğinde ne demek istediğini anladım ve uyanacağım sandım ama öyle olmadı. Artık kaç olmuştu. Onun bedenine hapsolduğum kaçıncı gece, gündüz...

 

"Geleceğin yer hep benim yanım olsun." Dediğimde dudakları dudaklarıma yerleşti. Elleri yerini bularak bedenimi bulduğunda ayaklarım iki yana açıldı. Karlı dağların manzarasında bir kez daha onun bedeninde hapsolduğumda, ikimiz de nefes nefes son bulduğumuzda yine onun kolları arasında uyuyakalmıştım. Ben uyurken o çoğunlukla etrafı toplayan taraf oluyordu. Kendisi bana hiçbir iş yaptırmıyordu.

 

Yarın eve döneceğimiz için heyecanlıydım. Resmen o evi özler hale gelmiştim. Fakat eve döner dönmez de işlere yoğunlaşacağımızı biliyordum. Bu kadar gezmek zaten yeterince yetmişti. Biraz da çalışmak lazımdı. Tabi ki de bu sürede evliliğimizin tadını çıkarmaya devam edecektik. Fakat Korhan'ın bu ülke gibi diğer ülkelerde de bir yeri olduğu için çok çalışmaya devam etmek zorundaydı. Ben de bu sürede onun yanında olamaya devam edecektim.

 

"Yavrum gitmesek mi?"

 

Korhan'ın Kanada'daki arkadaşlarının isteği üzerine bir davete gidiyorduk. Daha doğrusu birisinin düğünüydü. Hiç tanımasak da eğleniriz diye gitmeyi tercih etmiştik. Derin bir uykudan uyandıktan sonra giyindiğimde aynanın karşısına geçerek kendime bakarken onun bu sözleriyle gülümsedim.

 

"Abartma Korhan."

 

Normal bir elbise giymiştim. Evet bu havaya rağmen elbise giymek delilik gibi olsa da düğünde bu giyilirdi. Hem sadece göğüs dekoltesi olan bir elbise olduğu için tenim de çok fazla gözükmüyordu. Fakat kocamın bana yine dibi düşmüştü. Memnun muydum? Çok fazlasıyla.

 

"Güzelliğine abartma demek hiç yakışmaz, karım."

 

Evet o müthiş kelime.

 

Karım.

 

"Bu sözleriniz için teşekkür ederim beyefendi, çok naziksiniz."

 

"Rica ederim güzel karım da gitmemeyi bir daha mı düşünsen?" dediğinde yüz tipi karşısında gülümsedim.

 

"Ayıp olur, hadi çıkalım artık."

 

Çantamı da aldığımda koluna girerek asansöre bindik. Arabaya binerek davet için yola koyulduk. Bu sırada ben de arabada ikimizi çekmekle meşguldüm. Telefonumun galerisinde kendimden çok onun ve bizim resmimiz vardı. Birçoğunu bastırsak da yine de doluyordu.

 

Hâlâ bu tarz davetlerde geriliyor olsam da artık yanında karısı olarak bulunmak rahatlatıyordu. Buraya geldiğimizde bir araç kiraladığımız için arabayı Korhan sürüyordu. Geldiğimizi koca bir binanın önünde duran birçok arabayla anladığımda kapıyı açarak çantamı da aldım ve indim. Korhan da bu sırada yanıma gelmiş ellerini ellerimin arasına geçirmişti.

 

Burada kimseyi tanımadığım için yine ortama yabancı olacaktım. Neyse ki kocam vardı. Davet salonuna girdiğimizde çok geçmeden bizi karşılayan bir erkekle Korhan'ın arkadaşı olduğunu anladım ve bizim için ayrılan masaya yerleştik. Masa biz gelmemizle tamamen dolduğunda tanışma faslı da başlamıştı. Çok fazla konuşma fırsatımız olmamıştı çünkü düğün çifti içeriye giriş yapmıştı.

 

İlk danslarının ardından ikinci bir dans müziği çalmaya başladığında, dizlerimin üzerinde hissettiğim ellerle bakışlarım ona çevrildi. Usul usul dizlerimin üzerinde duran eli elime ulaştı ve tuttuğunda, ayağa kalktı. Dans edeceğimizi anladığımda gülümsedim.

 

"Dans etmeyecek miyiz sandın yavrum?" dediğinde kıkırdadım.

 

"Dalmışım."

 

Birkaç çiftin arasına yerleştiğimizde onun kolları arasında müzik eşliğinde dans etmek kendi düğünümüzü hatırlatıyordu. Bu yüzden keyifleniyordum. Herkesin düğünü kendine hâyaldi. Sanki rüyada gibiymiş gibi hissederdiniz, bu an gerçek mi? diye sorguya düşerdiniz.

 

"Bebeğim hani bizim evin arkasında bir köpek görmüştük ya?" Söyledikleriyle şaşırdığımda devam et dercesine baktım. Fakat gözlerimde bir telaş yer edinmişti. Acaba bir şey mi oldu diye düşünürken konuşmaya devam etti.

 

"Kendisi daha yeni doğum yapmış, sıcacık bir eve ihtiyaçları varmış. Sahiplenelim diyorum, ne dersin?"

 

 

BÖLÜM SONU

 

 

aniden final bölümü gelebilir. 😸 Ama merak etmeyin sizi tatlı sahnelerden mahrum bırakmayacağım.

 

 

Bol öpücük, Bir Çift Göz okurları.

 

Loading...
0%