@rarbezrh
|
Milena: iyi akşamlar beyefendiii
Milena: bugün doktora gidildi, güzel güzel gelişmeler yaşanmaya devam etti. Çıktım biraz dolaştım mis gibi hava kokusunu içime çektim.
Milena: sonra eve geldim yine kendimi temizliğe vurdum.
Milena: benim günlük rutinim böyle geçti, sizin sayın Agâh bey,
Milena: gününüz nasıl geçti?
Agâh: İşten gelindi, ılık bir duş alındı ve pijamalar giyildi.
Agâh: birazdan kendime yemek hazırlayacağım.
Milena: oh oh süper, mis gibi kokuyorsundur şimdi sen.
Agâh: oradan öyle anlaşılmaz, yanıma gel.
Agâh: göğsüme sokul, saçların boynuma dökülsün hem sen benim kokumu al hem ben senin.
Milena: yarın geliyorsunn.
Agâh: hımm
Agâh: göğsümden ayrılmayacaksın yani :)
Milena: gel bakalım ayrılacak mıyım?
Agâh: elimde olsa şimdi geleceğim.
Milena: yaparsın, beklerim haagaujaba.
Agâh: :))))
Milena: neyse sen yemeğini hazırla, ben seni oyalamayayım.
Agâh: tamam yavrum, yemekten sonra ilk işim seni aramak olacak.
Agâh: ayrılma.
Milena: emrinize amadeyim.
Agâh: 💖
Milena: 💖
Milena'nın ağzından.
Kaç dakika geçmişti bilmiyordum ama ekranıma düşen görüntülü arama isteğiyle, aramayı kabul ettim. Uzun süredir yaptığımız bu şeye artık alışmıştım. Özlemişim olduğum yüzü ekrana yansıdığında derin bir nefes aldım. Evin bahçesindeki salıncağa oturmuştum.
"Güzelliğim." Dedi yorgun fakat neşeli çıkardığı sesiyle. İşten gelip yorulduğu belli oluyordu.
"Efendim." Dedim tatlı tatlı. Kelimeleri bile beni mutlu etmeye yetiyordu. Küçük kelimesi hemencecik kalbimdeki o kelebeklerin varlığını ortaya çıkarmıştı. Bir o çıkarıyordu zaten.
"Özlemişim." dedi iç çekerek.
"Neyi?" diye sordum nazlı nazlı. Artık ona nazlanmaya bile başlamıştım, buradan ona alıştığımı anlayabiliyordum.
Hafızam aslında benim yüzümden bir ilerleme kaydetmiyormuş yeni anlamıştım. Çaba gösterseydim, kendimi insanlardan soyutlamasaydım belki de daha güzel bir hayatım olacaktı. O yanımda olacaktı. Ama ben geçireceğimiz birkaç yılı çöpe atmıştım. Hatırladığım her zaman üzülüyordum, pişmanlığım içimi kemirip duruyordu.
Agâh bunu her gördüğünde arka plana atmaya çalışsa, benim kalbimi yumuşatmaya çalışa da hep bir yerlerde hatırlamaya devam ediyordum. Ama artık onu üzmemek için sessiz kalıyordum.
Çünkü mutluluğu, mutluluğum olmuştu.
"Her şeyini." diye tamamladı cümlesini. Sesi gerçekten yorgun geliyordu. Başını yatak başlığı olduğunu aldığım kısma yaslandığında gülümsemeye çalıştım ama içim onun için endişeliydi.
"Ben de çok özlemişim, halbuki daha dün akşam yüzünü ve sesini duymuştum."
Anında yüzündeki tebessüm çoğaldı. Gülümsediğinde onu mutlu etmek için biraz daha çabalamak istedim. "Ama işte dakikalar bile geçse üzerinden seni özlüyorum." Dedim. Utansam da içime kaçmış nefesimle kelimelerimi sıralayabilmiştim.
"Bütün yorgunluğum geçti anasını satayım."
"Yarın yanıma gel, daha çok o yorgunluğu yok edeceğim."
Yarın buraya geliyordu. Doğum günüydü. Bu yüzden sabah erkenden kalkıp işlerimi halletmem gerekti. Her şeyi kendim halledeceğim için ekstra bir plan falan yoktu. Kafam rahattı fakat stresim biraz da olsa vardı.
"Biletimi sabah 10'a aldım , 3-4 saat sonra İstanbul'a inerim. Bir an önce kollarının arasına gelmek istiyorum."
"Ben de çok istiyorum. Hemen uyuyup uyanmak ve sana kavuşmak istiyorum."
"Çocuk gibiyiz bebeğim." Dediğinde kıkırdadım.
"Ama ne yapayım yoksa zaman nasıl geçer?"
"Haklısın, sana kavuşmak sanki o zamanı daha da daraltıyor."
Ayaklarımı yere koyarak hafifçe sallanmaya başladım. Usul usul esen rüzgar saçlarımı uçuştururken çok huzurlu hissediyordum.
"Şey sabah beraber vakit geçiririz akşam da ailemle yemek yeriz olur mu?"
Ekranda bedeni hareket etmeye başladığında yürüdüğünü anladım. Adımlamaya devam ederken söylediklerime cevap vermeyi de unutmadı.
"Olur yavrum, sen nasıl istersen."
"Sen ne yapıyorsun?"
Bakışları ekrana kaydı. "Bavul hazırlayacağım."
"Hımm, peki. Telefonu bir yere sabitle, sen bavul hazırlarken ben de sana eşlik edeyim."
Hoşuna gitmiş gibi gözleri parladı. Sevineceği şeyleri bazen kestiremiyordum. Tıpkı benim gibi küçük şeylerden hoşlanıp, mutlu olabiliyordu.
"Kapatmak istemiyorsun yani?" dedi imalı imalı.
Çekinmeden ve utanmadan "Evet." Dedim kısaca.
"İste yeter yavrum, sen yeter ki iste."
Sözlerinden sonra dediğimi yapmış ve dakikalar süren bavul hazırlığını beraber konuşarak halletmişti. Ben yarınki kombinime uysun diye dolabındaki gömlek ve pantolonu görmemle hemen atılmış, bunu da koy demiştim. Sormadan yerleştirmesi işime gelmişti. Daha sonra çok yorgun olduğu için onu artık oyalamak istememiş ve uyuyalım demiştim. Zor da olsa onu ikna etmiş, gecemize iyi dileklerde bulunup telefonu kapatmıştık.
Yarının heyecanıyla yatağımın içerisinde dönüp durmuştum. Normalde Yarın doğum günü olduğu için gece mesaj atmam gerekiyordu ama beni unuttu sansın istiyordum. Yarınki sürprizimle geçmişteki gibi bir doğum günü kutlamak istiyordum.
Umarım iyi geçerdi.
SON
bir köşede şöyle bekleyen kitabıma sonunda bölüm yazdım.
Artık her gün ekran başına geçip finale kadar art arda bölüm atmam lazım. Arayı fazla açtım, bizimkileri de özledim.
Siz de özlediniz mi?
Bölüm nasıldı?
Sonraki bölüm Agâh'ın doğum günü, hazır mıyız??? 🤫🤭
sizleri seviyorum, sonraki bölümde görüşmek üzere.
♡♡♡♡
|
0% |