@rarbezrh
|
Agâh: neden konuştuklarımızdan sonra bana yazmadın?
Agâh: kaçıyor musun sen benden?
Milena: hayır, neden senden kaçayım?
Agâh: peki.
Milena: gör artık derken neyi kastettin?
Agâh: bu soruyu dün niye sormadın?
Milena: cesaret edemedim.
Agâh: neyi duymak korkuttu seni?
Milena: korkmadım, o an söyleyemedim sadece.
Agâh: anladım.
Agâh: dün geceki cesaret de şimdi bende yok.
Milena: benden bir şeyler saklıyormuşsun gibi hissediyorum, neden böyle hissediyorum bilmiyorum ama bununla başa çıkmak bazen sinir bozucu olmaya başladı.
Milena: bana dün söylediğin cümlenin amacını ne zaman açıklayacaksın?
Agâh: sen benden bir şeyler saklamıyor musun?
Milena: saklıyorsun yani?
Agâh: bazı şeyleri dile getirmekte zorlanırız, ben de sana karşı bunlardan birisini açıklamakta zorlanıyorum.
Agâh: ayrıca evet saklıyorum, sen saklamıyor musun?
Milena: sana söyleyemediklerim var, evet.
Milena: bir gece ansızın bir bakmışsın söylemiş bulunurum, geceler kelimeleri dökmekte yardımcı olabiliyor.
Milena: peki bir gece ansızın sen söyleyemediklerini söyleyebilir misin?
Agâh: bilmem bir gece sana her şeyi açıklayabilirim.
Milena: benim sana anlatmadığım acılarım ama seninki daha farklı bir şey gibi.
Agâh: olabilir.
Milena: umarım açıklayacak vaktin olur.
Agâh: o ne demek şimdi?
Milena: hayatın ne getireceği belli olmaz diyorum, ölüm bizi alıp götürebilir.
Milena: ardımızda sadece söyleyemediklerimiz kalır.
Agâh: ölümden bahsetme.
Agâh: neden böyle bir düşünceyi aklıma soktun ki?
Milena: neden? Bir gün ölebilecek olmayı düşünmüyor musun?
Agâh: kendimde düşünmek değil bir başkasının öldüğünü düşünmek kötü hissettiriyor.
Agâh: hem de o çok sevdiğim birisiyse.
Milena: şahit olmak emin ol ki daha kötü.
Agâh: şahit olmasam da yakınımdan birisini acı çekerken görmek kötü
Agâh: aslında kötü şeyler düşünmesek.
Agâh: anlat bana bugün neler yaptın dünden beri görüşemiyoruz, daha doğrusu yazışamıyoruz.
Milena: bugün kediyi muayeneye götürdüm durumu gayet iyiymiş, tabi anne sütü alamıyor ama olsun o da bu hayata böyle gözlerini açmak zorunda kaldı.
Milena: ben onun iyi hissetmesi için elimden gelenin fazlasını yapıyorum.
Agâh: sevindim.
Agâh: herkes şanslı doğamıyor maalesef.
Milena: öyle.
Milena: sen neler yaptın?
Agâh: sabah erkenden koşuya gittim, her sabah muhakkak koşarım.
Agâh: ardından kahvaltımı yapıp işe geçtim.
Milena: nerede çalışıyorsun?
Agâh: inşaat mühendisiyim.
Milena: yaaa ne güzel, hangi şehirde okuyorsun?
Agâh: Almanya'dayım ben.
Milena: nasıl yani?
Milena: Almanya'da mı yaşıyorsun?
Agâh: evet, iki yıldır.
Milena: sen çok uzaktaymışsın.
Agâh: ben senden çok uzağım.
Milena: hiç böyle bir cevapla karşılaşmayı beklemiyordum.
Agâh: ben de Almanya'ya hiç taşınacağımı düşünmezdim.
Milena: daha iyisi için mi gittin?
Agâh: zorunda kaldım.
Agâh: belki zorunlu olduğum o ülke değildi ama İstanbul'dan kaçmak bir zorunluluktu.
Milena: neden kaçtın ki?
Agâh: o şehir artık girdaptı.
Milena: kimdi girdap?
Agâh: o şehir dedim ya.
Milena: kimdi girdap? (01.12)
Görüldü. Agâh çevrimiçi.
Agâh: sendin. (01.22)
BÖLÜM SONU
Zurnanın zırt dediği yere geldik.
O şehir girdap güllerim.
Bölümü nasıl buldunuz?
Sizce sonraki bölümde ne olacak?
yıldızlar kadar öpücük bitanelerim.
|
0% |