@rarbezrh
|
Agâh'ın ağzından.
"Yavrum bırakmam seni, Çakır gözlü seni asla bırakmaz."
Kımıldayacak gibi olduğunda "Uyumaya devam et." Diye mırıldandım. Bir şey söylemeden uykusuna devam etti. Yorganı iyice üzerine örterek onu kendime doğru çektim. Yüzlerimiz karşı karşıya olacak şekilde uzanmaya devam ederken, uzun bir süre onu seyrettim. Kokusunu içime çektim, bu gece benim için öyle güzeldi ki bütün hasretim tekrardan onun yanında azaltmak istedim.
Milena kırılgan bir kız çocuğuydu.
Naif, bir o kadar da güçlü bir kadındı.
Turuncu saçlarından biraz daha koyu çilleri o kadar çoktu ki ona ayrı bir güzellik katıyordu. O pek sevmezdi çillerini, benim onları seviyor olmamı severdi.
Belime sarılan koluyla daldığım düşüncelerden kurtuldum. Daha çok sarılsın, bütün bedenini hissedebileyim istedim, varlığından emin olayım.
Daha sonra iyice sardım kollarımı ona, burnumu saçlarının arasına gömerek uykuya daldım. Gözlerimi açtığımda uyanmıştı. Bana bakan gözleriyle karşılaştığımda şaşırmıştım. O da dün onu izlediğim gibi beni mi izliyordu?
Bunun düşüncesi bile beni heyecanlandırmıştı.
"Günaydın." Dedim buraya gelmemden haberi varmış gibi. Gece yanına yatan ben değilmişim gibi. Sessiz kaldı.
"Bir şey söylemeyecek misin?"
"İyi ki geldin." diyerek bana sarılmasını beklemiyordum. Gözleri tahmin ettiğim gibi kızarıktı. Çok ağlamıştı.
"Sen iste ben hep gelirim."
Sarılmasına karşılık verdim. Kollarım bedenini sıkıca sarmıştı. Dudaklarımı saçlarının üzerine bastırdığımda bir hıçkırık sesi odayı doldurdu. Kaşlarım çatıldığında bedenimi geriye çektim. Yine ağlıyordu.
"Canım acıyor." Dediğinde benim kalbimi görüyor sandım. Acısını biliyordum, dile getirince daha da içim bir tuhaf oluyordu. Naif sesinin kırılgan çıkmış olması ruhumu sıkıştırıyordu.
"Biliyorum yavrum, zamanla alışacaksın."
"Geçmez demedin."
Geçmez çünkü. Bana yazdığında bazı yaralara ne merhem de ya yara bandı fayda eder yazmıştım. Şimdi faydası olmayan bir yarayla daha yüz yüzeydik. Öyle kolay geçer miydi? Geçmezdi.
"Gerçekleri bir sen söylüyorsun bana, senden başka kime güveneceğim ki ben?" dediğinde güveni kırılmış gibi duruyordu. Teyzesinin ona gerçeği söylememesi bazı meselelerle artık güveneceği kişi sayısını azalmıştı.
"Teyzene kırılma lütfen, eminim ki o senin iyiliğin için söylememiştir. Zamanını beklemek istemiştir."
Söylediklerime karşılık bir şey söylemedi, sustu. Bana bakmaya devam ederken derin düşüncelere dalmış gibi dikkati bende değildi. Neler aklına geliyordu bilmiyorum ama daha fazla kendini içten içe üzsün istemiyordum.
"Ne düşünüyorsun?" diye sorduğumda dalmış olduğu yerden gözlerime odaklandı. Derin bir nefes içine çektiğinde merakla lafının nereye gideceğini bekledim.
"Senin yanında kalsam, olmaz mı? Yani bu aralar senden başka birisini görmek istemiyorum. Ailem dediğim insanlara da kırıldım, mezarına gitmeye artık nasıl cesaret edeceğim bilmiyorum. Dün gece gittim, sanki vedalaşır gibi. Beni anlıyorsun değil mi? İhtiyacım var uzaklaşmaya, seninle yalnız kalmak istiyorum. Eski anılarımıza tutunmak istiyorum, öğrendiğim gerçekten sonra ne yapacağımı bilmiyorum. Ve bunları sindirmek, kararlar vermek için beni yanından ayırma lütfen. Olur mu?"
BÖLÜM SONU
amaniiin
ayrılmayın tabii
sizi seviyooom, yıldızlar kadar öpücük bitanelerim.
|
0% |