Yeni Üyelik
15.
Bölüm

𝟷𝟻|ᴛᴀɴışᴍᴀ

@rarbezrh

Milena: biz seninle 12 Aralıkta mı tanıştık?

 

Agâh: evet.

 

Milena: benim doğum günümde tanışmışız.

 

Agâh: evet yavrum, nasıl tanıştığımızı anlatayım ister misin?

 

Milena: olur çok sevinirim hem aşırı merak ettim.

 

Agâh: anlatıyorum o zaman.

 

Milena: anlat.

 

Agâh: Gece vaktiydi. Ben, arkadaşlarımla futbol maçı için sahil kenarına yakın olan sahaya gitmiştim. Hava soğuktu tabi ama biz tam takır olalım diye şort falan giymiştik. Isınmaya başladığımızda çığlık sesi duyduk, ilk başta korktuk hepimizin bakışlar sesin geldiği yöne kaydı.

 

Agâh: Birkaç kız sahile yakın olan taşların üzerine çıkmıştı, birine bir şey oldu diye sahadan çıktık ve oraya yaklaştık. Neyse ki korktuğumuz gibi olmamıştı, çığlığın sebep meğerse mutluluktanmış.

 

Agâh: biz çocuklarla iyi olup olmadığınız sormaya başladığımızda birkaç dakika sohbet ettik. Tek konuşmayan sen ve bendim. Elindeki pastayla bana kaçamak bakışlar atıyordun ama ben yakalıyordum. Üzerinde kısa kollu bir tişört vardı, altında da mavi renkte bir şort giymiştin. Tek düşündüğüm bu havada üşüyüp üşümemendi.

 

Agâh: seni tanımamış olmama rağmen bunu düşündüğüm için kendi içimde küçük bir savaş verdim. Bakışlarımı çekiyordum ama geri döndüğü yer yine sendin. O kadar birbirimize dalmıştık yanımızdaki birinden gelen sesle bakışlarımızı çektik.

 

Agâh: siz ne diyorsunuz? Diye sordular. İkimizde aynı anda hı? Diye cevap verdik.

 

Agâh: meğerse senin arkadaşların bizimle futbol oynamak istiyormuş. Bizimkiler de durur mu hemen onaylamış, bize de tamam demek düştü ama halimden memnunmuş gibi belli belirsiz gülümsedim. Sen elindeki pastayı topun gelmeyeceği güvenli bir yere bıraktın, sonra oynamaya başladık.

 

Agâh: ne yalan söyleyeyim efsane oynuyordun, senin yüzünden kaç tane top kaçırdım hatırlamıyordum. Benimkiler olayı anlamış gibi sürekli bana imalı imalı bakıyor, topu kaçırdığım için küfür ediyordu. Bense umurumda değilmiş gibi gülümsüyordum.

 

Agâh: çünkü seninle biraz daha vakit geçirmek beni mutlu etmişti.

 

Milena: dayanamadım lafa atlayacağım, özür dilerim.

 

Milena: ilk görüştü yani bizimkisi?

 

Agâh: ilk görüştü, öyle bir ilkti ki unutulacak gibi değildi.

 

Agâh: ilkti ama hiç de son olmadı.

 

Agâh: araya belki kocaman bir boşluk girdi ama benim sana olan hislerim hiçbir zaman değişmedi.

 

Agâh: gün geçtikçe daha da âşık oldum.

 

Milena: ben de sana bakıp bakıp duruyormuşum, ulan ne fenayım.

 

Milena: gözlerimi alamamışım demek ki.

 

Agâh: e tabi canım karizma adamım vesselam, bakan bir daha bakar.

 

Milena: çok bakıyorlardı herhalde.

 

Agâh: :)

 

Milena: niye gülüyorsun şuanda ben hiç gülmüyorum.

 

Agâh: özlemişim beni kıskanmanı.

 

Milena: aa üstüme iyilik sağlık ne kıskanması, kim kıskanıyormuş?

 

Agâh: sen beni kıskanıyorsun.

 

Milena: kim demiş?

 

Agâh: e ben.

 

Milena: hıh sen öyle san, kıskanmadım ben seni.

 

Agâh: tamam kıskanmadın sen beni.

 

Milena: neyse sen devam et ben böldüm seni.

 

Agâh: geçiştirmeni daha sonra konuşuruz, anlatayım bari ben.

 

Agâh: maç bittiğinde çimenlerin üzerine oturduk siz malzemeler tam gelmişsiniz, plastik tabakları ve çatalları çıkardığınızda sen pastayı keserek bize dağıttın. O gün senin doğum günündü ve ben senin pastanı yemiştim.

 

Agâh: o gün çikolatalı pastaları sevdiğini öğrendim.

 

Agâh: seni bir daha görebilecek miydim bilmiyordum ama senin hakkında bir şeyler öğrenebilmenin verdiği heyecanla sana Doğum günün kutlu olsun Dedim. İçimde kalsın istemedim. Söyledim ve sen sözlerime karşılık o güzel gözlerinle bana baktın. Ve gülümsedin. Tam o anda kalbime iyice yerleşmiştin, seni hiç oradan çıkarmak istememiştim.

 

Agâh: bu lafımdan sonra bana teşekkür ettin ve sonra seninle oradan kalkana kadar ikili iletişime geçmedik. Etrafı toparlayıp kalktığımızda bizimkiler önde ikimiz arkada yürümeye başladık. Dakikalar sonra kollarını bedenine sardığında üşüdüğünü anladım ve yanıma aldığım hırkayı omuzlarına bıraktım. Şaşkınca bana doğru döndüğünde, tatlı nefesini yüzümde hissettim. Bana kısıkça gerek yoktu diye mırıldandın.

 

Agâh: ben de sana doğum günü hediyesi say, sende kalabilir dedim.

 

Agâh: sen itiraz etsen de bu tartışmayı kazanan ben oldum ve hırkam sende kaldı.

 

Milena: gri, mavi markası olan hırka senin mi?

 

Agâh: kapüşonunda küçük bir yırtık var mı?

 

Milena: evet vardı.

 

Agâh: o zaman benim neden sordun?

 

Milena: şimdi üzerimde senin hırkan var.

 

Görüldü. Agâh çevrimiçi.

 

Agâh: kâğıdı buldun mu?

 

Milena: ne kâğıdı?

 

Agâh: ceplerini karıştırdın mı hiç?

 

Milena: hayır, hiç bakmak aklıma gelmedi.

 

Milena: hiç yıkamadım da tabi.

 

Milena: nedense kokusu güzel diye yıkamak istememiştim, meğerse o güzel kokan koku seninmiş.

 

Agâh: kâğıtta ne yazıyordu?

 

Milena: bir saniye bakayım.

 

Milena: gerçekten de kağıt varmış.

 

Milena: o gece sahil kenarında mumları üflerken artık o adam karşıma çıksın diye dilek dilemişsin. Kadere bak ki karşına çıktım sevgilim, seni deli gibi seven bir adam var artık. Kalbimde bir ömür saklamak istediğim kadının doğum günü, 12 Aralıkta bu yazdığım kâğıdı cebine sıkıştırıyorum. Çilli begonya iyi ki doğdun, seni seviyorum. Her zaman ve hep ilk gibi.

BÖLÜM SONU

 

ayy noluyo noluyo

 

Tanışma hikâyelerini beğendiniz mi?

 

Milena 12 Aralıkta doğmuş bakalım Agâh ne zaman doğdu?

 

Bölümü nasıl buldunuz?

 

Ben de Agâh gibi bir adam diliyorum, gerisini anladınız.

 

yıldızlar kadar öpücük bitanelerim.

 

Loading...
0%